Çağlayan’ın simge ismi, herkesin çok sevdiği 80 yaşındaki Dervişe Mertsoy, eski bayram günlerini hala canlı tutmaya çalışıyor, her bayram konukları için sini gatmeri ve tel gadeyifi yapmayı ihmal etmiyor. Evlatları ve torunlarına bayram yemeklerini de hazırlayan Dervişe Mertsoy, fırın makarnasından, fırında tavuk patatese, nohutlu pilavdan salataya kadar her şeyi kendi elleriyle, özenle hazırlıyor
“Eski komşular gibi var mı? Yok... Şimdi herkes geçim derdinde, çalışıyor. Eskiden ben ne pişirsem komşu çocuklarım da yerdi, denize havuza her yere birlikte giderdik, kendi çocuklarımızdan ayırt etmezdik, şimdi böyle samimiyet kalmadı. Eski bayramlarda köyden misafirlerimiz gelir, yerlere yatak sererdik, her yerde uzanır uyurduk misafirlerimizle, çocuklarımız çok mutlu olurdu, evde tam bir bayram havası olurdu…”
Fehime ALASYA
Her yıl beklenen, sevgi dolu bir gün olan bayram günleri, Dervişe Mertsoy’un evinde halen daha aynı heyecan ve neşe ile bekleniyor.
Eskiden olduğu gibi, halen daha içindeki bayram neşesini koruyan Mertsoy, ailesine de bunu aşılıyor. “Çöreksiz, tatlısız, yemeksiz bayram mı olur diyen Mertsoy, arife günü Lefkoşa Çağlayan bölgesindeki evinin kapılarını HALKIN SESİ’ne açıp, bayram heyecanını sizlerle paylaştı.
Yorgoz (Tepebaşı) köyünde, 1935 yılında doğan Dervişe Mertsoy, Çağlayan'daki evinde, 1952 yılında gelin geldiğinden beridir yaşıyor. Eşini kaybedeli 28 yıl olmasına rağmen hiç yalnız kalmadığını söyleyen Mertsoy, sürekli çevresinde olan çocukları ile yalnızlığı hiç hissetmemiş. 3 çocuğu, 6 torunu, 4 de torun çocuğu olan Mertsoy, halen daha zor günlerinde manevi olarak çocuklarının yanında olduğunu dile getiriyor.
“ESKİ KOMŞULAR GİBİ VAR MI?”
Eski fakat eskimeyen bir komşusu aracılığıyla bulduğumuz Dervişe Mertsoy, anlattıklarıyla hem eski komşularının kulaklarını çınlatıyor, hem de günümüzde kurulan komşuluklara atıfta bulunuyor.
Mertsoy, “Eski komşular gibi var mı? Yok... Şimdi herkes geçim derdinde, çalışıyor. Eskiden ben ne pişirsem komşu çocuklarım da yerdi, denize havuza her yere birlikte giderdik, kendi çocuklarımızdan ayırt etmezdik, şimdi böyle samimiyet kalmadı, dediğim gibi herkes işinde gücünde artık...”
“BAYRAMLAR, AİLE İLE BULUŞMAK, GÖRÜŞMEK, ÇOCUKLARI SEVİNDİRMEK VE BÜYÜKLERE HÜRMET ETMEKLE GÜZEL”
İlerleyen yaşından dolayı artık istediği her şeyi istediği vakitte yapamasa da, zaman ile yarışamasa da yine de ailesinin bir arada tutuyor Dervişe Mertsoy… Kendi elleriyle açamadığı ve hazır kullandığı yufkalardan yakınan Mertsoy, bu günlerde bayram telaşında.
Mertsoy, bayram hazırlıklarını ve bayram günlerinde neler yaptığını HALKIN SESİ’ne anlatıyor:
“Bu yıl çok bir şey yapamadım, yaşım da ilerledi, çocuklarım ‘yapma’ dedi, istemediler, yorulmayım diye, ama gene da yaptım. Bayramda ilk iki gün evden hiç çıkmam çünkü çocuklarım bana gelir, aile küçüklerim gelir. Yemek hazırlarım. Dünden yaptım, tatlı yaptım, sini gatmeri ve tel gadeyifi yaptım… Yemeklerimin de hazırlığını yaptım, fırın makarnası ve fırında tavuk patates, nohutlu pilav, salatası yoğurdu, humusu, her şeyi olacak...
Humusu da büyük kızım ‘yaparım’ dedi. En geç ona kadar banyomu yapıp hazır olmam gerek, on dedi trafik başlar, akşama kadar da hiç evim boş kalmaz ve telefonum hiç susmaz. İkinci günüm de öyle...
Bayramlarımız çok güzel geçerdi, halen daha da öyle güzel geçer. Bayramlar aile ile buluşmak, görüşmek, çocukları sevindirmek ve büyüklere hürmet etmek içindir, bunlarla güzeldir. Tatile gitmeyi falan sevmiyorum ben. Çocuklarımız gidiyor, gerek aile ziyaretlerine gerek tatile gitme ihtiyacı duyarlar çünkü dediğim gibi çok sıkı çalışıyorlar ve dinleniyorlar, Kıbrıs’taysalar ben de 3. Gün onların yanına katılıyorum. İlk günler kapımı hep açık tutuyorum, hem kendim hem çocuklarım mutlu oluyoruz, vakit geçiriyoruz. Annem ve kuzenlerim köyde otururdu, o yüzden onlar kafesler, çörek pilavuna yapardı, ben yapmazdım. Halen daha da yapmam, bütün akrabalar yapar, benim evim de çörek pilavuna ile dolar. Halen daha o âdeti kaybetmedik, torunlarım bile bu geleneği sürdürmeyi devam ediyor çok şükür. Aile muhabbetimizi koruyabildik...
Eski bayramlarda köyden misafirlerimiz gelir, yerlere yatak sererdik, her yerde uzanır uyurduk misafirlerimizle, çocuklarımız çok mutlu olurdu, evde tam bir bayram havası olurdu.”
Dervişe teyzeye göre biraz egoist olan gençliğin eski fedakârlıkları kalmadı.
“10 yıl sonra siz gençler bu bayram coşkusunu sürdürür müsünüz bilemiyorum?” diye soran Mertsoy, “Bayramlar artık tatil ve dinlenme olarak görülüyor, umarım sizler de bu coşkuyu yaşatırsınız. Eskiden birbirimize kart atar, mektup yazardık, telefonda konuşmak için bile randevulaşırdık. Şimdi öyle mi, dünya değişti...” diyor.