Değerli okurlar,
Okurlarımdan gelen talepler doğrultusunda bu yazımda özellikle atriyal fibrilasyon ve tedavisinde kullanılan ablasyon işleminden söz edeceğim.
Atriyal fibrilasyonun dünya çapında 30 milyondan fazla insanı etkilediği tahmin edilmektedir. Atriyal fibrilasyonun görülme sıklığı son 20 yılda istikrarlı bir şekilde artmıştır ve şüphesiz büyüyen bir halk sağlığı sorunu haline gelmesi beklenmektedir. Atriyal fibrilasyon, ileri yaş gruplarında o kadar yaygındır ki, yaşlanmanın kaçınılmaz bir sonucu gibi görünebilir. Çalışmalar atriyal fibrilasyon gelişimi için risk faktörleri olarak hipertansiyon, kalp yetmezliği, koroner arter hastalığı ve şeker hastalığına işaret etmektedir. Ayrıca obezite ve tıkayıcı uyku apnesi varlığı ile diğer yaşam tarzı faktörleri (beslenme, stres, tütün alışkanlıkları...v.b.) de artmış atriyal fibrilasyon riski ile ilişkilendirilmiştir.
Temelde iki kulakçık (atrium) ve iki karıncıktan (ventrikül) meydana gelen kalpte normal çalışma şekli kulakçıklar seviyesinde bulunan uyarıcı düğümden çıkan elektrik deşarjıyla önce kulakçıkların kasılması, daha sonra aynı elektrik deşarjının aşağıya ulaşması sonucunda karıncıkların kasılması şeklindedir. Kalbin bu normal aktivitesi dışında çalışması durumunda ise "aritmi’den" söz edilir. Aritmi ise hem kulakçıklar seviyesinden hem de karıncıklar seviyesinden kaynaklanabilir. Kulakçıklar seviyesinde oluşan kaotik, düzensiz ve sıklıkla yüksek hızlarda kalp atımına neden olan ritim bozukluğuna "atrial fibrilasyon" denir.
Atriyal fibrilasyon sadece kalp hızını artırmakla kalmaz, düzensiz bir ritime sebep olması nedeniyle kalbin bir dakikada pompaladığı kan miktarının %20 oranında düşmesine de neden olur. Atriyal fibrilasyonu olan bazı hastalarda hiçbir belirti olmamasına rağmen, çoğu rahatsız edici çarpıntı, nefes darlığı veya egzersize karşı dayanıksızlık yaşar. Bundan daha önemli olmak üzere atriyal fibrilasyon, kulakçıklar içerisinde kanın durağanlaşması nedeniyle pıhtı oluşumu ve başta beyin olmak üzere vücutta organlara pıhtı atma (trombo-emboli) gibi önemli ve hatta öldürücü klinik tablolara yol açabilir. Anlaşılacağı gibi bu hastalık ciddiyetle tedavi edilmeli ve buna bağlı ölüm veya  sakatlıkların önüne geçilmesi gerekmektedir.
Günümüzde atriyal fibrilasyonun üç temel tedavisi mevcuttur.
1. İlaçlarla
2. Kateter Ablasyonla
3. Cerrahi Ablasyonla
Tedavinin birinci sırasında yer alan ilaçlar genellikle "anti-aritmik" denilen ilaç grubundandırlar ve kalbi normal çalışma ritmine döndürmek için kullanılırlar. Günümüzde değişik ilaçlar bu amaçla kullanılmakla birlikte kaotik ritimin geri gelmemesi adına ömür boyu kullanılmaları gerekmektedir. Bu durumda zaman zaman ilaçların yan etkileriyle karşı karşıya kalınabilmektedir. Diğer taraftan belli durumlarda kalbin hızını da yavaşlatmak için farklı ilaç gruplarıyla birlikte alınmaları gerekebilir. Bu tedavilere sılıkla pıhtı oluşumunu engellemek için kan sulandırıcı ilaçlar da eklenebilir. Böyle durumlarda hastalar bir anda birkaç ilacı birden ömür boyu kullanmak üzere tedavi paketlerine eklemiş olurlar ve bunun yanısıra kan sulandırıcı ilaçlar nedeniyle artmış kanama riskiyle karşı karşıya kalırlar.
Cerrahi ablasyon ise çok seçilmiş durumlarda ve özellikle atriyal fibrilasyonun da eşlik ettiği diğer kalp ameliyatları sırasında uygulanan bir yöntem olup, günlük düzenli uygulamalar içerisinde çok fazla yer almamaktadır.
Günümüzde atriyal fibrilasyonun en sık uygulanan tedavi yöntemlerinin başında ise "kateter ablasyon" uygulamaları gelmektedir. Bu uygulamalar genellikle kasık bölgesindeki bir toplar damar üzerinden kateterlerin kalbe kadar gönderilmesi ve orada ritim bozukluğuna yol açan kalp dokusunun ısı ile yakılması veya soğuk ile dondurulması yöntemine dayanmaktadır. Son zamanlarda komplikasyonları daha az olan soğuk ile dondurma yöntemleri daha yaygın olarak kullanılmaktadır. Kateter ablasyon uygulamalarıyla atriyal fibrilasyonu olan hastaların yaklaşık %80 kadarı işlem sonrasında normal kalp ritimine dönmektedirler.
Ablasyon işlemi bir elektrofizyoloji laboratuvarında kardiyoloji uzmanı, tekniker ve anestezi uzmanından oluşan bir ekip tarafından uygulanır. Genellikle aynı gün ya da ertesi gün eve dönülebilmektedir. En sık komplikasyonları arasında girişim yerinde kanama ve enfeksiyon vardır ancak oranları son derece düşüktür. Daha ciddi komplikasyonları arasında ise kalp krizi, perikardit, kan pıhtısı oluşumu gibi olaylar vardır ancak bunların sıklığı da çok çok azdır. İşlemi yapacak ekibin tecrübesi arttıkça hem işlem verimliliği artmakta hem de  komplikasyonlar azalmaktadır.
Her atriyal fibrilasyon hastası kateter ablasyon için uygun mudur? Bu sorunun cevabı maalesef her zaman evet olamamaktadır. Bazı kriterler işlemin yapılmasına engel oluşturabilir. Bunlar arasında kalp odacıklarının büyüklüğü, hastanın genel durumu, hamilelik (X ışınları kullanılan bir işlemdir) gibi farklı kriterler vardır ve her hasta için kararı işlemi yapacak olan kardiyoloji uzmanı verecektir.
Özetle atriyal fibrilasyon olarak tanımlanan kalp ritim bozukluğu, inme ve/veya başka organlara pıhtı atmak yoluyla hayatı tehdit edebilen önemli bir kalp rahatsızlığıdır. Tedavisinde çeşitli ilaçlar kullanılmakla birlikte günümüzde en etkili tedavi yolu "kateter ablasyon" uygulamasıdır. Hastaların tamamı bunun için uyumlu olmasa da çoğu hasta büyük oranda bu problemden uygulama sonucunda kurtulabilmektedir.
Sağlıklı günler diliyorum.
Panikle daha kötü oluruz, bilgiyle ve uygulamayla güçleniriz.