Kıbrıs Türkü çok önemli bir iş adamını kaybetti.  Kaybettiğimiz iş adamı Asil Nadir için yazacak kelime bulamıyorum.  Hakikaten Asil Nadir Kıbrıs Türkü’nün medar-ı iftiharı olan, yüreği milleti ve vatan için çarpan bir insandı.

Asil Nadir ilk kez ismini Londra’daki başarı ile duyurmuştu.  Hatta ünü bütün dünyaya yayılmıştı.  İngiltere Kraliçesi bile onu yılın yatırımcı ve başarılı iş adamı olarak şeref madalyası ile taltif etmişti.

Rahmetlik kayınvalidem daima anlatırdı.

“Asil Nadir’in annesi Safiye Hanım  ve babası İrfan Nadir’le ailece görüşürdük.  Babası Mağusa’da polislik yapardı.  Evlerinin bir odasında küçük bir bakkaliye açmışlardı.  Ondan sonraki süreçte de Maraş’ta tatlıcı dükkanı açtıklarını biliyorum.”

Kayınvalidemin kastettiği husus, onları mükemmel insanlar oldukları ve müthiş girişimci bir yapıları olduğu mealindeydi.

Nadirler, Kıbrıs’tan ayrıldıklarında hala Londra’da bakir yerler vardı.  Yani İrfan Nadir’le eşi Safiye Hanım ve çocukları İngiltere’ye ikinci Dünya Savaşından hemen sonra yerleşmişlerdi.

Merhum İrfan Nadir işte o zaman gerçek girişimciliğini göstermiş ve şirket kurarak başarı kazanmıştı.

İrfan Nadir’in iki kızı ve bir de oğulları Asil Nadir vardı.  Asil Nadir liseyi bitirince üniversitede İstanbul’da İşletme okumuş va kariyer sahibi olmuştu.  Nitekim ilerleyen zamanda Pollypeck firmasını kurarak dev yatırımlara başlamıştı.

Merhum Asil Nadir dev bir işletmenin başında olan birisi olarak kararı vermişti.

“Ben memleketime yatırım yapacağım.”

Nitekim KKTC’nin narenciyesine el atmış ve narenciyemizi bütün dünyaya pazarlayarak narenciye üreticilerinin yüzünü güldürmüştü.  Öyle bir duruma gelmişti ki, ertesi senenin ürününü bile satın alıyordu.

Narenciyeciler hala söylerler.  “Asil Nadir gibi hiç gelmedi.  Artık ürünümüz dalında kalmıyor” diyorlardı.  Hatta onlar için o dönem “Narenciyenin altın çağıydı.”

Asil Nadir’in başarılarını hazmedemeyen Rumlar, onun hayatına büyük bir darbe indirerek onu iflasın eşiğine getirmişti.  İngiliz kanunları Asil Nadir’in peşini bırakırlar mıydı?  Yıllarca verdiği hukuk savaşı, gereçekten onu yormuştu.

Öyle bir zaman gelmişti ki, kendi özel uçağı ile KKTC’ye uçuş yaparak o cendereden kurtulmuştu.

İşte o dönemlerdi ki Kıbrıs Gazetesini kurmuştu.  Nerdeyse gazetesinde bütün kompetan gazetecileri bünyesine almıştı.

Asil Nadir sadece bu alanlarda değil, turizm alanında da kendini göstermişti. Jasmine Court onun eseriydi.

Cumhurbaşkanı Ersin Tatar’ın hayatını anlatan “Zirvedeki Adam” kitabımı yazarken, bir bölümüne de Ersin Tatar’ın Asil Nadir’in hayatına nasıl girdiğini yazmıştım.

25 Kasım 2024’te ilk ve son kez Asil Nadir’le Cumhurbaşkanı’nın yemeğinde yan yana olmuştuk.  O yemekte her şeyi konuşmuştuk.  Gözlemlediğim kadarı ile tekerlekli sandalyeyle gelmişti.  Yani sıhhatı iyi değildi.

O yemekte beni kutlamıştı.

“Osman Bey sizi kutluyorum Mustafa gibi bir göz doktoru yetiştirdiğiniz için.  Kıbrıs için onun varlığı çok büyük bir avantajdır.  Dr. Mustafa bir gözümü ameliyat etti.  Önümüzdeki günlerde de diğer gözümü ameliyet edecek.”

Maalesef ömrü ikinci ameliyata yetmedi.  Öylesine önemli bir insanın oğlum hakkında söylediği sözler, benim için onurlanacak sözlerdi.

O yemekten sonra sağlığının kötüye gittiğini öğrenmiştik.  Neticede Kolon Hastanesine kaldırıldı ve orada hayatını kaybetti.

Kim bilir...  Bundan sonra başka Asil Nadirler bu adadan gelip geçecekler mi?

Böylesine bir vatan evladının bu dünyadan göçü herkesi üzmüştür.  Sanırım cenazesi önümüzdeki birkaç gün içinde olacak.  Herhalde bütün çocuklarının gelmesini bekleyecekler.

Asil Nadiri gazetedeki köşe yazıma sığdırmam mümkün değil.  Hatta onun hayatını bir film yapmak dahi düşünülebilir.

Sevgili Asil Nadir’i son yolculuğuna uğurlarken Allah’tan ona gani gani rahmet, yaslı ailesine başsağlığı diliyorum.  Mekanı cennet olsun.  Güle güle güzel insan