Türkiye Cumhuriyeti Lefkoşa Büyükelçisi Halil İbrahim Akça, Türkiye’nin KKTC’nin cari giderlerine yaptığı mali katkıların bir izlemesinin olmadığını ve en çok eleştiriyi bunun aldığını ifade ederek,
“Bizim de, bununla ilgili nere harcandı, nasıl harcandı, doğru harcandı mı harcanmadı mı bir izleme mekanizmamız yok” dedi
Büyükelçi Halil İbrahim Akça, Lefke Avrupa Üniversitesi’nde (LAÜ), üniversitenin 25’inci kuruluş yıldönümü vesilesiyle İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi tarafından düzenlenen, “Dünya, Türkiye ve KKTC’de Ekonomik Gelişme Planlaması ve Sorunları” konulu konferansta, “Kalkınma ve Planlama” başlıklı bir konuşma yaptı.
Konuşmanın sonunda soruları da yanıtlayan Akça, bir öğrencinin, KKTC’ye ülke dışından gelen öğrencilerin ekonomiye katkısı ve Türkiye’nin yardımlarının denetlenip denetlenmediğiyle ilgili bir sorusu üzerine, KKTC’nin milli gelirinin yüzde 28’inin yüksek öğrenime dayandığını söyledi.
Yüksek öğrenin ve turizmin KKTC’de sürükleyici sektör olduğunu ve bu iki sektörün değer verdikleri gerçek ekonomi olduğunu ifade eden Akça, Kıbrıs Türk halkının giderek bunun farkına daha çok vardığını söyledi. Gazimağusa’da 3-4 yıl önce öğrenci sayısı düşmeye başlayınca, Mağusa halkının toplanıp, “DAÜ’yü nasıl daha iyi hale getiririz, DAÜ’deki öğrenci sayısını nasıl artırabiliriz, öğrenciyi nasıl daha iyi memnun edebiliriz” diye çaba içine girdiğini anımsatan Büyükelçi, şunda, 5-10 yıl öncesine göre, öğrenciyi memnun etme açısından daha fazla bir farkındalık oluştuğunu kaydetti.
Türkiye’nin KKTC’ye parasal anlamda üç türlü kaynak aktardığını ifade eden Akça, şöyle konuştu:
“Birincisi borç veriyoruz, bu özelliklede bütçe açıkları için. Bu kayıtlara borç olarak geçiyor. İkincisi, alt yapı yatırımları ve reel sektör destekleme yatırımları için hibe veriyoruz. Üçüncüsü de Türkiye’nin bizzat kendi yaptığı projeler var örneğin Kuzey Kıbrıs’a boruyla su getirme projesi gibi. Burada en fazla eleştirilen, alt yapı yatırımlarına, reel sektöre giden kaynaklarla bütçe açığına giden kaynak arasındaki eleştiridir. Bütçe açığına giden kaynağın bir izlemesi yok. KKTC maliyesine aktarılıyor, ondan sonra KKTC kurumlarının kendisi ne kadar izlerse, Sayıştay bunu ne kadar izlerse. Bizim de, bununla ilgili nere harcandı, nasıl harcandı, doğru harcandı mı harcanmadı mı bir izleme mekanizmamız yok. Yatırımlar ve reel sektör konusunda ise var. Özellikle finanse edilen projelerin ve programların birlikte hazırladığımız ekonomik programa uygun olup olmadığından başlıyor ve uygulamanın hayata geçip geçmediğine kadar izliyoruz. Fakat bu izleme hukuki bir izleme değil yani Türkiye’den herhangi bir denetleyici kurum, örneğin Hazine kontrolörleri veya Sayıştay gelip de bunu izlemiyor. Yine KKTC kurumları izliyor, fakat bizim proje uzmanlarımız fiilen bire bir bu projelerin hayata geçip geçmediğini, hak edişleri öderken kontrol ediyor. Bu hak ediş ödeme Yardım Heyeti tartışması da buradan çıkıyor. Burada ilerleme sağlanabilir. Yani, hak ediş ödeme yerine Türkiye ile yapılacak bir işbirliği kapsamında Türkiye’deki denetleyici kurumların denetimi yapması… AB ile örneğin öyle yürüyor ama AB ile bir çok alan tıkandı, bu yüzden. Yani Türkiye de ekzante izleme vardı eskiden, daha harcama geçekleşmeden Sayıştay’dan vize alırlardı fakat gitgide kurumlar güçlendikçe export izlemeye veya denetime doğru kaydı. İşi veriyorsun sonunu gidip izliyorsun KKTC’de bunu yapma zamanı geldi veya yaklaştı, bazı kurumlarda bazı iyileşmelerin yapılmasına bağlı olarak.”
Türkiye Cumhuriyeti Lefkoşa Büyükelçisi Halil İbrahim Akça, KKTC’de uygulanan ekonomik programlarla büyük bir başarı elde edildiğini, öğrenim ve turizm sektörüne dayalı büyümeye geçildiğini söyledi.
Akça, KKTC için turizm ve yüksek öğrenimin önemini vurguladı, ekonominin büyümesini yavaşlatan unsurlara vurgu yaptı.
Türkiye’deki kalkınma planları hakkında da bilgi veren Akça, Türkiye’nin 2018’e kadar olan onuncu Kalkınma Planı’nda, kişi başına gelirin 11 bin dolardan, 16 bin dolara çıkarılması, işsizliğin yüzde 7.2’ye düşürülmesinin, yoksulluk düzeyindeki nüfus oranının yüzde 22’den yüzde 19’a düşürülmesinin öngörüldüğünü anlattı.
KKTC’DE DURUM
KKTC’de 1998’den sonra Kalkınma Planı hazırlanmadığını ifade eden Akça, son dönemde ise iki ekonomik program hazırlandığını söyledi.
KKTC ile Güney Kıbrıs’ın ekonomik göstergelerini de kıyaslayan Akça, Güney Kıbrıs’taki en büyük sorunun işsizlik, tahsili gecikmiş alacaklar olduğunu; KKTC’nin verilerine bakıldığında ise büyüme oranlarının düşük olduğunun görüldüğünü, diğer ülkelerin ortalamalarına göre işsizliğin çok büyük bir sorun olarak görülmediğini, Türkiye’den alınan borçlar dışında da borç seviyesinin de yüksek olmadığının görüldüğünü kaydetti.
Rekabet Edebilirlik raporunda, KKTC’deki en büyük sorunların, verimsiz devlet bürokrasisi, finansa erişimde zorluklar ve siyasi istikrarsızlık olarak gösterildiğine işaret eden Akça, ülkenin, 15 bin dolar ile kişi başına düşen gelir açısından dünya genelinde ilk elli ülke arasında yer alırken, Rekabet Edebilirlik Endeksi’nde 114’üncü sırada, kişi başına düşen milli geliri bin 500 -2 bin dolar olan ülkeler arasında yer almasının birinci nedeninin, ekonomistler tarafından “ülkedeki kurumların bu gelişmişlik seviyesine göre çalışmaması, biraz daha geri ve hantal olması” olarak açıklandığını söyledi.
KKTC’de yüksek eğitim alan Türkiye’den 40 bin, diğer ülkelerden de 20 bin öğrencinin yaptığı harcamanın, KKTC milli gelirinin yüzde 25-30’unu oluşturduğunu ifade eden Akça, harcamanın üçte birinin harç olarak diğer üçte ikisinin ise muhtelif yerlere harcandığını, yüksek öğrenim ve turizmin iki önemli sektör olduğunu ifade etti.
KKTC’YE AKTARILAN KAYNAKLAR
Türkiye’den KKTC’ye üç şekilde kaynak aktarıldığını belirten Akça, bunların; bütçe açıkları için borç, altyapı yatırımı ve reel sektörü destekleme için hibe ve Türkiye Devleti tarafından finanse edilen projeler şeklinde olduğunu belirtti.
Altyapıya ve reel sektör ile bütçe açıklarına giden kaynakların en çok eleştiri çeken alanlar olduğunu ifade eden Akça, “Bütçe açıklarına giden kaynağın bir izlemesi yok. KKTC maliyesine aktarılıyor. Ondan sonra KKTC kurumlarının kendisi, Sayıştaylık ne kadar izlerse... Bunun nasıl harcandığı konusunda bir izleme mekanizmamız yok” dedi
Yatırımlar ve özel sektöre aktarılan kaynaklar için bir izleme mekanizmalarının bulunduğunu ifade eden Akça, bu izlemenin Türkiye’den bir kurum tarafından yapılmadığını, projelerin Elçiliğin proje uzmanları tarafından takip edildiğini ifade etti. Akça, “Burada ilerleme sağlanabilir. Yani hak ediş ödeme yerine, Türkiye ile yapılacak bir işbirliği kapsamında denetimlerin Türkiye’deki denetleyici kurumlar tarafından yapılması sağlanabilir” dedi.
Ekonomik programların bir kalkınma planı olmadığını ifade eden Akça, ekonomik programların içerisinde geliştirilmek için seçilmiş alanlar olduğunu belirterek, 2010-2012 programında bunun özel sektörün güçlendirilmesi ve kamunun etkinleştirilmesi olduğunu, bunda başarılı olduklarına inandıklarını ifade etti.
MİLLİ GELİRİN HESAPLANMASINDA HATA
KKTC’de milli gelir hesaplamasında özel sektörün “tam görülemediğini” bundan dolayı hatalı olduğunu, yenilenmesi gerektiğini kaydeden Akça, özel sektörü “tam gören bir hesaplama yapılsa” büyümenin 3-4 civarında olduğunun görüleceğini söyledi.
ÖNEMLİ BİR BAŞARI
2010 – 2012 ekonomik programda önemli bir başarı elde edildiğini belirten Akça, “Gayrimenkul sektörü ve maaşların arttırılmasıyla sağlanan bir ekonomiden yüksek öğrenim ve turizm sektörüne dayalı reel bir ekonomi kaynaklı büyümeye geçildi. Bu çok önemli bir başarıydı. Özel sektörün büyümesinin kamuda da yansımasını oldu” dedi
Akça, KKTC’deki 100 bin istihdamın 25 bininin kamuda olduğunu, yüzde 75’inin özel sektörde bulunduğunu, son yıllarda Kamu’da 300-400 kişi istihdam edilirken özel sektörde 3 bin kişinin istihdam edildiğini belirtti.
SORUNLAR
KKTC’de doğru ölçüm yapabilmek için gerekli olan istatistiki bilgi toplamada ve dünyadaki gelişmelerden yararlanmada eksiklik bulunduğunu kaydeden Akça, Kıbrıs sorunuyla ilgili müzakereler devam ederken de vizyon oluşturulmasında da zorluklar yaşandığını kaydetti.
Çözüm olsun olmasın KKTC’de sağlam bir kurumsal yapıya ihtiyaç olduğunu ifade eden Akça, yapılması gerekenler konusunda Rekabet Edebilirlik Raporu’nda yer alan fikirleri savunduklarını söyledi.
"CİDDİ BİR VERİMLİLİK SORUNU VAR"
Orta gelir tuzağına düşülmemesi için KKTC’de de çalışmalara başlanması gerektiğini kaydeden Akça “Ancak KKTC’de verimlilik konusunda çok ciddi eksiklikler var. Verimlilik sağlanarak başarılabilecek çok şey var” dedi.
"YÜKSEK ÖĞRENİMDE HEDEF 110 BİN"
Yüksek öğrenim stratejisi oluşturulması için bir çalışma yapıldığını, bugünkü öğrenci sayısının artmasında stratejinin uygulanmasının etkili olduğunu ifade eden Akça, strateji kapsamında Türkiye’den gelen yardımların önemli bir kısmının üniversitelerdeki kalitenin arttırılmasına harcandığını kaydetti.
Yapılan strateji çalışmasında yüksek öğretimde 110 bin öğrenci ve kalitenin daha yukarılara çıkartılmasının öngörüldüğünü kaydeden Akça, “Turizm ve yüksek öğrenim sektörü ağırlıklı bir ada vizyonu var” dedi.





