Başkent Lefkoşa’daki Budak Pastanesi, 69 yıllık bir tarih… Sadece Lefkoşalıların değil Lefkoşa’ya gelenlerin de uğrak noktası olan pastanede, tatlıların ve dondurmanın değişmeyen tadı, müdavimleri zamanda yolculuğa çıkarıyor.
Çocukluk yıllarında pastanenin her köşesinde saklanıp, dedesini korkutan çocuk ise, bugün pastanenin başında… Dedesi Resa Budak’ın mirasını, torunu Aras yaşatıyor. Dedesiyle birlikte çalışma şansına sahip olmayan Aras Budak, “Dedemle birlikte çalışsaydım onun vizyonuyla, yardımıyla birlikte büyük ihtimal çok daha farklı yerlerde olurdum” diyor.
Küçüklüğünden beri pastaneciliği çok sevdiğini ve bu işi yapmak istediğini ifade eden Aras Budak, işini “mutluluk satmak” olarak niteliyor, kendisini ise “dondurmacı” olarak tanımlıyor. “Dedemden bu yana amiralimiz dondurmadır. Ben de dondurmacıyım” diyen Aras Budak, dedesinin dondurma yapmak için İtalya’dan aldığı makineyi hala kullanıyor, pastanenin ise artık topluma mal olduğunu düşünüyor.
PASTANENİN AİLEDEKİ ÜÇ KUŞAK YOLCULUĞU
Türk Ajansı Kıbrıs’a konuşan Aras Budak, 1956 yılında İstanbul Sokak’ta, mevcut yerinden 50 metre ilerideki apartmanın altında açılan Budak Pastanesi’nin, ailedeki üç kuşak yolculuğunu şöyle özetledi:
“Dedem Resa Budak, 1931, Kırnı doğumludur. 1943-44’lerde Lefkoşa’ya geldi ve Akpınar Pastanesi’nde 12 yılık bir çıraklık geçmişi oldu. 1956 yılında da kendi dükkanını açtı. Dedem, 2004’e kadar pastanenin başındaydı, tabi aile bireyleri de; halam, amcam, babam, babaannem. Amcam 1994’te Londra’ya gitti. Geriye kalan iki kardeş halam ve babam, dedemle birlikte pastaneyi işletmeye devam ettiler.
Pastane, 1956’dan 1972’ye kadar ilk dükkânda hizmet verdi. Dedem, 1970’te mevcut binayı yaptırmaya başladı ve iki yıl sonra bitirdi. Pastanenin en üst katında evimiz de var, 1972’den 1983’e kadar tüm aile burada kaldı. Dedem 2004’te hastalandı, iki yıl sonra rahmetli oldu. 2006 yılından sonra babama kaldı burası, 10 yıl sonra da ben, babamdan devraldım.”
“BEN HEP ÇOK SEVERDİM BU İŞİ”
1994 doğumlu olan Aras Budak, Sağlık Meslek Yüksekokulu mezunu olsa da küçüklüğünden beri aslında pastaneciliği çok sevdiğini ve bu işi yapmak istediğini şöyle ifade etti:
“1994 doğumluyum, Sağlık Meslek Yüksekokulu bitirdim. Şu an yaptığım işle hiç alakası yok. Babamın, ‘çocuğum bir üniversite bitirsin’ düşüncesiyle ilk İşletme bölümüne girdim, sonra Sağlık Meslek Yüksekokulu’na geçtim. Üniversiteye gitmesem de olurdu. Ben hep çok severdim bu işi, sürekli gelir, giderdim. Küçüklüğümden beri buradaydım. Dedemin rahmetli oluşundan sonra babamın burada yalnız kalmasından dolayı biz de başladık işe. İki kardeşiz biz, abim pek meraklı değildi, esnaf olmak kolay bir iş de değil aslında… Üniversiteden sonra askere gittim. Hayat benim için hiç durmadı. 2016 Ocak’ta pastanenin başına geçtim. İki yıl abimle ortak bir şeyler yapmaya çalıştık sonra abim ayrıldı, dört yıldır eşimle birlikte yola devam ediyoruz. Eşim Meryem Taner Budak, benim en büyük destekçim.”




