Göçmenler ve zaman faktörü
Toplu göçmenler ve yurt içinde yerlerinden edilmiş kişilerin davalarının sonuçlandırılması hususunda ortaya en az üç grup/hak çatışması ortaya çıkmaktadır.
Göçmenler, yerlerine geçen mukimler ve göçmenlere ev sahipliği yapan üçüncü ülkeler.
Her durumda bu üç hak çatışması ortaya çıkmamaktadır.
Yer değiştirmenin hemen ardından sadece göçmenlerin haklarıyla ilgili tazmin edilmesi gereken çatışmaların olduğu durumlar ortaya çıkabilir.
Diğer durumlarda ise Kıbrıs örneğinde olduğu gibi göçmenlere ev sahipliği yapan üçüncü ülkelerin haklarından bahsedilemez.
Burada yerlerinden edilen tüm şahıslar adada ikamet etmektedir ve her halükarda yerlerinden edilen Kıbrıslıların üçüncü ülkelere bir yükü bulunmamaktadır.
Göçmen hakları ile yerlerine geçen mukimler arasındaki gerginlik, zaman faktörüne daha büyük hassasiyet yüklemektedir.
Bu tür çatışmaların zamanında çözümlenmesi hususunda yapılan vurgular, yalnızca göçmen ve yerinden edilmiş şahısların daha kısa süre sıkıntı çekmelerini sağlamakla kalmayıp, aynı zamanda yerlerine geçen mukimler ve üçüncü tarafların yaşayabilecekleri zorlukları da önlediğinden dolayı bu denli önemlidir.
Zaman faktörünün önemi ayrıca Güvenlik Konseyi tarafından kitlesel yer değiştirmelere neden olabilecek krizlere gösterilen hızlı tepkilerle, çağdaş devlet uygulamalarında da kendini göstermektedir.
(Afif Mapolar)
Sağlık Bakanının İstifa etmesi için daha kaç çocuğun ölmesi gerekiyor mesela…
Örneğin 12 çocuk yeterli mi, ya da 15…???
“Biri çıksın ve bana bu çocuğun ölüm sebebini açıklasın” diyor…
Hobi olarak mı deli numarası yapıyor, yoksa doğuştan mı böyle…
(Mahmut Anayasa)
YAĞMUR ,:
Toprak kadar kutsal , hayat döngüsünü tamamlayan ikinci unsur.
Dün hava sıcaklığı 28 C derece. Kasım ayında 20 c derecenin altında olmalıydı.
Biz Doğanın dengesini bozduk. Bundan sonra yağmurlar dünkü gibi ani ve sağanak halinde olacak.
Bu tahıl üretiminde düzenlı yağmur olmaycağı için, tehlikedir.
Bir de :
Akan , yüksek debili derelerdeki GÖLETLERİ TEMİZLEDİK.Mİ?
YENİ , SUYU TOPLAYICI SETLER ,GÖLETLER YAPTIK MI?
Yoksa su denize akacak biz bakacayık!!!
(Yücel Dolmacı)
Ankara’da beklenen aksine, kriz falan çıkmadı.
Kısa yorumum, “Türkiye, yeni seçilen Erhürman’a çalışma alanı açtı…”
Diplomatik bir dille konuşan Erdoğan, Erhürman’ı önümüzdeki süreçte zora sokacak ifadeler kullanmadı.
Şöyle bakalım; “Erhürman- Erdoğan” yeni bir diyalog süreci başlattı.
Ortak karar: Kıbrıs Türkünün eşitliği ve egemenliği…
(Hüseyin Ekmekçi)
Ankara’daki beklenen buluşma gerçekleşti.
Erhürman da Erdoğan da kendi pozisyonunu korudu. Ne bir geri adım, ne bir ileri…
Erdoğan "iki ayrı devlet" tanımı yaptı, açık açık söylemeden... Erhürman, "federal çözüm"ün hatlarını çizdi, formülü dillendirmeden...
Karşılıklı nezaket vardı ama ortak bir siyaset yoktu. Kimse kimseyi zora sokmadı.
Bu, Ankara–Lefkoşa hattında hâlâ ciddi bir sabır, diyalog ve müzakereye ihtiyaç olduğunu gösteriyor.
(Cenk Mutluyakalı)
Ankara’dan çok net ve olumlu mesajlar çıktı.
Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan, Kıbrıslı Türklerin ortaya koyduğu çözüm iradesini gördüğünü açıkça ifade etti ve en önemlisi, bunu “rest” olarak okumadan, Türkiye’nin de bu sıkışmışlıktan çıkmak istediğini gösteren bir dille yaptı.
Erdoğan’ın “Kıbrıslı Türklerin çözüm iradesini karşı taraftan da görmek isteriz” cümlesi aslında bugünün en kritik kırılma noktası.
Bu, hem Erhürman’ın Ankara’ya taşıdığı yeni diplomasi dilinin karşılık bulduğunu, hem de Türkiye’nin Doğu Akdeniz’de yeni döneme hazırlık yaptığını gösteriyor.
Daha ne desin?
Bu verilen mesaj, yıllardır duyulmayan kadar açık:
Kıbrıslı Türkler masaya çözüm iradesiyle oturuyor ve Ankara bu iradeyi sahipleniyor!
(Ayşemden Akın)


