banner913
banner932
banner1012

Canan İleri’nin 'Özden Selenge’nin Eserlerinde Kıbrıs Sözleri ve Deyimleri Sözlüğü' Kitabı Çıktı

banner1020

banner974
Canan İleri’nin 'Özden Selenge’nin Eserlerinde Kıbrıs Sözleri ve Deyimleri Sözlüğü' Kitabı Çıktı

banner971
Akademisyen Canan İleri hocanım bir dönem Kıbrıs’ta çalışmış ve Kıbrıslı yazarlardan özellikle Özden Selenge’nin dili ve grameri alanında çok detaylı akademik çalışmaları ile dikkati çekmişti. Bu elinizdeki eser onun bu çalışmasının sadece sözlük bölümünü içeriyor. 400 sayfalık bu eser Işık kitapevi yayınlarından bizlere ulaştı. Okumanızı salık veririz.
 
Özden Selenge, Kıbrıs Türk yazınında öykü ve roman alanında en üretken yazarlardan birisidir. Onun eserlerinde Kıbrıs Türk insanının dilini, folklorik özelliklerini ve geçmiş yaşantının izlerini görmek mümkündür. O ülkesinin aynadaki yansımasını, sözcüklerin dili ve kurgularıyla çok iyi bir biçimde kaleme alıp bizi, bize eseriyle bir sanatçı duyarlılığı ile yansıtmaktadır.
 
Özden Selenge kendisi için bir kitap tanıtımında şöyle der:
Yazma macerasını "Ben önce yaşadım, sonra yazdım" diyerek anlatan Özden Selenge, öykülerinde anımsadıklarını, dinlediklerini, gözlemlediklerini, unutulmasını istemediği herşeyi kurgusal bir dünya eşliğinde yazdığını.” belirtir.
 Yazmış olduğu roman, deneme, öykü, tiyatro, şiir çalışmaları ve açmış olduğu geniş kapsamlı sergileri ile çok yönlü bir sanatçı olan Selenge, yapmış olduğu çalışmalar ile Kıbrıs kültürünü yaşatmaya çalıştığını belirtir.
            “Kıbrıs’a aşığım, suyuna, toprağına, kurumuş bir yaprağı bile bana öyle büyük bir mutluluk verir ki ülkemin, her bir karışına hayranım”diyerek ülkesine olan sevgisini dillendiren sanatçı, 22 yıl öğretmenlik yaptığını ve Kıbrıs’ı köy köy gezdiğini ifade eder. “Ben herşeyi öğrencilerimden öğrendim; o küçük yazarlardan…” diyerek öğrencilerine olan sevgisini dile getirir.
 
Zaman zaman gerek dilinin gerekse anlattığı konuların çok eleştirildiğini söyleyen sanatçı,  yapıtlarının Lefkoşa ile ilgili izlenimlerle, geleneksel birtakım davranış biçimleriyle örülerek genişlediğini belirtir. Özden Selenge, Kıbrıs ağzına özgü sözcükleri gayet ölçülü biçimde öykülerine yerleştirdiğini, kitaplarının sonlarına eklediği küçük bir sözlükle okuyucusuna yardımcı olduğunu belirttir. Eserlerinde “kadın” temasını çok işleyen ve kadına verilmesi gereken önem üzerinde duran sanatçı, kadın olmanın çok farklı meziyetler taşıdığını, sanatçı bir kadının aileye, sosyal ortama ve  sanata yer ayırmasının zor durumlardan biri olduğunu belirtti. Özden Selenge diğer işlediği temaların ise Lefkoşa evleri, yıkılmaya yüz tutmuş binalar ve orman temaları olduğunu belirtir.
 
Son zamanlarda çıkan bazı yazarların, edebiyat ortamından yararlanmaya çalıştığını ve haksız bir başarı elde ettiklerini üzülerek ifade eden Selenge, bu başarının uzun sürmeyeceğini belirtti. Özden Selenge ayrıca kendisine verilen “Kıbrıs’ın Yaşar Kemal’i” yakıştırmasından gurur duyduğunu ancak bunu hak etmenin çok zor olduğunu belirtir.
  
Yazar eseriyle ilgili şöyle diyor: “Eylül 2011. Kıbrıslı kadın yazar Özden Selenge’nin ilk okuduğum kitabı Boncuklar Senin Olsun idi. Anlatımındaki özgünlük ile kullandığı Kıbrıs Türkçesi ağızları ilgimi çekti. Uluslararası Kıbrıs Üniversitesinde yazarın konuk olduğu bir şöyleşi programına dinleyici olarak katıldım. Söyleşi sonrasında yazar ile tanıştım. Yapıtlarındaki dil özelliklerinin ilgimi çektiğini, onun eserlerindeki Kıbrıs Türk ağzı sözvarlığını çalışmak istediğimi söyledim. Memnun oldu.
Bu arada Korkma Ay Doğacak romanı yayınlandı. bir çırpıda okudum. Korkma Ay Doğacak ile birlikte yazarın yayınlanmış diğer yapıtlarından bulabildiklerimi aldım. İlk iki eserine ulaşamadım, basımı tükenmişti. Bunları bana Özden Hocam, kendisi hediye etti. Böylece öyküleri, romanları ve bir anısını kapsayan bir sözvarlığı çalışmasına başladım.
Yazarın öykülerini, romanlarını ve bir anı kitabını dikkatle okuyup ölçünlü Türkiye Türkçesi ile söyleyiş ayrılığı olan, ölçünlü Türkiye Türkçesinde artık kullanımı olmayan ya da Rumcadan Kıbrıs Türk ağzına geçmiş sözcüklerin altını çizdim. Bunları içinde bulunduğu cümleleriyle ve abece sırasıyla bilgisayarda oluşturduğum bir dosyaya yazdım. Her sözcüğün karşısına, her biri farklı kitabından olmak üzere, birden çok örnek yazarak örneklerimi zenginleştirdim.
Sözlük oluşturulurken, seçilen sözcüklerde iki ölçüt belirledim:
•          Sözcüğün ölçünlü Türkiye Türkçesine göre farklı söylenişi:
gurtar-: kurtarmak; “Dova edin şu, gurtardım sizi” KAD 419
huvarda: [/fuarda/fuvarda “hovarda”](2); “Be hanım, huvarda kısmı kandırana kadar ha…” KAD 413
•          Sözcüğün artık ölçünlü Türkiye Türkçesinde sık kullanılmaması:
iane: yardım; “Yok teşkilâtmış, neymiş bir de iane toplayıp oradan da dolandırdılar sizi” KAD 236
kurşuni: kurşun rengi, gri; “Ne maviydi deniz ne yeşil. Kurşuniydi en ağırından… karası fazla…” KAD 297
Sözlük’e veri seçerken, kimi zaman sözcüğün geçtiği cümlenin buram buram Kıbrıs Türk ağzı kokması beni etkiledi: Sahiden’deki “Beniminan, böyle elele fotoğraf çekdirmedin hiç…” S 196 örneğindeki “beniminan” kullanımını ille de bulundurmak istedim sözvarlığında.
Cümlede farklı bir duyarlılık bulmam da etkiledi beni. Söz gelimi: Alkyone Deniz Kuşu’ndaki resim öğretmeni Ayşe’nin bir öğrencinin yaptığı resimlerin fotoğrafını çekmek istemesi her öğretmende bulunmayan aşırı bir duyarlılıktı. Ayşe Öğretmen öğrencinin yaptığı resimleri alabilirdi de, öğrenci de sevinerek verirdi. Ayşe Öğretmen, resimleri öğrencide bırakıyor, sanatçısını eserinden ayırmıyor, ama kendinde de bulunmasını istediği bu güzel çalışmaların, üstelik öğrencisinden izin isteyerek, fotoğrafını çekiyordu. Gönül her öğretmenin bu derece duyarlı olmasını istiyor tabi. “İznin varsa, ben resimlerinin fotoğrafını çekip başkalarına da göstereceğim.” ADK 276. Bu cümleyi çalışmama katabilmek için “fotoğraf”, “övmek”, sözcüklerini de ekledim Sözlük’e.
Çalışmam ilerleyince Kıbrıs Türk ağzındaki sözcüklerden başka kimi sözcüklerin yazar tarafından sıkça kullanıldığını, kimi sözcüklerin yazar tarafından türetildiğini farkettim. Her dil, o dili kullanan yazarlarının katkılarıyla gelişir. Sözlük’e onun türettiği ve sık kullandığı, eş anlamlıları varken kullanmayı tercih ettiği sözcükleri de ekledim.
İkilemeler, üçlemeler, deyimler, küme sözler, argolar, sövgüler, yeminler, atasözleri, alkışlar, kargışlar … neler yoktu ki anlatımında. Her biri diğeriyle kol kola vermiş halay çekiyorlardı. Hiç birini görmezden gelemedim. Böylece çalışmam Özden Selenge’nin söz varlığına dönüştü.
 

Özden Selenge Kimdir?
9 Temmuz 1946 yılında Aynakofo (Altınova- Mağusa)'da doğmuştur. Çocukluğu Altınova ve Vasilya (Karşıyaka)'da geçmiştir. 1955 yılında Lefkoşa'ya ailesi ile birlikte gelmiştir. 57 Sırasıyla Küçük Kaymaklı İlkokulunu ve Lefkoşa Türk Kız Lisesini bitirmiştir. Ortaokul ve lisedeyken çeşitli gazetelerin sanat köşelerinde şiirleri yayınlanmıştır. Bu sıralarda çeşitli ödüller kazanmıştır. İlk ödülünü de 1961 yılında almıştır. Yazar öğrencilik yıllarından itibaren resim ve öykü başta olmak üzere birçok yazınsal çalışmalar yapmıştır. Ancak 1974 Kıbrıs Barış Harekâtı sırasında birçok eseri kaybolmuştur. Selenge, 1964 yılında ise Ankara Gazi Eğitim Enstitüsü Resim Öğretmenliği Bölümünü kazanmıştır. Ardından 1967 yılında öğrenimini tamamlamış ve buradan mezun olmuştur. 1968 yılında İzmir'de Numune Kız Kolejinde resim ve sanat tarihi öğretmenliği yapmıştır.” 1969 senesinde yazar çok sevdiği Kıbrıs'a dönmüştür. Yirmi sene boyunca adanın değişik liselerinde resim ve sanat tarihi öğretmenliği yapmıştır. Eğitim verdiği okullarda ve kendi atölyesinde çok sayıda öğrencisini üniversitelerin sanat bölümlerine hazırlamıştır. Buradan birçok öğrencisi sanatçı olarak çıkmıştır. “Özden Selenge, her şeyden önce Kıbrıs Türk Edebiyatının en üretken yazarlarındandır. Selenge, tüm hayatını yazmaya başka bir değişle de sanata adamıştır. Bu yüzden yazar kendi deyimiyle tüm hayatı boyunca elinden kalemini ve fırçasını bırakmamış, bırakmak gibi de bir düşüncesi yoktur. Yazarın şimdiye kadar beş romanı ve dört öykü kitabı bulunmaktadır. Bununla birlikte dokuz tiyatro eseri bulunmaktadır. Özden Selenge, ilk bakışta fark edilen destansı, şiirsel üslubu ve yaratıcılığı ile dikkat çekmektedir. Öykü ve romanlarında yurdunun insanının rengini, doğasını, sosyal ve tarihsel yaşantısını samimi bir üslupla ele almıştır. Bununla birlikte eserlerini zaman, mekân, insan üçgeninde estetiksel bir dil ve sanatsal bir tavırla irdelemektedir. Yazarın kendine özgü bir dili vardır. Betimleme ve sözcük öbeklerini kendine has yaratıcılıkla 58 kurgulamıştır. Bunun yanında eserlerinde kullandığı dil oldukça sade ve anlaşılırdır. Okurlarını anlaşılmazlığa iten yabancı sözcüklere yer vermemiştir. Tamamıyla anlaşılır halk dilini tercih etmiştir. Yazar ayrıca eserlerine Kıbrıs ağzını doğal haliyle katmış ve eserlerinin kahramanlarını Kıbrıs ağzı ile konuşturmuştur. Romanları: Sana Sevdam Sarı, (1998) Lale Yüreğin Beyaz, (1999) Alkyone Deniz Kuşu, (2003) Sahiden, (2007). Korkma Ay Doğacak, (2010) Öyküleri: Çiçeklenemeyiz Biz Erik Ağacı, (1987) Geceye Açar Gece Tütenler, (1993) Fincandaki Kraliçe, (1993) Boncuklar Senin Olsun, (2001) Oyunları: Ağustos Böceklerini Unutma, (Kıbrıs Türk Devlet Tiyatrosunda oynandı.)” Annem Niçin Miyavladı? (Kıbrıs Türk Devlet Tiyatrosunda oynandı.)” Kim Bu Adam? (Kıbrıs Türk Devlet Tiyatrosunda oynandı.) Sevgi Gülü, (Lefkoşa Belediye Tiyatrosunda oynandı.) Pi İle Pan, (Ankara Dil Tarih Coğrafya Fakültesinde tiyatro bölümünde ve O.D.T.Ü. Tiyatro Şenliğinde oynandı.) Kara Yılan, (Londra'daki Sanat Derneğinde oynandı.) Bize Elmaların Gölgesi Yeter, (Oynanmadı.) Fatma Çavuş, (Oynandı.) Soğuk Tüfekler, (Oynanmadı.)
 
banner979
Yorum Ekle
İsim
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.