banner913
banner932
banner1012

Ambulansta ölene torpille ölüm belgesi

banner1020

Bir yakınının operasyonu için 8 gün boyunca Lefkoşa Dr. Burhan Nalbantoğlu, Kalp Damar Cerrahisi bölümünde refakatçi olarak kalan gazeteci Selda Bektaş, yaşadıklarını anlattı “Gördüklerim, duyduklarım, yaşadıklarım kelimenin tam anlamıyla rezaletti. Kalp-damar bölümünde EKG cihazı yok. Yoğun bakımda kimi zaman yatak bulunamıyor. Doktor perişan, hasta perişan, hasta yakınları ile sağlık çalışanları da…Hastanenin temizliği falan safsata kalır, ilaçsızlığın yanında”

banner974
Ambulansta ölene torpille ölüm belgesi

banner971
Gazeteci Selda Bektaş, hastanedeki 8 günlük tecrübesini yazdı.
Selda Bektaş’ın yazısı şöyle:
Bir yakınımın operasyonu için tam 8 gün Dr. Burhan Nalbantoğlu, Kalp Damar Cerrahisi bölümünde refakatçi olarak kaldım.
Gördüklerim, duyduklarım, yaşadıklarım kelimenin tam anlamıyla rezaletti.
Bu mu geldiğimiz nokta?
İlaçsız, yetersiz, yıkıntı bir hastanede tedavi olmaya çalışmak, hastana refakat etmek.
“Ölmeden çıkalım şu hastaneden” diyor insan. Durum bu.
Evet biliyorum, “başlık” sağlık sisteminin çökmesinden daha sansasyonel.
Severiz biz skandalları.
Oraya birazdan geleceğiz!
Kaldığımız bölümde hemşire sayısı oldukça azdı. Hemşireler hastalara yetişemedikçe strese giriyor; yüzlerine yansıyor, kimi zaman bunları yansıtıyor.
Hasta yakınları sağlık çalışanlarına soru sormaya çekiniyor.
Biliyorlar ki, onların da ellerinden bir şey gelmiyor!
***
Kalp damar hastalıkları başı çekiyor, bu nedenle hastanenin en yoğun bölümlerinden biri bu bölüm. 25 hastaya gece-gündüz vardiyaları dahil toplamda 12 hemşire bakıyor.
İzinliler de olunca bu sayı düşüyor, yetişemiyorlar.
Yatak sayısı da yetersiz.
Kimi zaman “torpilliler” bile iki kişilik odalarda yer bulamıyor.
Zaman zaman sesler yükseliyor.
Ameliyatlı hastalar steril bir odada kalması gerekirken, koğuşlarda kalıyor.
Bypass ameliyatları olmuş hastalardan bahsediyoruz…
Hasta yakınları, boşalan odalardan sandalye (uyumak için) dolap taşıyor…
Kimi zaman çarşaf…
Gece vakti gizli gizli o odadan bu odaya ihtiyaç olunan bir şey taşınıyor. Resmen “Survivor Nalbantoğlu”…
Hastane yönetimi refakatçılara “ödül oyunları” koyarsa şaşırmam…
Bir sağlık çalışanı “mürekkebine kalemine yazık. Hüseyin Ekmekçi yazdı bir şey olmadı” diyor.
Takipçisi bu kadar fazla olan üstatların da yazdığı yazıların; isyanların bir faydası yok.
Bazen bir haber yaparken, yazı yazarken “boşuna” diyorum, “bir şey değişmeyecek”…
***
Kalp-damar bölümünde EKG cihazı yok.
Şaka değil! Koğuşta gece yarısı fenalaşan hastaya müdahale eden hemşirelerin o çabası içimi acıttı.
Ellerinde olmayan EKG cihazını, o bölümden bu bölümden aradılar. Sonunda hastayı yoğun bakıma aldılar…
Tabi “hasta bakıcı” olmadığı için refakatçisi olmayan hastaları hemşireler taşımak zorunda.
Kimsesiz bir hastanın refakatçisi yoksa vay haline!
Koca bölümde makas bile yok!
Stetoskop bir tane, o da kim bilir nerede?
***
Bir hastanın ameliyat öncesi 4 diş çektirmesi gerekiyordu. Diş doktoru izinli olduğu için, hasta perişan oldu!
Ailesi dışarıdan bir doktordan yardım aldı…
Ameliyatlar ise sürekli erteleniyor.
Yoğun bakımda kimi zaman yatak bulunamıyor. Bu nedenle koğuşta kalan hastalar başka odalara taşınıyor, boşaltılan oda yoğun bakıma hazırlanıyor!
Doktor perişan, hasta perişan, hasta yakınları ile sağlık çalışanları da…
Hastanenin temizliği falan safsata kalır, ilaçsızlığın yanında.
***
Sağlık hizmetleri için her ay ödediğimiz sigorta paraları nereye gidiyor?
KKTC Devletinin yaşatılması için tirat atanlar, “devlet vatandaşını yaşatabilecek mi bu çökmüş sistemde?” diye düşünüyor mu?
Ya da birilerinin yüzü kızarıyor mu?
Nereye dokunsan elinde kalıyor!
Sağlık Bakanı’ndan röportaj talebime henüz cevap gelmedi. Gelse ne olacak? Bu sistemin sözcüsü de olmak istemiyorum.
İlaç neden yok?
“İhaleye çıktık gelecek!”
Bu mu hak ettiğimiz?
Yolu hastaneye düşen her insan bu rezilliği yaşıyor.
Torpilli olsan da, yatak yoksa yok! İlaç yoksa yok!
***
Gelelim başlıktaki olaya…
Bir hasta yakını anlatıyor…
Ambulansta babasını kaybeden hasta yakını, 90 yaşındaki babasının ölüm belgesini alamıyor.
Teknik olarak doktor görmeden hayatını kaybettiği için ölüm nedeninin belirlenmesi için otopsi yapılması gerekiyor…
Cenazesinin kesilip biçilmesine razı olmayan kadın, tanıdık bir doktor bulup ölüm belgesi alıyor!
O bile “bu ülkede ölüm raporu almak için torpil kullandık” diyor.
Fıkra bu kadar!
banner979
Yorum Ekle
İsim
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.