Bildiğiniz üzere, Meclis CTP milletvekillerinin yaz tatili sırasında yaptığı çağrı ile toplandı. Ancak ülkemizin yönetimi iddiasında bulunanlar, yaz tatili döneminde Meclis'in toplantıya çağrılmasının gerekliliği konusunda tartışma yaratmıştır. Bu durum, ülkemizi giderek daha fazla karanlığa sürüklemektedir. Ülkenin her kesimi büyük ekonomik zorluklarla mücadele ederken, büyük bir fedakarlıkla 59 milyon Euro gibi bir kaynağı bağışlayanların tatil yapmaya devam etmesine sessiz kalamazdık.
Bizler, bu sıcak günlerde karanlıkta oturmak zorunda kaldığımız bir dönemdeyken, ihalesiz işlerin sorgusuz sualsiz devam etmesine göz yummak istemedik. Basın özgürlüğüne sahip çıkarak gazetecilerin soruşturmalara maruz bırakılmasına karşı sessiz kalmadık ve kalmayacağız. Geçtiğimiz haftalarda Genel Başkanımızın da ifade ettiği gibi, eylemlerimizi önümüzdeki dönemde daha da artıracağız.
Bugün burada daha fazla genç arkadaşımızın yanımızda olmasını dilerdim. Ancak ülkenin iddialı yöneticilerinin seçkin tatil anlayışı, gençlerimizi ekonomik zorluklarla mücadele etmek, aile bütçelerine katkı sağlamak ve okul harçlarını karşılamak için çalışmaya mecbur bıraktığı bir dönemdeyiz. Kıbrıs Türk halkı, üretkenliği ve ürettikleriyle var olmaya çabalayan bir topluluktur. Gençlerimizin emekleriyle var olmaları elbette önemlidir, ancak bu emeklerin isteyerek ve istemeden verilmesi arasında büyük bir fark vardır. İşte bugün geldiğimiz nokta tam da burasıdır; ülkenin idarecileri tarafından yöneltildiğimiz nokta.
Milletvekillerimiz, içtenlikle sorularını yöneltiyorlar ve bu sorgulamayı bugün de sürdürecekler. Geçmiş dönemde, yaz aylarında çadırlarda eğitim almak zorunda bırakılan çocuklarımıza daha iyi koşullarda eğitim sağlamak için neler yaptınız? Bağışlanan 59 milyon Euro ile kaç okul inşa edilebilirdi? Hala ilaç temin edemeyen binlerce vatandaşımızın varlığı göz önünde bulundurulduğunda, bu bağışla onlara bir nefes aldırabilir miydik? Her gün yollarda yaşamını yitiren insanlarımıza rağmen, 59 milyon Euro ile kaç kilometre güvenli yol yapılabilirdi? Bu soruların cevaplarını alana kadar sormaya devam edeceğiz.
Son olarak, bir konunun altını çizmek istiyorum. Birkaç ay önce El-Sen ile birlikte burada yaptığımız eylemde, ihalesiz sözleşme imzalanmasına neden olan yasa değişiklikleri konusunda taleplerimizi dile getirmiştik. O dönemde yaşanan elektrik kesintileri, ülkeyi yönetenler tarafından sendikayı suçlama ve sorumluluktan kaçma amacıyla kullanıldı. Bugün ise sendika grevde olmasa da, günlük yaşantımızda defalarca elektrik kesintisi yaşanıyor. Bu durumun sebebini ve sürekliliğini anlamak güç. Enerji ihtiyacımızı karşılamak için yüksek faturalar öderken, düzenli bir enerji akışı sağlanamıyor.
Demokratik haklarımızın kullanımıyla ilgili olmayan bu sorunun temelinde, ülkenin etkili bir şekilde yönetilememesi yatıyor gibi görünüyor. Bu nedenle, geçmişte olduğu gibi bugün de emekçi arkadaşlarımızın demokratik haklarını savunmaktayız. Gelecekte de onların yanında olacağımızı belirtmek istiyoruz.
