Rum Kilisesi Başpiskoposu Yeorgios, Türkiye’ye karşı bölge ülkeleri ile savunma iş birliklerini güçlendirdiklerini belirterek, "Türk saldırganlığına karşı güçlü bir savunma kalkanı oluşturmak için bölgede daha fazla AB katılımı talep ediyoruz" dedi.
Kıbrıs’ta garantilerin olmaması gerektiğine işaret eden Yeorgios, ‘’Her devletin bağımsızlığının ve toprak bütünlüğünün yabancı müdahalelerle ihlal edilmemesi gerektiğinde ısrar ediyoruz. Ve vatanımızın (Kıbrıs'ın) bir parçasını asla Türkiye'ye teslim etmeyeceğimizi açıkça belirtmeliyiz" ifadelerini kullandı.
EĞİTİMDE SAVUNMADA SON KİLİSE SÖZÜ SÖYLER:
Savunmada ilerlemenin Rumlara ‘mücadeleye hazır olunduğu’ mesajını vereceğini söyleyen Yeorgios, Kilise’nin Eğitim Bakanlığı ve Savunma Bakanlığı konusunda ‘söz sahibi olduğuna’ dikkat çekti: "Kilise, her vatandaş gibi, ülkeyi ilgilendiren tüm konularda söz sahibidir. Kimse görüşlerimizi ifade etmemizi engellemez" dedi.
ERHÜRMAN'A ALDANMAYALIM:
KKTC'de Tufan Erhürman'ın Ankara'dan 'ayrı hareket edemeyeceğini' gösterdiğini belirten Yeorgios, ''Dünya uzlaşmaz Ersin Tatar'dan bıktığında, Erhürman'ı uzlaşmacı olarak sundu'' dedi.
Erhürman'ın 'uzlaşmacı' gösterilmesi konusunda 'aldanmayalım' diyen Rum Papaz, ''Bizden yeni tavizler talep edecekler. Türkiye'nin Kıbrıs'ta sabit bir hedefi var. Bunun için bazen acısız manevralar yapıyorsa, bu uluslararası baskıdan kaçınmak içindir'' ifadelerini kullandı.
Kıbrıs’ta Türkleri ‘diğer azınlıklar’ gibi gören Yeorgios, ‘’Hepimiz Mesih'in şahsında kardeşiz. Bu nedenle, ne Kıbrıs Türklerinden, ne Maronitlerden, ne de tüm diğer insanlardan bizi ayıran hiçbir şey yoktur. Kıbrıs'ta bizi ayıran şey işgaldir’’ dedi.
UKRAYNA ENDİŞESİ:
Ukrayna’da ABD’nin ortaya koyduğu çözüm planına karşı çıkan Rum Papaz, bu konuda ciddi kaygıları olduğunu vurguladı ve şöyle devam etti:
"Eğer Ukrayna'daki savaşı çözmeye yönelik nihai plan, Rusya'nın işgal sırasında ele geçirdiği Ukrayna toprakları üzerindeki kontrolünün sürdürülmesini kabul ederse, bu durum uluslararası diplomaside Türkiye'nin (Kıbrıs üzerinde) istismar edebileceği kötü bir emsal oluşturacaktır.
1974'ten sonra, bizim tarafımız uluslararası alanda, toprakların zorla işgalinin yasallaştırılmaması gerektiği argümanını öne sürdü. Böyle bir gelişme, argümanımızın gücünü zayıflatacak ve Türkiye şimdi, Ukrayna'daki Rus işgalinin tanınması kabul edildiğine göre, neden Kıbrıs'taki Türk işgalinin de tanınması gerektiğini iddia edecektir."