Kültür - Sanat

Vefatının 1.yıldönümünde değerli dost Türkay Ilıcak’ı sevgi ve özlemle anıyoruz

Abone Ol

 Yarım yürüyorum yarı bağımsız ülkemin yarı parke döşeli kaldırımlarında.Elimde yarı yanmış sigaram.Yoldan geçenler yarım yamalak bakışlarla süzüyor beni.Dün Melbourun’ndan geldim görmek için ülkemi.Lefkoşa’dayım.Binlerce hatıramın gömülü olduğu Yarısı benim olan şehirde.Yarı vatandaş insanların doldurduğu bir parktan geçiyorum Yarı bakımlı.Köşedeki bayiden bir bilet alıyorum yarım.Mevsim kış, hava yarı güneşli, mutluyum.Gazeteciden bir yerli gazete alıyorum yarım milyona.Köşeleri yarı aydınların yazılarıyla dolu.Saat 12.00, günün yarısı.Acıkmışım.“Bir döner kes.” Diyorum Girne Kapısı’ndaki dönerciye,Yarım porsiyon.Fiyatını soruyorum, yarım milyon.Yolda arabalar, yarısı yerli, yarısı yabancı.Sohbet ediyorum yarı umutlu dostlarla Yarı mesaili dairelerde.Konumuz maaşlar, ayın yarısında biten.Güneş çoktan çekildi, ay aydın şimdi.Yarı serbest kızlarla çapkın oğlanlar Çoktan randevulaşmışlar yarı harçlıklı.Çoktan düşmüşler yarı dağlık Girne yoluna.Yarı loş diskolarda şimdi âşıklar göz göze, diz dize.Yarı Türkçe müziklerin eşliğinde danslar.Vakit neredeyse gece yarısı.Konsantrem yarım.Şiiri bitiremiyorum.En iyisi böyle kalsın diyorum Yarım.
 
TÜRKAY ILICAK’a
SAYGIMLA
RAHMETLE…
(Akay CEMAL abime
Başsağlığı dileğimle…)
Özür dilerim dostum, ülkemin kültüründen…
Göç eyledin apansız, te Melburun şehrinden…
Lâkin, yanlış zamanda, veda ettin a canım;
Geri kaldın! ne yazık… Vah o eli – zabet’ten!
Maraz, hadsiz hesapsız! ellin körü, zabet’çi!
Bilirim, gülüyorsun… göz kırparak, kederli…
Umarım, merak eder, birileri, adını
Yoklarlar facebook’ta, senin gibi adamı…
Saldı ya eşeğini, Kazak Abdal, çayıra;
Bundan gayrı o hesap; ol malûm, anlayanı!
Seni, kitaplarınla; müziğin yontmalarla
Saygımla anıyorum… özlemle, büyük usta…
Bülent Fevzioğlu

 
Abisi Akay Cemal onun için şöyle yazdı : ““Avustralya’da filmi yapılmış, tiyatrolarda defalarca oynanmış inanılmaz bir macera “İki Türk’ün Avustralya’ya Savaş İlanı.” Ancak olayın ilk kitabını yazmak bize kısmet oldu. Bunun için Melbourne’dan Broken Hill kasabasına (850 kilometre kadar) defalarca gidip geldik” diyor Türkay Ilıcak. İkinci baskısını yapan “İki Türk’ün Avustralya’ya Savaş İlanı” kitabı konusunda Türkay Ilıcak devamla şunları kaydediyor: “Kitabın konusu her zaman yeni bir film yapılmasına uygun… Amerikan film şirketlerinden bu konuda bazı girişimler olduğunu basından okuduk. Türkiye’den de gelenler oldu. Oturup konuştuk. Kitapta iki Türk’ün bu inanılmaz maceraları yanında, ek olarak Plevne savaşlarında Gazi Osman Paşa’nın ordusunda bulunan Albay Doktor Charles Ryan’ı da tanıyacaksınız. Plevne’de Osmanlı’nın en büyük madalyası verilen Charles, göğsündeki bu madalya ile 40 yıl sonra General Doktor olarak Çanakkale’ye gider. Ancak göğsündeki madalyayı tüm ısrarlara rağmen çıkarmaz. Ayrıca bu kitapta yazarın Avustralya’da, bizzat görüştüğü yaşlı Anzaklar’ın ve Çanakkale’de bulunan Avustralyalı komutanların, mesela Çanakkale’de batırdığımız düşman denizaltı kumandanının ve Çamlık Tepe’ye hücum eden Generalin ailesi ve çocuklarıyla yapılan söyleşi ve de anılarını bulacaksınız.” Kardeşim olan Türkay Ilıcak’ın bu kitabı büyük ilgi gördü. Geçtiğimiz günlerde CNN Türk televizyon kanalında İlber Ortaylı’nın da katıldığı bir programda konu edildi. Türkay, on-on iki yıl kadar önce kesin dönüş yaptığı Kıbrıs’a ne yazık ki, bugün veda ederek, Avustralya’ya geri dönüyor. Halbuki çok geniş bir dost çevresi vardı buralarda. Ama hayat bu, belli olmaz ki! 1945 yılında Kıbrıs’ın Serdarlı (Çatoz) köyünde doğan Türkay Ilıcak, ilk, orta ve lise eğitimini Kıbrıs’ta yaptıktan sonra, İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi’nde fizik-coğrafya tahsil etti. 1971 yılında mezun olurken, öğrenciliği döneminde, “Kıbrıs’ta Sol Hareket” isimli bir araştırma yayınladı. Kıbrıs Cumhuriyeti ve KKTC Su İşleri Dairesi’nde topograf olarak çalıştı, 1984 yılında Avustralya’ya göç etti. Melbourne’da kurduğu matbaa ve yayıncılık şirketinde 20 yıl çalıştı, bu arada Melbourne Türk Radyosu’nda program yaptı. Üç yıl süreyle de ‘Türk Dünyası’ dergisini yayınladı, ‘Turkish Times’ gazetesinin editörlüğünü yaptı. Türkay Ilıcak 2003 yılında Yeni Zelanda Birinci Uluslar arası ŞİİR Festivali’nde şair olarak Türkiye Cumhuriyeti’ni temsil etti. Melbourne’da resim ve heykel sergileri açtı ve 2010 yılında Kıbrıs’a döndü, Doğan Harman’la yakın arkadaş olduğundan, ‘Haberal Kıbrıslı’ gazetesinde 3 yıl köşe yazarlığı yaptı. Müzikle de uğraşan Ilıcak, profesyonel olarak keman, ud, yaylı tambur, kemençe, kabak kemane ve bağlama çalmaktadır. Son üç yıldan beri ahşap yontmacılığı ile uğraşmakta olup, bir süre önce ahşaptan yaptığı eserleri Atatürk Kültür Merkezi’nde sergilemiş ve büyük beğeni toplamıştı. Şiirlerinin bir kısmı İngilizce, Rusça ve Romenceye çevrilmiş, yedi şiiri de bestelenmiştir. ‘Yarım’ isimli şiiri en popüler olanıdır. Müthiş bir motosiklet sevdalısı olan Türkay Ilıcak, Kıbrıs’ta bulunduğu süre içinde motosikletlilerle birlikte festivallere renk katmış, şiirler okumuştu…

Bu güne dek yayınlanmış kitapları şöyle: Nasrettin Hoca ve Anadolu Hikayeleri, Özün Sözü, Özlemler ve Gözlemler, Bir Avuç Şiir, Bademler Eylülde Açar, Avustralya’dan Serpintiler, İki Türkün Avustralya’ya Savaş İlanı, İki Türkün Avustralya’ya Savaş İlanı (Geliştirilmiş ikinci baskı), Kıbrıs’ta Sol Hareketin Gelişim Tarihi, Avustralya’dan Maniler, Nasrettin Hoca (İngilizce), Nasrettin Hoca ve Anadolu Fıkraları ve 25 Yıllık Avustralya Anılarım. Türkay’ın dağarcığı dopdolu. Dün Gönyeli’de saatlerce sohbet ettik. Hakkı Atun ve İsmail Bozkurt da birlikteydik. Öyle tatlı sohbet oldu ki, fıkralar, maniler, şiirler birbirini kovaladı. Atun ve Bozkurt, “çok özleyeceğiz” dediler, hayırlı yolculuklar dilediler. Gerçekten de çok özleyeceğiz. Hiç olmazsa burada bir kardeşim vardı, şimdi o da 10 sene sonra yeniden Avustralya’ya dönüyor. İstanbul, Ankara değil ki, uçağa bindiğin gibi gelesin… Avustralya dünyanın öbür ucu… Kim bilir artık ne zaman gelir? Dünya hali bu… Sağlık olsun, yeter.