Yaşam büyük bir hızla akıp geçmekte, zaman ne acımasız, durmaksızın akıp giderken biz zavallı insanların; ne hırslarını, tutkularını, ihtiraslarını dinlemiyor. İnsanoğlu yaşamının kıymetini bir öğrense ne savaşlar, ne kavgalar ne de iktidar hırsları olurdu. Bu dünyaya insanın bırakabileceği tek bir şey var o da sanata, edebiyata ve bilime yapmış olduğu katkı. “Bir eseri yaratan kişi, kendi kimliği ile ister istemez  zaten yerelliğin, yaşadığı yerin parçasıdır ve bu onun evrensel değer ve ölçülerle eserler vermesine engel değildir.  Bilakis biçimsel  ve içerik olarak çağdaş  beklentilere yanıt veren eserler, yerel olanı veya yerel düzeye hapsedilmiş olanı evrensele taşıyabilir.” 

Bu bağlamda  Sayın  Suna Atun, dostumuzu değerli dostu Bülent Fevzioğlu ile yukarda söylediğim doğrultuda yer kültürümüzü evrensel bir değere taşımak için uğraştılar. Vakıf olarak yazılmayan konularda veya dağınık olan birçok bilgiyi, bir araya getirip, hiç yorulmaksızın karışıksız bir çok eseri ekinimize kazandırdılar.

Suna Atun, dostumu 2000 yılında ilk tanıma fırsatı bulmuştum, ilk defa düzenlediğim bir okul etkinliğine onları gençlere tanıtmak için konuk etmiştim. Oradan başlayan dostluğumuz daha sonraları , benim elimde olan bilgileri ve belgeleri onlara güvenerek vermemle, dostluğa dönüştü. Hemen hemen her gün, telefonda konuşmamız, görüşmemizle daha da pekişti. Bu dostluk  bir çok etkinlikte bulunmamıza, sempozyumlara katılmamıza neden oldu. Bu yıllar Kıbrıs Türk Yazını için altın yıllarıdır diyebiliriz. Kırgınlar tekrardan bir araya geldiği, Kıbrıs Türk Yazarlar Birliği ,KIBATEK ve SAMTAY Vakfı çatısı altında bir birlikteliğin oluştuğu yıllardır. Bu bir araya gelmede Suna Atun’un büyük bir katkısı vardır çünkü onun; içtenliği, dostluğu,  arkadaşlığı, gülen yüzü insanlardan pozitif bir etki bırakmıştır.

Samtay Vakfi’nın kapısını herkese açarak Mağusa’da bir kültür merkez yaratmış oldu. Ürettikleri bugün tartışılmaz ama Sayın Suna Atun’un sürekli olarak öğrenmek için uğraş vermesi çok önemlidir. Rahmetli hocamız Ali Nesim’i sürekli arayıp ondan bilge edinmek istemesi, onun derin bilgisinden faydalanmasını hiç unutamam. Devamlı bir öğrenme süreci, Suna Atun’u yaşama bağlayan en önemli etken olmuştur.

Onun dostluğu ve arkadaşlığı hiç unutulamaz.

2-28

 Suna ATUN Kimdir?

                                                (Vuda,1949- 28 Eylül 2013)

21 Ocak 1949 yılında Lârnaka kazasına bağlı Vuda köyünde doğdu. İstanbul Üniversitesi Eczacılık Fakültesi mezunu oldu

1972 yılında Mağusa’da açmış olduğu özel eczanesinde çalıştırdı.

Çevre ve toplum sorunlarına olan yakın ilgi ve duyarlılığından hareketle, 1972-1990 yılları arasında Mağusa Çocuk Esirgeme Kurumu ve çeşitli Okul Aile Birlikleri Yönetim Kurulları’nda aktif görevler aldı.

1975 yılında eşi ile birlikte ithalat ve satış şirketi olan “A&S ATUN Ltd” adlı aile şirketini kuran Suna Atun, süreç içerisinde gruplaşan bu şirketin halen, yönetim kurulu üyesidir.

1994 yılında Denizcilik sektörüne de giren şirket, üç yük gemisi alarak yurt ekonomisine katkı sağladı. Suna Atun, KKTC’de işletmeci olarak öz sermayesi ile gemi alan ve gemilerin lojistik hizmetini yürüten ilk kadın armatördür.  

1998 yılında öncüsü olduğu Eski Mağusa’yı Koruma ve Yaşatma Derneği’ni bir grup arkadaşı ile birlikte kurdu, derneğin başkanlığına getirildi, görevini yürüttü.

Birçok uluslararası konferansa katılıp bildiriler sundu. Değişik kurumlarca ödüllendirildi.

21 Ocak 2001 tarihinde bir aile vakfı olarak, yine eşi ile birlikte SAMTAY [Suna ve Ata Atun, Mağusa Tarihini Araştırma ve Yazın Vakfı] VAKFI’nı kurdu; bu vakfın yönetim kurulu başkanı olduğu gibi, KIBATEK [Kıbrıs, Balkanlar, Avrasya Türk Edebiyatları] Vakfı’nın da kurucuları arasında yer aldı, KIBATEK Yönetim Kurulu Üyeliği yaptı..

YAYIMLANMIŞ ESERLERİNDEN BAZILARI

Mağusa Haritasında Yüzlerinin ve Yüreklerinin İzdüşümleri Kalmış 116 İNSAN (Biyografiler), Ocak 2001 (Bülent Fevzioğlu ile)

Kıbrıs Türk Halk Edebiyatı’nda Destanlar ve Ağıtlar Üzerine Bilgiler - Belgeler - Araştırmalar Cilt 1,II,III, (2001-2002-2003) (B. Fevzioğlu ile).

Kıbrıslı Türklerde Sportif Etkinliklerin Başlangıcı ve Kıbrıs Türk Futbolundan Tarihsel Kesitler, Çalışma, Sosyal Güvenlik, Gençlik ve Spor Bakanlığı Yayını: 2003. (B. Fevzioğlu ile).

 Kıbrıs Türk Edebiyatı’nda Öykü’nün 107 Yıllık Kronolojik – Antolojik Tarihsel Süreci Cilt: 1, II,III, (2004, 2007, 2008) (B. Fevzioğlu ile).

*Kıbrıs Türk Hiciv Şiiri Antolojisi (1834-2004), 2005.

 Kıbrıs Kültürü Üzerine Belge ve Bildiriler (1), 2008.

Kıbrıs Türk Romanı.2011

22 Ocak 2001 yılında kaybettiğimiz Uzay şairi Osman Türkay’ın  ölümünün 24. yıldönümü. Kazafana(Ozanköy) doğumlu Osman Türkay (1927-2001) edebi eserlerinde makro ve mikro kozmosu  ele alarak insanları evrenin dengesini korumak için barışa, uyuma seslemiştir. Kitapların  yeryuvarlağının Asya, Avrupa, Afrika, Amerika kıtalarını kalemiyle “gezen” şair çağdaş dönemin evrensel sorunlarını bizlere yansıtmıştı. Çok gelişmiş, modern dünyamızı  mitolojilerde bildirilen kaos yeniden beklemektedir. İnsanlar birbirine saldırıyor, yabancılaşıyor, manevi değerlerini kaybediyor, teknolojik gelişmeler insanoğlunun kendisine karşı çıkıyor ve bütün bunlar evrenimizin geleceği konusunda rahatsız olan  Osman Türkay’ı kaygılandırıyordu.  Doğadaki ve insan ruhundaki kaosa karşı çıkmak için, hep bunun için yazdığını belirten ozanın edebi eserlerine yansıyan kaynaklar Türk mitolojisi,  çağdaş evrenbilim ve Yunus Emre, Mevlana gibi Türk mutasavvıflarının hoşgörü, insanlara sevgi, saygı  anlayışlarıdır. Osman Türkay yüreğinde bütün uygarlığın evrensel sevgisi yaşatan büyük bir ozanımıdır. Onu sevgi ve saygıyla anıyoruz.

21. Kıbrıs Tiyatro Festivali için üç belediyeden ortak protokol 21. Kıbrıs Tiyatro Festivali için üç belediyeden ortak protokol

Türkay

OSMAN TÜRKAY’IN YAŞAM ÖYKÜSÜ

Osman Türkay 16 Şubat 1927’de Girne dağlarının eteklerinde olan küçük bir kasaba olan Kazafana (Ozanköy)'de doğdu.Ailesi küçük toprak sahibi olan  insanlardı. Annesinin adı Emete (Otçuoğlu) Hasan, babasının adı ise Mustafa Hasan'dı. 

Osman Türkay,Ozanköy İlkokulu’nu 1939, Lefkoşa Türk Erkek Lisesi Orta kısmını 1942, Girne'de bulunan İngiliz Yüksek Okulu’nu (English High School)  1946 yılında bitirerek mezun oldu.

Osman Türkay 1947 ile 1951 yılları arasında yerel Hürsöz gazetesinde çalıştı 1951 yılının Temmuz ayında Türkiye’ye gider. Türkiye’de bulunduğu dönemde modern ve klasik Türk Edebiyatında eğitim almış Farabi, Fuzuli, Yunus Emre ve Mevlana Celaleddin-i Rumi gibi muhteşem metafizikçileri de inceledi. Türk şairler ile tanıştı.

            Türk yazınını, kültürünü, sosyal ve siyasi olaylarını  yaşadı ve etkilendi. Türkiye’de gelişen hızlı değişimleri ve devrimleri yaşadı. Hem Kıbrıs'taki Türk gazetelerine hem de Türkiye'deki gazetelere yazılar yazmaya devam etti. Türkay artık Kıbrıs'ta küçük bir toplumun insanı değildi. Kendisi artık büyük bir ulusun üyesiydi.Türkay  kendisini, tarihi zengin ve geleceği ümit verici bir ulusun insanı olarak görüyordu, o artık Avrupa'yı Asya'ya bağlayan bir ulusun insanıydı.

Daha sonra Osman Türkay Adana’dan ayrılır, Doğu Türkiye’ye Erzurum’a  ve oradan 1953 yılının  sonbaharında Londra'ya gidip "School of Modern Languages" okuluna öğrenci olarak kayıt yaptırdı.  Modern Diller Okulundan Gazetecilik Bölümünü 1955 yılında bitirdi. Ekonomik Bilimler Okulu Felsefe Bölümü’nden de 1958 yılında mezun oldu.

            1953 ile 1958 yılları arasında Türkay'ın zihinsel, duygusal ve tinsel gelişimi daha kesindi. Bu dönem boyunca Londra'da bulunan kütüphanelerde inzivaya çekildi ve bu kütüphanelerde Dünya klasiklerini, eski-yeni modern Dünya şiirini, felsefeyi, dramayı inceledi. Londra’da eğitim görmesinin esas amacı yeni kaynaklar aramak, yeni teknikler bulmaktı. Aslında genç bir şair olarak hem yurdunda hem yurtdışında şiirleri “Uzay-Çağı Şiirleri” olarak tarif edilmeye başlanmıştı. Türkay kendisini kozmik bilinçlilik ve mantık konularında  geliştirmişti ; birlik- çokluk, evrensellik ve çeşitlilik  onun şiirlerinin ideali,amacı olmuştu. Artık o Uzay-Çağı mistiği olarak anılmaya başlamıştı.

            1958’in sonbaharında, genç ve iyi eğitilmiş bir adam olarak Türkay Kıbrıs’a dönüş yaptı. Kıbrıs’a geliş sebebi Türk gezetesi olan Bozkurt’un Siyasi ve Kültür-Sanat bölümlerini yönetmekti. Londra’da eğitim gördüğü dönemlerde Bozkurt gazetesine Dünya şiirinden çeviriler yaparak yolluyordu ama artık o günlük siyasi yazılarıyla da Bozkurt gazetesinde yazılar  yazmaktaydı. Ayrıca 1959 yılında iki yetenekli, Kıbrıslı Türk yazar-şair Fuat Veziroğlu ve Kutlu Adalı ile birlikte kurmuş oldukları “Beşparmak” ve “Uyarı” yazın dergilerini çıkarır. Ayrıca o dönemde “Gençlik” dergisinde de yazıları ve şiirleri yayımlanır. İlk kitabı olan “7 Telli”’yi 1959 yılının Haziran ayında 3500 adet olarak basıp,yayımlar. Kıbrıs’ta ilk defa bir kitap bu kadar büyük bir sayıda basılmıştı. Bu kitap hem Türkiye’de hem de yurtdışında “İlk Uzay-Çağı Şiir ”kitabı olarak alkışlanır ve beğeni toplar. Kitabın içindeki uzun şiiri “Şengül’ün Dünyası veya Atomium” eleştirmenlerce en çok sevilen şiirlerdendir. Bu şiir “Alice Harikalar Diyarında” olan genç bir kişinin nükleer çağa geçişini ve evrende bir gezegenden başka bir gezegene yolculuk yapmasını, gezegenlerde sonsuz bir barış ve huzur yakaladığını anlatıyor ve bu anlatımı füturist (gelecekçi) bir sanatçı kimliği ile karşımıza çıkıyor, onun temel amacı kırk-elli yıl sonraya gitmek, ileriye geriye yönelerek çağımızın entellektüel bir çözümünü yapmaktır. Türkay bu şiiriyle gelecek insan ile gelecek makine çağının bir çözümünü yapmakla kalmayıp, maddileşen bir evrende kişisel duygu ile heyecanları epik bir açıklamasını yapmaktadır.

            Bu arada Türkiye’de bulunan önemli gazetelere edebiyat yazıları ile katkıda bulundu. İstanbul’un o dönemki önemli yazın dergisi Yeditepe’deki  ilk yazısı Japon şiirini inceleyen uzun bir yazıydı.

            Türkay 1961’in sonlarına doğru Kıbrıs’tan ayrılıp Londra’ya döndü. Osman Türkay burada 1961-62 yılları arasında “Kıbrıs Türk Sesi”Gazetesini yayımlar. Bozkurt gazetesinde çıkan en son makalesi ise “Barış Sadece Bir Düştür” başlıklı yazısıdır. Siyasetin dışında kalmaya kararlıydı ve düzenli olarak Türkiye’nin aylık dergileri ve gazeteleri olan Varlık,Varlık Yıllığı, Cep Dergisi, Türk Dili, Yeditepe, Yelken, Denge ve Sesimiz’e edebiyat yazılarıyla katkıda bulunmaktaydı. Kıbrıs Türk Sesi gazetesi kapandıktan sonra İngiltere’de çıkan  Vatan gazetesinin baş yazarı ve yayım müdürü olur.Bu arada 2 Aralık 1968 yılında Kıbrıs’taki Savaş gazetesinde “Düşünceler” ve “Londra’dan Yankılar” başlıklı köşelerde yazılar yazar.  İngiltere’de olan Kıbrıs Türk Birliğinin genel sekreter görevine 1971’de getirilir. Bu görevde iken 1974 yılında Kıbrıs Türk Birliği Yayımcılığını kurdu; ayrıca Toplumun Sesi Gazetesinin yayım yönetmeni olur ve o zamandan itibaren ölümüne kadar bu görevde bulunur. Ayrıca, Orta Doğunun aylık şiir dergisi Poet (Hindistan)’ın yayın müdürlüğünü yaptı. 1972-1980 yılları arasında Ankara Haber Ajansına bağlı Pan News Internatinal’ın Londra Yayın Müdürlüğünü yaptı. Ankara’nın Pan Ajansı tarafından baskıya çıkarılan haftalık haber dergisi olan Middle East Review’ın ilk baskısını yayımladı. 1979 yıllından ölümüne dek P.O.E.T Şiir Dergisinin  Orta Doğu Editörlüğünü yapar.1990 yıllarda Yenigün gazetesinde “Düşünceler” başlığı altında siyasi yazılar yazdı.1988 ve 1990 yıllarında Nobel Edebiyat Ödülü’ne aday gösterilir.

            Osman Türkay 2000 yılında yaşlılıktan dolayı hastalanır  ve  30 Ekim 2000 tarihli Bakanlar Kurulu kararı ile 14 Kasım 2000 yılında devlet tarafından İngiltere’den  Kıbrıs’a getirilir.Bu getiriliş sırasında bir çok duyarlı aydınımız Osman Türkay’ın ülkesine getirilmesi için büyük bir çaba gösterirler. Özellikle Kıbrıs Gazetesindeki köşesinde yazmış olduğu duyarlı yazılarla kamuoyu oluşturan dostu Ahmet Tolgay’ın bu getirilişte çok büyük bir rolü vardır. Türkay adaya getirildikten sonra ölümüne kadar Girne Akçiçek Hastahanesi’nde özel bir odada bakılır. Şair, 22 Ocak 2001 sabah saat 07.00’de  vefat eder. Osman Türkay’ın yaşama gözlerini yummadan önceki söylediği son sözü ise şudur: “Yine Geleceğim”.

            Şair, 25 Ocak 2001 Perşembe günü saat 12.00’de Ozanköy Camii’nde kılınan öğle namazından sonra, doğup büyüdüğü  Ozanköy’de (Bilineceği gibi Ozanköy’ün eski adı Kazafana idi.Türkay bu köyde doğup büyüdüğü için ve dünyaca ünlü bir ozan olduğu için köyün adı Ozanköy olarak değişir) devlet töreni ile  toprağa verilir.

Türkay 2

OSMAN TÜRKAY'IN KİTAPLARI

1-Yedi Telli,Beşparmak Yayınları,Lefkoşa,Kıbrıs,1959.

2-Uyurgezer,Yeditepe Yayınları,İstanbul,Türkiye,1969.

3-Beethoven'de Aydınlığa Uyanmak,Yeditepe Yayınları, İstanbul 1970.

4-Evrenin Düşünce Gezgin,Yeditepe Yayınları,İstanbul,1972.

5-Kıyamet Günü Gözlemcileri,Yeditepe Yayınları,İstanbul, 1975.

6-Beethoven and Other Poems(English Version),Hub Publications Ltd.Athenneum Books,London,1978.

7-Poetry Türkay,A Special Issue of Poet,India, Madras,May 1982.

8-Variations,Poets Press,India,1986.

9-Symphonies for the World.,Oxford University Press, Printing House, Oxford 1989.

10-Seçme Şiirler, T C. Kültür Bakanlığı,Ankara, Türkiye,1990.

11-Edebiyat,Eleştiri ve Dil Üstüne Düşünceler,K.K.T.C Milli Eğitim ve Kültür Bakanlığı Yayınları,1993.

12-Poetry Türkay and Epitaphs for a Dying World, A special issue of the magazine International Poets, Madras,India,1995.

13-Ölümsüzlük Acısı(Oyun), K.K.T.C Milli Eğitim ve Kültür Bakanlığı Yayınları,1998.

14-Piramit Üçlüsü(Oyun), K.K.T.C Milli Eğitim ve Kültür Bakanlığı Yayınları,1998.

15-Roaming About Universe,The Pentland Press,Usa,1998.

16-Cosmorama,The Pentland Press,Usa,1999.