Devletin çürüyüşü: Artık kimse susamaz
Bu memleketin kaderi aslında belli: Gitmesi gerekenler gitmediği sürece, kurumların duvarlarından ‘çürüme’ kokusu eksik olmayacak. Ama madem gitmemeye bu kadar hevesliler, o zaman en azından başında durdukları enkazı temizlemek zorundalar. Yoksa enkaz sadece ülkenin değil, onların da altında kalacak.
Bir devletin altını oyan felaketler bir gecede patlamaz. Sessizdir, görünmezdir, kimsenin dikkate almadığı “küçük” ihlallerle başlar. Bir yanlış atama, bir usulsüz imza, bir göz yumma… Yıllarca üst üste yığılan bu çürük taşlar, bugün içinde yaşadığımız koca enkazın temelini oluşturdu.
Ve maalesef ülkenin artık gizleyecek gücü de sabrı da kalmadı.
Gençler adadan kaçıyor. “Ekonomik kriz” demek kolay; ama gerçeğin bu kadar basite indirgenmesi tam bir kaçış psikolojisidir. Çünkü gençlerin asıl kaçtığı şey yoksulluk değil adaletsizliktir. Bu ülkede emeğin karşılığı yok, liyakatin itibarı yok, kuralın bir anlamı yok. Her gencin içindeki en derin yara şu:
“Bu ülkede hak eden değil, kayırılan kazanıyor.”
Böyle bir düzen umut doğurmaz; sadece ülkesine yabancılaşmış bir kuşak yaratır. Şu anda yaşadığımız tam olarak budur.
(Mert Özdağ)
"1580" rakamı ne anlam ifade ediyor?
Mahallemdeki ilkokulun faaliyetlerine başlama tarihi. Bugün, Lefke'deki okul olgusu 445 yaşında. Bugünlere şaka ile gelinmedi. Sizden ricam, en erken zamanda seferber olup, okullarımızı güvenli bir yapı ve sürdürülebilir bir sistem içinde geleceğe taşıyalım.
(Niyazi Nizam)
MAKRO PLANLAMA :
Bir ülkenin kaynaklarını en verimli şekilde ve avantajlarını da en rantable olarak kullanması için, büyük ölçekte yapılan planlamadır..
Biz 1980 lerden beri bu Plandan yoksunuz.
Turizmde, mass turizim yapıyoruk Çok büyük gazinolu oteller.
Bunun alternatifi , otantik, motel tipi aile işletmeleriydi.
İnşaatı frenleyemedik. Bu da mass active bir sektör oldu.
Eğitimde nitelik yerine niceliğe önem verdik. Kaç ögrenci gelecek ona odaklandık. 30 yakın Üniversite izni verdik.
Bu sektörlerin personel ihtiyacınıda dışardan getirdik.
Birde kaçak girişler...
Nüfus patlaması oldu, planlama olmadığı için alt yapıda geride kaldık. Yol, elektrik, kanalizasyon vb önce yapılacak, yukarıda saydıklarıma sonra izin verilecekti
Biz sağ elimizle, sol yanağımızı kaşırık.
Metre kareye düşen nüfus olarak yüksek bir sayıda değilik.
Alan olarak Bizim yarımız olan Hong Kong da ve bir şehir olan Singapurda 8 milyon insan yaşar.
Ama önceden alınan tedbirlerle, planlamayla, bireyin hayatı normal akışı içindedir. Gittim.
Hong Kong da ulasım çift katlı yol, adalar arası tüneller, metro, gemi, vb. Özel araba sadece Valinindi. Çok taxi ve uygun tarife vardı.
Benim görüşüm. ,öncelik, kafa sayısı değil , niteliğe önem verilmesiydi.
Nicelik öne geçti, ama bunun gerekleri zamanında yapılmadı., halen yapılmıyor.
SORUN BURDA.
(Yücel Dolmacı)
Efes’e plastik kasa, Saddam’a plastik torba, Gaddafi’ye çelik boru, Araplara koyun kuzu… Avrupa’ya narenciye patates bahçe ürünleri. Amerika’ya ve birçok ülkeye tekstil ürünleri… ZEYKO AYKO BİXİ… Güneş makarna. Çerkezlerin çamaşır makinesi ve buzdolabı fabrikası… Pepsi Lays’e TÜK’ten sözleşmeli patates. Antalya’ya narenciye fabrikaları. Kot. Tava tencere. Boya. Soba. Pijama. Çukulet. Piskot… Lenger. Daha neler neler… N’olduk şimdi??? Protokol protokol üstüne… N’olduk???
(Mustafa Gürsel)


