Ulaştırma Bakanımız bugün trafik kazalarını önlemek için ‘polemik yapmayın öneri getirin’ demiş kürsüden. 2001 yılından beri yapıyoruz ama dinleyen mi var diyorum ben de. Ama yine de kırmayıp öneri yapalım;
1. Araç İçi Kamera Sistemi (DVR) Zorunluluğu (özel ve ticari araçlar)
2. Kara kutu zorunluluğu (özel ve ticari araçlar)
3. Takograf ve Takometre zorunluluğu (ticari araçlar)
4. Trafik Kazası Yönetim Sistemi
Araç filosu bulunan işletmeler için ISO 39001 gibi sistemler rehberliğinde kaza yönetim ve sürücü performans izleme sistemleri zorunluluğu (ticari araçlar)
5. Araç Muayene Sisteminin Dijitalleşmesi
Otomatik test cihazları ve dijital randevu sistemi ile daha güvenli ve şeffaf muayene süreci sağlanmalı.
6. Zorunlu Sürücü Eğitimleri, Göz ve Psikoteknik Test zorunluluğu (ticari araçlar)
7. Teşvik Programları
Kazaya karışmayan ve trafik kurallarına uyan sürücüler için sigorta indirimi ve ödüllendirme sistemi geliştirilmeli.
8. Karayolu Altyapısının İyileştirilmesi
Kaza kara noktaları belirlenerek bu alanlarda görüş açısı, ışıklandırma, uyarı levhaları gibi iyileştirmeler yapılmalı.
9. Ulusal Trafik Kazası Veri Tabanı
Kazalar sebep-sonuç ilişkisiyle detaylı kaydedilmeli, yılda bir defa kamuoyuna açık analiz raporları yayımlanmalı
10. Ülkemize yeni giriş yapacak tüm araçlarda minimum sürüş güvenliği ve asistanı sistemleri zorunluluğu (AB normlarında açıkça belirtilmiştir)
(Emre Olgun)
Ulaştırma Bakanı yine yaptı yapacağını. Trafik kazalarının sorumluluğunu "alkollü sürücülere" ve "sosyete çocuklarına" yükleyerek meseleyi kişiselleştirdi, böylece rahatladı. Oysa biz her hafta, her bayram, her okul çıkışı aynı kabusu yaşıyoruz; ambulans sesleri, sosyal medyada paylaşılan kaza fotoğrafları, "genç yaşta yitip gitti" başlıkları.
Bir ülkenin yolları, sadece asfaltla değil, adaletle döşenir. Trafik kazaları, bireysel ihmallerin ötesinde, kolektif bir çürümenin aynasıdır. Bu yüzden meseleyi sadece birkaç lüks otomobilin içine sıkıştırmak, devletin kendi sorumluluğunu görmezden gelmesidir.
Kazaların ardında kim var, soralım. Belki de:
Yol mühendisliği görmemiş virajlar,
Geceleri simsiyah kalan kavşaklar,
Birbirini kesen tabelalar,
Yokuş aşağı freni tutmayan minibüsler, kamyonlar..
"Hız yapmayın" tabelasının hemen yanında açılan benzinlik çıkışları...
Sürücü hatası elbette vardır. Ama sürücüyü kim eğitti? Kim denetledi? Kim ehliyeti verdi? Hangi fren sistemi kontrol edildi? Hangi yolda bariyer vardı? Hangi ışık yandı da duruldu? YA hiç parlamayan kedi gözleri?
Bugün toplu taşımanın yetersizliği yüzünden herkesin bir araca mahkum olduğu, denetimlerin göstermelik yapıldığı, şehir planlamasının rantla belirlendiği bir düzende yaşıyoruz. Ve sonra, biri çıkıp diyor ki: "Kazaların nedeni birkaç sarhoş!"
Ne kadar kolay. Ne kadar işlevsel.
(Mete Hatay)