Fehime ALASYA
27 yıla yakındır müzik ile iç içe olan, sahnelerin tozunu yıllarca soluyan Solist Mehmet Karadal, Nam-ı diğer “Çılgın Meloş” en özel anılarını HALKIN SESİ okurlarıyla paylaştı.
Geçmiş dönemde sanata ve sanatçıya verilen değerin çok saygın olduğuna değinen Solist Mehmet Karadal, Nam-ı diğer “Çılgın Meloş”, o dönemde solistlik yaptığı için kendini çok şanslı buluyor ve günümüzde sahnelere geri dönme niyeti olmadığını dile getiriyor. Yakın zamanda çıkaracağı albüm için gecesini gündüzüne katıp çalışan Karadal, yeni CD çıkaracak olmanın heyecanını yaşıyor.
“ZEKİ MÜREN, BÜLENT ERSOY KARIŞIMI BİR SESE SAHİP OLDUĞUMU SÖYLERLER”
Sizi tanıyabilir miyiz? Müziğe olan tutkunuz nereden geliyor? Nasıl gelişti?
1963 yılında Lefkoşa'da doğdum büyüdüm. O zaman sadece Kıbrıs Radyosu vardı, Emel Sayınlar Bülent Ersoylar, ideolüm olmuştu. Bizler o şarkılarla büyüdük. En büyük istek ve arzumdu Emel Sayın’la parça okumak, halen daha da bu isteğim var. Bana Zeki Müren, Bülent Ersoy karışımı bir sese sahip olduğumu söylerler. Emel Sayın gibi şarkıcı olacağım diye hayal ederdim. İlkokulda koroda solistlik yapmaya başladım. Küçük adımlarla isteklerimi gerçekleştirmeye başladım, ortaokul döneminde Kıbrıs Türk Devlet ve Senfoni orkestrası açılmıştı, beni oraya çağırdılar. O koroya girdik, tenor olarak güçlü bir sesle çalışmaya başladım.
“BİRÇOK İLKLERE İMZA ATTIM”
Müzik dışında ilgilendiğiniz diğer alanlar nelerdir?
15 yıl da folklor oynadım, folklor ve koro arası yıllarca gidip geldim. Siyaset ile ilgili de sürekli çalışmalarım var. Yeni Kıbrıs Partisi yönetiminde de çalıştım, partide görev aldım, hem sahne hem siyasette çok aktif birisiyim. Sol görüşlü olduğumdan dolayı da çoğu kez dışlandım, görevlerime zaman zaman son verildi. BRT' de radyo programı yapıyordum, görüşlerimi söylediğim için burada da ilk yasaklı sanatçı unvanını aldım, dediğim gibi birçok ilklere imza attım.
“HELEN DAHA İYİ Mİ YAPTIM KÖTÜ MÜ YAPTIM DİYE DÜŞÜNÜRÜM”
Müzikle ilgili eğitim aldınız mı?
Yılmaz Taner'in de teşviki ile Türkiye'ye konservatuara gittim. Çocukluğumdan beri Türk Sanat Müziği'ne merak salmıştım ve müzik öğretmeni de olmak istiyorum. Türkiye'ye İstanbul Belediyesi Konservatuarı'na gittim ama Kenan Evren askeri darbeyi yapmıştı ve ortalık karışmıştı, Kıbrıs'a geri döndüm, mecburen askere gittim, okullar ne zaman açılacak belli değildi. Gülseren'de iken babam bana bir sevinçle okulun açıldığı müjdesini verdi, okula gidemedim çünkü saçlarımı kesmiştim, okula kısa saçlıları almıyorlardı, askerliğimi yaptım. Helen daha iyi mi yaptım kötü mü yaptım diye düşünürüm. Babam vefat etmişti, maddi sorunlarım başlıyordu, iş hayatına atıldım. Bunun yanında koro ve folklor çalışmalarım oldu!
“İKİ PARÇA DERKEN NEREDEYSE İKİ SAAT PROGRAM YAPTIM”
Sahnelerle tanışman nasıl oldu?
Birkaç işte çalıştım, arkadaşlarım sesimin iyi olduğunu biliyordu. Yardım amaçlı yapılan programlara, özel sahnelere, amatör ruhumla destek verirdim. Ardından bankada işe başladım, bir akşam Saray otelde bankanın akşam yemeği vardı, orada elime mikrofonu verdiler, elime o alıştı, bir daha bırakmadım, bu yollara düştüm. İki parça derken neredeyse iki saat program yaptım. Antis Taverna'da yine tesadüfi bir gecede yine şarkılar söyledim ve yolum bir menajer ile kesişti, 18 yıl menajer ile çalıştım, sonra yalnız. 1998 yılında kaset çıkardım. Birçok ilki ben bu adaya getirdim. Klip çekimi de yaptık ama bir takım ayak oyunları yüzünden hayata geçemedi.
“HAYAL KADIN, YOLDA”
Şimdi neler yapıyorsunuz?
Ekim ayı içinde ‘Hayal Kadın’ adında CD çalışmam çıkacak. On parçadan oluşuyor. Çok sürpriz dolu bir CD olacak, farklı çalışmalar içerisinde olacak. 2011 yılından beridir menajersiz çalışırım, Kıbrıs Türk Havaları Korosunda da görev alıyorum. CD çalışmalarımız bir yıldır son sürat devam ediyor.
“SAHNEDE KADIN PARFÜMÜ KULLANIRIM”
İlginç bulduğunuz özelliğiniz nedir?
Sahnede kadın parfümü kullanırım, daha etkileyici olduğuna inanırım, bir şişeyi üzerime sıkarım. Bir de sahneye çıkmadan önce, konuklarımı şöyle bir bakıp incelerim, kitleye göre hemen sahnedeki parça seçimimi değişebilirim. Repertuarımı orta, üst ve alt bölüm olmak üzere yaş gruplarına bağlı hemen sahne öncesi değişebilirim.
“HİÇ UNUTAMADIĞIM KÖTÜ BİR ANIMDI...”
Unutamadığınız sahne performansınız hangisiydi?
Londra'da kadınlar matinesinde sahne aldım, çok kalabalık bir ortamdı, 700 kişilik bir salondu, sahne çok yüksekti, kadının biri çocuğunun beni öpmesi için sahneye uzattı, çocuk beni omzumdan çekti, sahneden düştüm, herkes çok korkmuştu ama ben kahkahalara boğuldum ve tüm salon da benimle gülmeye başladı. Bir diğer anım da Almanya'da olmuştu. Uçak alanında bir konser verip gece de özel sahne alacaktım. Son dakika sahnem anons ile iptal edildi. Hiç unutamadığım kötü bir anımdı...
“SANATÇIYA VERİLEN DEĞER TAMAMEN DİBE VURMAYA DOĞRU YOL ALIYOR.”
Yıllarca sahnelerin tozunu soludunuz, geçmişten günümüze köprü kuracak olursanız neler söyleyebilirsiniz?
Oryantal Tuana ile program çıkmasın da dinlenelim diye dua ederdik, o kadar yoğun çalışırdık. Şimdi sanatçıya fazla değer kalmadı, şimdi daha çok meyhaneler revaçta. Bazı sanatçılar sesiyle değil, görüntüsüyle sahnedeler. Şimdiki gazino kültürünü iyi görmüyorum, sanata ve sanatçıya verilen değer tamamen dibe vurmaya doğru yol alıyor. Aralarda iyi sesler de var ama... İyi ki ben geçmiş dönemde yaşadım. O dönemde sanatçıya değer veriliyordu.
“BASIN GECESİNDE ÇIKAN ÇILGIN MELOŞ”
"Çılgın Meloş" takma adınız nereden geliyor?
2007 yılıydı, basın gününde bir karikatürden çıktı. Sahnede iken herkes dans etsin, etmeyenleri de ettirme hedefindeydim. Basın gecesinin kutlandığı bir akşam yine sahnedeydim, çok enerji doluydum, konuklar 'Şakıyan bülbülsün', 'çılgınsın' dediler, birçok lakap bulmaya çalıştılar, en son beni 'Çılgın Meloş' olarak çağırdılar, ertesi gün basında hep 'Çılgın Meloş' olarak çıktı, Kanser Hastalarına Yardım Derneği bana yardım plaketi verdi, orada da Çılgın Meloş yazıyordu. Zaman zaman Çılgın Meloş mu Mehmet Karadal mı diye tartışan çiftler de gördüm, bana soranlar oldu. Mehmet Karadal mısınız yoksa Çılgın Meloş musunuz? Her ikisi de ben olarak çağrılıyorum.
“ÇOK ŞATAFATLI GİYİNİYORDUM”
Sahnedeki tarzınız çok renkli çok çılgın?
Sadece ses değil, görüntü olarak da sahnede herkese hitap etmelisiniz. Ayşe Hanım, Fatma Hanım, Ali Bey gibi değil, sıradan değil, değişik giyinmek lazımdı. Çok şatafatlı giyiniyordum. Çılgın Meloş lakabı da gelince hem saç hem takı hem kıyafet stilimi değiştim.
“SADECE CD ÇALIŞMAM VAR”
Şu an neler yapıyorsunuz? Sahne çalışmalarınız devam ediyor mu?
Rutin olarak sahne almıyorum, 2013 yılından beridir sahnelerden çekildim, kızdım ve kendime kırıldım, çekildim... Sadece CD çalışmam var. Sahne düşünmüyorum ama yarının da ne getireceğini bilemiyoruz. Bunda meyhane kültürünün de yaygınlaşmasının etkisi de var.
“HAYAL KADINLA YATIR HAYAL KADINLA KALKARIM”
Kendinizi geliştirmek için neler yapıyorsunuz?
Bir yıldır tüm ağırlığımı bu CD’ye verdim, tüm çalışmalarımız bu yönde... Tüm ayrıntılarla tek tek canla başla çalışıyoruz. Rüyalarımda bile şarkıları okurum, hayal kadınla yatır hayal kadınla kalkarım.
“SPONSORLUK YASASINI BİR AN ÖNCE GEÇİRMELİLER”
Son olarak neler söylemek istersiniz?
Yetkililere seslenmek istiyorum, sponsorluk yasasını bir an önce geçirmeliler. Ben ve benim gibi birçok sanatçı burada çok zorlanıyor. Türkiye'ye gidip albüm çıkaramıyoruz, kendi yağımızla kendi ciğerimizi kavuruyoruz. Bu yasa ile birçok sanatçının da önü açılır.