banner913
banner932
banner1012

Plazma Tedavisi: Aşılar Yokken Salgın Hastalıkların Seyrini Değiştiren Tedavi Yöntemi

banner1020

Aşılar bulunmadan önce bulaşıcı hastalıklar plazma tedavisiyle kontrol altına alınıyordu.

banner974
Plazma Tedavisi: Aşılar Yokken Salgın Hastalıkların Seyrini Değiştiren Tedavi Yöntemi

banner971


1934 yılında Pennsylvania’daki bir doktor, kızamık salgınını önlemek için benzersiz bir yöntem denedi. O yıl okula devam eden bir öğrencide kızamık virüsü keşfedilmişti. J. Roswell Gallagher isimli doktor, kızamık geçiren öğrenciden kan alıp, plazmayı sınıfındaki diğer öğrencilere enjekte etmeyi düşündü. Kısa bir süre sonra düşüncesini hayata geçirdi ve kan plazmasını hastalığa yakalanma riski yüksek olan 62 çocuğa enjekte etmeye başladı. Bu işlem sonrasında sadece üç öğrenci kızamık hastalığına yakalanmıştı. Onlar da hastalığı hafif atlatıyordu. Aslında plazma yöntemi tıp tarihinde yeni değildi. 1901 yılında Emil von Behring, benzer bir çalışmayla Nobel Tıp Ödülü’nü kazanmıştı. Behring, difteriye yakalanan ve sonradan iyileşen hayvanlardan plazma alarak, insanlara enjekte etmişti. Bu yöntem ilk başta çok eleştirilse de sonuçlar tıp dünyasında çığır açtı. Yine de uzun bir süre birçok doktor tedaviye sıcak bakmadı. Dr. J. Roswell plazma tedavisi yöntemini yaygınlaştıran isim oldu. Detaylara birlikte bakalım.

Plazma tedavisi nedir, nasıl uygulanır?

https://listelist.com/wp-content/uploads/2021/11/plazma-tedavisi-5.jpg

2019 yılında Çin’in Vuhan kentinde ortaya çıkan COVİD-19 hastalığı, plazma tedavisini tekrar gündeme getirdi. Hastalığın etkisini azaltmak adına dünyanın birçok yerinde plazma tedavisi uygulanmaya başladı. Hatta aşı bulunana kadar tek tedavi yöntemi buydu. O zamanlar bu yöntem, “aşılama” olarak ifade ediliyordu. Fakat plazma tedavisinde aşılama gibi bir durum söz konusu değil.

Plazma tedavi yöntemini ilk defa Von Behring denedi ve bu çalışmasıyla Nobel Tıp Ödülü kazandı. O günden bugüne, bulaşıcı bir hastalıkla karşı karşıya kalındığında daima plazma yöntemine başvuruldu. Çünkü bu plazmalarda hastanın iyileşmesine yardımcı olacak antikorlar vardı. Ancak bu antikorlar aşıda olduğundan çok daha farklı bir şekilde vücuda yerleştiriliyordu. Başka bir ifadeyle bağışıklık sistemi plazma ve aşıya birbirinden çok farklı şekilde tepki veriyordu.

Bir kişi aşı ile tedavi edildiğinde, bağışıklık sistemi kendi antikorlarını üretmeye başlar. Tıp dünyasında bu duruma aktif bağışıklık denir. Plazma tedavisi ise pasif bağışıklık oluşturur. Çünkü aşıda olduğu gibi vücut kendi antikorlarını yaratamaz. Bu nedenle hastalığı atlatan başka birinden ya da bir hayvandan antikor ödünç alınır. Aşılardan farklı olarak, plazma tedavisinin koruması ömür boyu sürmez. Fakat ödünç alınan antikorlar vücudu bir seneye kadar koruyabilir.

Plazma tedavisinin en büyük başarısı: İspanyol Gribi

plazma tedavisi

Von Behring’in tıp dünyasında çığır açan yeni yöntemi, difteri salgınında oldukça başarılı sonuçlar vermişti. O tarihten sonra doktorlar; kızamık, kabakulak, çocuk felci ve grip tedavisi için aynı pasif bağışıklık tekniğini denemeye başladılar. 1918 yılında başlayan İspanyol Gribi pandemisinde, kan plazması ile tedavi gören hastaların ölüm oranları, tedavi görmeyenlere kıyasla %50 daha düşüktü. Bu yöntem erken tedavi edilen hastalarda daha başarılı sonuçlar gösteriyordu. 1930’lu yıllarda Gallagher gibi doktorlar, kızamık gibi salgınlara karşı bu tedavi yöntemini etkili bir şekilde kullandı.

Plazma tedavisi Kore Savaşı’nda binlerce askeri kurtardı

1950’li yıllarda bulaşıcı hastalıklara karşı antibiyotik ve aşılar kullanılmaya başlamıştı. Ancak birçok hastalığın tedavisinde hala plazma yöntemine güveniliyordu. Kore Savaşı’nda çok sayıda asker Hantavirüs olarak bilinen tek sarmallı bir RNA virüsüyle enfekte olmuştu. Savaşta görev yapan saha doktorları, virüs kaynaklı ölümleri azaltmak için bir kez daha plazma tedavisine başvurdu. İyileşen hastaların kanları alınıyor, diğer askerlere kan plazması naklediliyordu. Bu yöntem aşıya göre daha zordu. Fakat Kore Savaşı sırasında binlerce hayat plazma nakli sayesinde kurtarıldı. Bununla birlikte aşısı ve tedavisi olmayan 21. yüzyıldaki diğer salgınlarda da bu yöntem kullanıldı. Plazma tedavisi sayesinde MERS, SARS ve Ebola gibi bulaşıcı hastalıkların yayılımı durduruldu. Bugün Ebola’nın en iyi tedavi yöntemi olarak hala plazma nakli gösteriliyor.

Panzehir üretimi / COVİD-19 ile mücadele

Modern dönemde plazma yöntemi sıklıkla panzehir üretmek için kullanılıyor. Panzehirler, atlara az miktarda yılan zehri enjekte ederek yapılıyor. Atın bağışıklık sistemi antikor üretmeye başlayınca, bu antikorlar insanlara naklediliyor. Günümüzde hala panzehir üretmenin en iyi yöntemi olarak plazma tedavisi gösteriliyor. Bununla birlikte bu yöntem en son COVİD-19 ile mücadele sürecinde kullanıldı.

2020 yılının Mart ayında, henüz dünyanın hiçbir yerinde aşı yokken Johns Hopkins Üniversitesi’ndeki doktorlar, COVİD-19 hastalığını plazma yöntemiyle tedavi etmeye başladılar. Sonuç yine başarılı olmuştu. Tüm dünyanın güvenini kazanan aşılar çıkmadan önce, hastalar bu şekilde tedavi edilmeye başlandı ve ölüm oranları ciddi anlamda düşürüldü.

banner979
Yorum Ekle
İsim
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.