2019 yılında İngiliz Okulu’ndan emekli olan Andonis Andoniu, bu okulla ilgili özellikle 2003-2015 yılları arasındaki gözlemlerini,yaşananları 272 sayfalık bir kitapta topladı. Eser Şadi Kültür ve Sanat Yayınları arasından çıktı.
1900 yılında dönemin Yüksek Komiseri Sir William Haynes-Smith’in öncülüğünde ,İngiliz Papaz Canon Frank Darvall Newham,tarafından kurulan İngiliz Okulu, kuşkusuz Kıbrıs eğitim tarihi için çok önemli bir yere sahiptir.
İlk yıllarda özel bir okul olan bu kurum daha sonra Devlet okulu oldu. Böylece daha fakir öğrenciler de bu okula girerek eğitim aldı. Okul eskiden Helen, Türk, Maronit, Süryani, Latin ve İngilizlerden oluşan karma bir okuldu. İngiliz Okulunda Türkçe öğretmenliği yapmış olan ve Türk Maarif Kolejinin kurucu öğretmenlerinden Mahmut İslamoğlu, hoca kapılar açıldıktan sonra okulda yapılan bir resepsiyondan kendisine okulla ilgili soru soran İngiliz Elçiye şöyle demişti: “Efendim burası artık bir İngiliz Okulu değil, biraz artık bir Yunan Okuludur. Nerde ‘Maronit, Süryani, Latin vb’ öğrenciler. Benim de yatılı olarak kaldığım yurt binası önünde EOKA’cı birinin heykeli ne arıyor. Hani karma öğretmen yapısı. vb.’Böylesi bir cevabı alan Elçi ve etrafındaki yöneticiler biraz şoke biraz da gerçekleri, halının altına süpürmenin verdiği vurdun duymazlıkla, olaya gülerek geçmişlerdir.
Bu gibi olayları yıllarca görmezden gelen kişiler okulu 1955 yıllara kadar okulu idare etmişler ama EOKa’nın hortladığı yıllarda yavaş yavaş yavaş bu yapı değişmiştir. Unutamaması gereken bu okul ilk yıllarından İngilizce bilmeyen gençlere çok iyi eğitim vermişler, birçok spor dalı ilk defa bu okulda yapılmış. Kıbrıs’ta futbolun gelişimin ilk öncüsü bu okul olmuştur. Çok değerli yöneticiler,politikacılar rahmetli liderimiz Rauf Denktaş bu okuldan mezun olmuştu. Bu okul Amerikan Akademi ve dönemin okullarıyla hep bir rekabet içinde olmuştur. 1964 yılında yaşanan olaylardan sonra Türk öğrencilerin okuldan ayrılmaları, daha sonra karma eğitim ve yatılı eğitimin kalkmasıyla artık eski günlerini arar duruma gelmiştir. 1968 yılında kapıların açılması ve bir kısım Kıbrıslı Türk öğrencinin yeniden okula gitmesiyle Türk hocalardan da yardım isteyen dönemin yöneticileri Mahmut İslamoğlu, hoca gibi hocalardan Türkçe konusunda yardım istemişti. Unutulmaması gereken eskiden okuldaki tüm öğrenciler Türkçe,Rumca ve İngilizceyi öğrenmek zorunda idiler. 1974’de kadar devam eden bu eğitim savaş yıllarına kadar devam etti.
2003 yılında kapıların açılmasıyla ilk defa altı öğrenci bu okula yeniden başlamış oldu işte Sayın Andonis Andoniu, bu eserinde bu yıllarda yaşanan olayları bu kitabından anlatıyor. Aslında bu anlatılan tip bir Kıbrıs klasiğidir. İki toplumun birbirini ne kadar hazmettiği ve hazmedebildiği . yazar birçok kişiyle söyleşi yaparak kitabını daha da zenginleştiriyor. Bugünlerde Güney’de yaşanan aşırı sağcı olaylarla bir kere de daha “Barışı Kurabilir miyiz?” veya Dünya Barış gününde bu tip olayların yaşanması nedendir;ekonomik mi? Mülteci sorunu mu? Veya Türk düşmanlığı bir kısım için daha devam ediyor mu?. Elam gibi bir faşist örgüt, böylesi bir ortam da , nasıl bu kadar rahat bu olayları yapabiliyor? Sorular çoğaltılabilir. Bu yaşananların bir benzeri İngiliz okulunda yaşanıyor. Kurbanlar aranıyor, Andonis, gibi Müdür yardımcıları kızağa çekilmiş, sorgulanmıştır.
Kısacası bu eseri okuduğunuz zaman eski İngiliz okulundan günümüze dağlar kadar fark olduğunu. Mahmut hocanın dediği gibi: “İngiliz Okulunun adı var kendi yok, nerde o eski çok kültürlülük”. Çok kültürlülük bir zenginliktir, bir hoş görüdür. 2003 yılında kapıların açılmasıyla eski dostların, arkadaşların bulmasını gördük, eski günleri konuşurken ağladıklarına tanıklık ettik,eski yaşadığımız evleri gördük. İki toplumlu kitap çalışmalarında bulunduk. Bu arada eseri okurken eski Kıbrıs Araştırmaları Merkezi müdürü Katsiaunis Rolandos’un genç yaşta ölmesi bizleri çok üzdü. Bizlere çok çeşitli kitaplar hediye etmişti. Bir gün umarım bu Ada barışa kavuş, kavuşmazsa faşistlerin ve büyük devletlerin çıkarları doğrultusunda birbirlerini yiyecekler. Umarım çocuklarımız,torunlarımızı daha kötü günler değil güzel günleri görür.