banner913
banner932
banner1032

“Maraş açılımının içi boşaltıldı''

banner1020

Türkiyeli ve Kıbrıslı Türk şirketlerin Rum mal sahiplerini bularak mallarını satmaları için para teklif ettiği, yabancı kuruluşların Maraş’ta malı olan Rumlar aradığı, Rum aracıların da oyuna dâhil olduğu belirtildi

banner974
“Maraş açılımının içi boşaltıldı''

banner971
Güney’de yayımlanan Fileleftheros, “Maraş’taki Mülkler İçin Çığırtkanlar… Kıbrıslı Rumlar, Yabancı Kuruluşlar vb. Alım-Satımlar İçin Kapalı Maraş’ta Mal Sahipleri Arıyor” başlık ve spotuyla manşete çektiği haberinde, üç otelin satılmasının münferit olmasına karşın emsal teşkil ettiğini, Rum mallarını hedef alan çeşitli unsurların faaliyet gösterdiğini yazdı.
Gazete, Türk ve Kıbrıslı Türk şirketlerin Rum mal sahiplerini bularak mallarını satmaları için para teklif ettiğini, yabancı kuruluşların Maraş’ta malı olan Rumlar aradığını, Rum aracıların da oyuna dâhil olduğunu yazdı. Rum tarafında emlakçılık da yapan bazı ofislerin, satış için mal sahiplerinin nabzını yoklamakta olduğunu ve mal sahiplerine, İsrail ve Rusya’dan satın alımla ilgilenen alıcılar da sunduğunu ekledi.
Habere göre bugün Rum tarafında kapalı Maraş konusuyla ilgili iki toplantı gerçekleştirilecek.
Dışişleri Bakanı, Başsavcı ve her iki kurumun teknokratlarının katılımıyla yapılacak ilk toplantıda, kapalı Maraş’taki mülkler konusunda nasıl tepki gösterileceği ve satışların nasıl engelleneceği ele alınacak.
İkinci toplantıyı Kıbrıs Rum Otelciler Birliği (PASİKSE) düzenleyecek. PASİKSE üst düzey yetkilileri konuyu görüşmek üzere kapalı Maraş’ta otel sahibi olan Rumları davet etti. PASİKSE’nin, meselenin göğüslenmesi ve yönetilmesi için Dışişleri Bakanlığı ile direkt işletişim halinde olduğu bilgisi de verildi.
“BÖLGENİN STATÜSÜYLE İLGİLİ DEHŞET VERİCİ KARAR BEKLENİYOR”
Gazete başka bir haberinde, otel alım satımlarının, Kıbrıs sorununda bir “test case” olduğunu çünkü meselenin alacağı halin bir dizi gelişmede önemli rol oynayacağını yazdı.
Bireysel anlaşma olarak görülse de meselenin plaj yolu düzenlemesinden çok daha ciddi olduğuna dikkat çekerek Türkiye’deki seçimlerden sonra Türk tarafının Kıbrıs sorununda atacağı adımlar için zemin hazırlanmakta olduğunu savunan gazete, bu adımların, Rum yönetiminin umduğu gibi müzakere masasında değil, Maraş’ta olacağını ve önümüzdeki günlerde bölgenin statüsüyle ilgili “dehşet verici” karar alınmasının beklendiğini ekledi.
Alithia ise “Maraş Bireysel Mesele mi?” sorusunu sorduğu haberinde, toprak-mülkiyet meselesinin günbegün alım-satımlarla çözülmekte olduğunu, Maraş’ın Türkler tarafından satın alınmakta, bunun mal sahiplerinin imzasıyla meşrulaştırılmakta olduğunu, Rum yönetiminin ise bireysel mesele olarak yaklaştığı konuya müdahale etmediğini yazdı.


“Maraş için endişeliyiz”

Rum Müzakereci Menelau, Maraş’ta olanların kendilerini endişelendirdiğini kaydederek, Maraş’taki yeni oldubittilerle, adayı yeniden birleştirecek ve askersizleştirecek bir çözüm vasıtasıyla mücadele edilmesi gerektiğini söyledi

Rum Müzakereci Menelaos Menelau, Kıbrıs sorunu müzakerelerinin yapılmayışının, halihazırda zor olan durumu daha da zorlaştırdığını söyledi.
Haravgi gazetesine röportaj veren Menelau, müzakerelerin iki toplumlu ve iki bölgeli, siyasi eşitlik zemininde, BM kararları çerçevesinde ve Crans-Montana’da kaldığı yerden yeniden başlaması gerektiğini kaydetti.
Habere göre Menelau, Kıbrıslı Türk Müzakereci Ergün Olgun ile BM himayesinde haftalık görüşmelerine bazen çevrimiçi, bazense yüz yüze devam ettiklerini ve karşılıklı saygı çerçevesinde, zorluklara rağmen çaba göstermeye devam ettiklerini belirtti.
Menelau, zorluklara karşı ne olması gerektiğine odaklanmak gerektiğini ve ellerinden geleni yaptıklarını ifade ederek, hedefin iki toplumlu ve iki bölgeli federal çözüm olduğunu yineledi.
Habere göre Menelau, Maraş’ta olanların da kendilerini endişelendirdiğini kaydederek, Maraş’taki yeni oldubittilerle, adayı yeniden birleştirecek ve askersizleştirecek kapsamlı bir çözüm vasıtasıyla etkin şekilde mücadele edilmesi gerektiğini söyledi.
Menelau, yeni geçiş kapılarının açılması konusuyla ilgili olarak ise, Olgun ile bu konuyu yüzeysel olarak ele aldıklarını, ancak henüz bu konuyu somut şekilde tartışmaya başlamadıklarını kaydetti.



“Maraş açılımının içini boşalttılar”

HP lideri Özersay, kapalı Maraş açılımının içinin boşaltılarak Cumhurbaşkanlığı seçimleri için meze olarak kullanıldığını söyledi

Halkın Partisi Genel Başkanı Kudret Özersay, kapalı Maraş’ın açılımı konusunda Kıbrıs Türk tarafının hazırlıksız olduğunu ve içinin boşaltılarak Cumhurbaşkanlığı seçimleri için meze olarak kullanıldığını ileri sürdü.
Kapalı Maraş’ın gerçek anlamda ilk ortaya koyulan orijinal düşünceye uygun açılması, yapılan hataların düzeltilmesi ve eksiklerin giderilmesinin mümkün olduğuna işaret ederek, “Ancak bu toparlama ezberlenmiş üç cümleyle demagoji yapanlarla ve bu zihniyetle mümkün değildir. Maraş’ın bilimsel temelde ilerleyen Kıbrıslı Rumların da dahil olabileceği, Maraş’a ve ülkeye ekonomik getirisi olabilecek bir işbirliği alanına dönüştürülmesi halen mümkündür” dedi.
Kapalı Maraş açılımıyla ilgili olarak Kıbrıs Türk tarafının şu anda “dağınık”, “kafası karışık” bir görüntü sergilediğini savunan Özersay, açıklamasında şu ifadelere yer verdi:
“Rum tarafının da durumu çok farklı değil ancak benim üzerinde durmak istediğim bizim taraf. Bu açılım süreci uzunca bir süredir ‘yarı buçuk’ ve ‘guduru’ ilerliyor. Peki bunun sebebi nedir? 2020 Cumhurbaşkanlığı seçimleri öncesinde uyardık ‘gerekli ön hazırlık yapılmadan, alelacele açmak yanlış olur, planlı ve iyi hazırlanmış şekilde adım adım gitmek lazım’ dedik, dinlemediler.
Cumhurbaşkanlığı seçimleri için bu projeyi meze olarak kullandılar, istismar ettiler. Ülke menfaatini değil seçimlerde açılış törenleriyle yaratacakları imajı ve alacakları oyu düşündüler. İki tane kopya çekilmiş ezber cümle ile kapalı Maraş’ı sözde açtılar ve sonra da maalesef süreç bir nevi buzdolabına kaldırıldı, ilerlemedi, durdu. Şimdi bazı iş insanları arasında imzalanan akitler ortaya çıkınca ‘ne yapacağını bilmez’ bir görüntü çiziliyor olunmasının sebebi tam da budur.”
Dönemin Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı olarak Kapalı Maraş açılımını Bakanlar Kurulu’na önerge olarak götüren, Bakanlar Kurulu kararı ile bu projenin hazırlanarak bakanlığında kurduğu konusunda uzman bir ekiple kendisinin yaptığını anımsatan Özersay, şöyle devam etti:
“O dönemde Maraş açılımı öncesinde şu hususları mutlaka yapmalıyız diyerek kendimize hedef koymuştuk. 1) Envanter sonucunda ortaya çıkacak bilimsel verilere göre planlı adım atma; 2) Gerekli yasal altyapıyı hazırlama, yasalarda bazı değişiklikler yapma; 3) Askeri bölge statüsünü iyi bir planlamayla kademeli olarak hızla kaldırma; 4) Uluslararası diplomasi atağı başlatıp dünyaya bu projenin ne olduğunu, neden haklı temelleri bulunduğunu ve yararlarını önceden anlatma; 5) Vakıflar idaresinin Maraş’ta bulunan mallara dair hakkının ne olduğunun ve bunun 1974 öncesinde oranın sakini konumunda olan Kıbrıslı Rumların mülkiyete dair haklarıyla birlikte ikisini de dışlamadan, yok saymadan nasıl çözümleneceğinin Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi içtihadı ışığında belirlenmesi. Peki sırf Cumhurbaşkanlığı seçimi uğruna seçim yasaklarını da göz ardı ederek kapalı Maraş’ı açmaya kalktıklarında ve ertesinde bu gerekli ve zorunlu çalışmaların hangisini yaptılar?”
Koyulan hedeflerin hiç birinin yerine getirilmediğini savunarak örnekler veren Özersay, askeri bölge statüsünün kaldırılması adımının da tam anlamıyla savsaklandığını söyledi.
Özersay şöyle devam etti:
“Sadece sembolik küçük bir alanın askeri bölge statüsünü kaldırdınız. Oysa bu adımı atmadığınız sürece, orası askeri bölge kaldığı sürece TMK’ya bireyler başvursa bile (ki başvuranlar var) o konuda hiçbir ilerleme kaydetmeniz mümkün değildir, sadece tazminat ödeyebilirsiniz ama oranın eski sakinlerinin oraya dönmesini, oraya yatırım yapmasını, orada ekonomik canlılık yaşanmasını, hatta onlardan bu malları satın alabilecek olan Kıbrıslı Türklerin ya da şirketlerinin de bu malları kullanmasını, geliştirmesini, oraya ekonomik bir canlılık getirmesini sağlayamazsınız. Zaten askeri bölge statüsü kaldırmadığınız ve yasal altyapı eksikliğini gidermediğiniz için de iki iş insanı arasında yapılan bu akitler bu aşamada hayata geçemeyecek olan şartlı sözleşme benzeri bir hal aldı, çakıldı kaldı.”
Vakıfların Maraş’taki mülklere dair haklarını AİHM kararları ışığında ne yapılacağı konusunda da bir hazırlık yapıldığını düşünmediğini ifade eden Özersay, şöyle devam etti:
“Popülist laflarla açıklamalar yaptınız, konuyu istismar ettiniz. Bu konuda laf ederken Kıbrıs Türk tarafının yıllarca kuzeydeki mülklerin 1974 tapu kayıtlarındaki sahiplerinin öncelikle iade değil tazminat almaları gerektiği yönündeki geleneksel tezinin (ki AİHM kararları da bunu güçlendirmiştir) altını oymadan hareket etmeye özen göstermediniz, her ağzınızı açtığınızda aslında bazı açılardan geleneksel pozisyonlarımıza da zarar verdiniz.
AİHM önünde devam eden bazı davalarda Maraş’la ilgili olarak oranın eski sakini bireylerin 1974 tapu kayıtlarındaki statülerini kabul eden resmi pozisyonları Avrupa Konseyi’nde ortaya koyarken, bununla çelişecek şekilde akıl dışı ve popülist açıklamalara devam ettiniz.
Özetle hem rahmetlik Rauf Raif Denktaş döneminden bu yana mülkiyette yıllar içerisinde bin bir mücadele ile elde ettiğimiz kazanımlara, hem de Vakıfların haklı bazı taleplerine zemin kaybettirdiniz.”
banner979
Yorum Ekle
İsim
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.