Güncel

Dr. Fazıl Küçük, 32. ölüm yıldönümü: O, halkı için yaşadı

AKINCI: “KIBRIS TÜRKÜ’NÜN BU ADADA VARLIĞINI SÜRDÜREBİLMESİ VE SİYASETEN EŞİT BİR BİÇİMDE FEDERAL BİR ÇÖZÜMDE ONURLU YERİNİ ALABİLMESİ MÜMKÜN OLACAKSA, BU YILLARCA GÖSTERDİĞİNİZ...

Abone Ol

AKINCI: “KIBRIS TÜRKÜ’NÜN BU ADADA VARLIĞINI SÜRDÜREBİLMESİ VE SİYASETEN EŞİT BİR BİÇİMDE FEDERAL BİR ÇÖZÜMDE ONURLU YERİNİ ALABİLMESİ MÜMKÜN OLACAKSA, BU YILLARCA GÖSTERDİĞİNİZ BÜYÜK ÇABA VE REHBERLİK SAYESİNDENDİR”

APAK: “KIBRISLI TÜRK KARDEŞLERİMİZİN ÇIKARLARINI HER FIRSATTA KORUYARAK BARIŞ, HUZUR VE İSTİKRAR ORTAMINI SÜRDÜRME AZİM VE KARARLILIĞINDA OLDUĞUNU YİNELİYORUZ”

PİYADE: “KTBK VE ONUN MENSUPLARI OLARAK BİZLER DE,VERMİŞ OLDUĞUNUZ MÜCADELENİN KIYMETİNİN İDRAKİ İÇERİSİNDE, ADADA BARIŞ VE HUZUR ORTAMININ TEMİNATI OLMAYA DEVAM EDECEĞİZ”

UZUN: “GKK MENSUPLARI OLARAK BİZLER SİZİN ÖMRÜNÜZÜ ADADIĞINIZ HAKLI MÜCADELE IŞIĞINDA VERİLEN GÖREVLERİ BUGÜN OLDUĞU GİBİ, BUNDAN SONRADA AYNI KARARLILIKLA YERİNE GETİRECEĞİMİZE SÖZ VERİYORUZ”

Kıbrıs Türk Halkının Varoluş Mücadelesi Lideri Dr. Fazıl Küçük, 32’nci ölüm yıldönümü dolayısıyla Hamitköy’deki Anıt Mezarı’nda düzenlenen törenle anıldı.

Tören, bu sabah saat 10.15’te çelenklerin anıta sunulmasıyla başladı. Saygı duruşunun ardından bayraklar İstiklal Marşı eşliğinde göndere çekildi; ardından yarıya indirildi.

Törene, Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı, Dr. Küçük’ün oğlu Mehmet Küçük, Meclis Başkanı Sibel Siber, Başbakan Ömer Kalyoncu, 2’nci Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat da katıldı.

Anma töreninde Türkiye Cumhuriyeti’nin (TC) Lefkoşa Büyükelçiliği Birinci Müsteşarı Geçici Maslahatgüzar Seyit Mehmet Apak, Kıbrıs Türk Barış Kuvvetleri Komutanlığı’nı (KTBK) Temsilen 39’uncu Tümen Komutanı Tümgeneral Sadık Piyade, Güvenlik Kuvvetleri Komutanı (GKK) Tümgeneral Erhan Uzun, 28’inci Tümen Komutanı Tümgeneral Taci Kurul da hazır bulundu.

Yüksek Mahkeme Başkanı Narin Ferdi Şefik, Ana Muhalefet Demokrat Parti Ulusal Güçler (DP UG) Genel Başkanı Serdar Denktaş, Lefkoşa Türk Belediyesi (LTB) Başkanı Mehmet Harmancı, bazı bakanlar, milletvekilleri, askeri yetkililer, siyasi parti başkanları, temsilcileri, muharip dernekler, kurum kuruluş ve okullar, üniversiteler ile ailesi ve sevenleri de törende bulundu.

Törende Anıt Özel Defteri de imzalandı.

Cumhurbaşkanı Akıncı, TC Lefkoşa Büyükelçiliği Birinci Müsteşarı, Geçici Maslahatgüzar Apak, KTBK temsilcisi Tümgeneral Piyade, GKK Komutanı Tümgeneral Uzun Anıt Özel Defteri’ni imzaladı.

ANIT ÖZEL DEFTERİNE YAZILANLAR

Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı, Anıt Özel Defteri’ne şunları yazdı:

“Aziz Doktor Küçük; aramızdan ayrılışının 32’nci yılında seni bir kez daha saygı ve rahmetle anıyoruz. Kıbrıs Türkü’nün en karanlık dönemlerinde yılmadan, bıkmadan, köy köy gezerek toplumumuzu örgütlemeye çalışarak yürüttüğünüz özverili çalışmalar ve sergilediğiniz liderlik her zaman takdirle hatırlanacaktır.

Kıbrıs Türkü’nün bu adada varlığını sürdürebilmesi ve siyaseten eşit bir biçimde federal bir çözümde onurlu yerini alabilmesi mümkün olacaksa, bu yıllarca gösterdiğiniz büyük çaba ve rehberlik sayesindendir. Bu duygularla sizi saygı ile yad ediyoruz. Ruhunuz şad olsun.”

APAK

TC Lefkoşa Büyükelçiliği Birinci Müsteşarı, Geçici Maslahatgüzar Apak ise Anıt Özel Defteri’ne şunları kaydetti:

“Varoluş ve Özgürlük Mücadelesinin Aziz Lideri Dr. Fazıl Küçük; bugün ebediyete intikalinizin 32’nci yıldönümünde bir kez daha manevi huzurunuzdayız.

Fikirlerinizin ışığında barış ve özgürlük yolunda ilerleyen Kıbrıs Türk Halkı’nın toplumlaşma ve demokratikleşme sürecine yatığınız katkılar her zaman şükranla hatırlanacaktır.

Sizin gibi değerli bir lidere sahip olan Kıbrıs Türkü kendisine bıraktığınız kutsal emaneti özgürlük mücadelenizin kalplerinde yaktığı meşalenin ışığında aydınlık yarınlara doğru taşımaktadır.

Türkiye Cumhuriyeti’nin Kıbrıslı Türk kardeşlerimizin çıkarlarını her fırsatta koruyarak barış, huzur ve istikrar ortamını sürdürme azim ve kararlılığında olduğunu yineliyor, sizi bir kez daha rahmet ve minnetle anıyoruz.”

PİYADE

Kıbrıs Türk Barış Kuvvetleri Komutanlığı temsilcisi 39’uncu Tümen Komutanı Tümgeneral Sadık Piyade ise Anıt Özel Defteri’ne şunları yazdı:

“Varoluş Mücadelesinin Müstesna Lideri Sayın Dr. Fazıl Küçük; kahraman Kıbrıs Türkü’nün onurlu mücadelesinin esas ve asil ruhunu teşkil eden eşsiz önderliğinizin kıymetli hatırası ile huzurunuzdayız.

Vatan sevginiz ve sarsılmaz inancınızla yön verdiğiniz mücadele, Kıbrıs Türkü’nün hakkı olan özgürlük ve huzura kavuşturarak hedefine ulaşmış ve Kıbrıs Türk halkının yüreğinde yakmış olduğunuz meşale, evrensel niteliklere sahip modern bir devlete dönüştürmüştür. Bu meşalenin, Mücahit Kıbrıs Türk halkı tarafından, daha iyi bir geleceğe taşınacağından emin olunuz.

Kahraman Türk Ulusu, varoluş mücadelesine yaptığınız değerli katkıları, bu uğurda göstermiş olduğunuz emsalsiz fedakarlıkları asla unutmayacak ve bir gurur timsali, Milli bir tecrübe kaynağı olarak sonsuza dek yaşatacaktır.

Kıbrıs Türk Barış Kuvvetleri Komutanlığı ve onun mensupları olarak bizlerde, vermiş olduğunuz mücadelenin kıymetinin idraki içerisinde, adada barış ve huzur ortamının teminatı olmaya devam edeceğiz.

Sizi ve ebediyete intikal etmiş tüm dava arkadaşlarınızı minnet, şükran ve özlem duygularıyla anıyor, manevi huzurunuzda saygıyla eğiliyoruz. Ruhunuz şad olsun.”

UZUN

GKK Komutanı Tümgeneral Uzun ise Anıt Özel Defteri’ne şunları yazdı:

“Aziz lider Doktor Fazıl Küçük,

Edebiyata intikalinin 32’nci yıldönümünde Kıbrıs Türkü’nün insanca yaşaması için vermiş olduğunuz mücadelenin hatırası ile bir kez daha manevi huzurunuzdayız.

Milli davaya adanmış ömrünüz, en kötü şartlarda bile asla vazgeçmeyen kararlı tutumunuz, zulüm ve zorbalığa karşı eğilmez dik duruşunuz ve kıyas kabul etmez özveriniz, Kıbrıs Türkü’nün üzerinde huzur ve güven içerisinde yaşadığı bir vatana sahip kılmıştır.

Kıbrıs Türkü, vefakarlığın en güçlüsüne ve en anlamlısına sahip olan Yüce Türk Milletinin emsalsiz onur mücadelesinin müstesna lideri olan sizi ve büyük önderliğinizi asla unutmayacak, sonsuza kadar kalbinde yaşatacaktır.

Güvenlik Kuvvetleri Komutanlığı mensupları olarak bizler sizin ömrünüzü adadığınız haklı mücadele ışığında verilen görevleri bugün olduğu gibi, bundan sonrada aynı kararlılıkla yerine getireceğimize söz veriyor, aziz hatıranız önünde saygıyla eğiliyoruz.

Ruhunuz şad olsun…”

Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı, törende Dr. Fazıl Küçük’ü anlatan bir de konuşma yaptı.

Bu mücadelenin bugün yeni bir aşamaya kavuştuğunu kaydeden Akıncı, “Halkımızın, içinde bulunduğumuz çağın nimetlerinden yararlanabileceği; kendi ülkesinde özgürlüğünden, güvenliğinden ve eşitliğinden ödün vermeksizin huzur içinde yaşayabileceği bir ortamı yaratmak için hepimize büyük sorumluluklar düşüyor” dedi.

Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı, Dr. Fazıl Küçük’ün Hamitköy’deki kabri başında bu sabah düzenlenen anma töreninde bir konuşma yaptı.

Akıncı, konuşmasında, Küçük’ün birçok yönüne değinerek, “Tek odalı kerpiç bir evde başlayan yaşamı boyunca hep insanlarla iç içe oldu. Halkından hiç kopmadı. Adanın dört bir yanını köy köy, mahalle mahalle dolaştı. İnsanların sorunlarını yerinde tespit etti. Yaralarına merhem olmaya çalıştı” dedi.

Dr. Küçük’ün yaptığı her işi araç olarak gördüğünü, tek amacının Kıbrıslı Türklere hizmet etmek olduğunu dile getiren Akıncı, “Hem doktor hem gazete sahibi hem de politikacı olarak bu amacını aklından çıkarmadı. O pek çok yönüyle öne çıkan önemli bir tarihsel şahsiyetti” şeklinde konuştu.

“İLERİ GÖRÜŞLÜYDÜ”

Küçük’ün Avrupa’da tıp tahsili gören iyi eğitim almış bir insan olduğunu da belirten Akıncı, “Adamızda basın olgusuyla henüz yeni yeni tanışılan bir zamanda gazete çıkaracak kadar ileri görüşlü ve bu gazeteyi uzun ömürlü kılacak kadar da yetenekliydi” dedi.

“BELEDİYE MECLİS ÜYELİĞİNDEN CUMHURBAŞKANI MUAVİNLİĞİNE…ÖNEMLİ BİR SİYASAL KARİYERE SAHİPTİ”

Dr. Fazıl Küçük’ün Lefkoşa Belediye Meclisi üyeliğiyle başlayıp Cumhurbaşkanı Muavinliğine kadar uzanan önemli bir siyasal kariyere sahip olduğunu da söyleyen Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı, “Dr. Fazıl Küçük’ün bütün bu yönleri, karakteristik özelliği sayesinde anlam kazanmış ve toplumsal faydaya hizmet etmişti” şeklinde konuştu.

“SAMİMİ VE CANA YAKIN BİR MİZACA SAHİPTİ”

Dr. Küçük’ün samimi ve cana yakın bir mizaca sahip olduğunu da kaydeden Cumhurbaşkanı Akıncı, “Küçük, hekim olarak toplumunun sağlığına; gazete sahibi olarak toplumunun fikir dünyasına ve siyasetçi olarak toplumunun ortak yararına hizmet etmeyi ilke edinmişti” dedi.

“MÜTEVAZI BİR İNSANDI”

Dr. Fazıl Küçük’ün, Kıbrıs Türk toplumunun tarihinde çok önemli ve hayati bir misyonu yerine getirdiğini de vurgulayan Mustafa Akıncı, şunları kaydetti:

“2’nci Dünya Savaşı döneminin çetin koşullarında yoğunlaştırdığı toplumsal çalışmalarını, sonraki yıllarda daha da artırarak toplumuna uzun süre hizmet etti.

‘Ben sadece mensup olduğum cemaati ilgilendiren meseleleri kaleme alan naçiz bir ferdim’ diyecek kadar mütevazı bir kişiydi.

Dr. Küçük’ün bütün bu özellikleri bugün onu “Toplum lideri” olarak anmamızı sağlıyor.”

“HAYATININ HER ANINI HALKINA ADADI”

Dr. Küçük’ün hayatının her anını halkına adadığına da dikkat çeken Akıncı, “Yaptığı her işte halkının yararını gözeten ve hiçbir zaman halkıyla arasına mesafe koymayan bir önder olarak onu hep saygıyla hatırlıyoruz” dedi.

Akıncı, Dr. Fazıl Küçük’ü 32’nci ölüm yıldönümünde, rahmet ve saygıyla andıklarını kaydetti.

Kıbrıs Türkü’nün Özgürlük ve Varoluş Mücadelesi Lideri Dr. Fazıl Küçük, ölümünün 32. yıldönümü  dolayısıyla Atatürk Kültür Merkezi’nde düzenlenen etkinlikle anıldı.

Saygı Duruşu ve İstiklâl Marşı’nın okunmasıyla başlayan etkinlikte, Dr. Fazıl Küçük’ün oğlu Mehmet Küçük bir konuşma yaptı.

Bülent Ecevit Anadolu Lisesi’nin (BEAL) Fazıl Küçük’ün eşi Süheyla Küçük’le yaptığı söyleşinin video gösteriminin ardından, BEAL Müzik ve Şiir Korosu’nun “Liderimiz” temalı dinletisiyle anma etkinliği sona erdi.

Törene, Cumhuriyet Meclisi Başkanı Sibel Siber, Başbakan Ömer Kalyoncu, Güvenlik Kuvvetleri Komutanı Tümgeneral Erhan Uzun, Ana Muhalefet Demokrat Parti Ulusal Güçler Genel Başkanı Serdar Denktaş, GKK Yardımcısı Tuğgeneral Erdinç Korkuter, askeri ve sivil yetkililer ile Dr. Küçük’ün eşi Süheyle Küçük, ailesi, sevenleri ve öğrenciler katıldı.

KÜÇÜK

Dr. Küçük’ün oğlu Mehmet Küçük etkinlikte yaptığı konuşmada, Kıbrıs görüşmelerinin Kıbrıs Türkü için hayati önem taşıdığını söyledi.

Küçük, Dr. Fazıl Küçük’ün mücadele yıllarında Rum çetelerin kurduğu EOKA tedhiş örgütünün kan kusturduğu dönemlerde halkıyla birlikte mücadele verdiğini belirterek, şimdiyse geride kalanların genç nesillere o yılları ve Kıbrıs Türkü’nün özgürlük mücadelesini anlatmaya çalıştığını söyledi.

Yabancıların söylediği “Unut ve affet” söyleminin hem Türk dilinde hem de dininde mevcut olduğuna işaret eden Küçük, affetmenin modern dünyada bir fazilet olmasına rağmen, unutmanın bir gaflet olacağını, varılacak bir anlaşmada geçmişi göz ardı etmenin gelecek nesillere ihanetle eşdeğer olacağının altını çizdi.

Küçük, masada al-ver müzakeresi yapılırken tek verilmeyecek tavizin TC’nin etkin ve fiili garantisi olduğunu; Türk ordusunun Kıbrıs’tan ayrılmasının Kıbrıs’ın yeniden kana bulanması 1963’lerin, 67’lerin yeniden yaşanması demek olacağını kaydetti.

“Böylesi bir durumda AB’nin ordu kurup Kıbrıslı Türkleri savunamayacağını” söyleyen Küçük, bunun bir örneğinin Srebrenitsa’da yaşandığını anlattı.

Ölüm yıldönümünde babasını saygı ve minnetle andığını belirten Küçük, konuşmasının sonunda babasının “Kıbrıs Türkü TC’nin etkin ve fiili garantisinin dışında kalırsa yaşayamaz” sözlerini de hatırlattı.

 

O, halkı için yaşadı

 

Dr. Fazıl Küçük hayatı boyunca hep Kıbrıs Türk Halkının hakları için mücadele etti. 1963 sonrası zor günler yaşayan Kıbrıs Türk Halkının maddi ve manevi her şekilde yanında oldu  ve bu nedenle bir halk adamı olarak bilindi

Dr. Fazıl Küçük, ilk öğrenimi ile orta öğreniminin bir kısmını Lefkoşa'da yaptı. Orta öğreniminin geriye kalan kısmını İstanbul'da Özel İstiklal Lisesi'nden mezun olduktan sonra (15 Ağustos 1926) İstanbul Dar-ül Fünun Tıp Fakültesinin birinci sınıfını başarı ile tamamladı. 12 Haziran 1929 tarihinde okul ile ilişkisini kesip, önce Fransa ve daha sonra İsviçre'ye giderek Lozan Üniversitesi'nde tıp öğrenimini tamamladı. Lozan kliniklerinde ihtisas görerek Dahiliye Mütehassısı oldu. 1937 yılı Mayıs ayında Ada'ya dönerek Lefkoşa'da serbest hekim olarak çalışmaya başladı. Halkçı bir kişil­iği olan Dr. Küçük'ün bu davranışı, mesleğinde de kendini göstermişti.Dr. Fazıl Küçük, 14 Mart 1906 tarihinde Lefkoşa kazasına bağlı Ortaköy'de dünyaya geldi.

 

İLK SİYASİ MÜCADELESİ 1931’LERE UZANIYOR

Dr. Fazıl Küçük'ün, aktif siyasi hayata atılması, her ne kadar adaya döndüğü 1937 yılında başlarsa da, siyasi faaliyetleri daha ge­rilere, 193l'e kadar uzanıyor. Dr. Fazıl Küçük, daha üniversite öğrencisi iken, Türk Maarifinin İngiliz müdürler tarafından yönetilmesinde ısrar eden Kavanin Meclisi'nin Türk üyelerine karşı çetin bir mücadeleye girmişti.

Dr. Fazıl Küçük, bütün siyasi hayatı boyunca, gayretlerini Türk okulları ile Evkaf İdaresi'nin Türk halkına devredilmesi için, Sömürge Hükümeti'ni ikna etmek üzerinde topladı ve gerektiğinde onlarla açık mücadeleye girdi.

1931 yılında Rumların isyanı ardından ara verilen belediye seçimleri 21 Mart 1943'te tekrar yapıldığı zaman, Dr. Fazıl Küçük muhaliflerine karşı büyük bir zafer kazandı. Altı yıl Lefkoşa Belediye Meclis Üyesi olarak görev yaptı.

18 Nisan 1943'te oluşturulan Kıbrıs Adası Türk Azınlığı Kurumu (KATAK)'nun kurucuları arasındaydı. Daha sonra KATAK'tan ayrılarak, 23 Nisan 1944'te Kıbrıs Milli Türk Halk Partisi'ni (KMTHP) kurdu. Parti programındaki ana hedeflerden biri de adanın Yunanistan'a ilhakını (ENOSİS) önlemekti. Kıbrıs Milli Türk Halk Partisi, 23 Ekim 1949 tarihinde KATAK ile birleşerek Kıbrıs Milli Türk Birliği Partisi adı altında yeniden yapılanmıştır.

Dr. Fazıl Küçük, 1 Nisan 1955 tarihinde EOKA'nın Kıbrıs'ta kanlı terör eylemlerini başlatmasının ardından, Kıbrıs Türk halkının EOKA'ya karşı direnmesi için Kıbrıs Türk Mukavemet Birliği (KTMB) adlı örgütü kurdu. Bu konuda, Rumlar tarafından tehdit edildi (Halkın Sesi Gazetesi sayı: 3744- 5 Temmuz 1955). Ardından örgütü sessizce dağıtırken, 1955 yılı Eylül ayında gizlice VOLKAN teşkilatını kurdu.

KIBRIS CUMHURİYETİ İÇİN YAPILAN ANLAŞMAYA HALKI ADINA O İMZALADI

 

Dr. Fazıl Küçük, Zürih'te Türk ve Yunan Dışişleri Bakanları arasında varılan anlaşma üzerine, 17 Şubat 1959'da Londra'da yapılan konferansta Kıbrıs Türk halkını temsil etti ve iki gün sonra varılan anlaşmayı halkı adına imzaladı.

Kıbrıs Cumhuriyeti kuruluş anlaşmalarına göre Cumhurbaşkanı Rum olurken, Cumhurbaşkanı Muavini ise Türk olacaktı. Kıbrıs Türk Halkı, O'nu bir kurtarıcı olarak gördüğünden 3 Aralık 1959'da rakipsiz olarak Kıbrıs'ın ilk Cumhurbaşkanı Muavini seçti.

Rumların 21 Aralık 1963 tarihinde başlattıkları saldırıların ardın­dan oluşturulan Genel Komite'nin başkanlığını yaptı. 27 Aralık 1967 tarihinde kurulan Geçici Kıbrıs Türk Yönetimi'nde başkanlığa geti­rildi.

HALKI İÇİN MÜADELEYE GAZETESİ’NDE DEVAM ETTİ

Dr. Fazıl Küçük, 18 Şubat 1973 tarihinde Cumhurbaşkan Muavinliği'nden ayrılarak, yerini Rauf R. Denktaş'a bıraktı. Ancak gazetesindeki mücadeleyi sürdürerek, Halkın Sesi'ni Kıbrıs Türkü'nün davasına bayrak yapmaya devam etti. Siyaset hayatını sürdürdü. Halkın haklı taleplerini savunmaktan geri kalmadı. Dr. Küçük, 1980'li yılların başında yakalandığı hastalık günlerinde de yazılarını aralıklarla sürdürüyordu.

Dr. Küçük, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin kurulmasını büyük bir sevinçle yaşadı. Ölümünden önce verdiği son demeçte de, hastalığının geçtiğini söylüyor ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin kurulmasını görmesi ile hayata yeniden kavuş­tuğunu vurguluyordu.

Dr. Fazıl Küçük, 15 Ocak 1984 tarihinde tutulduğu hastalıktan kurtulamayarak tedavide bulunduğu Londra'da, 78 yaşında hayata gözlerini yumdu. Naaşı Lefkoşa yakınlarındaki Hamitköy'de yeralan ve o güne kadar Mumcu Tepesi olarak bilinen yere gömüldü. "Anıt Mezar"ın yer aldığı bu tepeye o günden sonra Anıt Tepe adı verildi.

Dr. Küçük Beşparmak dağlarında görev yapan Doğruyol mevzilerindeki mücahidi ziyaret ederken

Dr. Küçük Zeytinlik (Alifodez) köyünde 

 

“Toplum arasında naçiz bir fert olarak katıldığım bu savaşta hissemin bir köylü, bir şehirli, bir işçi, bir münevverden daha fazla olmadığına inanıyor ve “ben yaptım, ben ettim” diye de karşınıza çıkmıyorum. Bu konuda yapılanları gücüm nisbetinde bugünkü ve yarınki nesillerin gözleri önüne sermeye çalışacağım”

Dr. Fazıl Küçük, hayatını çocukluk ve gençlik döneminde geçirdiği zor günleri kendi kaleminden şöyle aktarıyor:

İlkokulu bitirmiş, o zamanlar bugünkü ortaokul yerinde olan rüştiye okuluna  devama başlamıştım. Mektebin yeri, sonraları ticaret okulu olarak kullanılan binada idi. İlkokulun son sınıfına geldiğimiz zaman Birinci Cihan Savaşı devam ediyordu. O zamanın milli şarkılarından ne varsa öğretmenimiz bize onları öğretir ve biz her sabah bu şarkıları söyleyerek sınıfa girerdik. Mektep binaları gayrisıhhî olduğundan, açık ve güneşli havalarda çocukları kırlara götürmek ve orada ders yapmak o zamanın adetlerindendi. Mektepten hareket edip de surlar harici çıkıncaya kadar yolda, mektepte öğrendiğimiz şarkıları okur giderdik. Hocanın bu halini gören İngiliz idareciler bundan kuşkulanmağa başlamış ve kendisini çağırarak bundan böyle sokaklarda talebesini sessizce götürüp getirmesi ihtarında (uyarısında) bulunmuşlardı. Bunu hazmedemeyen Hocamız Hafız Lisani düşünmüş taşınmış, aklına bir şey gelmiş ve her çocuğa birer düdük alarak şarkılarını düdüklerin çıkaracağı seslerle söylemesini istemişti. Hiç unutmam zamanın yürürlükte olan şarkısı da:

Yürüyelim ileriye,

Atlayalım dağ tepe

Patlatalım bombaları,

Çanlar batsın yerlere.

Her nedense bu şarkı İngilizleri çok sinirlendiriyor ve bahusus tam polisin önünden (Girne Caddesi Lefkoşa Polis Merkezi) geçerken hocanın, çocukları daha da fazla bağırtmasını hazmedemiyorlardı.

“YARALANAN ŞOFÖRE KLİNİĞİMDE İLKYARDIM TEDAVİSİ YAPILDI”

Dr. Fazıl Küçük’ün, aktif siyasi hayata atılması, her ne kadar adaya döndüğü 1937 yılında başlarsa da, siyasi faaliyetleri daha gerilere, 1931 yılına kadar uzanıyor. Dr. Fazıl küçük, daha bir üniversite öğrencisi iken, Türk Maarifi’nin İngiliz müdürler tarafından yönetilmesine ısrar eden Kavanin Meclisi'nin Türk üyelerine karşı çetin bir mücadeleye girmiştir.

“... Siyasetle uğraşmak aklımın ucundan geçmiyordu. Sadece mesleğime devam etmek azmi içindeydim. Yalnız, bir gün kapının önünde dururken, yoldan geçen bir şoförün, sokak ortasında sağdan sola koşan serseri bir köpeğe çarptığını ve köpeğin öldüğünü görmüştüm. Hadisenin cereyan ettiği bu anda polis kuvvetlerinin başında bulunan İngiliz kumandanı da atı üzerinde buradan geçiyordu. Köpeğin şoför tarafından çiğnendiğini görmüş, hemen atından inerek bu zavallı şoförü güya bir cinayet işlemiş gibi yumruk ve tekme ile yere sermiş, ağzından burnundan kanlar akıncaya kadar dövmüştü.  Bunu gören halk, İngiliz’in bu vahşi hareketine isyan etmiş ve onlar da bu defa İngiliz’in üzerine saldırarak büyük bir harekete başlamış, zor durumda kalan İngiliz, işin içinden sıyrılmanın kolay olmayacağını anlayarak cebindeki düdüğü çıkarmış ve yardım talebinde bulunmuştu. Düdük sesini işiten polisler koşmağa başlamış, halkın arasına girmiş, fakat kavga o kadar büyümüştü ki, 3-5 polis daha epey tartaklanmıştı. Arkadan yetişen daha fazla polis kuvveti en nihayet hadiseyi önleyebilmiş ve bu polis başkomutanı da tekrar atına atlayarak yara bere içinde canını kurtarabilmişti.

Hadise üzerimde çok büyük bir tesir bırakmıştı. Vaka mahalline toplanan kalabalık ve gelip geçen meraklıların da durması ile yol trafiğe kapanacak bir hal almıştı. Yaralanan şoföre kliniğimde ilkyardım tedavisi yapıldı. Cerrahi bir müdahaleye lüzum kalmadığından adamcağızı biraz istirahat etmesi için bekleme odasına oturttum. Bir taraftan halkı teskine çalışırken, diğer taraftan da bu kötü müstemlekeci zihniyete bir son vermek zamanının geldiğine inanıyordum. Yaralıyı evine gönderdim. Derin bir düşünceye daldım. Belki bugün dövülen tek bir kişi idi. Ya diğer taraftan 120.000 Türk’ün her gün suratına inen şamarlara ne diyelim?

Mekteplerimiz, evkafımız, aile mahkemelerimiz, inim inim inliyordu. Hele mekteplerimiz. 1931 İsyanından sonra ilkokul ve yüksek okullar tamamen hükümetin kontrolü altına geçmişti. İlkokullarımızda kitaplar tamamen kaldırılmış olduğundan çocuklar ellerine verilen defter ve kalemle üniversite talebeleri gibi not almak zorunda idiler...”

 

 

Dr. Fazıl Küçük’ten Kıbrıs Türkü’ne

Biz; bulunduğumuz acınaklı vaziyeti bizden sonra gelecek olanlara bırakmak istemiyoruz. Yine istemiyoruz ki, yüz kızartıcı ve bizlere lanet ettirici bir eser bırakalım.

 

Ey Kıbrıs Türkü!

En ulvi vazifen, ilim ocağımızın imdadına koşmaktır. Biliyorum, aşacağımız çok sarp ve çetin maniler vardır. Fakat unutma ki, bizim neslimiz, aşılmaz zannedilen yollarda yürüyerek gayesine varan bir millettir. Bu dava, memleket davası, gençlik davasıdır. Bizi kurtaracak milli bir mücadeledir.

 

Temiz ve cesur Türk köylüsü!

Her köyde bir çiftçi birliği vücuda getiriniz ki toprağınızı, suyunuzu, ağacınızı himaye edebilesiniz. 

 

Bütün mücadelemizin hedefi halkımızın menfaatlerini müdafaa etmektir. Beklediğimiz tek mükafat ise vicdani bir huzurdur.

 

“Bize evlat sevgisiyle yaklaşırdı”

Basın camiasında ‘buba’ olarak bilinen Memduh Yenel, Halkın Sesi gazetesi matbaasında çalışırken Dr. Küçük’ün kendilerine evlat sevgisiyle yaklaştığını anlattI

Dr. Küçük’ün her zaman çalışanların sağlığını düşündüğünü söyleyen Yenel, “Bize her akşam zehirlenmeye karşı küçük kaselerde yoğurt verir ve bizi her zaman muayene ederdi” dedi

 

 

1944 yılında Söz Gazetesi’nde başlayan matbaacılık hayatında ömrünün yarısına yakınını Halkın Sesi Gazetesi matbaasında geçiren basın camiasında ‘matbacıların bubası’ olarak bilinen Memduh Yenel’in Dr. Küçük ile ilgili anılarını bugünkü sayfamızda sizlerle paylaşacağız.

Halkın Sesi Gazetesine 40 yıla yakın hizmet eden Memduh Yenel, Dr. Küçük’le çalışmaktan her zaman mutluluk ve gurur duyduğunu ve onunla ilgili olarak anıların anlatmakla bitemeyeceğini kaydetti.

Memduh Yenel, “Yaklaşık 3 yıl Söz Gazetesi matbaasında çalıştıktan sonra bu gazetenin kapanması sonrası 1947 yılında Halkın Sesi matbaasında  çalışmaya başladım ve aralıksız olarak 1986 yılına kadar burada çalıştım” diyerek Dr. Küçük ile ilgili hatıralarını anlatmaya başladı. Matbaada çalışmaya başladığı zaman matbaanın yeni kurulmuş olması nedeniyle bazı zorluklar ile karşı karşıya olduklarını söyleyen Memduh Buba, bu zorlukları her zaman Dr. Küçük ile birlikte aşmayı başardıklarını çünkü Dr. Küçük’ün çalışanlar ile arkadaş gibi olduğunu belirtti.

Yenel, matbaa bölümünde teknisyen olarak çalıştığını ve özellikle ofset baskıya geçmeden önce yıllarca elde dizgi yaptıklarını söyledi. Memduh Yenel “O zamanlar gazeteye girecek yazılar baskıya geldiği zaman harfleri tek tek elimizde yerleştirirdik. Çalışmaya öğlenleyin başlayıp gece yarısına kadar devam ederdik. Ancak hiçbir zaman bu şekilde çalışmaktan yorulmaz ve sıkılmazdık. Bunun sebebi de herhalde Dr. Küçük’ün her zaman bizim yanımızda olmasıydı” dedi.

“BİZE EVLAT SEVGİSİYLE YAKLAŞIRDI”

Dr. Küçük’ün çalışanlarına karşı bir arkadaş sevgisiyle yaklaştığını belirten Yenel, “Gazete çalışanlarına karşı bir evlat veya arkadaş sevgisi ile yaklaşırdı. Daima bizimle beraber olur, boş vakit bulduğunda bizim yanımıza gelir, ne sorunumuz varsa öğrenmeye çalışırdı. Hatta bazı geceler bizleri çorba içmeye götürür ve çorbacıda dertlerimizi dinlerdi. Adeta bizim babamız gibiydi. Bazı zamanlar bizimle geceyarılarına kadar kalır, sohbet ederdi.” dedi.

Dr. Küçük’ün matbaaya sık sık gelerek çalışanları kontrol ettiğini ve işlerin yolunda gidip gitmediğini sorduğunu söyleyen Yenel “Bizi kontrol eder ancak hiçbir zaman işimize karışmazdı, yani ‘bunu böyle yapın, bu böyle olsun’ diyerek işimize karışmazdı. Bize her zaman güvenirdi. Biz de matbaadaki arkadaşlar tabii ki ona karşı hiçbir saygısızlık etmemeye özen gösterirdik” dedi.

Matbaa çalışanlarının teknik bilgilerinin gelişmesi için zaman zaman elemanların Dr. Küçük tarafından Türkiye’ye kursa gönderildiğini belirten Yenel, “Beni de 1959 yılında Hürriyet matbaasında Necati Zincirkıran ustanın yanına 15 günlüğüne kursa gönderdi. Burada sayfa mizampajı ve diğer teknik bilgileri öğrendim.”dedi.

“EĞLENMEYİ SEVERDİ”

Memduh Yenel, Dr. Küçük’ün çalışmanın yanında eğlenmeyi de sevdiğini ve çalışanlarla birlikte her fırsatta eğlenmeye gittiğini söyleyerek, “Yılbaşılarında, bayramlarda veya gazetenin kuruluş yıldönümlerinde tüm çalışanlarla birlikte pikniğe giderdik veya bir restoranta gider yer içer hep birlikte eğlenirdik. Hatta bizimle birlikte çifte telli bile oynardı. Hiçbir zaman kendini bizden ayrı tutmazdı. Tam bir halk adamıydı.”dedi.

“BİZE HERGÜN YOĞURT VERİRDİ”

Dr. Küçük’ün matbaa çalışanlarının sağlığını her zaman önemsediğini ifade eden Yenel,“Doktor olduğu için matbaada çalışmanın zararlarını bildiğinden matbaa çalışanlarına her akşam küçük kaseler içerisinde yoğurtlar verirdi. Bunun nedeni de o zamanlar matbaalarda kullanılan antimon kokusunu gidermek ve zehirlenmeyi önlemek içindi herhalde. Tabii yalnızca bizim sağlığımızla ilgilenmez, tüm çalışanların eşlerinin ve çocuklarının da doktorluğunu yapar ve bir kuruş talep etmezdi.”dedi.

“ŞAKACIYDI”

“Dr. Küçük şakalaşamayı çok severdi. Özellikle şimdi rahmetli olan İsmet Arap ile şakalaşsın çok hoşuna gider onu incittir ve tabii bizi de güldürürdü. Bir gün ben matbaada masa başında otururken Doktor yanıma gelerek “Şu İsmet Arap’ı kızdıralım mı diye alçak sesle bana konuştu. Bu sırada İsmet Arap’ta İntertype makinesinin başında bize bakıyordu. Dr. Küçük İsmet Arap’ın kolay sinirlendiğini bildiği için benimle birşey konuşur gibi yaparak alçak sesle mırıldanmaya devam etti. Bunun üzerine İsmet Arap kendi hakkında konuştuğumuzu zannetmiş olacak oturduğu yerden bize bakarak koyu koyu sövmeye başladı. Bunun üzerine Doktor ile ben de kendimizi tutamayarak katıla katıla gülmeye başladık” dedi.

“BİZE NASİHAT VERİR, CESARETLENDİRİRDİ”

Memduh Yenel, Dr. Küçük’ün herkese olduğu gibi çalışanlarına da nasihatlar verdiğini belirterek “Doktor bize her zaman ileriyi görmemizi, göç etmememizi tenbih eder, zorluklara karşı savaşımızı sürdürmemizi her zaman vurgulardı. Ayrıca bize daima ‘yalan söylemeyin, doğru bildiklerinizden şaşmayın, dürüst olun’ diye tavsiyelerde bulunurdu.”dedi.

Dr. Küçük’ün  Kıbrıs Türk halkının haklarını gazeteden dile getirerek savunduğu için gazete çalışanlarının her zaman gerek İngiliz gerekse Rum sivil polisler tarafından takip edildiğini fakat Dr. Küçük’ün kendilerine cesaret verdiğini söyleyen Memduh Yenel “ Doktor bize  ‘Bunlardan korkmayın size hiçbirşey yapamazlar’ diye cesaret verirdi. Ben tam sınırın yanında kaldığımı için iş çıkışı evime kadar tekip edilirdim, Ancak Dr. Küçük’ün bize söyledikleri sözler her zaman aklımda olduğu için korkmadan işime gelip giderdim.”dedi.

 

Matbaada çalıştığı yıllar ile ilgili fotoğraflara bakarak eski günlere giden Memduh Yenel (Buba) Dr. Küçük ile ilgili anıların anlatmakla bitemeyeceğini söyleyerek, sözlerinin sonunda “o bir halk adamıydı” diyerek röpörtajımızı bitirdi.. 


Dr. Fazıl Küçük tahsil hayatı sonrasında ülkeye dönen Dr. Fazıl Küçük 1937 yılı sonrasında her zaman toplumun içinde olarak onları örgütledi. Zaman zaman Lefkoşa’daki muayenehanesinde, zaman zaman ise köylerde halkıyla birlikte oldu. Genç yaşlı, çoluk, çocuk herkesin derdini dinledi.

 

 

 

Dr. Küçük’e şiirler

Sancağımız Dr. Küçük

Vatanımın sancağı, sen onurlu ellerde

Ölümsüz liderimiz adın her an dillerde

Aydınlık güneş gibi yaşayan gönüllerde,

Yaşıyorsun ölmezsin, bizimlesin her yerde .

 

“Megala İdea’nın “ karşısına dikildin

Önder oldun bizlere, sen zulme karşı geldin,

Tüm dünyaya haykırdın; Yavruvatan

Atatürkçüyüz dedin asla boyun eğmedin.

 

Sömürge yönetimi Rum’dan yana çıkarken

Rumlar’ın günahını , Kıbrıs Türkü öderken,

Dedin: “Ey Kıbrıs Türkü! Uyan artık uykudan!”

Yavruvatan yavaşça elden kayıp giderken.

 

Lider oldun bizlere sesimizi duyurdun,

Enosis diyenlerin önlerine set kurdun

Mücadale azmimiz seninle hız kazandı,

Kıbrıs Türkü’ne baba , ölümsüz rehber oldun.

 

Sen ey büyük mücahit, ey büyük liderimiz!

Seninle özdeşleştik hep izinden gideriz,

Dedin ki Atatürk’ün aydınlık yolundayız

Sana lâyık olmaktır en büyük emelimiz.

 

Şimdi Kuzey Kıbrıs’ta mutlu özgür yaşarız

Özgürlük ateşiyle her güçlüğü aşarız,

Andımız var yolundan dönmeyiz Dr. Küçük.

Sen bizim sancağımız, önderimiz, babamız.

 

Sana minnettarız biz, yaşıyorsun kalplerde,

Işık oldun bizlere şimdi Anıttepe’de

İzinden yürüyoruz hepimiz büyük küçük,

Ruhlarda bir kıvılcım yaşıyor Dr. Küçük.

 

 Türkây ÖYKEN

 

Merhum Dr. Küçük'e ithaf

 

                    Gidiyor bir önder bizi öksüz bırakıp
Gidiyor gidiyor bir önder kalpleri  yakıp
Gidiyor bir önder şelâle gibi akıp 
Bu akan şelâle nerede son bulacak
Bu kahraman milletin damarları  olacak


Çünkü sen ölmedin ki varlığın  hepimizde
Yaşayarak geçecek hep nesilden nesile
Ah keske bulabilsem anlatacak kelime
Senin milliyetçiliğini vatanperverliğini
Senin komutanlığını mücahit erliğini


Bazan yanar dağ olup etrafa volkan saçan
Bazan bir melek olup mazlûma kanat açan
Bazan serin hir rüzgâr hazan olup bir tufan
Bu halkın için sen neleri yapardın
Eziyet cefa acı nelere katlanırdın


İstedin halkının hep yüzü tebessümlü
Dayanamazdın görünce biri boynu bükülü
Ey Kıbrıs  Türkü'nün ölmez yüce hakimi
Varlığın  gönüllerde daima yaşayacak
Gün be gün daha da bayraklaşacak


Göğsünü  gere gere pervasızca yürürdün
Seneler sonrasını seneler önce gördün
En güzel armağani on beş Kasım'da verdin
Bir evlat armağanın adıysa Cumhuriyet
Ne güzelmiş  ne güzel ah  ne güzel hürriyet

                     En asil ellere onu emanet ettin
Kalmayacak ne öksüz ve ne de artık yetim
Yükselecek bağrında  bu tertemiz milletin
Yapacak artık onun Denktaş öncülüğünü
Anlatacak dünyaya Türk’ün  ölümsüzlüğünü


Milliyetçiydi zaten silah arkadaşındı
Bayrağı seninle beraber kucaklayıp koşandı
Sen yanardağ olunca o da sanki volkandı
Saçardı lâvlarını alev alev zalime

Son verdiniz böylece Türk'e olan zulüme


Eğilmiş yarıya kadar bayraklar
Bir matem içinde sanki sancaklar
Semaya yükseliyor feryatlar hıçkırıklar
Gözleri yaşla dolmuş bütün yavrucukların
Genç ihtiyar gelin kız ve hatta  çocukların

Mevlût Aslan BABA

 

Dr. Küçük  Yaşıyor

 

Bugün 15 OCAK...

Bir yıldönümü daha liderimin

Onunla ve onsuz geçti

Koskoca YEDİ YILIM

 

Sen rahat uyu Dr. Küçük

Tanıyor seni 2.5 yaşındaki çocuk

Türk'ü Kıbrıs'ta nasıl yâr ettiğini

Biliyor gelen gençlik

 

Hep yaşayacaksın kalbimizde

Fotoğrafın her yerimizde

Fikirlerin beynimizde

Çizdiğin yol elimizde

 

Kolay kurmadık Cumhuriyet'i

Yaştacağız biz emaneti

Ruhun şad olsun doktor baba

Herşeyimizle lâyık olacağız sana..

 Birtan ERİNCİ

Halkın Partisi,halkın içinden çıkan, hayatının her döneminde toplum yararına bir mücadele ortaya koymasıyla ve parçası olduğu kimliğe sahip çıkmasıyla bilinen Kıbrıslı Türk lider Dr. Fazıl Küçük’ü saygıyla andı.

Halkın Partisi, Dr. Küçük’ün 32. ölüm yıldönümü dolayısıyla yayımladığı mesajda, “toplumun en zor dönemlerinde umutsuzluğa kapılmaması ve mücadele etmesi gerektiğini gösteren bir simgeye dönüşen, toplumsal anlamda var olma mücadelemize liderlik etmiş Dr. Küçük’ü her zaman farklı bir siyasal ve toplumsal lider olarak anımsayacağız”  dedi.

Demokrat Parti Ulusal Güçler (DP-UG) Genel Merkezi,  Kıbrıs Türk halkının varoluş mücadelesi önderi Dr. Fazıl Küçük’ü, ebediyete intikalinin  32. yıl dönümünde minnet ve şükranla yâd ettiğini bildirdi.

DP-UG Genel Merkezi’nden yayımlanan anma mesajında, Dr. Küçük’ün, saygın bir lider olarak, ecdat yadigârı vatan topraklarının savunulmasında, Kıbrıs Türk halkının haklarını elde etme mücadelesinde önderlik yaptığı vurgulandı.

Kıbrıs Türk halkının varlık mücadelesi önderi Dr. Fazıl Küçük’ün en önemli öğretisinin var oluş mücadelesinde Kıbrıs Türk halkının Türkiye ile kol kola yürümesi ve birlikte doğacak güç ile daha güzel günlere kavuşulacağı ifade edilen mesajda şu ifadeler yer aldı:

“İçinde bulunduğumuz konjonktürde Dr. Küçük’ün bile işaret ettiği bu yolda var olan kırılmaların onu da üzmekte olduğunun bilinci ile iki halk arasına ekilmek istenen nifak tohumlarını kurutmalı ve yeniden güçlü ve karşılıklı saygıya dayalı bir birlikteliği oluşturmak ana görevimiz olacaktır.

Kıbrıs Türk halkı olarak bir kez daha Dr. Küçük ve dava arkadaşlarının manevi huzurlarında, onların başlattığı mücadeleyi, devletimizi güçlendirerek devam ettireceğimize bu yolda her türlü fedakârlıktan kaçınmayacağımıza söz veriyoruz.”

MÜCAHİT KOMUTANLARI DERNEĞİ: “DAVAMIZIN YILMAZ BEKÇİLERİYİZ”

Mücahit Komutanları Derneği,  Kıbrıs Türk halkının  Varoluş Mücadelesi Lideri Dr. Fazıl Küçük’ün ölümünün  32’inci yıl dönümü nedeniyle mesaj yayımladı.

 Mücahit Komutanları Derneği,  Kıbrıs Türk halkının  Varoluş Mücadelesi Lideri Dr. Fazıl Küçük’ün ölümünün  32’inci yıl dönümü nedeniyle mesaj yayımladı.

Dernek Başkanı Gözkamaş Ergüneş yayımladığı mesajda, Kıbrıs davasının başlamasından itibaren milli dava için bir ömür harcayan   Dr. Fazıl Küçük’ü 32’nci ölüm yıl dönümünde sevgi, saygı ve rahmetle andıklarını ifade etti.

Ergüneş, “Mücadele ateşini yakan kahraman liderimiz Dr. Fazıl Küçük’ün gösterdiği    yolda  davamızın yılmaz bekçileri olduğumuzu belirtir, liderimiz Dr. Fazıl Küçük   ve dava arkadaşlarına Allah’tan rahmet dileriz. Ruhları şad olsun” ifadelerini kullandı.

HALKIMIZIN GELECEĞİ İÇİN ÇOK ÖNEMLİ BİR IŞIK TUTTU”

 Karadeniz Kültür Derneği, Dr. Fazıl Küçük’ün 32’nci ölüm yıl dönümü nedeniyle yayımladığı mesajda, Küçük’ün halkın geleceğine ışık tuttuğunu vurguladı.

Dernek Başkanı Baki Aygün mesajında, Dr. Fazıl Küçük’ün Kıbrıs Türk halkının uzun yıllar sürdürdüğü varoluş mücadelesinin önemli bir bölümünde öncülük ederek lideri olduğunu kaydetti.

“Sayın Dr. Fazıl Küçük’ün Kıbrıs Türkü’nün yolunu aydınlatan mücadelesinde, halkımızın geleceği için çok önemli bir ışık tuttuğunun bilincindeyiz” diyen Aygün, . Dr. Fazıl Küçük’ün  özgürlük mücadelesindeki duruşu ve düşüncelerinin KKTC’nin aydınlık geleceği ve çağdaş dünyayı yakalamak için takipçisi olmaya devam edeceklerini ifade etti.

Aygün,  Küçük’ün  Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin oluşumunda ve öncesinde  yaptıklarının  hiçbir zaman unutulmayacağını belirtti.

ÖZGÜRGÜN: “DR. KÜÇÜK, HAKLI KAVGAMIZIN BAYRAKTARI OLMUŞTUR”

 Ulusal Birlik Partisi(UBP) Genel Başkanı Hüseyin Özgürgün, Dr. Fazıl Küçük’ün Kıbrıs Türk halkının sürdürdüğü varoluş mücadelesinde liderlik üstlendiğini ve bayraktarı olduğunu söyledi.

Özgürgün, Kıbrıs Türkü’nün mücadele lideri Dr. Fazıl Küçük’ün ölüm yıldönümü dolayısıyla yayımladığı mesajda, “Dr. Fazıl Küçük, Kıbrıs Türk halkının bu adada yıllardan beri sürdürdüğü varoluş mücadelesinin büyük ve önemli bölümünde, liderlik üstlenmiş, haklı kavgamızın bayraktarı olmuştur” dedi.

Dr. Fazıl Küçük’ün,  Kıbrıs Türkü’nün direniş hareketinin zafere ulaşacağına 1940’lı yıllarda inandığını ve fedakârca çalıştığını kaydeden Özgürgün, “Dr. Fazıl Küçük’ün engin vatan sevgisi, cesareti, kararlılığı ve Atatürk ilke ve devrimlerine olan inancı, Kıbrıs Türk halkının tüm zorlukları, baskıları ve dayatmaları aşarak bugünlere ulaşmasında ilham kaynağı ve gücü olmuş, olmaya da devam edecektir” ifadesini kullandı.

Hüseyin Özgürgün, Dr. Küçük’ün, Kıbrıs Türkü’nün yok edilmesi hedefiyle kurulan EOKA’ya karşı ilk mücadele meşalesini yakan, sahibi olduğu Halkın Sesi gazetesinde yazılarıyla sömürge idaresiyle yıllarca boğuşan bir halk adamı olduğunu belirtti. Özgürgün, “Ulusal Birlik Partisi olarak, bu anlamlı günü idrak ederken, Dr. Fazıl Küçük’ün manevi huzurunda devletimizi, her türlü fedakârlığı göstererek, yüceltip güçlendireceğimizin ve halkımızın refahıyla mutluluğu için çalışacağımızın sözünü verir, Dr. Fazıl Küçük ve tüm özgürlük mücadelesi şehitlerimizi saygıyla anarız” dedi.

EROĞLU: “KIBRIS TÜRKÜ’NÜN SİYASİ VE ASKERİ DİRENİŞİNİ ÖRGÜTLEDİ”

3’ncü Cumhurbaşkanı Dr. Derviş Eroğlu, karanlık günlerde lider olarak ortaya çıkan Dr. Fazıl Küçük’ün Kıbrıs Türkü’nün siyasi ve askeri direnişini örgütlediğini belirterek, “Toplumun tüm kesimleri, kendi içinden çıkan Doktor Küçük’e güvendi, onun etrafında toplandı ve Kıbrıs’ta Rumlara denk siyasi eşit bir varlık olduğunu tüm dünyaya kabul ettirdi” dedi.

Derviş Eroğlu, Kıbrıs Türkü’nün özgürlük mücadelesi lideri Dr. Fazıl Küçük’ün ölümünün 32’nci yıldönümü vesilesiyle mesaj yayımladı.

Eroğlu, Kıbrıs Türkü’nün 1878 yılında bir oyunla Osmanlı İmparatorluğu’ndan koparıldığını, sonrasında da Rumlar tarafından planlı bir çabayla azınlık durumundaki bir topluluk noktasına indirgenmek istendiğini söyledi.

Derviş Eroğlu, “307 yıl Osmanlı İdaresi’nde Kıbrıs Türk Halkı ile birlikte yaşayan, tarihinde göremediği oranda milli ve dini özgürlük tadan Rumlar Yunanistan’ın 1821 yılında bağımsızlığını kazanmasından da cesaret alarak tüm Kıbrıs’ı Yunan egemenliğine sokmak isteyince Ada’da güvenlik ve huzur bozuldu” dedi.

Bir yandan İngilizleri, diğer yandan Kıbrıs Türklerini hedefine koyan Yunanistan destekli Rumların silahlı saldırıları ve terörist faaliyetlerinin adayı kana buladığını kaydeden Eroğlu, Doktor Fazıl Küçük’ün bu karanlık günlerde, bir lider olarak ortaya çıktığını ve Kıbrıs Türkü’nün siyasi ve askeri direnişini örgütlediğini söyledi.

Toplumun, tüm kesimlerinin Doktor Küçük’e güvenip onun etrafında toplanarak Kıbrıs’ta Rumlara denk siyasi eşit bir varlık olduğunu tüm dünyaya kabul ettirdiğini belirten Eroğlu, “1960’ta Rumlarla ortaklaşa kurduğumuz Kıbrıs Cumhuriyeti’nde Cumhurbaşkanı Muavinliği’ne seçilen Doktor Küçük Rum tarafının 1963’te söz konusu yapıyı silah zoru ile yıkması ve Kıbrıs Türkü’nü yok etmek üzere Akritas Planı’nı yürürlüğe koyması sürecinde de tarihi bir rol oynayarak Kıbrıs Türkü’nü her şeye rağmen ayakta tutmayı başarmıştır” dedi.

RUMLARIN OYUNLARINA GELECEK BİR GAFLET İÇİNE ASLA DÜŞEMEYİZ

Kıbrıs Türk haklının  Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ne sahip çıkacağını kaydeden Eroğlu, şöyle devam etti:

“Halkımız sizin milli mücadelemizdeki öncü rolünüzü ve liderliğinizi her zaman hatırlayacak, sonsuza dek minnet ve şükranla sizi anmaya devam edecektir. Kıbrıs Türkü barışçıdır, Kıbrıs’ta var olan gerçeklere dayalı bir anlaşma istiyoruz ama Rumların oyunlarına gelecek bir gaflet içine asla düşemeyiz. Düşersek verilen mücadeleye yazık olur”

Gençlik Dairesi İzcileri, Arabahmet İlkokulu, Atatürk İlkokulu, Şehit Yalçın İlkokulu, Hamitköy İlkokulu ve Anafartalar Lisesi öğrencileri, merhum lidlerler Dr Fazıl Küçük ve Rauf Raif Denktaş’ın ölüm yıl dönümleri dolayısıyla kabirleri başında anma töreni ve Taşkent Piknik alanı yanında fidan dikimi gerçekleştirdi.

Gençlik Dairesi’nden yapılan açıklamaya göre, öğrenciler törenlerde, Dr. Fazıl Küçük ve Rauf Raif Denktaş anısına şiirler okudu.

DÜZGÜN

Gençlik Dairesi Müdürü Hatice Düzgün, Kıbrıs Türk halkının Özgürlük Mücadelesi Lideri Dr. Fazıl Küçük ve Kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Raif Denktaş’ı ölüm yıldönümlerinde rahmetle andıklarını belirtti. 

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin kurulmasında ve bugünlere gelmesinde büyük katkıları olan liderlerin huzurunda genç izciler ve izci adayı öğrencilerle bulunduklarını belirten Düzgün, “Liderlerimizin bıraktığı emaneti daha da ileriye götürecek ve barış yolunda ülkemizi geliştirerek güçlü ekonomi, çağdaş yaşam normlarını kazandıracak olan yine gençlerimizdir” dedi.

Düzgün, liderlerin anısına “Liderlerimizi saygı ile anıyor, onların izinden barış fidanları dikiyoruz” ve “Bir dilek diliyorum dünyaya barış, huzur ve mutluluk fidanları dikiyorum” sloganlarıyla fidanları diktiklerini kaydetti.