Bundan tam 100 yıl önce Ana ben gidiyom düşmana karşı dediler ve gittiler. İki yüz elli bini aşkın şehidin kanıyla sulandı bu vatan toprağı. Kahramanlığını, düşmanın dahi övdüğü bir destan yazdı askerlerimiz. Aslında ne söylesek az gelir Çanakkale Savaşı için. Bu yüzden fazla kelamı bırakalım dedik.Ve zaferin 100. yıldönümü vesileyle 1. Dünya Savaşı  koleksiyonu dalında yurt içi ve yurt dışında altın madalya ödüllerine sahip olan Araştırmacı-Yazar Dr. R. Sertaç Kayserilioğlunun kapısını çaldık. Yaklaşık 30 yıldır biriktirdiği koleksiyonunun bazı nadir parçalarını Posta okurları için açtı Kayserilioğlu. Koleksiyonunda bulunan şehitlerin yazdığı duygu dolu son mektupları okudukça, fotoğraflara baktıkça; ölümle burun buruna mücade ettiklerini gördükçe bir kez daha tüylerimiz ürperdi, gözlerimiz yaşardı! Kimi ölmeden önce göndermişti son mektubunu, kimi ise gönderememiş, cebinde mektubuyla şehit olmuştu. Ortak duyguları ise şehit olmanın vereceği kutsilikti. Aziz hatıraları önünde saygıyla eğiliyoruz.

Bana acımasınlar, bahtiyarım çünkü

14 Nisan 1915 tarihinde Seddülbahirde şehit olan Yüzbaşı Kzım Efendinin son mektubu...

 

Sevgili kardeşim

Ben vatan ve millet uğrunda bana düşen vazifeyi ifa ettim. Artık gerisini size terk ediyorum. Cümlenize hakkımı helal ettim, tabiidir ki siz de helal edersiniz. Hemşiremin, Ziyanın Kemali hasretle gözlerinden öperim. Muhterem amcamın ellerinden öperek dualarını her zaman beklerim. Çoluk çocuğumu evvel Cenab-ı Hakka sonra vatan ve millete ve sizlere emanet ederim. Sevgili valideme, aileme, çocuklara güzel bakınız. Tahsillerine himmet ediniz. Maaşlarının tahsisi, icap eden muamelenin ifası için arkadaşlardan alayımızın tabur katibi ve aynı zamanda alay naibi bulunan Hasan Efendiye yazdım. Bulunduğum fırkanın kumandanı Miralay Remzi Bey, alay kumandanı Binbaşı Halil Beydir. Bu isimler size lazım olursa kendileriyle muhabere edersiniz. Binbaşımız Şevki Bey de benim gibi tehlikede bulunduğu için sağ kalırsa ona da müracaat edersiniz. Kolordu kumandanımız malum olduğu üzere Esat Paşa Hazretleridir. Hayvanım hakkında lazım gelen muamele için de ktip efendiye yazdım. Oradaki hakkımı da çocuklarım için ararsınız. Sana çok rica ederim, efrad-ı ailemi, validemi hiçbir vakit üzme. Daima rıfk ile muamele et. Bana acımasınlar. Ben mukaddes vatan vazifem uğrunda terk-i can ettim, bahtiyarım. Cenabı Hak sizleri de bahtiyar buyursun. Baki cümlenizi Cenabı Hakka emanet ederim sevgili kardeşim.

Kzım

Ruhumu şd edin yeter

Çanakkale Savaşı esnasında Yüzbaşı Mehmet Tevfik Beyin yazdığı bu mektup, savaştan geriye kaldığı bilinen en dokunaklı belge.

Kahraman şehidimiz bu mektubu, Arıburnu Cephesinden babaannesine, babasına, annesine ve kızkardeşine hitaben yazmış. İki hafta sonra da şehit olmuş.
                                                                               
Pazartesi, 31 Mayıs, 1915

Sebeb-i hayatım, feyz-i velinimetlerim. Sevgili peder validem, babacığım, valideciğim. Arıburnunda ilk girdiğim müthiş muharebede sağ yanımdan ve pantolonumdan kurşun geçti, hamdolsun kurtuldum. Fakat bundan sonra gireceğim muharebelerden kurtulacağıma ümidim olmadığından bir hatıra olmak üzere şu yazılarımı yazıyorum. Hamdüsenalar olsun Cenb-ı Hakka ki beni bu rütbeye kadar eriştirdi. Yine mukadderat-ı ilahiye olarak beni asker yaptı. Siz de ebeveynim olmak dolayısıyla beni vatan ve millete hizmet etmek için ne suretle yetiştirmek mümkün ise öylece yetiştirdiniz. Sebeb-i feyz-i rıfatım ve hayatım oldunuz. Cenb-ı Hakka ve sizlere çok teşekkürler ederim.

Sevgili peder ve valideciğim; gözbebeğim olan zevcem Münevver ve oğlum Nezihciğimi evvela Cenb-ı Hakkın, sonra sizin himayenize emanet ediyorum. Onlar hakkında ne mümkün ise lütfen yapınız. Oğlumun tlim ve terbiyesine siz de refikamla birlikte lütfen gayret ediniz.

Servetimizin olmadığı malûmdur. Mümkün olandan başka bir şey isteyemem, istesem de pek beyhudedir. Refikama hitaben yazdığım kapalı mektubu lütfen kendi eline veriniz. Fakat çok müteessir olacaktır, o teessürü azaltacak şekilde veriniz. Ağlayacak, üzülecek tabii; teselli ediniz.

Sevgili peder ve valideciğim, belki bilmeyerek size karşı birçok kusurda bulunmuşumdur, beni affediniz. Ruhumu şd ediniz.

Sevgili hemşirem Lütfiyeciğim, bilirsiniz ki sizi çok severdim. Sizin için ve sayimin yettiği nisbette ne yapmak lazımsa yapmak isterdim. Belki size karşı da kusur etmişimdir, beni affediniz. İlahi mukadderat böyle imiş. Hakkınızı helal edin. Ruhumu şd edin.

Ey akraba ve dostlar ve sevenlerim, cümlenize elveda. Cümleniz hakkınızı helal ediniz. Benim tarafımdan cümlenize hakkım helal olsun. Elveda, cümlenizi Cenb-ı Hakka tevdi ve emanet ediyorum. Ebediyen Allaha ısmarladım.

Oğlunuz Mehmet Tevfik

Yüksek sesle ağlamamanızı dilerim

Zahit Üsteğmen 8 Ocak 1916da, Kerevizdere Mevkiindeki Şehitler Tepesinde yaşanan kanlı ve çetin muharebelerde patlayan bir mayınla şehit olduğunda 34 yaşındaydı. Bıraktığı mektup zarfının içinden küçük bir saç demeti de çıktı. Bu; Nadide adlı yavrusunun saçının tutamıydı.

Pınarbaşı (Aziziye) İlçesi Kılıç Mahmutbey Köyünden Ahmet Efendi kızı eşim Hanife Hanıma;

Hem kendim hem mesleğim itibariyle tam bir asker, hem de şerefli bir askerim. Asker olmam nedeniyle, gidip gelmemek, gelip bıraktıklarımı bulmamak olabilir. Bu gibi durumların insanlık aleminde meydana gelebileceği inkar olunamaz. Şu vasiyetnameyi yazmak, hemen ölmek demek değildir.

İlahi mukadderat; ben seni, sen beni tanımadığımız halde uzak memleketlerden bizi birbirimize nasip etti. Allahın emrine ve peygamberin kavline göre nikahımız kıyıldı. Yaşadığımız sürece geçimimizi sağlamaya çalıştım. Şayet vatanım uğruna şehit olursam, Yüce Allah elbet ruhlarımızı birleştirir.

Böyle bir hal olduğunda mevcut eşyam ve taşınabilir mallarımdan mihri müeccelinizi (payınıza düşen tazminatı) almanız için sizi vekil tayin ediyorum. Eğer yetmezse hakkınızı helal edeceğinize ve beni borçlu yatırmayacağınıza eminim.

Birbirimize verdiğimiz sözlerden dönmemenizi ister ve umarım. Ruhuma bir mevlid okutmak vicdanınıza kalmıştır. Kendim için başka bir şey istemiyorum. Şehitlik bana yeter. 

Bu vasiyetnamemi aldıktan sonra, yüksek sesle ağlamamanızı dilerim. Allaha emanet olun.

Mustafa oğlu Zahit (4. Tabur- 62. Alay- 4. Bölük Komutanı Kerevizdere)

Çanakkale Savaşında 14 Nisan 1915 tarihinde Seddülbahirde şehit olan Yüzbaşı Kzım Efendinin eşine  Harbiye Nazırı Enver Paşa tarafından gönderilmiş taziye mektubu...

Merhumun intikamını alacağımıza emin, bununla müteselli olunuz

 


Osmanlı Ordu-yu Hümyunu Kabataşta mukime Zehra Hanıma

Alay 21, tabur 1, bölük 1 zevciniz Yüzbaşı Kzım Efendi bin Hüseyin, 14 Nisan 1331 tarihinde Seddülbahir muharebesinde bir Osmanlı askerine yakışan kahramanlık ve fedakrlıkla şehit oldu. Dini celili İslamın ve mukaddes vatanın müdafaası uğrunda hayatını feda edenlerin arkalarında bıraktıklarına düşen vazife, yeis ve fütur değil, fahir ve sürurdur. Bütün arkadaşları gibi merhumun da kıymetli hatırası yalnız sizin değil, daha büyük ailesi olan ordunun kalbinde ebediyen saklı kalacağına ve intikamının düşmanlarımızdan alınacağına emin ve bununla müteselli olunuz.  Muhterem şehidin bütün yakınları ve sevenleri için Allahtan ecir ve sabır tazarru ederek beyan-ı hürmet eylerim.

Başkumandan Vekili Enver

 

Kezban ASLAN YILMAZ- Posta