Kıbrıs’ta Osmanlı Türk Mirası Şehrin Gölgeleri Kitabı Çıktı

Hakkı Atun, ülkemizde Başbakanlık yapan bir siyasetçi. Tabii siyaset geçer gider insanın esas mesleği ona geri döner. Hakkı Atun bir mimar, mimar demek kültürü, ülkesini iyi tanıması demek. İşte Atun’un BRT yapmış olduğu “Şehrin Gölgeleri” adlı programı güzel bir baskı kalitesiyle metinleştirilip, kitaplaştı. 229 sayfalık kaliteli ve bol renkli fotoğraflı eseri, bu konuya ilgi duyanları için önemli bir çalışma. Yazar kitabıyla ilgili şöyle diyor: “ BağlantıBayrak Radyo - Televizyon Kurumunca 4-5 yıldan beri yayınlanmakta olan Şehrin Gölgeleri Programının fikir babası şimdi BRT’den emekliye ayrılan Bayan Yönetmen Meltem Topal idi. Sevgili Meltem bana bu öneriyi getirdiği zaman Mimarlık ve Şehircilik alanındaki mesleki bilgilerimin de yardımıyla yapabileceğim bir iş olduğu için memnuniyetle kabul ettim. Meltem'in emekliye ayrılmasından sonra programların yapımına yönetmen Raif Hızal ile devam ettim. Raif Bey kardeşimle, bu çalışmaları sürdürürken Tülin Ural Hanımın emekli olması üzerine, Raif onun yerine vekaleten idari işlerden sorumlu bir üst göreve atandı. Asa¬leten olmasa da halen bu görevi sürdürmektedir.

 

Raif Hızal’dan sonra Şehrin Gölgeleri Programının yapımını yönetmen Göksel Adaöz yüklendi. Daha sonra yönetmen Dervişe Betmezoğlu da ekibimize katıldı. Değerli yönetmenlerim Göksel ve Dervişe ile bu programları yapmaya devam ediyoruz. Bir yandan daha önce yaptığımız programlar büyük bir ilgi ve beğeni ile BRT’de tekrar yayınlanmaya devam ederken, şimdilerde programlarımızın kapsamını genişleterek yenilerini üretiyoruz.

Bu kapsamda, "Kıbrıs'ta İlk Kurulan futbol Kulüpleri" hakkında yapılan programları kitaplaştırdıktan sonra, "Kıbrıs'ta Osmanlı-Türk Mirası" ile ilgili hazırlanan programları da kitaplaştırmanın uygun ve gerekli olduğunu düşündüm. Böylece Kıbrıs'ta dört asırlık varlığımızı yansıtan kültürel mirasımızı değerli halkımıza ve özellikle genç kuşaklarımıza sunarak daha da kalıcı biçimde kayda geçirmiş oluyorum. Bu konu Kıbrıs Sorununun sürüp giden bu çözümsüzlük sürecinde dünya kamuoyu nezdinde daha da önem kazanıyor.

Bu alanda ilk çalışmam 14-19 Nisan 1969 tarihleri arasında dönemin Kıbrıs Cumhurbaşkanı Makarios'un himayelerinde düzenlenen Kıbrıs İlimleri (Kipriyoloji) Kongresine "Osmanlı Mimarisinin Kıbrıs'taki Etkileri" ile ilgili sunduğum tebliğ ile başladı. Daha sonra 1971 yılı başında Ankara'da Ortadoğu Teknik Üniversitesinde düzenlenen "Akdeniz'de Şehirleşme" konulu uluslararası konferansta sunduğum "Kıbrıs'ta Lefkoşa ve Mağusa Kentlerinde Koruma" tebliğimle devam etti.

Tüm dünyada, Türkiye'de ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetinde kültürel ve mimari mirası koruma artık kent planlanması ve tasarımının olmazsa olmazı haline geldi. Çünkü en yetkili uzmanlara göre "eski dokusunu korumayan kentler, hafızasını kaybetmiş insana benzer."

Osmanlı tarihi üzerinde en söz sahibi ünlü tarihçi Prof. Halil İnalcık "İmparatorluk Mirası (Legacy): Balkanlarda ve Ortadoğu'da Osmanlı Damgası" isimli kitapta Osmanlı İmparatorluğunun dağılmasından sonra ortaya çıkan 20 Devletin bugünkü mevcut durumları, mutlaka Osmanlı geçmişlerinden etkilenmişlerdir. Sofya, Belgrad, Saraybosna, Üsküp gibi başkentleri Osmanlı şehirciliği ve mimarisinin sayısız örneklerini sunarlar. Bu başkentlerin arasında hiç kuşkusuz Başkent Lefkoşa'da vardır" demektedir.

Rum Yönetiminin 1969 yılında düzenlediği yukarıda bahsettiğim "Kıbrıs İlimleri Kongresindeki" açılış konuşmasında dönemin Rum Eğitim Bakanı Dr. Spiridakis, adada üç bin beş yüz yıldan beri Yunan Uygarlığının hâkim olduğunu iddia etmiş, son dört yüz yıl Kıbrıs'ta yaşayan ve sonunda kendilerle Ortaklık Kıbrıs Cumhuriyeti'ni kuran Türk Halkını göz ardı etmiş, bilmemezlikten gelmişti. Bunun üzerine söz alan Prof. Halil İnalcık yaptığı konuşmada Kıbrıs'ın Osmanlı İmparatorluğunun bir parçası olduğunu, şimdi İmparatorluğun tarihe karışması ile birlikte, adada hep bir Kıbrıs Türk Toplumunun var olduğunu Türk Toplumunun tarihini ve kültürünü dikkate almadıkça, Kıbrıs'ın modern zamandaki ne tarihi, ne de şimdiki durumu izah edilemez demişti.

Bu batıl zihniyetlerinden kurtulamayan Rum yöneticileri Temmuz 1974'te başlarına açtıkları felaketten de hala ders almamış görünüyorlar. Elli yıldan beri yürüttükleri politika ile hem kendi halklarına, hem de Türk halkına kötülük ve zulüm yapmaktadırlar. Bu durumun çok iyi bilincinde olan Kıbrıs Türk Halkı, Türkiye Devleti ve parçası olduğumuz Türk Milleti ile yürüttüğü savaşımın şanlı ürünü olan Devletimizi, Kıbrıs'ta asırlar boyunca yarattığımız tarihi eserlerle ve kültür mirası ile donatılmış olarak ebediyen yaşatmaya kararlıdır.

Daha Fazla Haber