Erçin'le Kitap Dünyası

Kızlar, okuyun… Okumazsanız, kolunuza takılan 3 bilezik, kocanızın ömür boyu ödeyeceği salon takımıyla övünen, çeyizi dünyadaki en değerli eşya sanan bireyler olursunuz. AZİZ SANCAR

Hazırlayan: Erçin SELASİYE

 

HAFTANIN EN ÇOK OKUNAN KIBRIS KİTAPLARI:

Şehirleri Konuşturan Kadınlar – Rüya Mert Altıncı
Ankanın Yolculuğu – Barış Demokrasi ve Eşitlik Yazıları – Aslı Murat 
Kıyamet Alametleri Apokaliptik Bilim Kurgu Antolojisi – Ünver Alibey 
Gök Çatının Altındakiler – Fatma Türkoğlu 
Kayıp Özne – Niyazi Kızılyürek 
 

ŞEHİRLERİ KONUŞTURAN KADINLAR – RÜYA MERT ALTINCI

4 farklı ülke...
4 farklı mevsim...
4 farklı aşk masalı...
"Hangi ülkeden olursan ol, hangi dili konuşursan konuş, insanlar hep aynı şeyi istiyordu: Anlaşılmak
 

HAFTANIN EN ÇOK OKUNAN DÜNYA KİTAPLARI:

Zengin Baba Yoksul Baba – Robert T. Kiyosaki
Seninle Başlamadı – Mark Wolynn 
Veronika Ölmek İstiyor – Paulo Coelho
Kaplanın Sırtında – Zülfü Livaneli
En Hüzünlü Eylül – Osman Balcıgil
 

ZENGİN BABA YOKSUL BABA – ROBERT T. KİYOSAKİ

Robert Kiyosaki dünya genelinde milyonlarca insanın parayla ilgili düşünme şekillerine meydan okudu ve onları değiştirdi. Genel inanışa ters düşen bakış açısıyla Kiyosaki, dobra konuşması ve cesaretiyle ün kazandı. Dünya çapında finansal eğitimin sıkı destekçisi olarak kabul edildi.

HAFTANIN KİTABI

ZELİHA – AYŞE SEZGİN

Tamamen tesadüf eseri karşıma çıkan bir kitap… Ayşe Sezgin adını daha önce hiç duymadığım bir yazardı…  Ama diğer kitaplarını da alıp okumaya karar verdim… 
Kitap ulaşımın güç olduğu bir köydeki ağalık sistemini, çocuk gelinleri ve cehaletin doğurduğu sonuçlarını anlatıyor...
Okuyup doktor olmak isteyen ama gelin verilen Zeliha'nın, annesi ve kardeşleri ile olan çileli ve hazin öyküsü… O kadar yalın ve gerçekçi anlatılmış ki elimden bırakamadım…
Öyle bir kitap okudum ki okurken kafamdan o köyü yakmak geçti… Feodal cahilliği Zeliha’nın ve ablalarının, erkek kardeşlerinin ağzıyla okudum... O insanların düşünceleri midemi öyle bir bulandırdı ki oradaki çocukların ebeveynlerine içimden ne geçiyorsa söyledim…
Hikaye daha ilk sayfadan sizi içine çekiyor; Meryem ilk birkaç seferde kız doğurunca ne kocası ne kaynanası yüzüne bile bakmıyor… Son kızı olan Zeliha'dan sonra üç erkek yapınca ise kocası olacak örümcek beyinlinin başı göğe eriyor... Çünkü Meryem öyle bir coğrafyada yaşıyordu ki orda kız çocukları mal erkek çocukları altın değerinde...
Derken köye Kenan Öğretmenin ve genç bir imam olan Tuğrul çıkageldi… Tek amaçları çocukları bu zulümden bu zihniyetten kurtarmaktı… Karşılarında köyün kör hoca lakaplı hoca bozmasını ve onun yardakçıları Hamit Ağa ve Haydar Bey’i bulduklarında işlerinin ne kadar zor olduğunu anladılar…
Acaba Kenan Öğretmen ve Tuğrul Hoca çocukları bu iğrenç üçlünün haince ve pislik kokan emellerinden kurtarabilecekler miydi?  En önemlisi Zeliha ve onun yaşındaki kızlar bu çürümüş, yozlaşmış düşünceler taşıyan insanların ellerinden kurtulabilecekler miydi?
Okuyun ve görün… Kesinlikle tavsiye ederim…

OKUMA AZMİNİZ HİÇ BİTMESİN…


 
HAFTANIN YAZARI

NAMIK KEMAL (1840 – 1888)


Türk Edebiyatında öncü niteliği bulunan şair ve tiyatro yazarıdır. "Vatan şairi" olarak da anılır. Asıl adı Mehmed Kemal'dir , Namık adını ona şair Eşref Paşa vermiştir. Babası, II. Abdülhamid döneminde müneccimbaşılık yapmış olan Mustafa Asım Bey'dir. Annesini küçük yaşında yitirince çocukluğunu dedesi Abdüllâtif Paşa'nın yanında, Rumeli ve Anadolu'nun çeşitli kentlerinde geçirdi. Bu yüzden özel öğrenim gördü. Arapça ve Farsça öğrendi. 18 yaşlarında İstanbul'a babasının yanına döndü.
1863'te Babıali Tercüme Odası'na kâtip olarak girdi. Dört yıl çalıştığı bu görev sırasında dönemin önemli düşünür ve sanatçılarıyla tanışma olanağı buldu.1865'te İttifak-ı Hamiyet adlı gizli derneğe katıldı. Bir yandan da Tasvir-i Efkâr gazetesinde hükümeti eleştiren yazılar yazıyordu. Gazete, 1867'de kapanınca Erzurum'a vali muavini olarak atandı.
Bu göreve gitmeyi çeşitli engeller çıkarıp erteledi ve Mustafa Fazıl Paşa'nın çağrısı üzerine Ziya Paşa'yla birlikte Paris'e kaçtı. Bir süre sonra Londra'ya geçerek Muhbir gazetesinde yazmaya başladı. 1868'de gene M. Fazıl Paşa'nın desteğiyle Hürriyet adı altında başka bir gazete çıkardı.
Çeşitli anlaşmazlıklar sonucu, Avrupa'da desteksiz kalınca, 1870'te İstanbul'a döndü. 1872'de İbret gazetesini kiraladı. Aynı yıl burada çıkan bir yazısı üzerine gazete hükümetçe dört ay süreyle kapatıldı. Namık Kemal gene İstanbul'dan uzaklaştırılmak için Gelibolu mutasarrıflığına atandı. Orada yazmaya başladığı Vatan Yahut Silistire oyunu, 1873'te Gedikpaşa Tiyatrosu'nda sahnelendiğinde halkı coşturup olaylara neden oldu. Bu haberi İbret gazetesinin yazması üzerine o sırada İstanbul'a dönmüş olan Namık Kemal birçok arkadaşıyla birlikte tutuklandı. Bu kez kalebentlikle Magosa'ya sürgüne gönderildi.
1876'da I. Meşrutiyet'in ilanından sonra İstanbul'a döndü. Şura-yı Devlet (Danıştay) üyesi oldu. Kanun-î Esasi'yi (Anayasa) hazırlayan kurulda görev aldı. 1877 Osmanlı-Rus Savaşı çıkınca II. Abdülhamid'in Meclis-i Mebusan'ı kapatması üzerine tutuklandı. Beş ay kadar tutuklu kaldıktan sonra Midilli Adası'na sürüldü. Aynı görevle 1884'te Rodos, 1887'de Sakız Adası'na gönderildi. Ertesi yıl burada öldü ve Gelibolu'da Bolayır'da gömüldü.

Daha Fazla Haber