TÜRKİYE DESTEĞİ
“Uluslararası toplum hiçbir şekilde uzlaşmaya neden olmayan, adanın ortak sahibi Kıbrıslı Türkler ile birlikte yaşamayı dahi reddeden Kıbrıs Rum tarafına verdiği koşulsuz desteği gözden geçirmeli, KKTC’nin önerisini ciddiyetle değerlendirmelidir. Adada bugün iki eşit halk, iki eşit egemen devlet vardır. Bu nedenle, Cenevre’de sunulan adadaki iki tarafın egemen eşitliğine ve eşit uluslararası statüsüne dayalı çözüm, sahadaki gerçekleri tam olarak yansıtan en gerçekçi öneridir. Türkiye’nin bu öneriye desteği tamdır. Bu çözüm iradesinden geri adım atmamız söz konusu değildir...”
Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Yardımcısı Sn. Oktay’ın bu açıklaması adadaki gerçekleri tüm açıklığıyla bir kez daha vurgularken, uluslararası toplumun “federal çözüme” verdiği desteğin ne kadar anlamsız olduğu da ortaya çıkmıştır. Türkiye’nin Cumhurbaşkanı Yardımcısı Sn. Oktay’ın bu önemli açıklaması, BM’nin ve özellikle AB’nin (ki AB halâ tüm adanın AB’de olduğunu iddia etmektedir. Adadaki gerçeklerle hiçbir ilgisi olmayan AB politikası bu kuruluşun saygınlığını da sıfırla çarpmıştır.) gündemine girmiştir.
Sorun olarak gösterilen Kıbrıs çıkmazı açısından, Türkiye’nin Cumhurbaşkanı Yardımcısı Sn. Oktay’ın açıklamasıyla uluslararası diplomasi içinde kararlılığın ne kadar önemli olduğu vurgulanırken Türkiye’nin KKTC Devleti’nin iki eşit egemenlik, iki uluslararası statü çözümüne tam destek verdiği de bir kez daha dünyaya duyurulmuştur. En mantıklı çözümün bu olduğunu da yabancı devletlerin kabul etmesi pek fazla gecikmeyecektir. Bu çözümün kabul görmesi için KKTC Devleti’nin tanınma konusunda görüşmeler başlatması gerekmektedir. Bu tür KKTC’yi tanıyabilecek devletlerle gerçekleşebilecek ikili görüşmeler, KKTC’nin tanınma yolunun açılması ve çözüm önerisinin gündeme girmesi açısından çok önemlidir.