Bu memlekette senelerden beridir sportif veya güvenlik amaçlı tabanca izinleri veriliyor, ama şimdi nedense muhalefet yoyo gibi havaya sekmeye, bu konuyu seçim manipülasyonu amaçlı kullanmaya başladı…
Popülizm uğruna resmen saçmalıyorsunuz beyler!
Bu memlekette nerdeyse 50 bin tane av tüfeği var, av sporu adı altında doğa ve canlı katliamı var, havada uçan, ovada dolaşan tavşan kalmadı, doğa ve canlı katliamının yanında yollarda avcı terörü var, memleketin bir ucundan öteki ucuna onbinlerce trafik tabelası vurulmuş durumda, bu serseriliğe gık demiyorsunuz, hiçbir eleştiri getirmiyorsunuz, ama polise, askere ve bir miktar da sivile büyük çoğunluğu sportif amaçlı tabanca izni verildi diye yoyo gibi havaya sekiyorsunuz, tabanca alanları mafyatik tip ilan ediyorsunuz, hatta zıvanadan çıkıp, potansiyel katil ilan ediyorsunuz…
Ayıp diyeceğim ama yapılanlar, söylenenler artık ayıp filan değil, düpedüz terbiyesizliktir, ahlaksızlıktır, hadsizliktir…
Bir kere cinayet işleyecek veya işlemeyi kafasına koymuş adamın birini tertiplemek için devletin izniyle verilmiş, balistiği de bir tamam yapılmış, yasadışı kullanımda kolaylıkla tespit edilecek bir tabancaya filan ihtiyacı yoktur… Birine ateş edecekse, ateş etmeyi kafasına koymuşsa, kıssadan hisse av tüfeği kullanır, vuracağı hedefi delik deşik eder, üstelik de saçmanın balistiği filan yoktur, kimi ateş ettiğini görmezseniz, tespit etmezseniz o iş faili meçhul kalır…Adam öldürmenin de binbir türlü yolu vardır, ille de resmi olarak izinlendirilmiş silaha filan gerek yoktur!
Neymiş efendim, kiralık katiller, mafyatik tipler ellerinde tabancayla ortalığa ateş açıyorlarmış!
E, bu megalomanyak tiplerin işi bu zaten, kullandıkları silah da yasadışı, kendileri de yasadışı, bunlar devletin yasal olarak izinlendirdiği tabancalar, silahlar filan değil ki…
Devletin izniyle tabanca alan polisleri, askerleri, binbir soruşturmadan geçirilen sivilleri bu megalomanyaklarla bir tutmak, olsa olsa akıl tutulmasıdır, o da değilse, kasıtlı yapılan, seçimleri manipüle etmeye odaklanmış, popülizm uğruna tamamen ahlaksızca sürdürülen bir iftira kampanyasıdır…
Bilenler bilir, benim şahsen başlıca iki hobimden biri fotoğrafçılık ve resimdir (görsel sanatlar diyelim), diğeri de atıcılıktır… Her ikisini de büyük bir keyifle yaparım, her ikisinde de gayet güzel ve özel insanlardan oluşan iki camiamız var…
Bu hobiler bizim için sosyalleşmedir, dostluktur, yaratıcılıktır, insani ilişkilerimizin geliştirilmesidir, keyiftir, spordur ve daha dahasıdır…Dahasını da sayabilirim, ama hiç gerek yok, anlayan anlar.
Bazen ülkenin her bir köşesini, bazen dünyanın köşelerini birlikte gezerek fotoğraf çekeriz, dostlarla buluşuruz…
Yılda birkaç kez silahlarımızı alır, ki bunları bütün yasal izinleri alınmış şekilde, tam bir güvenlik içinde, kilitli kasalarda filan taşırız, poligona gideriz, arkadaşlarımızla tatlı bir rekabet içinde atışlarımızı, antremanlarımızı, yarışmalarımızı yaparız, kahvelerimizi içeriz, sohbetlerimizi yaparız, “buluşma ve etkinlik” bittikten sonra da evimizin yolunu tutarız.
Devletin verdiği taşıma izinlerine göre silahımızı belimize takıp da taşıyabiliriz, bu bir yasal haktır, ille de koskoca, kilitli bir kutuyu yanımızda, elimizde taşımamıza gerek yoktur…Varsayın ki poligona atışa gitmeden önce veya poligondan sonra bir yerlere uğrayacaksınız ama güvenlik gerekçesiyle silahınızı arabada bırakmak istemiyorsunuz, ille de içinde silah olan koskoca kutuyu, çantayı elinizde taşımak zorunda mısınız?... Kimse bunu yapmak zorunda değildir, silahını beline takar, üstüne de elbisesini indirir, kimseye göstermeden güvenli bir şekilde yanında taşır… Bu kadar basit… Zaten bunu yapan atıcıların çoğunun yanında mühimmat bile yoktur, silahlar boştur, mühimmatı gittiği poligondan satın alır, atışını yapar…
Her türlü silahın nasıl taşınacağını belirleyen kurallar vardır, özellikle lisanslı atıcılarımız, hani şu sayın muhalefetimizin ve sosyal medyadaki tetikçilerinin mafyatik tip, potansiyel suçlu diyerek yaftalamaya çalıştıkları atıcılarımız, bu kurallara eksiksiz ve harfiyen uyarlar, şahsen henüz uymayanı görmedim…
Dünyanın birçok ülkesinde, hatta en medeni olanlar olarak kabul edilen İsviçre, Finlandiya, Norveç, İsveç, İzlanda, Avustralya, Kanada gibi ülkelerde bile nüfusun önemli bir kısmında tabanca ve keskin nişancı tüfekleri de dahil olmak üzere, envai tür tüfekler ve ruhsatlı silah vardır… Daha dahası, ruhsatlı silah sahibi olanların suça karışma oranları ise nerdeyse sıfıra yakındır…
Hal buyken, sayın muhalefetimiz ve medyadaki, özellikle de sosyal medyadaki kalemşörleri kalkmış tabanca sahibi olanları katil, mafyatik, suça meyilli, toplumun huzurunu bozucu tipler olarak ilan ediyor, verilen tabanca izinlerini de seçim rüşveti olarak gösteriyor…
Tekrar yazıyorum, altını çize çize yazıyorum, silah sahiplerine, özellikle de sportif ve güvenlik amaçlı silah sahibi olanlara karşı bu yapılanlar, söylenenler hem saygısızlıktır, hem de terbiyesizliktir…
Kaldı ki, biz bu memlekette muhalefetin iktidarlarında güvenlik konusuna nasıl yaklaştığını da gözümüzle gördük!
Polis özellikle örgütlü suçla daha etkin mücadele için bazı yasaların çıkarılmasını istedi, (ki bu yasaların dikalası dünyanın tüm memleketlerinde var, güneyde de var) sayın muhalefetimiz bir yerlerini yırta yırta polis yatak odamızı dinleyecek diye bağırdı, olmadık rezillikler yaptı, bu yasalara karşı çıktı…
Polis ne yaptıysa, nasıl anlattıysa, bu yasaların gerekliliğini ve uygulanmasındaki kontrol mekanizmasının güvenliğini bizim muhalefet tayfasına anlatamadı…
Aslında çok güzel anlattı da, bizim muhalefet tayfası anlamak istemedi, yasalar da Meclis’te sümen altı edildi, hala da sümenaltı edilmiş durumdadır…
Bunun da tek bir sebebi vardı; siyasetçi mafya bağlantılarının ortaya çıkmasını özellikle sayın muhalefetimiz, sıra lafazanlığa geldi mi mangalda kül bırakmayan muhalefetimiz, istemiyordu!!!
Yine sayın muhalefetimiz iktidarları boyunca, ki ellerinde her türlü fırsat vardı, bu memleketin sorma gir hanına çevrilmesini engellemek, güvenliğini artırmak, polisin teknik ve yasal altyapısını artırmak için zerre zırnık kılını kıpırdatmadı, aksine yaptıkları icraatlarla memleketteki suç patlamasının önünü feci şekilde açtılar, memlekete ne idüğü belirsizlerin bol tarafından doluşmasına da neden oldular…
Sadece CTP-ÖRP döneminde yaptıkları yasalar bu memleketin mahvına sebep oldu, ucuz işçiliğin patlamasına ve işgücü altında bu memlekete yığınla insanın doluşmasına, devlet kapısında iş bulamayan kendi insanlarımızın da sürüm sürüm sürünmesine, hatta gençlerimizin memleketten kaçmasına, başka yerlerde ekmek kapısı aramasına neden oldu…
Nerden mi biliyorum, çünkü yirmi yıldır bu konuyu çok yakından ve sürekli takip ediyorum…
Şimdi kalkmışlar, sırf popülizm uğruna, hiç utanıp sıkılmadan, yasal yoldan sportif ve güvenlik amaçlı silah edinen polis, asker, sivil atıcı sporcuları mafyatik tip, toplumun huzurunu bozucu şahıs ilan ediyorlar…
Anladık, derdiniz üzüm yemek değil, popülizm uğruna bağcıyı dövmek ama siyasi popülizm yapacağız derken siyasi terbiyesizliğin, arsızlığın, yüzsüzlüğün daniskasını yapıyorsunuz, artık biraz haddinizi bilin…
Ha, adam gibi memleket yönetmek gibi bir derdiniz varsa, ki olduğunu sanmıyorum, önce bu memleketteki serbest soygun düzeni için bir fikriniz olsun, olduğunu duyalım, “serbest piyasa var” lafazanlığının ardına saklanmayın, sonra da bu memleketin genel güvenliği için ne gibi fikirleriniz olduğunu duyalım!!!...
Ve en önemlisi, madem silah izinlerini seçime endekslediniz ve bu bir güvenlik sorunudur diyorsunuz, Kıbrıs sorununun çözümü konusunda, olası bir çözümde, Kıbrıs Türklerinin vücut ve millet bütünlüğünü korumak için ne gibi bir güvenlik öneriniz olduğunu da duyalım, varsa eğer!!!
Tam 50 senedir kah iktidardasınız, kah muhalefettesiniz ama memleketin, milletin hayrına yaptığınız tek bir adam gibi iş yoktur, lafazanlıktan başka…
Bu konuda son sözüm: En iyi becerdiğiniz şey de, muhalefetteyken eleştirdiğiniz şeylerin bin beterini, başta partizanlık olmak üzere, iktidara geldiğinizde yapmaktır…