SESSİZ ÇOĞUNLUK

Abone Ol

Hemen hemen her seçimde sessiz çoğunluk var. Bu kesimin insanları ne renklerini, ne de kokularını belli ederler. O bakımdan bugünkü yazımı, sessiz çoğunluğa ayırdım.

Anketçiler bu sessiz çoğunluğa “Belirsizler” derler. Yani neye karar vereceğini açığa vurmaz bu tür insanlar.

Bence bu seçimi belirsizler belirleyecek. Miktarı belli olmayan, rüzgar gibi savrulan belirsizler...

Ketumiyet diye birşey vardır. Ağzı sıkı insanlar için kullanılan bir sözdür ketumiyet. Birisinden bir konuda birşey öğrenmek isterseniz ağzından tek bir kelime alamazsınız. Ağızları kerpeten gibi sıkıdır. Bu tip insanların kendilerine göre prensipleri vardır. Hani yolda yürürler ama arkalarında iz bırakmazlar.

Genellikle anketler üç aşağı, beş yukarı neticeyi verirler. Kamuoyu nabzı çok önemlidir. Rengini belli eden insanların sempati duydukları veya üye oldukları parti de belli olur genellikle.

Özellikle Cumhurbaşkanlığı ve Genel Seçimlerde tansiyon çok yüksek olur. Tansiyon da yüksek olunca gerilim de o nispette artar. Bereket versin bizim halkımız çok olgundur bu durumlarda. Rengi belli olsa da katiyen muhalif kişilerle çatışmazlar. Seçim sonrasında da herşey meydanlarda kalır.

Mesela Türkiye seçimlerinde genellikle çatışmalar çok yüksek olur. Mecliste bile milletvekilleri yumruk yumruğa gelirler. Ama Türkiye genelinde particilik o kadar büyük bir boyuttadır ki, tabancalar ve yumruklar bile konuşur sandık başında. Küçük yerleşim yerlerinde bu durumlar daha da belirgindir. Oralarda renksiz seçmen yoktur. Zaten köy veya kasabalarda herkes birbiri ile akrabadır.

Demokrasinin en güzel yanı olgunluktur. İnsanlar birbirine saygılıdır. Hatta daha bir hoşgörülüdür.

Batının seçimleri daha soğukkanlılıkla olur ve biter. Herhalde Akdeniz insanının sıcakkanlı olmasındandır fevri davranışları.

Şayet adaylar arasında az bir fark fazsa, herhalde bağımsızların oyları, mecburen bu seçimde yarışan en yüksek oyu alan iki aday yarışmış olacak. Yani bu iş ikinci tura kalacak. Hiç belli olmaz. Göreceğiz...

Düşünüyorum yarın yapılacak Cumhurbaşkanlığı seçimlerini... Oldukça kalabalık bir aday listesi var. Bu adaylar kendi toplumdaki mayalarını hesaplayarak bu yola çıkmışlardır elbette.

Esasında bazı insanlar kendilerini kaptırıyorlar seçimlere.

“Be arkadaş, seni tanıyan çok, neden aday olmazsın?” sorusu sorulunca hemen adaylığını koyuverir. Kolay mı bu yarışa girmek. Bugün yarışanlar, partileri olan adaylardır esasında. Veya geçmişte başbakanlık ve milletvekilliği yapan değerli insanlar arenaya atılır.

Bazı insanlar vardır ki, topluma sırf mesaj versin ve içlerini boşaltsın diye aday olurlar. Bu tür insanları dinlediğinizde söylediklerinin çoğunun doğru eleştiri olduğunu anlarsınız. Lakin partilere üye olan kişiler, bir ideal veya bir hedef uğruna seçimlerde çalışma yaparlar.

Bağımsız ve kazanma ihtimali zayıf olan insanlar bu seçimde ne kadar para harcamışlardır veya harcama durumunda olmuşlardır? Yazık değil mi paralarına? Huzursuzluğu da cabası.

Bazı adaylar vardır ki, adeta her seçime abone olmuş gibi kendilerini ermaydanına atarlar. Onların da paralarına yazık değil mi?

Bugün çağımızda teknoloji diye birşey vardır. Bilgisayar marifetiyele hazırlanan efektler ve görüntüler, jenerikler insanları müthiş etkilerler. Sokaklardaki seçim panolarına asılan devasa posterler, büyük paralarla basılan el broşürleri, rozetler ve bayraklar hep para ister. Bu maksat için mali durumu iyi olan adaylar için mesele yok. Ya o maaşı ile geçinen adaylar ne yaparlar böyle durumlarda?

Siyaset, insanın eşidir çocukları ve huzurlu hayatıdır. Aktif siyaset dışında bu faktörler, size hep huzuru ve asude bir hayatı hatırlatır.

Her ne ise... Nereden nereye gelmişiz. Kısacası bu seçimlerde sessiz çoğunluk kaderimizi belirleyecek.