RUM-YUNAN İKİLİSİNİN 15 KASIM 1967’DE GEÇİTKALE VE BOĞAZİÇİ KÖYLERİNE GERÇEKLEŞTİRDİKLERİ SİLAHLI SALDIRILAR VE HEDEFİ

Abone Ol

Rum-Yunan ikilisinin Enosis’e giden yolu açma adına  21 Aralık 1963’te Lefkoşa ve Küçük Kaymaklı’ya gerçekleştirmiş oldukları  Kanlı Noel saldırılarının ardından  Rauf R. Denktaş’ın çağrısı sonrası  25 Aralık 1963’te Türk  Savaş Uçaklarının, Lefkoşa üzerinde   gerçekleştirmiş oldukları ihtar uçuşları  sonrası Kıbrıs  sorunu BM  Güvenlik Konseyi’ne  taşınacaktı.
O günde BM Güvenlik Konseyi’nin  aldığı  4 Mart 1964 tarih ve 186 sayılı kararı ile Kıbrıs’a Barış Gücü Askeri  gelmesine karşın   Enosis’e giden yolu açma adına Rum-Yunan silahlı saldırıları ve katliamları ada geneline yayılacaktı.
 Rum-Yunan ikilisinin Erenköy ve bölgesine Ağustos 1964’te gerçekleştirmiş oldukları silahlı saldırılarının ardından Türk Savaş Uçaklarının 8 Ağustos 1964’te gerçekleştirmiş oldukları bombardıman sonrası kısa bir süre için de olsa Rum-Yunan silahlı saldırılarının yoğunluğu azalırken Makarios’un hedefi Enosis’e giden yolda zamana oynamaktı.
 Ancak, 21 Nisan 1967’de Yunanistan’da sabah  saat 06.30’da gerçekleşen askeri darbe ile birlikte yönetime el koyan Albaylar Cuntasının, (Alb. Yorgios Papadopulos, Tuğgeneral Nikolas Makarezos, Tugeneral  Stilyanos  Pattakos) göreve başlamasının  hemen ardından Kıbrıs’ta başlatacakları silahlı saldırılarla öncelikli hedefleri  Anavatanımız Türkiye’nin  tepkisinin ne olacağını görmek olacaktı!.
Yine o günde  Yunan Cuntası Batı Trakya Türklerine   karşı da yoğun bir baskı politikasına girerken diğer taraftan 6 Eylül’de Türkiye Dışişleri Bakanlığı tarafından yapılan bir  açıklamada Başbakan Süleyman Demirel ile Yunan  Başbakanı   Konstantin Kollias’ın  9 Eylül’de Keşan’da ve 10 Eylül’de de Dedeağaç’ta buluşarak, Kıbrıs meselesi dahil, Türk-Yunan  münasebetlerini alakadar  eden  bütün meseleleri görüşecekleri   belirtildi..
..Türk ve Yunan Başbakanlarının 9 Eylül 1967’de Keşan’da yaptıkları ilk görüşmede Yunan Başbakanı yazılı bir teklif de vererek Yunanistan’ın tutumunu açıkladı. Dikelya’daki  İngiliz  üssüne karşılık Türkiye’den Enosis’i  kabul etmesini istiyor ve  Kıbrıs Türklerine, Yunanistan’daki ‘Müslüman’  azınlığa Lozan’da tanınmış hakları vereceğini ve Batı Trakya sınırlarında Türkiye lehine bazı değişiklikler yapacağını belirtiyordu. Bu teklif karşısında Demirel, Türkiye’nin  bir çözüm  biçimi olarak Enosis’i müzakere edemeyeceğini  bunun dışında bir çözüm bulunması  gerektiğini, Kıbrıs’ın taraflardan birine ilhak edilemeyeceğini ve Lozan dengesinin bozulamayacağını söyledi…
..10 Eylül’de Dedeağaç’ta yapılan görüşmede ise Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı Süleyman  Demirel alternatif çözüm için aşağıdaki ilkeleri sıraladı: Türkiye’nin güvenlik gereksinimleri  karşılanmalıdır. İki ülke ve Kıbrıs’taki iki toplum arasındaki denge korunmalıdır. Türk toplumunun Adanın yönetimine eşit şartlarda katılması sağlanmalıdır. Yeni çözüm şeklinin bir daha bozulmaması teminat altına alınmalıdır. Türk toplumunun ekonomik geleceği güvence altına alınmalıdır..
..12 Eylül 1967’de Ankara’da yaptığı basın  toplantısında Başbakan Süleyman Demirel  “Kıbrıs işinin bugüne kadar barışçı bir çözüme kavuşmamasında Yunanistan’ın Adayı  kendisine ilhaktan gayrı bir hal  şeklini mümkün görmemesi başlıca amil olmuştur. Türkiye Adanın ilhakına hiçbir zaman rıza göstermeyecektir” demişti.
Ekim 1967’de Kıbrıs’ı ziyaret eden Yunan Başbakan Yardımcısı ve Savunma Bakanı General Spandidakis ise, 21 Ekim’de verdiği demeçte, “Kıbrıs meselesine Kıbrıs’ın Yunanistan’la birleşmesinden başka  bir çözüm  yolu bulunamaz” diyor ve ayni  zamanda Yunan Hükümeti  Batı Trakya’da yeniden baskı uygulamaya başlıyordu..
Yunan Cunta Yönetimi Kıbrıs’ta 15 Kasım 1967’de  Geçitkale ve Boğaziçi köylerine  5000 kişilik Rum-Yunan Askeri birlikleri tankların desteğinde silahlı saldırılarda ve katliamlarda bulunacaktı. O günde Yunan Cuntasının esas amacı, anavatanımız Türkiye’nin askeri gücünü ve ne yapabileceğini ölçmekti..
O günde, Geçitkale köyünde insanlık tarihine kara bir leke olarak geçecek bir trajedi yaşanmıştı.. O günde Rum-Yunan silahlı kuvvetlerinin komutanı  General Grivas (Türk İstiklal Savaşı günlerde Yunan Ordusu ile İzmir’e çıkan ve Anadolu içlerine kadar giden Kıbrıs kökenli  Teğmen Grivas) 15 Kasım 1967’de Rum-Yunan askerleri  Geçitkale ve Boğaziçi köylerine acımasızca saldırmışlardı. Ne yazık ki o günde Rum-Yunan askeri birlikleri kadın-erkek, genç, yaşlı demeden, insanlarımızı katletmeleri yetmezmiş gibi, 15-16 yaşındaki çocuklar kurşuna dizilir ve de    yaşlı Mehmet Emin Sait kurşun sıkılarak şehit edilmesinin  ardından üzerine gaz dökülerek yakılmıştı.
Geçitkale (Köfünye) ve Boğaziçi (Aytotro) köylerinin silahlı saldırıya ve katliamlara uğradığı  ve Türklerin 24 şehit ve 40  yaralı  verdiği bu  silahlı saldırılar ve katliamlar asla göz ardı edilemez ve de edilmemelidir. 15 Kasım 1967’de Geçitkale ve Boğaziçi köylerine  yapılan silahlı saldırılarda yaşamlarını yitiren  24 Türk’ün listesi şöyle idi: Bayram Mani (Geçitkale), Bayram Mehmet Gunni (Geçitkale),Cemaliye Hüseyin Luricadi (Geçitkale), Cemal Mani (Lefkara), Eray Mehmet Gugo (Geçitkale), Hasan Kanizi Broisto (Geçitkale), Hasan Velet  (Geçitkale), Hüseyin Aziz (Lefkara), Hüseyin Hasan (Geçitkale), Hüseyin Kudi (Boğaziçi), Hüseyin Mevlit (Boğaziçi), İsmail Şakir (Lefkara), Kasım Ali (Geçitkale), Mehmet Emin Sait (Geçitkale), Mehmet İbrahim (Geçitkale), Mehmet Şakir (Boğaziçi), Meryem Süleyman  (Lefkara), Mustafa Halil (Lefkara), Mustafa Hasan (Geçitkale), Mustafa Koççini (Lefkara),  Mustafa Muharrem (Boğaziçi), Osman  Gaculli (Geçitkale), Osman  Şevket Polo (Lefkara) ve  Remzi Cemal (Geçitkale)
Geriye dönüp bakacak olursak; 21 Aralık 1963 Kanlı Noel saldırılarının ardından Lefkara’daki Türkler Geçitkale’ye; Marononi’deki Türkler Boğaziçi Köyüne, Aksu’daki Türkler de Geçitkale, Ötüken ve Boğaziçi köylerine dağılmışlardı. Neticede bölgede Türk nüfusu barındıran 4 köy kalmıştı: Geçitkale (tüm nüfusu Türk), Ötüken (Tüm nüfusu Türk), Boğaziçi (karma) ve  Alaminyo (karma).
O günde Geçitkale ve Boğaziçi köylerine emrindeki Rum Milli Muhafız Ordusu ve Yunan Askeri Tümeni Komutanı E. General Grivas,  bir bakıma baltayı taşa vurmuştu. Garantör devlet olarak Anavatanımız Türkiye’nin,  askeri müdahale kararı almasının ve de Türk Savaş Uçaklarının  ihtar uçuşlarının ardından BM müdahaleye engel olmak isterken varılan anlaşmanın ardından 29 Kasım 1967’de 12000 Yunan Askeri ve E. General Grivas’ın adadan çıkması sağlanırken 4 Mart 1964’ten beri Rum liderliği tarafından adaya girişi yasaklanan Türk Cemaat Meclisi Başkanı Rauf R. Denktaş giriş yasağının kalkmasının ardından 13 Nisan 1968  tarihinde adaya dönecek ve toplumlararası görüşme süreci Rauf R. Denktaş ve Glafkos Klerides arasında 3 Haziran 1968’de başlayacaktı.
O günde varılan anlaşma çerçevesinde  Kıbrıs’ta Türklere serbest dolaşma hakkı tanınır ve  barikatlar kaldırılırken, Gettolara kapatılmış olan  Kıbrıs Türklerinin çevresindeki kuşatmalar da hafifletiliyordu.  Bu gelişmelerle  Makarios, Adadan göç etmek isteyen Türklere bir daha geri dönmemeleri şartı ile   her türlü desteği verecekti!.
Ancak, tüm yaşananlara karşın  Yunan Cuntası yine de rahat durmayacak ve Enosis’in gerçekleştirmek için harekete geçecekti. Nitekim  15 Temmuz 1974’te Yunan Cuntası desteğinde RMMO ve EOKA-B’nin Makarios’a karşı düzenlediği darbenin ardından Makarios’un yerine getirilen EOKA’cı Nikos Sampson  17 Temmuz 1974’te Kıbrıs Helen Devletini ilan edecekti!..
Bu gelişmelere  anavatanımız Türkiye’nin sessiz kalması mümkün değildi.. Nitekim düzenlenen 20 Temmuz Barış Harekatı ile Kıbrıs’ta iki bölgelilik oluştu.  Kıbrıs’a barış ve huzur geldi.
13 Şubat 1975’te Kıbrıs Türk Federe Devleti ilan edildi. Yıllarca devam eden görüşme sürecinden olumlu bir sonuca varılamamasının ardından 15 Kasım 1983’te bağımsız ve egemen devletimiz Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti ilan  edilmiştir.
Gerçek şu ki günümüzde 15 Kasım günlerinde;  bir yandan  bağımsız ve egemen devletimiz Kuzey  Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin kuruluşunun yıl dönümü etkinlikleri  yer alırken diğer yandan da Geçitkale ve Boğaziçi şehitlerimizi saygı ile anmaktayız.
Sonuç olarak; Kıbrıs Türk halkına düşen görev, anavatanımız Türkiye’nin desteğinde  bağımsız ve egemen devletimiz Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetini yaşatmak ve tanınmasını sağlamaktır.
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Sen Çok Yaşa..
 
Kaynak:1-https://www.milliyet.com.tr/gündem/kibrista-irenisin-kisa-tarihi-6161387
Kaynak:2-F.Armaoğlu, 20.yüzyıl Siyasi tarihi, Cilt 1, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları
Kaynak:3-Oran B.(Edit), Türk Dış Politikası, İletişim Yayınları, İstanbul
Kaynak:4- www.kibrisgazetesi.com/gecitkale-bogazici-olaylari-ve-sonuclari-makale,3829.html
Kaynak:5-https://kibrisvolkan.net/gecitkale-bogazici-saldirilari-2-5935.html
https:6-//www.kibrisgazetesi-com/gecitkale-bogazici-trajedisini-unutamayiz-makale,15306.html