ÖLÜMÜNÜN 84. YIL DÖNÜMÜNDE ATAMIZI SAYGI VE ÖZLEMLE ANIYORUZ
Atatürk, bir fani olmanın ötesinde, fikirleri ve eserleri ile sonraki kuşaklara ışık tutan, yol gösteren idealler ve ilkeler bütünüdür. Atatürk’ün eserlerini ve fikirlerini canlı tutmak, bu yolda ilerlemek O’nu dogma haline getirmek değildir. Atatürk ve Atatürkçülük bugün dahi geçerliliğini korumaktadır ve gelecekte de korumaya devam edecektir.
Atatürk “ Yaptığımız devrimlerin amacı Türk Milletini çağdaş ve tam anlamıyla medeni bir toplum haline ulaştırmaktır” diyerek Türk ulusuna ve kurduğu Türkiye Cumhuriyeti’ne “Çağdaş uygarlığa ulaşmak ve geçmek” hedefini göstermiştir..
.. “Atatürk’ün gösterdiği çağdaş uygarlığa ulaştık, burada duralım” denilemez. Duran geri kalır. Atatürkçülük devrimciliktir. Devrim durmaz. Bu nedenle Atatürkçülük asla geçerliliğini yitirmez. Kaynak:1- Dr. Cihangir Dumanlı, Atatürk Yaşıyor Hep Yaşayacak, Bütün Dünya Başkent Üniversitesi Kültür Yayını, s.8-10, 1 Kasım 2021
Atatürk’ün doğumunun 100. Yılında UNESCO şu ifadelerle 1981 yılını “Atatürk Yılı” olarak ilan etmiştir:
“Atatürk, uluslararası anlayış ve barış yolunda çaba harcayan üstün bir kişidir.. Sömürgecilik ve emperyalizme karşı savaşan ilk önderdir.. İnsan haklarına saygılı, dünya barışının öncüsüdür.. İnsanlar arasında hiçbir din, dil ve cinsiyet ayırımı gözetmeyen eşsiz bir devlet adamıdır.”
..Binlerce kitaba sığmayan düşünceleri, emperyalizme karşı oluşu, fikirleri, Başkomutan ve çağdaş uygulamaları ile önder bir devlet adamı olarak dünyaya örnek liderliği günlere , aylara, yıllara ve asırlara sığmayacak denli yücedir ve tarihe ışık tutmaktadır..
.. İstiklal, tam bağımsızlık, laiklik, çağdaşlık, akıl, bilim, vatan ve insan sevgisi yolunda, asırlar ötesini gören başkomutan ve kurucu önder bir devlet adamı olarak hayatını harcayan ve bütün dünya liderlerine ilham kaynağı olan Gazi Mustafa Kemal Atatürk, Türk Milletinin gönlünde ve benliğinde sonsuza dek yaşayacaktır..
..Mustafa Kemal Atatürk’e karşı şükran borcumuzu ödemenin ve bağlılığımızı göstermenin en iyi yolu, eserlerini, düşüncelerini ve önderliğini, özüne ve sözüne uygun olarak , 10 Kasım’larda ve diğer günlerde anmak, anlamak ve düşüncelerini uygulamaktır..
..Atatürk’ün milletine son buyruğu: “Benim Türk milletine, Türk Cumhuriyetine ve Türklüğün istikbaline ait görevlerim bitmemiştir, sizler onları tamamlayacaksınız. Siz de, sizden sonrakilere benim sözümü tekrarlayınız”.
..Ulu Önder Atatürk’ün her sözünü hatırlayarak ve son sözünü de hep tekrarlayarak, rahmet, minnet saygı, şükranla ve her geçen gün artan özlemle anıyoruz.. Kaynak:2- Yahya Aksoy, Atatürk’ü Anmak ve Anlamak, Bütün Dünya, s.6-7, Başkent Üniversitesi Kültür Yayını, 1 Kasım 2018
Ulu Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk; devlet kuran ve yaşatan, savaştan barış yaratan usta bir politikacıydı, örnek bir devrimciydi. Matematik ve Geometriye, Matematik kitabı yazacak denli hakimdi. Bilgi birikiminde, okuduğu dört bine yakın kitabın büyük payı vardı. Sağlam karakterli bir insandı Atatürk. İstiklal ve Hürriyet sevdası kadar, sorumluluk duygusu ve iradesi de kuvvetliydi. Disiplinli, birleştirici, iyimser, öngörüsü yüksek , idealist ve özgüvenli bir liderdi..
..Atatürk’ün özgüveni ne silahlı güce, ne fiziki ve siyasi güce , ne yetkilerine , ne de kabadayılığa dayanmıştır. Çok ilginçtir en zayıf olduğu zamanlarda ise barışa hizmet etmiştir. Milli mücadelenin ilk aylarında görevden alınmış, tüm yetkilerini, maaşını ve üniformasını kaybetmiştir. “Ordu Yok” demişlerdir “Kurulur” demiştir. “Para yok” demişlerdir “Bulunur” demiştir. “Düşman çok” demişlerdir “yenilir” demiştir. Söylediği her şeyi yapmış, yapamayacağı hiçbir şeyi de söylememiştir..
..1919 Eylül’ünde Doğuda Ermeni olaylarını incelemeye gelen General Harbord kendisine Türk tarihini okuduğunu, çok güçlü ordular kurup komutanlar yetiştiğini, ancak Birinci dünya Savaşı’nda dört müttefikle yenik düşüldüğünü, kurulu bir ordu yokken nasıl mücadele edeceğini sorduğunda; General’e Türk tarihini okuduğu için teşekkür etmiş ancak, “Emperyalist pençesine düşen bir kuş gibi yavaş yavaş aşağılık bir ölüme mahkum olmaktansa babalarımızın oğulları olarak vuruşa vuruşa ölmeyi tercih ediyoruz” şeklinde konuşmasını bitirmiştir..
..Atatürk’ün en büyük güven kaynağı, Türk ulusunun onursuz bir yaşamı kabullenemeyeceğine, varını yoğunu özgürlüğü için vermekten çekinmeyeceğine olan inancı olmuştur. Kendisine ne zaman güzel sözler söylense bunu hemen Türk milletine mal etmiştir. Cephede yendiği düşmanlarını bile öyle etkilemiştir ki onları kendine hayran bırakmıştır. Kendinden önceki tarihi çok iyi bildiği gibi, attığı her adımda hem yaşadığı günü hem de asırlar sonrasını hesap etmiştir. Kaynak:3- Dr. Gülhan Seyhun, Savaştan Barış Yaratan Atatürk, Bütün Dünya, s.11-16, Başkent Üniversitesi Yayını, 1 Kasım 2018
Dünya tarihinde ölümünün üzerinden dört nesil geçmiş olmasına rağmen hala daha sürekli artan bir saygıyla, özlemle anılan, koyduğu ilkelerin hayata geçirilmesine bu denli ihtiyaç duyulan başka bir lider yoktur. Bunu görmek için Atatürk’ün çağdışı, 1920’lerin, 1930’ların liderlerinin akıbetine bakmak yeterlidir. Çoğunun ideolojileri geçerliliğini yitirmiş, heykelleri yıkılmış, unutulmuşlardır..
..Oysa büyük Atatürk ve Atatürkçülük bugün dahi geçerliliğini korumaktadır ve gelecekte de koruyacaktır.
Kendi deyimi ile Bağımsızlık Savaşı “Türk Milletini Sömürmek İsteyen Kapitalizme ve Emperyalizme” karşı yapılmıştır.
Dün olduğu gibi bugün de Atatürk’e ve onun ilkelerine artan ölçüde ihtiyaç duyulmaktadır ve de yüz yıllar geçse de bu ihtiyaç devam edecektir. Karşı devrimcilerin Atatürk’ü unutturma çabalarına rağmen ulusal bayramlarda ve 10 Kasımlarda gönüllü Anıtkabir ziyaretlerinin her yıl artması bunun bir göstergesidir.. Atatürk ve Atatürkçülük yaşamaktadır ve yaşayacaktır. Kaynak:4- Dr. Cihangir Dumanlı, Bu yıl Ölümünün 81. Yıl dönümünde Atamızı Yine Gittikçe Büyüyen Saygı ve Özlemle Anıyoruz. Bütün Dünya, s.11-13, Başkent Üniversitesi Kültür Yayını, 1 Kasım 2019
Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk, Türk Kurtuluş Savaşının başlangıcından itibaren Türkiye Cumhuriyetinin kurulmasını düşünmesine karşın, bu düşüncesini sözcük olarak açığa vurmayı sakıncalı görmüştü. Çünkü, o yıllarda halkın ve TBMM’deki bir çok milletvekilinin Saltanata olan bağlılığını çok iyi biliyordu..
Uygulamadaki rejimin adının Cumhuriyet olarak konulması, bir karışıklığa, hatta ve hatta bir kardeş kavgasına yol açabilirdi. Öncelikle işgalcilerin yurttan çıkarılması ve bağımsız bir devletin kurulması gerekiyordu..
Atatürk kendine bu dönemde “Rejimin adı nedir” diye sorulduğunda “Halk Hükümeti” diye yanıt vermiştir. Atatürk Türk Kurtuluş Savaşı başarıyla sona erdikten sonra, zaten hiçbir anlamı kalmamış olan Saltanatı ve Halifeliği bütünüyle etkisiz hale getirecek ve böylelikle Cumhuriyetin önündeki bütün engeller de ortadan kaldırılacaktı..
Atatürk bu gelişmeleri şöyle özetlemektedir: “Millet , geleceğini doğrudan doğruya eline aldı ve millet saltanat ve egemenliğini bir kişide değil, bütün bireyleri tarafından seçilmiş vekillerinden meydana gelen bu yüce Meclise teslim etti. İşte o Meclis, Türkiye Büyük Millet Meclisi’dir. Bundan başka bir egemenlik makamının hükümetine TBMM derler ve bundan başka bir egemenlik makamı, bundan başka bir hükümet kurulu yoktur ve olamaz.
Atatürk’e göre; “Millet egemenliğini isyan ederek almıştır. Alınmış olan egemenlik hiçbir neden ve şekilde bırakılamaz ve geri alabilmek için daha önce kullanılmış olan yöntemleri kullanmak gereklidir”
Cumhuriyet, geniş anlamıyla egemenliğin “Milletin Bütününe Ait Olmasıdır. Cumhuriyet, Hem Bir Devlet, Hem De Hükümet şeklidir.”
Sonuç olarak; Atatürk ve Atatürkçülük yaşamaktadır ve de hep yaşayacaktır. Ulu Önder Atatürk’ün her sözünü hatırlayarak ve son sözünü de hep tekrarlayarak rahmet, minnet, saygı ve şükranla ve de her geçen gün artan bir özlemle anıyoruz. Onun tahtı büyük Türk milletinin kalbidir..
Ne Mutlu Türküm Diyene..