KKTC ve GRİ BÖLGE

Abone Ol

Gri bölge, adından da anlaşılacağı gibi net bir sınırı olmayan, denetim ve hukuk açısından ‘belirsiz’ alanları tanımlamak için kullanılan bir kavramdır. Kuzey Kıbrıs özelinde gri bölgeyse coğrafi tanımın ötesinde; devletin hukuk ve denetim mekanizmalarının zayıf işlemesi nedeniyle kayıt dışı ve yolsuzluk faaliyetlerin gölgesinde kalan sosyal ve ekonomik alanları ifade etmektedir. Yani bir nevi “kimin sorumlu olduğu belli olmayan” alanların bütünüdür diyebiliriz.

HUKUKUN ZAYIF UYGULANMASI VE YAPISAL SORUNLAR

Kuzey Kıbrıs’ta gri bölgeyi oluşturan en önemli unsur; adada hukukun zayıf uygulanması durumudur. Yolsuzluk iddiaları, kara para aklama ve kayıt dışı ekonomi adada tartışılmaya devam edilen ciddi meseleler arasındadır. Şeffaflık Uluslararası – Yolsuzluk Algı Endeksi’nin (TI-CPI ) yapmış olduğu çalışmaya göre Kuzey Kıbrıs'ın 2024 yılı için Yolsuzluk Algı Skoru 100 üzerinden 26. Bu hesaplamaya göre KKTC dünya sıralamasında 180 ülke arasında 140’ıncı sırada yer alıyor. Bu ciddi algı skorunun yanı sıra, yolsuzlukla mücadele alanında çalışan yerel sivil toplum kuruluşları (STK'lar), bağımsız denetim mekanizmalarının ve savcılık birimlerinin soruşturma kapasitelerinin artırılması yönünde sürekli çağrılarda bulunmaktadır. Bu çağrılar, iddiaların ciddiyetini ve toplumsal talebi pekiştirmektedir. Öte yandan, 2020 yılında %39,8 olan gayri resmi ekonominin GSYİH'ye oranı, 2021 yılında %42'ye ve 2022 yılında %48'e yükselmiştir.

Ada halkı, devletin hem kendi haklarını hem de toplumsal düzeni koruyabileceğine dair kuşkuya düşüyor. Güvenlik zafiyetleri, hukuki boşluklar ve cezaların yetersiz uygulanması hali gri bölgeyi görünmez ama etkisi büyük bir sorun hâline getiriyor. Bu zafiyetlerin temelinde yatan en büyük yapısal sorunsa, adanın uluslararası statüsünden kaynaklanan sürekli siyasi istikrarsızlık ve 'geçici devlet' algısıdır. Bu algı, siyasetçileri ve bürokratları uzun vadeli, maliyetli ve şeffaflık gerektiren reformlar yerine, günü kurtaracak çözümlere yöneltiyor. Bu durumda da yolsuzluk iddiaları ve kayıt dışılık, sadece birer sorun olmaktan çıkıp, sistemin istikrarsızlığından beslenen kalıcı bir 'yönetim biçimine' dönüşme tehlikesi taşıyor.

EKONOMİK BELİRSİZLİKLER VE GÖÇMEN ETKİSİ

Bir diğer belirleyici unsursa, yabancı yatırım ve göçmen sayısındaki artışla birlikte ortaya çıkan belirsizliklerdir. Tapu düzenlemelerindeki eksiklikler, mülk alım‑satım süreçlerindeki denetimsizlik hem yerel halkı hem de yatırımcıları risk altında bırakıyor. Bu durum, gri alanın sadece hukuki değil ekonomik bir sorun olarak da kendini gösterdiğini ortaya koyuyor. 2023 yılı itibarıyla Kuzey Kıbrıs’a gelen yabancı yatırımcı sayısı önceki yıla göre %12 artış göstermiştir. Bu hızlı ve kontrolsüz değişimse, yerel halkta bir 'yabancılaşma' hissi ve kültürel bir erozyon kaygısı yaratıyor. Suç oranlarındaki artış iddiaları, sosyal medya üzerinden yayılan dezenformasyonla birleşerek, yerleşik halk ile yeni gelenler arasında derinleşen bir güvensizlik ortamına yol açmaktadır.

TOPLUMSAL ETKİLER

Gri alanın toplumsal etkileri de oldukça büyüktür. Devlete güvenin zayıflaması, vatandaşların günlük yaşamını etkilediği için insanlar kendi haklarını savunmakta zorlanıyor. Toplumsal huzur ve adalet algısı sarsılıyor. Bu arada, gri alan yalnızca sorun değil, aynı zamanda bir uyarı işaretidir. Devlet mekanizmalarının güçlendirilmesi, şeffaflık ve hesap verebilirlik kültürünün yerleşmesi, gri alanı daraltabilir ve toplumsal güveni yeniden tesis edebilir.

SONUÇ: GRİ BÖLGENİN SINIRLARI KAPATILABİLİR

KKTC’de gri bölge, ekonomik, hukuki ve toplumsal bir kriz alanıdır. Siyaset ve hukuk alanındaki boşluklar doldurulmazsa şaeyt, gri alan genişlemeye devam edecek ve adada yaşayan herkesin hayatını etkileyecektir. Halkın devlete güven duyduğu bir Kuzey Kıbrıs, gri bölgeyi görünmez bir sınır olmaktan çıkarabilir ve adadaki diğer sorunlara çözüm üretecek bir zemine dönüşebilir. Tam da bu noktada bu tabloyu değiştirmek, Meclis'in yasa yapma ve denetleme yetkisiyle birlikte; %62,76 halk desteği ile koltuğuna yeni oturan Erhürman'ın bu yasaları etkin bir şekilde uygulama ve reformları hayata geçirme sorumluluğunun eş zamanlı ve iş birliği içinde yerine getirilmesine bağlıdır. Ortak ve kolektif bir sorumlulukla bu iş halledilebilir. Kıbrıs halkına da büyük sorumluluk düşüyor. Gri bölgeyi yaratan sisteme boyun eğmeden, devlet mekanizmalarının güçlendirilmesini talep eden aktif bir güç olarak siyasetçiler ve bürokratlar üzerinde şeffaflık ve hesap verebilirlik kültürünü yerleştirmeleri yönünde sürekli baskı kurulabilirse şayet; devlet ‘zafiyetlerinden’ arındırılacak ve halkın devlete güven duyduğu, diğer sorunlara çözüm üretecek bir zemine dönüştürülebilecektir. Böylece, kayıt dışılık, yolsuzluk ve hukuki zafiyetler ortadan da kalkmış olacaktır.