KIBRIS’TA BAĞIMSIZ VE EGEMEN İKİ DEVLET GERÇEĞİ VARKEN

Abone Ol

“Yarım asırdır devam eden  Kıbrıs görüşmelerinde  bugüne kadar bir noktaya gelindiğini, ancak bugüne kadar iki devlet siyasetinin dünya kamuoyunun  gündeminde hiç bu kadar  yer bulmadığını” söyledi. “3 ayda bu işi bitiririm” demediğini, ancak “Egemenlik, iki devlet” siyasetini ortaya koyduklarını  ifade eden sayın Tatar, Türkiye’nin gücünün arkalarında olduğunu ve Türkiye’nin Kıbrıs Türk halkının siyasetini desteklediğini vurguladı..
“Tanınmıyor olabiliriz ama Kıbrıs’ta iki ayrı halk ve iki devlet olduğunu herkes biliyor” diyen Tatar, bu siyaseti kalıcı hale  getirdiklerini ve kısa sürede bu siyaseti  dünya kamuoyunun   gündemine  taşıdıklarına dikkat çekti.“Yapılan bu kutsal ve değerli mücadeleye kimse gölge düşürmesin. Kimse yaptığımız işi küçümsemesin” diyen sayın Tatar , bu büyük Kıbrıs davasında özlenen bir aşamaya  geldiklerini vurguladı. Tatar, Federasyonun geride kaldığını, gerekçeleriyle yaşananlarla söyleyip , iki  devlet siyasetine   gelmenin, kabul ettirmenin, anlayış görmenin, sempati görmenin önemine vurgu yaptı.
New York’ta 25 Eylül Cumartesi günü KKTC Cumhurbaşkanı sayın Ersin Tatar ve BM Genel Sekreteri AntonioGuterres bir araya geldiler. 45 dakika süren görüşmeye KKTC Dışişleri Bakanı sayın Tahsin Ertuğruloğlu, Özel Temsilci Ergün Olgun, Müzakere Heyeti üyesi Osman Ertuğ ve KKTC New York Temsilcisi Mehmet Dana eşlik etti..
27 Eylül 2021 Pazartesi günü New York’ta BM Genel Sekreteri AntonioGuterres, KKTC Cumhurbaşkanı sayın Ersin Tatar ve GKRY Lideri Anastasiadis ile gayrı resmi üçlü bir görüşme  gerçekleştirmiştir.. BM Genel Sekreteri Guterres’in  liderlerin onurlarına öğle yemeği verdi. Üçlü toplantıda sayın Tatar: “Eşit uluslararası statümüz kabul edilmeden resmi bir müzakere      sürecine girmeyeceğiz” dedi.KKTC saati ile 20.15’te başlayan   üçlü görüşme saat 22.00 sıralarında sona erdi..
BM Genel Sekreteri AntonioGuterres,  KKTC Cumhurbaşkanı sayın Ersin Tatar ve GKRY Lideri NikosAnastasiadis arasında yapılan 2 saatlik görüşenin ardından  Türkevi’nde  basın toplantısı düzenleyen  sayın Ersin Tatar: görüşmeyi  “Verimli ve farklılıkların ortaya konduğu bir görüşme” olarak değerlendirdi ve  “Eşit uluslararası statümüz kabul edilmeden resmi müzakere masasına oturmamız söz konusu değildir” dedi.
Basın toplantısında yaptığı açıklamada “BM  Genel Sekreteri’nin arabuluculuğu çerçevesinde iki tarafın da onay vereceği bir pozisyon yakalanmadığı taktirde herhangi bir görüşmenin  başlamayacağını  BM Genel  Sekreterinin de kabul ettiğini belirten KKTC Cumhurbaşkanı sayın Ersin Tatar: Rum tarafının görüşmelere CransMontana’da  kaldığı yerden devam etmesi yönündeki ısrarını devam ettirdiğini, Kıbrıs Türk tarafının ise özellikle kendisinin Cumhurbaşkanı olarak seçilmesinin ardından bunun artık geçmişte kaldığını”  söyledi. Devamla sayın Tatar: “Gerçek şu ki,  Rum liderliği Adanın tek sahibi olma imtiyazını sürdürmek istemektedir. Kıbrıs Türk halkı ile ne eşitliği, ne egemenliği ne  yetkiyi, ne de zenginlikleri  paylaşmak istiyor…” dedi.
Söz konusu görüşmede GKRY lideri Anastastasiadis Rum tarafının ve Yunanistan’ın ortak Helen görüşleri  doğrultusunda “Bir siyasi çözümün ancak ve ancak Uluslararası Toplumun  Helen milletinin tek egemeni konumundaki Kıbrıs Cumhuriyeti’ne  Kıbrıs Türklerinin  ‘azınlık’  statüsü altında  katılması gerektiğini” önerdi..  GKRY Lideri Anastasiadis’e göre  “Merkezi hükümette sürdürülebilir bir yönetim şekli  gerekir. Bu da Kıbrıs Türklerinin Kıbrıs Cumhuriyeti’ne  ‘azınlık’  statüsü altında  katılması ile mümkündür.” Dedi.
Diğer bir değişle Rum liderliğinin hedefi;  Kıbrıs Türk halkının egemenliğinin bir sembolü olan  bağımsız ve egemen devletimiz Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ni  ortadan kaldırıp, Helen egemenliği altındaki ‘sözde’ Kıbrıs Cumhuriyetine  ‘azınlık’ haklarıyla  yamalamaktır.
Kıbrıs Türk halkı bunu asla kabul edemez. Kıbrıs Türk halkı olarak egemenliğimizin sembolü durumunda olan bağımsız ve egemen devletimiz Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nden vazgeçerek ‘sözde’ Kıbrıs Cumhuriyeti’ne asla yama olamayız.  Kıbrıs Türk halkı olarak  1963-1974 yılları arasında  yaşadıklarımızı yeniden yaşamak istemiyoruz. Kıbrıs Türk halkının, Mücahit halkımızın,  kahraman Mehmetçiklerimizle omuz omuza  yürüttüğü  ulusal egemenlik mücadelemize gölge  düşüremeyiz, Mücahit halkımızın  aziz şehitlerimizin ve kahraman Mehmetçiklerimizin  kemiklerini sızlatamayız..
BM Genel Sekreteri Guterres’in liderlerle gerçekleştirmiş olduğu gayrı resmi görüşmeyle ilgili açıklama yayınlanmadı. Konu ile ilgili olarak  Politis Gazetesi  BM’nin Kıbrıs Türk ve Rum tarafıyla gerçekleştirdiği istişarelerde iki anlaşmazlık ortaya çıktığını ve bunlardan birincisinin BM Genel Sekreterinin Kıbrıs Özel Temsilcisinin adı ve yetkileriyle alakalı olduğuna işaret eden gazete, Rum tarafının BM Güvenlik  Konseyine rapor verecek bir Özel Temsilci atanmasında ısrarcı olduğunu belirtti.
Yapılan istişareler sırasında ortaya çıkan ikinci ve daha esaslı olan anlaşmazlığın ise , diyaloğun yeniden başlamasıyla alakalı olduğunu kaydeden gazete, Rum tarafının müzakerelerin ne zaman ve hangi noktadan yeniden başlayacağıyla ilgili bir  zaman takvimi ortaya konmasını istediğini ayni zamanda müzakerelerin CransMontana’da kaldığı yerden başlaması gerektiği görüşünde olduğunu kaydetti..
Kıbrıs Türk tarafının ise egemen eşitliğin müzakerelerin başlamasından önce  tanınması  gerektiğinde ısrarcı olduğunu yazan gazete, bu durumun BM Genel Sekreterinin Kıbrıs sorununda atılacak  bir sonraki adımlara yönelik kararlarını zorlaştırdığını ileri sürdü..
Taraflar  arasındaki tüm farklı düşüncelere karşın  30 Eylül 2021 tarihli   yerel basınımızda yer alan habere göre Rum Dışişleri Bakanı NikosHristodulidis: “Kıbrıs için tek geçerli çözüm federasyondur. BM  Güvenlik Konseyi kararları temelinde yarın bile müzakerelere  başlayabiliriz” dedi. “Kıbrıs sorununun çözümünün müzakerelerden geçtiğini” öne süren  Hristodulidis: “Türkiye ile Kıbrıs Türklerinin istediği iki devlet çözümünün tek seçenek teşkil etmediğini, çünkü BM Güvenlik Konseyi kararları ve  Guterres’in yetkileri dışında olmasından ötürü, Kıbrıslı Rumların bunu tartışmayacaklarını bile” ileri sürdü .
Rum Ortodoks Kilisesi Başpiskoposu II. Hrisostomos: “Ersin Tatar, Ankara tarafından güdüleniyor. T.C Dışişleri , açıklamalarımdan rahatsız olmuş. Varsın rahatsız olsun, beni hiç ilgilendirmez, istediklerini yapsınlar” dedi.  Devamla Başpiskopos II. Hrisostomos:  “ Ankara’nın hedefi de Kıbrıs’ta Kıbrıs Türk devleti yapmak olduğunu biliyoruz. Yaptı ama sahte devlettir. Kimse tanımıyor.  Bizim tanımamızı istiyorlar. Başta başkan olmak üzere Kıbrıs Türk devletini tanıyabilecek tek kişi yoktur. Olduğuna inanmıyorum. Kilise olarak biz böyle bir şeyi reddediyoruz..  Yüzde 18 ile yüzde 82’nin eşit  olamaz” dedi.
Özetle  Rum liderliği bütün adanın tek sahibi olma imtiyazını devam ettirmek istiyor. Rum liderliği Kıbrıs Türk halkı ile  ne yetkiyi ne de  zenginlikleri paylaşmak istiyor.Rum-Yunan ikilisi günümüzde hala daha Megali İdea hayalleri içinde yaşar ve de Kıbrıs Türk halkını ‘azınlık’ hakları ile ‘sözde’ Kıbrıs Cumhuriyetine yamalamak isterken, Garanti Antlaşmaları iptal edilmeli, Türk askeri adadan gitmeli derken ve de Girit misali yok etmek isterken aramızda hala daha yıllardan beri  devam eden Rum uzlaşmazlığını görmezden gelenler vardır..
Hala daha aramızda federasyonu savunanlar vardır. Gerçek şu ki Rum’un hedeflediği federasyon ile Kıbrıs Türk halkının geçmişte hedeflediği federasyon arasında dağlar kadar fark vardır!.. Günümüzde hala daha ,  iki devletli çözüm yerine federasyonu savunmak  çok üzücüdür.  Kaldı ki 21 Aralık 1963 Kanlı Noel saldırıları ile eşit ortağı olduğumuz Kıbrıs Cumhuriyetinden   silah zoru ile dışlandık. Rum zihniyeti dün ne ise bugün de aynen devam ediyor.. Rum-Yunan ikilisinin tarihin derinliklerinden gelen Megali İdea hedeflerinden vazgeçmedikleri ve de vazgeçmeyecekleri çok açık ve net iken Kıbrıs Türk halkına düşen görev bağımsız ve egemen devletimiz Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ne dört elle sarılmaktır..
Rumlarla federasyon  çatısı altında bir arada olmayı hedefleyen ve bu yolda vermemesi gereken tavizleri veren hatta  KKTC Meclisine dahi sormadan siyasi bir çözüm adına ‘Harita’ veren ve de  Rum’un gerçek hedeflerini  çoookkgeç anlayan   KKTC’nin 4. Cumhurbaşkanı sayın Akıncı’nın  sözlerini hatırlatmakta yarar vardır!...
28 Haziran-07 Temmuz 2017 tarihleri arasında devam ederken  7 Temmuz sabahı  saat 03.15’te CransMontana Otelini Rum-Yunan ikilisi terk ederken  onlarca yıl devam eden Federasyon görüşme süreci de sona eriyordu..
O günde  “Bu Bizim Neslin Son Denemesiydi!” Diyen  Sayın Akıncı  “Federasyon artık bitti…Dünyanın  sonu değil, Biz Kıbrıs’ta hak ettiğimiz şekilde  yaşamanın yolunu bulacağız” demişti..Ancak bu sözleri dile getiren sayın Akıncı kısa süre sonra çark edecekti!..
Gerçek şu ki daha önceki yıllarda da  çok kısa bir görüşme süreci sonunda Rumlarla adil ve kalıcı bir siyasi çözümü gerçekleştireceğine yürekten  inanan  KKTC’nin 2. Cumhurbaşkanı sayın Mehmet Ali Talat;  Rum Lideri Hristofyas’ın uzlaşmaz  tutumu karşısında   “Rum liderliğinin adil ve  kalıcı , sürdürülebilir bir anlaşma istemediğini”  dile getirerek : “Daha Ne Yapayım Gidip Kendimi Saray Önünde Asayım mı?” demekten kendini alamamıştı..
Sonuç olarak; çok iyi bilmeliyiz ki, Rum-Yunan ikilisinin Megali İdea hayalleri çerçevesinde   gerçekleştirmeyi hedefledikleri Enosis’i gerçekleştirebilmek için  hedeflerine giden yolda  öncelikleri bağımsız ve egemen devletimiz Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin bir şekilde  ortadan kaldırmasını sağlamaktır!..
Kıbrıs Türk halkı olarak dünden bugüne  haklı davamızın savunucusuyuz ve bu yolda    Anavatanımız Türkiye’nin desteği bizimle beraberdir.  Dün olduğu gibi bu gün de Rum-Yunan ikilisi  hala daha Megali İdea hayali içinde yaşarken Kıbrıs Türk halkı Federal çözüm diyerek gerilere giderek yeni maceralar peşinde koşamaz ve de koşmayacaktır. 
Dünya kamuoyu ve de içimizden bazıları kabul etmelidirler ki, 20 Temmuz 1974 Barış Harekatı ile Kıbrıs’a barış ve huzur geldi.  Kıbrıs Türk Halkı  15 Kasım 1983’te  bağımsız ve egemen devletimiz Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ni ilan  etti.  
Rum-Yunan ikilisi bize “Garanti Antlaşmaları iptal edilmeli, Türk Askeri Adadan gitmeli” diyemez ve dahası, kahraman Mehmetçiklerimizin, Mücahit halkımızın  aziz şehitlerimizin kanı ve canı pahasına verilen mücadelenin sonunda 15 Kasım 1983’te ilan edilen  bağımsız ve egemen devletimiz Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nden geri adım atmamızı hiç kimse bizden  beklemesin..
Kıbrıs Türk halkı Rum-Yunan ikilisinin oyununa gelmeyecek ve de bağımsız ve egemen devletimiz Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetini ilelebet yaşatacak ve de tanınmasını sağlayacaktır.Dünya kamuoyu Kıbrıs’taki gerçekleri görmezden gelemez..
Kıbrıs’ta Var Olan Bağımsız ve Egemen İki Devlet Gerçeği kabul Edilmelidir..
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Sen Çok Yaşa…