KIBRIS’TA BAĞIMSIZ VE EGEMEN İKİ DEVLET GERÇEĞİ KABUL EDİLMELİDİR (3)
“Kendisine son pozisyonumuzu ifade ettik. Meseleleri yakından izlediğimizi kaydettik. Egemen ve uluslararası eşit statü talebimizin kabul edilmesi halinde kapsamlı görüşmelere geçilebileceğini aksi taktirde kapsamlı görüşmelerin eski zeminde herhangi bir netice vermeyeceğini söyledik” dedi. Görüşmede sayın Ersin Tatar’a, Dışişleri Bakanı Tahsin Ertuğruloğlu, Özel Temsilci Ergün Olgun, Müzakere Heyeti üyesi Osman Ertuğ ile KKTC New York Temsilcisi Mehmet dana eşlik etti.
Yine Birleşmiş Milletler (BM) Genel Sekreteri Antonio Guterres, 27 Eylül Pazartesi günü Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı sayın Ersin Tatar ve Güney Kıbrıs Rum Yönetimi Lideri Nikos Anastasiadis ile gayrı resmi üçlü bir görüşme yapacak.
Ancak, 24 Eylül 2021 tarihli yerel basınımıza yansıyan habere göre Guterres’in vereceği yemeği resmi olarak lanse etmeye çalışan Anastasiadis’e tepki gösteren KKTC Cumhurbaşkanlığı , BM Genel Sekreteri Antonio Guterres’in 27.09.2021 Pazartesi günü Cumhurbaşkanı sayın Ersin Tatar ve GKRY Başkanı Nikos Anastasiadis’e gayrı resmi olarak vereceği yemeği , Anastasiadis’in “resmi bir görüşme olarak yansıtma” gayreti içinde olduğunu belirterek, Anastasiadis’e “manipülatif ve yanıltıcı davranışlardan vazgeçme” çağrısında bulunan KKTC Cumhurbaşkanlığı tarafından yapılan açıklama şöyle:
“Cumhurbaşkanı Ersin Tatar ve Rum Lider Nikos Anastasiadis’e BM Genel Sekreteri Antonio Guterres’in önümüzdeki Pazartesi günü vereceği yemek öncesinde Rum liderin gayrı resmi olarak düzenlenen bu yemeği resmi bir görüşme olarak yansıtma gayreti içinde olduğu görülmektedir. Bu çabanın çarpıtmaya dayalı tamamen beyhude bir uğraş olduğunu vurgulamak isteriz..
..Kıbrıs Türk tarafının egemen eşitliği ve eşit uluslararası statüsü kabul edilmeden , yani baştan beri var olan bu prensipler yeniden teyit edilmeden ve gerekli zemin oluşmadan resmi görüşmelerin başlayamayacağı ortadadır. Rum tarafını bu tür manipülatif ve yanıltıcı davranışlardan vazgeçmeye çağırırız” dedi.
Cenevre’deki son Kıbrıs görüşmelerinin dönüm noktası olduğuna işaret eden sayın Ersin Tatar: “Yan yana yaşayan iki ayrı egemen eşit devlet siyasetinden geri adım atmamız söz konusu değildir” dedi.
New York’ta temaslarda bulunan ve Haber Global canlı yayınına katılarak gündem ve Kıbrıs sorununa ilişkin açıklamalarda bulunan Cumhurbaşkanı sayın Tatar; BM Genel Kurulu’nda Kıbrıs Türk halkının lideri olarak konuşma yapması gerektiğini, bu hakkın sadece Rum lider Anastasiadis’e verilmesinin yanlış olduğunu kaydeden Cumhurbaşkanı sayın Tatar, Kıbrıs’ta iki halkın var olduğuna dikkat çekerek, yaşanan bu durumun adaletsizlik olduğunun altını çizdi..
Kıbrıs konusunun tarihsel gerçekleriyle ilgili birçok yabancı siyasinin bilgi sahibi olmadığını kaydeden Cumhurbaşkanı Tatar, Rumların hukuka aykırı bir şekilde AB’ne üye olarak kabul edildiğini anımsatarak, yaşanan bu tür hukuk dışı ve adaletsiz durumdan bihaber olduğunu belirtti. Rum tarafının tek taraflı AB üyesi yapılmasıyla birlikte Doğu Akdeniz’de Türk-Yunan dengesiyle oynandığını dile getiren KKTC Cumhurbaşkanı sayın Tatar, yaşanan bu gelişmeyle terazinin Rum tarafının lehine döndürüldüğünü söyledi.
1960 Kıbrıs Cumhuriyeti’nin kuruluş Antlaşmasıyla bölgedeki Türk-Yunan dengesinin gözetildiğini ifade ederek dönemin Türkiye Başbakanı Adnan Menderes, Türkiye Dışişleri Bakanı Fatin Rüştü Zorlu ve o dönemki Kıbrıs Türk Toplumu lideri Dr. Fazıl Küçük’ü rahmetle andıklarını belirten KKTC Cumhurbaşkanı sayın Tatar, Kıbrıs Türkü’nün çok bedeller ödediğini söyleyerek , Türkiye’nin garantörlüğünden asla vazgeçilemeyeceğini , olası bir anlaşmanın ancak egemen eşit iki devletin işbirliğine dayalı olabileceğinin altını çizdi.
BM Genel Sekreteri Antonio Guterres ile yapacağı görüşmeden beklentilerinin sorulması üzerine sayın Ersin Tatar: “BM Genel Sekreteri’nin görevi yapılacak olan görüşmelerde arayı bulabilir mi, ortak zemin var mı yok mu bunu sağlamaktır. Cenevre’de bunu söylemiştik. O gün ortak zemin yoktu. Bugün de olmadığı görülmektedir. Kendisi de bunu kabul ediyor. BM Genel Sekreterinin, 1960’larda gündeme gelen iki toplumlu federal parametrelerini içeren o düşüncesinden kurtulması lazım. Ortak zemin yoktur. Artık Kıbrıs’ta yeni siyasetimiz vardır. Bu yeni siyaset de egemenlik temeline dayalı iki devletliliği içeren bir pozisyondur. Türk tarafının pozisyonu budur. Türkiye Cumhuriyeti’nin de siyaseti bunu destekliyor” dedi.
22 Eylül 2021 tarihli yerel basınımıza yansıyan açıklamalarına göre; GKRY Başkanı Nikos Anastasiadis, Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu ve Cumhurbaşkanı Ersin Tatar’ın yaptıkları açıklamalar sebebiyle “Arzu ettiği Kadar İyimser Olamadığını” ifade etti.. BM Genel Sekreteri Guterres’in 27 Eylül tarihinde kendisi ve Cumhurbaşkanı Ersin Tatar’la yemekte bir araya geleceğini doğrulayan GKRY Başkanı Anastasiadis; “Eğer karşı tarafın iyi niyeti mevcut olursa Haziran 2017 ve Kasım 2019’da olan şey olabilir, sonuç çıkabilir” şeklinde konuştu.
“2017’deki görüşmenin Crans Montana zirvesiyle sonuçlandığını, 2019’daki Berlin görüşmesinin ise, liderlerin Genel Sekreterle uzlaşması ve diyaloğun yapılabileceği parametreleri belirleyen ortak açıklama olmasına karşın Türkiye’nin müdahaleleri ve özlü diyalogdan kurtulmak için öne sürdüğü bahaneler sebebiyle başarısızlığa uğradığını” iddia eden Anastasiadis, Cumhurbaşkanı Tatar ve Türkiye’nin söylemleri göz önüne alındığında, olumlu bir gelişme beklemesinin aşırı iyimserlik olabileceğini belirtti.
Bugün Kıbrıs’ta var olan barış ve huzurun Türk askerinin Kıbrıs’taki varlığı sayesinde olduğunu dile getiren sayın Tatar: “ Türk askeri Adada barış için vardır, başka bir maksadı ve niyeti yoktur” dedi.
New York’ta resmi olmayan iki görüşme yapılacağını , kendilerinin ve halkın görüşlerini, Kıbrıs gerçeklerini anlatacaklarını kaydetti. Kıbrıs’ta federasyon temelli bir çözümün geride kaldığını söyleyen Tatar: “Yan Yana Yaşayan , İki Ayrı Egemen ve Bağımsız Devleti Savunuyoruz, Her Türlü İşbirliğine Varız” dedi..
Anastasiadis, Türkiye’nin , BM Güvenlik Konseyi, AB ve birçok ülkenin kınamaları sonrasında Genel Sekretere, Cenevre’deki gayrı resmi konferansta yazılı olarak da sunduğu tezlerini değiştirmesini umut ettiğini” belirtti..
Anastasiadis rüya mı görüyor ne? Anastasiadis daha çoookk bekler!…
Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün dediği gibi bağımsızlık Türk milletinin en yüksek karakteridir.. Anavatanımız Türkiye, Kıbrıs Türk halkının bu yöndeki haklarına sonsuza kadar destek verecek ve de koruyacaktır..
Anavatanımız Türkiye ve Türk Ordusu Adadaki barışın ve huzurun en güçlü ve güvenilir garantisidir. 20 Temmuz 1974 Barış Harekatı ile sadece Kıbrıs Türk halkının değil, Rumların da can ve mal güvenlikleri koruma altına alınmıştır. 20 Temmuz 1974 Barış Harekatı ile birlikte 47 yıldan beri Kıbrıs’ta barış ve huzur vardır, 15 Kasım 1983’te bağımsız ve egemen devletimiz Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti ilan edilmiştir. Kıbrıs’ta dini, dili kültürü ve ırkı tamamen farklı iki ayrı halk vardır bağımsız ve egemen iki devlet vardır. Kıbrıs’ta bağımsız ve egemen iki devletli siyasi çözüm için en kısa sürede görüşme süreci başlatılmalıdır..
Bugün Kıbrıs’ta dini, dili, kültürü ve ırkı tamamen farklı iki ayrı halk vardır. Gelinen noktada Kıbrıs’ta bağımsız ve egemen iki devletin varlığı kabul edilmelidir. Kıbrıs’ta var olan gerçekler inkar edilemez. Kıbrıs Türk halkı barış ve huzur istemektedir. Rum-Yunan ikilisi Kıbrıs Türk Halkına hükmedemez. Rum-Yunan ikilisi hala daha Megali İdea hayalleri içerinde yaşarken hiç kimsenin Garanti Antlaşmaları iptal edilmeli, Türk askeri gitmeli deme hakkı yoktur..
Bugün Kıbrıs’ta var olan barış ve huzur Türk askerinin Kıbrıs’taki varlığından kaynaklandığı kabul edilmelidir.. Rum-Yunan ikilisinin Kıbrıs’taki gerçekleri kabullendikleri gün, Kıbrıs sorunu diye bir sorun da kalmayacaktır.
Kabul edilmelidir ki; Garanti Antlaşmaları olmasaydı Anavatanımız Türkiye garantör devlet olarak haklarını kullanarak 20 Temmuz 1974 Barış Harekatını düzenlememiş olsaydı, bugün Kıbrıs’ta var olan barış ve huzur olmayacaktı, dahası Kıbrıs Türk halkı Girit misali yok olup gidecekti… Günümüzde garanti antlaşmaları iptal edilmeli, Türk askeri adadan gitmeli diyen Rum liderliği çok iyi bilmelidir ki; Kıbrıs’ta en son Türk askeri kalıncaya kadar bu kutsal vatan toprakları korunacaktır ve de şanlı bayraklarımız bu topraklarda dalgalanmaya devam edecektir..
Günümüzde tüm Rum göçmenler evlerine dönmeli, tek devlet, tek egemenlik, tek uluslararası kimlik diyorlar ve de kendi şartlarına göre, dayatılmış bir çözüme ulaşmayı hedefliyor, üniter bir devlet hedefliyor.. Dünden bugüne Megali İdea hayalleri içerisinde yaşayan Rum-Yunan ikilisi hala daha Kıbrıs’ı Yunan adası olarak görüyor ve hayal aleminde yaşamaya devam ediyorlar.
Türk tarafı yeni süreci 27-29 Nisan 2021 tarihleri arasında yer alan gayrı resmi Cenevre Konferansında gündeme getirmiştir. Türk tarafı, siyasi baskılar nereden gelirse gelsin KKTC tanınmadan hiçbir şekilde yeni bir görüşme sürecine başlamamalıdır ve de böyle bir konunun gündeme gelmesine fırsat vermemelidir..
Günümüzde büyük güçlerin görüşme sürecine kaldığı yerden başlaması için çaba göstermeleri boşunadır. Her şeyden önce 15 Kasım 1983’te ilan edilen bağımsız ve egemen bir devletimiz vardır. 38 yıldan beri var olan bağımsız ve egemen devletimizin varlığı kabul edilmelidir ve de KKTC tanınmadan önce yeni bir görüşme sürecine gidilmemelidir. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin uluslararası statüsü kabul edilmelidir.
Günümüzde büyük güçlerin hedefi Newyork’ta gerçekleştirilecek ikili, üçlü görüşmelerin ardından görüşmelere Crans Montana’dan kaldığı yerden devam edilmesini sağlamaktır, KKTC ve Anavatanımız Türkiye’yi iki devletli çözüm hedeflerinden uzaklaşmasını sağlamaktır.
Bu gerçekler ışığında KKTC ve Türkiye Cumhuriyeti olarak çok ama çok dikkatli olmalıyız.. Her şeyden önce Kıbrıs’ta, Kıbrıs milleti diye bir şey yoktur, Kıbrıs Halkı diye bir halk yoktur. Kıbrıs’ta dini, dili, kültürü ve ırkı tamamen farklı iki ayrı halk vardır…
Sonuç olarak; Kıbrıs’ta dini, dili, kültürü ve ırkı tamamen farklı iki ayrı halk vardır, iki ayrı demokrasi vardır, iki ayrı egemenlik bağımsız iki devlet vardır. Gelinen noktada Kıbrıs’ta iki ayrı devlet gerçeği kabul edilmediği sürece, Kıbrıs’ta adil ve kalıcı bir siyasi çözümün gerçekleşmesi mümkün değildir.
Kıbrıs Türk halkı olarak hedefimiz Anavatanımız Türkiye ile işbirliği içerisinde bağımsız ve egemen devletimiz Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetini yaşatmak ve tanınmanı sağlamak için bir an önce zaman kaybetmeden yola çıkmak olmalıdır.
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Sen Çok Yaşa.. DEVAM EDECEK..