KAKLAMANİS KIBRIS ANLAŞMALARINI OKUMADI

Abone Ol

Yunan Meclis Başkanı Nikitas Kaklamanis güney Kıbrıs’a yaptığı açıklamalarla kendince Rumların gönlünü hoş ediyor. Yapmış olduğu açıklamalardan anladık ki, Niktas Kaklamanis ya Kıbrıs meselesine vakıf değil, ya da Londra ve Zürih Anlaşmalardaki garantörlük maddesini okumadı. Şayet okumuş olsaydı, bu şekilde konuşmayı yapmazdı. Bakınız Nikitas’ın vermiş olduğu beyanata...

“Ulusal hedefimiz Kıbrıs’ın yeniden birleşmesi ve Türk askerinin Ada’dan tamamen çıkmasıdır. Ada’da tek bir Türk askeri bile kalmaması gerekir. Kıbrıs meselesi Yunan Meclisi’ndeki tüm partilerin oybirliği ile desteklediği bir konudur.”

Türkiye Büyük Millet Meclisi’nden de “İki devletli çözüm” çıktı, bunu da hatırlatalım.

Kaklamanis’in bu sözlerine kuşlar bile güler. Bu açıklamaları okuyanlar herhalde benim gibi düşünür.

“Bu bayan Anlaşmaları ya okumadı, ya da Kıbrıs konusuna tam olarak vakıf değil.”

Herhalde bayan Nikitas Rum siyasilerin kulaktan dolma, alışageldikleri yalanlarla Kıbrıs’a gelmiş ve basının önünde boy göstermiştir.

Bayan Nikita Kaklamanis’e biz hatırlatalım öyleyse.

Garantörlük öyle havadan olan birşey değildir. Hatta Rumların tam on bir yıl Türkleri açık hava hapishanesine mahkum ettikleri bu süreden çok önce Türkiye garantörlük hakkını kullanmalıydı. Bu onbir yıllık zaman zarfında Türkler, her türlü insan haklarından ve Kıbrıs Anayasası’nın öngördüğü tüm haklardan mahrum bırakılmışlardır. Yüzlerce masum kardeşlerimizi katlettiler. Yine de tahammülümüz bizi 15 Temmuz 1974 tarihine kadar taşımıştır.

Kıbrıs Anlaşmalarında garantör ülkeler Türkiye, Yunansitan ve İngiltere’dir. Rumların 21 Aralık 1963 tarihindeki dışlama ve ENOSİS politikaları başladığında birinci harekete geçmesi gereken garantör ülke İngiltere olması gerekirdi. Ama maalesef İngiltere üslere oturunca adeta “tavşana kaç, tazı ya da tut” politikalarını sürdürmüşler ve Türklerin yok olmalarına seyirci kalmışlardır.

Hani Atatürk’ün bir sözü vardı...

“Türk’ün dostu Türktür” diye...

Bu söze ben de bir ilave yapayım. “Bizi ancak biz kurtarabiliriz.”

Bayan Kaklamanis isterse bir günlüğüne buyursun Kuzeye geçsin kendisine, Rumların bütün sahil boylarına yapmış oldukları devasa mevzileri gösterelim. Kuzeye geçmez de yine de biz davetimizi yapalım.

Türkiye sabrını 15 Temmuz’a kadar korudu ve dikkatlice gelişmeleri izledi. 15-20 Temmuz arasında binlerce Rum, binlerce Rumu vurdu. Çukurlar ve sokaklar Rumların vurduğu kardeşlerinin cesetleri ile doldu taştı.

O darbe olmasaydı ve Rumlar EOKA “A” ve EOKA “B” diye ikiye bölünüp cepheleşmeseydi, Türkiye yine askeri operasyon düzenlemeyecek, uzlaşı yolunu arayacaktı. Lakin Türk askerini adaya davet eden yine Rumlar ve Yunanistan’ın o dönemdeki iktidarlarıdır. Bayan Kaklamanis bunu kafasına sokmalıdır.

Türk çıkarmasınn yasal olduğunu Yunan Temyiz Mahkemesi, 21 Mart 1979 tarih ve 2658/79 sayılı kararı ile Türk Ordusu’nun Kıbrıs’a müdahalesinin yasal olduğunu ve suçluların Yunan Subayları olduğunu açıklar. O zamanki Yunan idaresi bu kararın gün yüzüne çıkmaması için çok uğraştı ama yine de o kadar, dünya kamuoyunun bilgisine geldi. Bizim de bilgimize geldi.

Yani Bayan Kaklamanis’e tavsiyemiz, hem anlaşmalardan doğan Türkiye’nin garantörlüğü ile ilgili maddeyi, hem dee Yunan Temyiz Mahkemesi’nin kararını okumasıdır. Yani öyle bol keseden atmamasıdır.