Haberlere göre “Kıbrıs Sorunu” konusunda yeni bir hareketlilik başladı. Geçen haftaki yazımda belirtmiş olduğum gibi, BM bir “Stratejik Anlaşma”yı hedef olarak koydu. KKTC’nin ortadan kalkmasını hedefleyen bu “Stratejik Anlaşma”nın içerdiği plan şöyle; tekrar etmede yarar var, iki taraf tekrar müzakere masasına oturacak. Ancak bu kez bir “ara anlaşma” imzalanacak ve bu “ara anlaşma” KKTC Devletine zorla kabul ettirilecek. KKTC Devleti ve halkına önerilen çözüm için tek model, Rumların çok istediği “iki bölgeli, iki toplumlu federasyon”... Son hareketliliğin altında yatan plan bu.
KKTC Cumhurbaşkanı Sn. Akıncı ve Rum Lider Anastasiadis Eylül sonuna doğru New York’a gidecekler. Sayın Akıncı, BM Genel Sekreteri Guterres ile 29 Eylül’de New York’ta görüşecek. Cumhurbaşkanının, gidişinden önce BM’nin Kıbrıs Özel Temsilcisi Elizabeth Spehar ile de görüşeceği gelen haberler arasında. Bu görüşmeden nasıl bir sonuç çıkar bilinmez. Ancak Spehar’ın Sn. Akıncı’ya “Stratejik Anlaşma”nın ne kadar “güzel” bir anlaşma olacağını anlatacağından hiç kuşkum yok.
“Kıbrıs Sorunu”nda görüşmelerin tıkanmasının nedenleri ortada. Kıbrıslı Türkler 35 yıllık Devletleri KKTC’den vazgeçmek istemiyor. Esasında böyle bir vazgeçme söz konusu olamaz. Kıbrıslı Türkler 35 yıllık KKTC Devletinin varlığını ve devam etmesi gerektiğini BM’ye kabul ettirebilecek mi? İşte esas soru bu... Peki ya Rumlar? Rumların KKTC Devletinin adını dahi duymaya tahammülleri yok. Rumların BM’nin önerdiği “Staratejik Anlaşma”yı iple çektiğini söyleyebiliriz. Rumlar için önemli olan KKTC’nin ortadan kalkması. Onlara göre “federasyon çözümü”ne en büyük engel KKTC Devleti...
Bu durumda, iki ayrı devletli bir çözümden başka çözüm yok. Müzakereler tekrar başlamamalı. Müzakereler tekrar başladığı anda, Rumların hedefi olan KKTC’nin ortadan kalkmasına doğru ilk adım atılmış olacak. Açıkça vurgulamak gerekir. Bu yeni plan, “federasyon çözümü” ile Kıbrıslı Türkleri bir azınlık toplumu olarak tamamıyla Kıbrıs Rum Cumhuriyeti egemenliği altına sokmayı hedeflemektedir.