Güdülenler ile gezginlerin demokrasisi!

Abone Ol

Söyleyene göre yönünü belirleyenler ilk önce muhakeme yapmayı ve kendi aklı ile düşünmeyi bırakırlar.

Bir süre sonra da umursamaz bir tavır ile akıllarını kiraya verirler.

Okumaktan, öğrenmekten, sorgulamaktan yoksun kalmış yetersizliklerini ağız dalaşı ile gidermeye çalışıp seçim zamanı da farklı düşüneni ötekileştirip bir de üstüne hain diye yaftalarlar.

Aynı kalabalığın içinde dünyaya gelmiş ve onun içinde göçüyor olmayı yeterli gören, empati yapamayan, ben yaptım bak oldu diyen aynı kafa yapısındaki kalabalık sürü psikolojisi böyle oluşur.

Her geçen gün kalesini ören ve duvarlarını dışarıya kapatan güdülmeye müsait bir sosyolojinin ürünü seçmen kitlesi de böyle ortaya çıkıyor.

Siyasetçi de toplumda karşılığı olduğunu gördüğü bu sürü psikolojisine popülist söylemler ve akıl dışı icraatlar ile yıldan yıla yatırım yapar duruma geçer. İçe çöküşün ve toplumsal çürümenin habercisidir bunlar.

Bizdeki geldiği boyut numuneliktir ama kabul edelim ki Batının farklılığını ortaya koyan birçok değer de yok olmuştur.

Batı demokrasilerinin hem iç hem de dış siyasetteki tercih ve politikaları bunu göstermektedir.

Artık yalnızca batılı değerlere dayalı söylemler ile siyasi lafazanlık yapıp seçim kazanmak batı demokrasilerinde de mümkün değil.

Alıştığının devamını yeterli görmeyip gördüğüne de hemen erişmek için refah isteyen güdülmeye müsait sürü halinde seçmen blokları var artık.

Bu sürü psikolojisinin oluşmasına seçenlerin mi yoksa seçilenlerin mi sebep olduğuna da fazla takılmayın. Buradan çıkış er ya da geç farklı partilerde sıkışmış merkezdeki gezginlerin ezber bozan yönelimlerinden gelecektir.

Adanın Kuzeyinde gelinen noktada önemli olan vardığımız noktanın farkındalığının bizi farklı tercih yapmaya yönlendirip yönlendirmeyeceğidir.

O ortak paydayı dogmalara takılı kalmadan ve basit siyasi tuzaklara geçit vermeden partiler üstü bir şekilde ortaya koymak düne göre çok daha mümkündür.

Önemli olan zaman kazanmak ve moral üstünlüğü ele almak için başlangıç yapmak adına düne göre farklı tercih yapmayı göze alıp almayacağımızdır. Ortak akıl bunu işaret etmektedir.

Ekim’deki seçimde son tahlilde göreceksiniz yine “hainler” ile “hırsızların” arasında bir tercih yapmamız istenecektir.

Hainlerin bu kadar yıldır hainliklerini görmedik ama hırsızların hainlik dahil görmediğimiz numarası kalmadı. Hatta kuruluşuna inanmadıkları devletin son dönemde Kıbrıs Türkü adına haysiyetini bu “hainler” savunur oldu. “Sağduyu cephesi” bunu da başardı!

Yok oluyor olan varlığı olup ağırlığı bir türlü havadaki tüy kadar olamayan kuruluşuna inandığımız devlet değildir. Yok oluyor olan bizi biz yapan değerlerimizdir. Kıbrıs Türkünün ta kendisidir. Partiler üstü birleştirici ortak nokta da budur.

Yakın geçmişte yaşananlara ve gidilen istikametin devamında olabileceklere sandıkta fark yaratacak bir akışkanlıkla “göreceğimizi gördük” deyip artık dur demek lazım.

Ezber bozacak bir seçim sonucu için güdülen sürüleri bugüne kadar sessizce seyreden merkezdeki “gezginlere” artan bir oranda bunun için görev düşmektedir.

Güdülenleri de tedirgin edip ürkütüp uyandıracak ve gidişatı sorgulamaya sevk edecek olan da benim de parçası olduğum merkezdeki gezginlerdir.

Amacını aşan bir ifade olacak ama malumunuzdur, gezgin eşekler adanın gerçek sahipleridir!