ERENKÖY’ÜN DESTANINI YAZANLAR

Abone Ol

Bugün 8 Ağustos 2025... Tam bundan 61 yıl önce Yüksek öğrenimini bırakarak Erenköy’e çıkan 500 öğrencinin destan yazdığı gündür.

Kıbrıs Türkü’nün mücadele tarihine geçen bu beş yüz kahraman mücahitin o zor günleri nasıl geçirdiklerini ve yaşadıklarını şimdiki nesil pek bilmez. Onlar sadece bir masal gibi Erenköy kahramanlarının o çorak tepelerde ölümüne düşmanla nasıl savaştıklarını büyüklerinden dinlerler.

21 Aralık 1963 olayları başladığında adadaki Türkler bölük pörçük olmuşlar ve iletişim hakları ellerinden alınmıştı. Kolay değildir uzakta olanlar için yakınlarından haber alamama. Savaşın korkunç yüzü ile karşı karşıya gelmek ve hiç haber alamadıkları yakınları savaşmak...

Rumlar ağır silahlarla Kıbrıs Türkünü müştereken kurdukları Kıbrıs Cumhuriyetinden atmışlar ve 103 köyümüzü göçe zorlamışlardı. Yakınlarından hiçbir haber alamayan yüksek öğrenimde olan Türk gençleri, İstanbul, Ankara, İzmir ve Adana’da olan gençler birbirleri ile iletişim kurarak Kıbrıs Türkünün milli mücadelesine katılmak için büyük bir gönüllü ordu kurmuşlardı nerdeyse.

Bu gençlerin çoğunun silah ve savaş eğitimleri yoktu. Öyle bir savaş hazırlığı için 500 tane gencimizin ZİR kampında silah eğitimine göndermişler ve sonra da o gençlerimizi askeri çıkarma gemileri ile Erenköy sahillerine çıkarmışlardı.

Erenköy çıkarmadan önce Türkiye mitinglerini düzenleyen, Türkiye’yi ayağa kaldırmaya çalışan ve “Kıbrıs Türktür Türk Kalacaktır” sloganlarını hazırlayıp insanları meydanlara döken, hatta Erenköy’e çıkmak için ilk hareketi yaratan gençlerden rahmetli Dr. Emirali Esenyel o hareketlerini şöyle anlatmıştı.

“Erenköy’e çıkmaya karar verdiğimiz çok kalabalık biz gençler altı yedi tane otobüs kiralayarak Antalya’ya gitmiştik. Oradan da bir gemi kiralayıp Erenköy’e gitmekti niyetiz. İlk hedefimizi çizmiştik. O hedef doğrultusunda mutlaka Erenköy’e gitmeliydik. Herşeye rağmen çaresizce çırpınıyorduk. Paramız kıttı.

Tek düşündüğümüz şey hem gemi, hem de silah meselesiydi. Silah satan bir mağazanın camlarını kırarak bütün silahları almıştık. Yaptığımız işin yanlışlığını ve kanuna karşı bir hareket olduğunu bilerek bunu yapmıştık. Silahları alarak Antalya limanında bir gemiye el koymuştuk. Aramızda iki tane Yüksek Denizcilik Okulu öğrencisi vardı. Onlara çok güvenmiştik geminin çalıştırılması için. Uğraşmalarına rağmen gemiyi çalıştıramadılar. Meğer geminin mazotu yoktu.

Bizim bu hareketimiz bütün Antalya’da duyulmuştu. Lakin polis de bizim içinde bulunduğumuz psikoloji nedeniyle hakkımızda herhangi bir soruşturma yapmamıştı. Sonunda Antalya Valisi bizi gemide ziyaret etti ve bize İnönü’nün mesajını getirdi. İnönü mesajında bizleri Ankara’da beklediğini ve bu işin bizim değil Türk askerinin işi olduğunu belirtti.

Hepimiz de çok perişandık. Vali hepimizi otellerde misafir edip, karnımızı doyurduktan sonra bizi Ankara’ya göndermişti. O mağazadan almış olduğumuz silahları da polise teslim etmiştik. İsmet İnönü’nün karşısına çıkan heyetimize İnönü biz şöyle diyordu:

Sizin göreviniz dersleriniz ve okulunuzdur. Sizi savaşta kaybedersek Kıbrıs halkı ne yapar?”

İşte bu birinci hamleden sonra ikinci hamlede başarı sağlanmış ve beş yüz öğrenci ZİR kampında eğitim görerek Erenköy’e çıkartılmıştı.

Ortam çok gerilmişti. Grivas öğrencileri yok etmek için bir ordu hazırlamış ve 8 Ağustos günü Erenköy’e saldırmıştı. O saldırıda Türk jetleri ihtar uçuşları yapmalarına rağmen, Grivas hiç durmadı. İşte o zaman Türk jetleri Rum ordusunu darmadağın etmişti. O savaşta Rum’un uçaksavarı Cenriz Topel’in uçağına isabet edince Cengiz Toperl’in uçağı düşmüş ve yaralanmıştı. Uçak Rum tarafına düştüğü için Cengiz Topel’i canlı yakaladılar, sonra ölüsünü verdiler.

O savaş Dentaş ve TMT komutanı Rıza Vuruşkan da katılmıştış. Denktaş’ın göğsündeki saate isabet eden kurşun onu kurtarmıştı.

İşte o destan böyle yazıldı. Ekmeklerini bölüşen yarı, yarı tok günler kahraman mücahitlerden de şehitle verdik. O şehitler bugün Erenköy şehitliğinde yatmaktadırlar, ruhları şad olsun.

Erenköy halkı ve mücahitleri ulusal mücadelemizin ilk insanlarıydılar ve Mutlu Barış harekatından sonra en son kuzeye geçtiler. Yani destan yazanlar...