ERENKÖY’DEN GAZZE’YE…

Abone Ol

Erenköy, sadece küçük bir sahil kasabanın adı değil, Kıbrıs Türkü’nün şanlı direniş mücadelesinin doruğa ulaştığı, zaferle taçlandığı, bu topraklardaki köklerini daha da derinlere saldığı, yalnız olmadığı, Anavatan’la kucaklaştığı yerdir.

Rum-Yunan güçlerinin 1964’te Enosis hayaliyle başlattığı saldırılara karşı, Erenköy’de bir avuç Kıbrıs Türk, imkânsızlıklar içinde, vatan toprağının bir karışını bile terk etmeden direndi. Yurt dışında üniversite tahsilini yarıda bırakan gençler de vatanın yardımına koştu. O günlerde, silah yoktu belki ama inanç vardı. Açlık vardı, yıldırma vardı ama en önemlisi, “Anavatan gelecek” diye umut da vardı.

Erenköy, neden mi önemliydi; Erenköy sadece bir cephe değil, Kıbrıs Türkü’nün Anadolu’ya açılan son kapısı, nefes borusuydu. Enosis için yenin eden Makarios, işte bu bağı koparmak için Erenköy’ü kuşattı. Açlıkla sınadı. Silahla yıldırmaya çalıştı. Ama Kıbrıs Türkü, yurt dışından dönen üniversite öğrencileriyle, Mücahitleriyle direndi. Tıpkı Çanakkale’de olduğu gibi. Rumların giderek artan vahşeti karşısında “Anavatan ne zaman gelecek!” diye zaman zaman göz yaşı döken Kıbrıs Türkü, Anavatan’ın geleceğine dair inancını ise hiç kaybetmedi.

Makarios, kendinden emin bir şekilde, silahlı Rum-Yunan güçlerinin, Erenköy’de direnen bir avuç Kıbrıs Türkü’nü denize dökmesini izlemek üzere Erenköy’de kendine bir “seyir tepesi” ayarlamış, oradan savaşı izliyordu. Türkleri yok edeceğinden o kadar emindi ki, “Türkiye müdahale ederse kurtaracak Türk bulamayacaktır” diyerek kendinden geçiyordu. “Türklerin denize nasıl döküldüğünü” izlemek üzere Rumlar da Erenköy civarına getirilmişti.

Kıbrıs Türk Mücahitleri ve Erenköy’e gizlice çıkan Türk Cemaat Meclisi Başkanı Rauf Denktaş, telsizle Ankara’dan yardım istedi. Türk savaş uçakları ihtar uçuşu yaptı, ancak Rumlar, uyarıları dikkate almayarak saldırılara devam etti. Türk jetleri (64 uçak), Kıbrıs Türkü’nü yok etmeye çalışan Rumları, 8 Ağustos 1964’te bozguna uğrattı. Cumhurbaşkanı Cemal Gürsel 8 Ağustos 1964 akşamı yaptığı açıklamada, “Rumların aklı başına gelip hukuk yoluna dönünceye kadar Türk jet uçaklarının taarruzu daha şiddetli bir şekilde devam edecektir” diyerek, kararlılığı vurguluyordu.

Türkleri denize dökemeyen Makarios, Erenköy Direnişi’nin ardından Kıbrıs Türkleri’ne ağır ekonomik abluka uyguladı. Bugün Gazze’de yaşanıldığı gibi.

8 Ağustos 1964’te Türk savaş uçakları, Erenköy’ü ablukaya alarak Kıbrıs Türkleri’ni yok etmeye çalışan Rum-Yunan güçlerini bozguna uğrattı. Türkiye, “Biz buradayız” dedi ve Kıbrıs Türk Halkı’nın asla yalnız olmadığını, sahipsiz kalmayacağını dünyaya kararlı bir şekilde gösterdi. Tıpkı, 20 Temmuz 1974’te olduğu gibi. Kardeşlerinin yardımına koşan, Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk hava harp şehidi Pilot Yüzbaşı Cengiz Topel de bu harekât sırasında şehit oldu. Şanlı direnişin kahramanları saygı ve minnetle anıyoruz.

Bugün, Gazze’de yaşananlar Erenköy’ü hatırlatıyor. İsrail Güvenlik Kabinesi, Gazze kentinin tamamen işgalini öngören planı onayladı. Filistin Dışişleri Bakanlığı bu kararı “kesin ölüm” olarak nitelendiriyor, uluslararası müdahale çağrısı yapıyor. Ama kim duyuyor!?

Bugün Erenköy’ü hatırlarken, Gazze’ye de bakmak gerekiyor.

Uluslararası camia açıklama yapmaktan öteye geçmiyor. Çocuklar Gazze’de açlıktan ölüyor. Müslüman ülkeler birbirleriyle didişmekten Gazze’nin sesini duymuyor! Oysa Gazze’nin bir Cengiz Topel’i yok, bir Anavatanı yok. Filistinliler, İsrail’in insafına terk edilmiş durumda!

Müslüman ülkeler, Gazze için hade gımıldayın!