ERENKÖY DİRENİŞİMİZİN 58’İNCİ YIL DÖNÜMÜNDE AZİZ ŞEHİTLERİMİZİ SAYGIYLA ANARKEN (2)
Erenköy Direnişi, Kıbrıs Türk halkının varoluş ve özgürlük mücadelesinin dönüm noktalarından biridir. Erenköy Direnişi, Kıbrıs Türk halkının milli mücadele tarihinde özgürlüğün ve kararlılığın onurlu göstergesidir. Erenköy direnişi bir kahramanlık öyküsüdür. Öğrenimlerini yarıda bırakarak varoluş müdafaasına koşan üniversite gençliğinin Mukavemetçi Erenköy halkı ile bütünleşerek gerçekleştirmiş olduğu Erenköy Direnişi; Kıbrıs Türk halkının hiçbir şart altında esareti kabul etmeyeceğinin göstergesidir.
Kıbrıs Türk halkının milli mücadelesinde Erenköy ve bölgesinin çok önemli bir yeri vardır. Erenköy’den silah ve özellikle Türk Subaylar olmak üzere Türkiye’den gelen askeri personelin adaya çıktığı yönünde 1964’ten itibaren bilgi edinen Rum-Yunan ikilisi, Kıbrıs Türk halkının anavatanımız Türkiye ile bağlantısını kesmek azminde ve kararında idiler.
Nitekim, 5 Ağustos 1964 günü gerçekleşen Rum-Yunan silahlı saldırıları Piyeyan ve Pirgo köylerinden atılan Havan, Sahra Topu ve ağır makineli silahlarla taarruza dönüşürken 6 Ağustos’ta Rum-Yunan taarruzu her istikametten gelişiyordu.
O günde askeri gücü 8’inci Taktik Gruptan 3 Bölük; 12’nci Taktik Gruptan 2 Bölük; 206’ncı Piyade Taburu, 31’nci Komando Bölüğü; 6 adet Zırhlı Araç; 185’nci sahra Top Birliği’nden bir batarya; 81 mm’lik Havan Takımı ve 3 adet Hücumbottan oluşmuştu. Kaynak: Mehmet Salih Emircan, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde Tören, Bayram ve Anma Günleri, s. 108, Kıbrıs Türk Mücahitler Derneği Yayını: 11 Ekim 2010
Çok yoğun düşman saldırıları sonucu 7 Ağustos günü saat 15.30’da Mansura köyündeki Mali Tepe düştü. Saat 20.00’de Mansura Bölgesi Mücahitlerine, silahlarıyla Erenköy’e çekilme emri verildi. Rum Hücumbotları 40 mm’lik toplarla ara vermeden Türk bölgesini dövüyordu. Saat 21.00’de Bozdağ mevzilerimiz , saat 24’te Selçuklu ve Alevkaya mevzilerimiz boşaltıldılar. Mücahitlerimiz Erenköy’e çekildiler. O günde bölgedeki 4 Türk köyünün halkı da verilen emirle Erenköy’e sığınmıştı.
7 Ağustos 1964’te Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti, BM ve NATO’ya başvurarak Rum-Yunan silahlı saldırılarının durdurulmasını isteyecek ancak olumlu bir yanıt alamayacaktı. Bu gelişmenin ardından Türk Savaş Uçakları Kıbrıs semalarında uçmaya başlar. 7 Ağustos akşamı uyarı uçuşu yapan ve bombalarını denize bırakan 4 Türk F-100 savaş uçağından ders alınmaması ve Ateş-Kes yapılması için Makarios’a yapılan tekliflere karşı E. General Grivas’ın ve Yorgacis’in bölgede olduğu ve bölgeyi teslim almadan geri gelmeyeceklerini dile getirmesi kabul edilemez bir durum yaratacaktı.
8 Ağustos 1964’te düşman taarruzu Pahiammos’un Kalifudes sırtlarından yeniden başladı ve de zırhlı araçların ve hücumbotların bombardımanının inkişaf etmesinin ardından saat 16.15’te 2 Türk Savaş Uçağı uyarı uçuşu yaptılar. Saat 15.30’da düşman mevzileri, Pahiammos ve Pomo stratejik noktaları bombalandı. Trodos ve Poli yönlerinden yaklaşan düşman birlikleri yakalanarak yok edildi. Rumlar Alevkaya, Mansura, Bozdağ ve Selçuklu’yu yakıp yıkıyor ve hayvanları bile kurşunluyorlardı. Erenköy’de toplanan 5 köyün kadınları, çocukları mağaralara sığınmış umutla bekleşmekteydiler.
Bu gelişmelerin ardından Ankara’ya gönderdiği mesajında Yrb. Riza Vuruşkan: “Düşman saldırıları bütün şiddetiyle devam etmektedir. Rum-Yunan ikilisi kesin sonuç almak kararındadır. Yarın sabaha kadar direnebiliriz. Yardımımıza gelmezseniz bunu engelleyen büyük milli bir neden olduğuna inanarak öleceğiz.. Vatan Sağ Olsun” diyordu.
Gönderilen bu mesaja derhal gelen yanıtta: “Hava Kuvvetlerimiz Hareket Emri Aldı. Keşif Uçuşuna Geliyorlar.” Deniliyordu.
Bu gelişmeler üzerine İsmet İnönü Hükümeti, Erenköy’e sıkışıp kalan Türkleri kurtarmak amacıyla 8 Ağustos 1964’te, saat 17.30’da 34 Türk Savaş Uçağı (F-100 ve F-86) Erenköy’deki Rum Savaş Gemilerini ve askeri birliklerini bombaladı. Türk Savaş Uçaklarının saldırısıyla birlikte Rumlara ait Sahra Topu Bataryaları, diğer bazı silahlar, 5 Rum Şilebi ve 2 Yunan Hücumbotu etkisiz hale getirilirken Pilot Yzb. Cengiz Topel’in Jet uçağı vuruluyordu. Hafif yaralı olarak paraşütle atlamayı başaran ancak Peristeronari köyü çevresinde bulunan Rum askerleri tarafından esir alınan Pilot Yzb. Cengiz Topel hayatının baharında kendisine yapılan işkenceler sonucunda şehit olacaktı.
Esir alınıp götürüldüğünde Cengiz Topel hafif yaralıydı. Kıbrıs Maden Şirketinin (C.M.C) Pendaya Hastanesinde çalışan bir İngiliz Doktordan Rumlar, Cengiz Topel için derhal bir ölüm raporu vermesini istediler. Doktorun reddetmesi üzerine, Kıbrıs’ı terk etmesini emrettiler. İngiliz Doktor olayı, Lefke’ deki Türk makamlarına bildirdi. Cengiz Topel, 5 gün müddetle çeşitli insanlık suçu hunharca işkencelere tabi tutuldu. İlk Hava Şehidimiz olan Cengiz Topel’in aziz naaşı ısrarlı girişimler sonucunda ancak BM aracığıyla 12 Ağustos 1964 günü Türk otoritelerine teslim edildi..
..BM Barış Gücü tanıklığında Türk Doktorlar tarafından yapılan otopsi, Şehit Pilot Yzb. Topel’in insanlık dışı yoğun işkencelere maruz bırakıldığı açık seçik gözler önüne seriyordu; sol gözü işkence ile tahrip edilmiş, adaleleri matkapla zorlanmış, edep yeri hurdahaş hale getirilmişti. Kafatasının sol tarafında çok derin darbe izleri görülüyordu. Şehidin sol ayağı kırılmış, boğazından göbeğine kadar göğsü yarılarak çuval diker gibi dikilmişti. Kaynak: Mehmet S. Emircan, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde Tören, Bayram ve Anma Günleri, s.105-106, Kıbrıs Türk Mücahitler Derneği Yayını:11 , Nisan 2007
Kıbrıs Türk makamları tarafından askeri bir uçakla Anavatanımız Türkiye’ye gönderilen Şehit Pilot Yzb. Cengiz Topel’in aziz naaşı Kıbrıs’ta, Adana’da, Ankara ve İstanbul’da yapılan askeri törenlerden sonra 14 Ağustos 1964 günü Edirne Kapıdaki Sakızağacı Hava Şehitliğinde toprağa verildi. Örnek bir insan, mükemmel bir asker olan Cengiz Topel’in adına bir Vakıf ve Türkiye’nin çeşitli yerleşim yerlerinde ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde isminin verildiği birçok okul, anıt, müze, sokak, cadde ve park vardır.
Sonuç olarak; Erenköy Direnişi, Kıbrıs Türk Halkının, büyük Türk milletinin bir onur mücadelesidir. Erenköy Direnişi; Kıbrıs Türk halkının bu toprakları vatan yapma mücadelesindeki kararlılığını dünyaya gösteren bir direniştir. Erenköy Direnişi Büyük Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün dediği gibi: “Eğer Söz Konusu Vatansa Gerisi Teferruattır” anlayışını benimseyenlerin yarattığı destandır.
4 mart 1964 tarih ve 186 sayılı BM Güvenlik Konseyi kararına itiraz ettiği için Rum liderliği tarafından Adaya girişi yasaklanan Rauf R. Denktaş’ın; TMT’nin ilk komutanlarından Yrb. Riza Vuruşkan’la birlikte Erenköy’de halkımızla bir arada olmaları bölge halkı için büyük bir moral olmuştu.. O günde Rauf R. Denktaş’ın dediği gibi “Erenköy, milli bir ruhun şahlanışıdır. Erenköy, Anavatanımız Türkiye’ye olan güvendir. Erenköy, ‘Ya İstiklal Ya Ölüm’ diyen bir avuç Türk insanın, zırhlı Rum-Yunan Askeri Birliklerinin denizden ve karadan hücumları karşısında Anavatan Bizi Mutlaka Kurtaracak” diyerek direnişidir.
Erenköy Savaşı, Kıbrıs Türk halkı için sadece bir direniş ve bir destan değildir. Erenköy Direnişi, bunun çok daha ötesinde anlamı olan derin bir niteliğe sahiptir. Erenköy, Kıbrıs Türk Halkının Rum-Yunan ikilisine karşı direnişinde başta silah ve mühimmat olmak üzere ihtiyaç duyulan gerekli lojistik desteğin karşılanmasında , Kıbrıs Türk halkının denizle bağlantısı olan stratejik bir köprübaşıdır. Kıbrıs Türk halkı Rum-Yunan silahlı saldırılarına karşı Erenköy’deki direnişi ile tarihi bir mücadele sergilemiştir. Bu direnişiyle Kıbrıs Türk Halkı ; tüm dünyaya bir mesaj gönderirken yıllarca devam edecek mücadelesini sürdürecekti.
Kıbrıs Türk halkının şanlı mücadelesinde Erenköy’ün ayrı bir önemi vardır. Erenköy her şeyden önce TMT’nin başarıya ulaşmasında, Kıbrıs Türk halkının silahlanmasında ayrı bir yeri vardır. Erenköy, Kıbrıs Türk halkının silahlanmasında üs görevi üstlenmiş bir beldemizdi. “Erenköy” ya da “Dillirga denildi mi, “Bereketçilerin anımsanmaması olanaksızdır. Çünkü onlar Dillirganın gerçek destanını 1950’li yılların ikinci yarısında canları ve kanları pahasına yazmaya koyulmuşlardı. Dillirgalı Vehbi ve Celal Mahmutoğlu kardeşlerin Bereketçiler efsanesinde özel bir yeri vardır. Tüm Bereketçilerimiz , Kıbrıs Türk halkının ulusal varoluş mücadelesine adını altın harflerle kazıyan milli kahramanlarımızdır.
Şanlı Erenköy Mücahitlerimiz, Bereketçilerimiz , aziz şehitlerimiz ve Gazilerimiz bizden bir tek şey istemektedir; Kıbrıs Türk Halkının hangi şartlarda mücadele verdiğini, bağımsız ve egemen devletimiz Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin kuruluşuna giden yolda yaşananları ve bugünkü özgür ortama nasıl gelindiğinin çok iyi bilinmesi ve de bağımsız ve egemen devletimiz KKTC’ne sahip çıkılması ve de tanınmasının sağlanmasıdır.
21 Aralık 1963 Kanlı Noel silahlı saldırılarının ve katliamlarının ardından 11 yıl boyunca büyük mücadeleler veren Kıbrıs Türk Halkı 20 Temmuz 1974 Barış Harekatının mutluluğunu yaşadı.
Bu vesileyle, Kıbrıs Türk halkının anavatanımız Türkiye’nin desteğinde Rum-Yunan ikilisine karşı verdiği mücadelede gurur kaynağı olan Erenköy Direnişimizin 58. Yıl dönümünde, canını ve kanını veren aziz şehitlerimizi ve gazilerimizi, Mücahit halkımızı, TMT mensuplarını, Bereketçilerimizi, kahraman Mehmetçiklerimizi, Liderimiz Dr. Fazıl Küçük’ü, KKTC’nin Kurucu Cumhurbaşkanı Rauf R. Denktaş’ı, T.C Başbakanı İsmet İnönü’yü, Türk Silahlı Kuvvetlerinin değerli komutanlarını saygıyla selamlıyorum..
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Sen Çok Yaşa..