DÜN OLDUĞU GİBİ BUGÜN DE RUM LİDERLİĞİ MEGALİ-İDEA HAYALLERİ İLE YAŞAMAYA DEVAM EDERKEN
Kıbrıs sorununun siyasi çözümü ile ilgili olarak yapmış olduğu açıklamada “Kimsenin Kıbrıs Meselesini Yarın Sabah Halledeceğiz Diye Bir Gayreti Yok” diyen KKTC Cumhurbaşkanı sayın Tatar: “Benden önceki bazıları gibi , ‘3 ay içerisinde bu işi çözeceğiz’ demedim, ben hiç bu noktada olmadım. Kıbrıs Türk tarafının pozisyonunu kabul ettirmek için mücadele edeceğimi söyledim. Bizim aradığımız şu anda egemen eşitliğimizin kabulüdür. Eşit uluslararası statümüz kabul edilmeden resmi müzakere masasına oturmamız söz konusu değildir” Dedi.Yine konu ile ilgili haber ayni gün BRT ekranlarında da yer alıyordu..
Yine gerilere dönüp baktığımızda yineKathimerini gazetesinden 28 Eylül 2021 tarihli yerel yazılı basınımıza yansıyan haberlere göre; Rum Ortodoks Kilisesi Başpiskopos’u II. Hrisostomos’un “Kıbrıslı Türkler Rum çoğunlukla ayni haklara sahip olamaz” açıklamalarını “Irkçı, Küstah ve Çağ Dışı” olarak nitelendiren KKTC Dışişleri Bakanı sayın Tahsin Ertuğruloğlu:
Başpiskopos II. Hrisostomos’un Kıbrıs konusunda geriye dönüşü olmayan bir yola girildiğini halen idrak etmediği belirtilen açıklamada, Kıbrıs meselesinde kabul edilebilir bir anlaşmaya varılmasının temel koşulunun gerçeklerin kabulünden geçtiğine işaret edildi. Yapılan açıklamada: “İyi Komşuluk İlişkileri Çerçevesinde İki Halkın Kendi Ayrı Devletleri İçerisinde Yaşamalarının En İyi ve Gerçekçi Yol Olduğunu Bu Vesileyle Hatırlatmak İsteriz” dedi.
Konu ile ilgili KKTC Dışişleri Bakanlığından yapılan yazılı açıklamada “Rum Ortodoks Kilisesi Başpiskoposu II. Hrisostomos’unKathimerni gazetesine yaptığı Kıbrıs Türkleri ile ilgili ırkçı ve küstahça açıklaması şaşırtıcı değildir” ifadelerini kullandı ve şöyle devam etti:“ Adadaki Türk varlığına tahammülü olmayan Rum zihniyetinin hiçbir şekilde değişmediğini ve değişmeyeceğini gösteren Başpiskopos’unçağ dışı açıklamaları, Kıbrıs Rum elitlerinin Kıbrıs Türk Halkını ‘azınlık’ olarak görmeye devam edeceğini açıkça göstermektedir”.
“Kıbrıslı Türkler Rum çoğunlukla ayni haklara sahip olamaz” sözlerinin 1960 Ortaklık Cumhuriyeti’nin yıkılması ile adada halen karşılıklı kabul edilebilir bir anlaşmaya varılamamasının nedenlerini izah ettiği kaydedilen açıklamada “Başpiskopos’un , KıbrısRum halkının beynini yıkamaya çalışması ve ırkçılık aşılaması Kıbrıs Türk Halkına karşı önyargı ve düşmanlığın boyutunu da anlatmaktadır” ifadelerini kullanıldı.
Kıbrıs Türk halkına ‘azınlık’ haklarını uygun gören Rum Ortodoks Kilisesi Başpiskoposu’nun bir din adamı olarak, ülkenin nüfusuna ilişkin kendi siyasi amacı uğruna yanıltıcı bilgi vermekten ve insanları “iyi ve kötü” olarak ayırmaktan kaçınmadığı belirtilen açıklamada “Kıbrıs adasını Helenizmin bir parçası olarak gören Başpiskopos II. Hrisostomos’un, adadaki mevcut gerçeklerden kopuk yaşadığı yaptığı açıklamalardan görülmektedir” denildi..
..Başpiskopos’un, KKTC’nin ortaya koyduğu yeni vizyonla birlikte Kıbrıs konusunda geriye dönüşü olmayan bir yola girildiğini halen idrak etmediği kaydedilen açıklamasında sayın Tahsin Ertuğruloğlu: “Adada bir Rum, bir de Türk devleti olmak üzere iki devlet olduğu bir olgudur. KKTC, bu olgu ve değişen koşulları dikkate alarak, yeni vizyonunu belirlemiştir. Gerçekler ışığında kararlaştırılan yeni vizyonumuz garantör ülke Türkiye ile de paylaşılmış ve her zaman olduğu gibi tam desteği alınmıştır. Anavatan’ın sarsılmaz desteği Kıbrıs Türk halkına güven vermektedir..
..Kıbrıs meselesinde kabul edilebilir bir anlaşmaya varılmasının temel koşulu gerçeklerin kabulünden geçmektedir. İyi komşuluk ilişkileri çerçevesinde yaşamalarının en iyi ve gerçekçi yol olduğunu bu vesileyle hatırlatmak isteriz” dedi.
Şimdilerde aramızda; “Anavatanımız Türkiye ve KKTC’nin günümüzde hedeflediği , Kıbrıs’ta eşit ve egemen iki devlet talebi bütünüyle çökmüştür” diyenler olabilir!..“Kıbrıs Türk tarafının Türkiye destekli yeni bir siyaset diye ortaya attığı bu model uluslararası toplumdan destek bulmamıştır.” diyenler vardır. Dün olduğu gibi bugün de Rum-Yunan ikilisi “Birleşik Kıbrıs” hayali ile yaşayanlar olabilir, aramızdan bazıları hala daha Bağımsız ve egemen devletimiz Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin tanınması için yola çıkılmasını kabul etmeyip hala daha sözüm ona ‘federasyon’ diyenler vardır. “Uluslararası camia Federasyon zeminini işaret etmiştir” diyenler vardır.
Peki , Federasyon siyasi çözüm modelini 1972’de ilk kez gündeme getiren T.C Başbakanı Bülent Ecevit değil miydi? Bülent Ecevit Federasyon çözüm modelini dile getirdiği için görüşme masasını terk eden Rum-Yunan ikilisi değil miydi? Eğri oturalım doğru konuşalım, Federasyon çözüm arayışları yıllarca devam etti ama Rum-Yunan ikilisi Megali-İdea hayalleri nedeniyle Federasyon’u da siyasi çözüm olarak kabullenememişlerdi. Rum-Yunan ikilisi dünden bugüne devam eden görüşme sürecinde hep ama hep Enosis’e giden yolu açmak istemiştir. Gerisi yalan!..
Günümüzde BM ısrarla tek çözüm formülünün federasyon olduğunu dile getiriyor. Peki dünden bugüne BM bu yönde hangi olumlu adımı attı da biz mi bilmiyoruz?. Gerçek şu ki; Kıbrıs sorununun BM Güvenlik Konseyi’nin aldığı 4 Mart 1964 tarih ve 186 sayılı kararı ile Rum’a verdiği cesaretle bugünlere gelindiği kabul edilmelidir.
Şimdilerde Rumlar pozisyonlarını koruyabilir!.. Zaten kaybedecekleri hiçbir şey de yok!.. Uluslararası camianın tanıdığı ve işbirliği yaptığı sözüm ona Kıbrıs Cumhuriyeti içerik değiştirerek BM Güvenlik Konseyi’nin de desteğinde devam ediyor!.. Ancak ne var ki hala daha aramızda sayıları az da olsa Rum-Yunan ikilisinin Megali-İdea hayalleri çerçevesinde yaşadığını görmezden ve bilmezden gelenler vardır, hala daha Rumlarla sözüm ona federasyon peşinde koşmaya devam edenler vardır!..
22 Ağustos 2022 tarihli yerel yazılı basınımıza yansıyan haberlere göre; ‘sözde’ Kıbrıs Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı adaylarından ve eski Rum Müzakereci Andreas Mavroyannis, “Müzakerelere kaldığı yerden yeniden başlamanın kesin çıkmazdan kaçmanın tek yolu olduğunu” söyledi.
Alithia Gazetesinin “Crans Montana’da kaldığımız yere nasıl döneriz, Guterres çerçevesini nasıl yeniden canlandırabiliriz?. Kıbrıs sorununda öneriniz nedir? sorusu üzerine müzakerelere tam da kaldığı yerden yeniden başlamanın kesin çıkmazdan kaçmanın tek yolu olduğunu belirten Mavroyannis:
“İki bölgeli, iki toplumlu, BM Güvenlik Konseyi’nin kararlarında tarif edildiği şekliyle siyasi eşitliği olan federasyon ve prosedürün kazanımlarının korunması Kıbrıs sorununu adil ve sürdürülebilir çözüme götürecek hayat öpücüğüdür. Bu elbet sihirle olmayacak. İtibarımızı restore etmeli, Kıbrıs Türk toplumunun çoğunluğunu yeniden kazanmalı, doğal gazdan AB üyesi ülke olma sıfatımıza, AB’nin Türkiye ile ilişkilerine, coğrafik olgulara ve Doğu Akdeniz bölgesindeki önemli ülkelerle ilişkilerimize kadar elimizdeki bütün enstrümanlarımızı kullanarak organik barış şartları yaratmalıyız” dedi.
Bu noktada Mavroyannis’e bir hatırlatmada bulunmakta yarar vardır. 1960 Kıbrıs Cumhuriyetini yıkan Megali İdea hayalleri içinde yaşayan Rum-Yunan ikilisidir. 3 Haziran 1968’de Türk Cemaat Meclisi Başkanı Rauf R. Denktaş ve Kıbrıs Cumhuriyeti Temsilciler Meclisi Başkanı Glafkos Klerides arasında başlayan ve yıllarca devam eden görüşme sürecinin ardından göreve geldiklerinde siyasi çözüm adına verdikleri tavizlere rağmen taraflar arasında uzlaşmaya varılamamasının ardından KKTC’nin 2. Cumhurbaşkanı sayın Mehmet Ali Talat: “Daha Ne Yapayım Gidip Kendimi Sarayönü’nde Asayım Mı? demek durumunda kalırken ilerleyen yıllarda da 7 Temmuz 2017’de Crans Montana’da sabahının erken saatlerinde saat 03.30’daRum-Yunan ikilisinin Konferansı terk etmelerinin ardından Konferansın başarısızlıkla sonuçlanması sonrası basına yaptığı açıklamada KKTC’nin 4. Cumhurbaşkanı sayın Mustafa Akıncı: “Bu Bizim Neslin Son Denemesiydi” demek durumunda kaldığı unutulmamalı!..
Yine o günde basına yapmış olduğu tarihi açıklamasında en doğru sözü dile getiren T.C Dışişleri Bakanı sayın Mevlüt Çavuşoğlu: “Federasyon Görüşme Süreci Bir Daha başlamamak Üzere Sona Ermiştir” diyordu.
27-29 Nisan 2021’de İsviçre’nin Cenevre kentinde BM öncülüğünde gerçekleşen 5+BM gayrı resmi toplantıda “Kıbrıslı Türklerin beklentilerini tatmin etmek için tavizler verdik” diyen ve de “Türkiye Kıbrıs’ta iki devletli çözümde ısrar ettikçe hiçbir antlaşma sağlanamaz” diyen Anastasiadis: “Egemen Bir Kıbrıs Türk Devleti Önerisi ile Anlaşma Sağlanamaz. Bu Kıbrıslı Rumların pozisyonu için değil genel olarak Kıbrıs sorununun çözümü için bir geri adım olur” demişti.
Sonuç itibarıyla; Rum-Yunan ikilisi dün olduğu gibi bugün de tarihin derinliklerinden gelen Megali-İdea hayalleri içinde yaşarken hala daha aramızda ‘Federasyon’u çözüm olarak görenler vardır. Yazık, hem de çok yazık..
Gerçek şu ki, dün olduğu gibi bugün de Megali-İdea hayalleriyle yaşayan Rum-Yunan ikilisi hala daha doğru yolu göremiyorlar. Kıbrıs Türk halkına düşen görev; temellerinde, kahraman Mehmetçiklerimizin, Türk Mukavemet Teşkilatı (TMT) mensuplarının, Mücahit halkımızın, aziz şehitlerimizin ve gazilerimizin canı ve kanı olan bağımsız ve egemen devletimiz Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetini yaşatmak ve tanınmasını sağlamaktır.
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Sen Çok Yaşa..