CUMHURBAŞKANLIĞI SEÇİMLERİ ERSİN TATAR

Abone Ol

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) kritik bir seçime doğru ilerliyor. 19 Ekim’de yapılacak Cumhurbaşkanlığı seçimleri için kısa bir süre önce seçim yasakları başladı. Cumhurbaşkanlığı koltuğu için yarışan tüm adaylar adanın ve Kıbrıs Türk halkının geleceği için planlarını ve düşüncelerini ortaya koyuyorlar. Bu seçimde 7 aday adanın geleceği için yarışacak. Adayların seçmenleriyle yaptığı ve basın önünde verdiği söylemlerine baktığımızda KKTC’nin uluslararası alanda tanınırlığı ve Kıbrıs sorununa yaklaşımı üzerinde şekillendiğini söyleyebiliriz. Adayların iç politika konuları özelindeki söylemleriyse enflasyon, hayat pahalılığı ve işsizlik gibi ekonomik sorunlara yönelik. Eğitim ve sağlık özelindeki vaatler iç politika gündemleri arasında yer alıyor. Bu kapsamda iç politika söylemleri seçmenlerin günlük yaşamlarını etkileyen sorunlara çözüm arayışını yansıtmakla birlikte Kıbrıs meselesi gibi daha geniş stratejik hedeflerle de şekillenir.

Bu yazı dizimde Cumhurbaşkanı adaylarının iç ve dış politika özelindeki vaatlerini köşeme taşımayı planlıyorum.

ERSİN TATAR: SAĞLAM DEVLET & SAYGIN GELECEK

Mevcut Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, yürütmüş olduğu seçim kampanyasının merkezine iki devletli çözüm tezini almış durumda. Bu tez Türkiye’nin de uzun süredir desteklediği bir tez. Tatar ve destekçileri Kıbrıs Türk halkının egemen eşitliğinin ve bağımsız bir devlet olarak varlığının uluslararası alanda kabul edilmesini istiyor. Adada yaşayan milliyetçi ve ulusalcı kesim için bu politika varoluşun ve bağımsızlığın sembolü. 2020 yılında geçerli oyların %51,69'unu alan Tatar göreve geldikten sonra bu tez özelinde neler yaptı derseniz okurlar için onları da yazalım. Cumhurbaşkanı seçildikten sonra başta Cenevre’de yapılan toplantı olmak üzere diğer uluslararası toplantılarda ve Birleşmiş Milletler nezdinde yapılan görüşmelerde, federasyon modelinin tükendiğini ve tek gerçekçi çözümün iki egemen eşit devlete dayalı iş birliği olduğunu savundu. Rum tarafının benimsediği ve 50 yıldır hayata geçirmek için ısrar ettiği federasyon modeline karşı net bir duruş sergilemesi anlamına gelmesi açısından da önemli bir duruş. Bu tezini uluslararası arenada diğer devletlere karşı savunurken arkasına aldığı en büyük güçse Türkiye oldu. Türkiye’nin de gücünü arkasına almasının etkisiyle sesi daha da duyulur oldu. Nitekim ada genelinde yapılan anketlere baktığımızda 2 devletli çözümü destekleyenlerin oranı %65-80 arasında. Türkiye’nin desteğiyle birlikte bu anketler neticesinde halkının da desteğini arkasında hisseden Tatar yurtdışı ziyaretlerindeki resmi görüşmelerde ve katıldığı yurtdışı TV programlarında Kıbrıs Türkü’nün davasını duyurmak için daha motive olmuş bir şekilde yoğun bir çaba sarfetti. KKTC'nin fiili bir devlet olduğu gerçeğini uluslararası aktörlere kabul ettirmeye yönelik mesai harcadı. İki devletli çözümü KKTC'nin Türkiye ile ortak dış politikası haline getirmeyi başardı. Bu politikayı uluslararası alanda kabul ettirme ve somut bir tanınırlık elde etme hedefiyse görevde kaldığı süre zarfında mümkün olmadı. Rum tarafına BM aracılığıyla çözüme yönelik madde madde teklif sunmayı başardı. Bu girişim karşısında Rum tarafından henüz resmi bir yanıt alınamadı. Çözümsüzlüğün en büyük etkisiyse Rumların ütopik hayali. Öyle ki tüm adaya hâkim olup adayı Helen adası yapıp Yunanistan’a bağlama hayalinin ve bu hayale bağlı olarak uluslararası toplantılarda Türk tarafının önüne getirilen garantörlükten çıkmasına yönelik baskılar söz konusu. Türkiye’nin bölgedeki güvenliği ve Kıbrıs Türkü’nün bekası için garantörlüğü çok önemli. Hal böyleyken Türkiye’nin bunu kabul etmesi mümkün değil. Süreç tam da burada tıkanıyor. Tatar’ın adım atmasının önüne set çekilmiş oluyor.

Öte yandan Tatar’ın başardığı diğer bir konuysa Kapalı Maraş’ı sivil girişine açmak oldu. En önemli adımlarından biri diyebiliriz. Bu açılım, Maraş'ın askeri bölge statüsünden sivil kullanıma geçirilmesini ve uluslararası arenada ilgi uyandırmasını sağladı. Bu hamle, Kıbrıs Türk tarafının kendi egemenlik haklarını kullandığının bir göstergesi olması açısından önemli.

İÇ POLİTİKA

Ersin Tatar 2020 yılındaki seçimlerin öncesinde iç politika vaatlerinde Türkiye ile ekonomik ilişkileri güçlendirmeyi vaat etmişti. Türkiye’den beklenen destek ada genelinde yapılan iş birliği projeleriyle birlikte verildi. Verilmeye devam ediyor. Projeler dışında Türkiye tarafından ekonomik destek paketleri de verildi. Ekonomik destek paketlerine rağmen adadaki enflasyon, hayat pahalılığı ve işsizlik devam ediyor. Kamu yönetiminin verimliliğini artırma ve bürokrasiyi azaltmaya yönelik verilen vaatlerinse tam anlamıyla yerine getirildiğini söyleyemeyiz.

Bu bağlamda, Tatar ve ekibi tarafından yeni geliştirilmeye başlanan ‘sağduyu mutabakatıyla’ ulusalcılar, milliyetçiler ve vatanperverlerin desteği ile seçimi kazanıp kazanamayacağını ve buna bağlı olarak projelerine devam edip edemeyeceğini hep birlikte göreceğiz.