Çözümsüzlüğün sonucu mu yoksa çözümsüzlüğe katkı mı?

Abone Ol

Bu yaz Norveç fiyortlarına aldığımız gemi turunda 4-5 Rum aile ile tanıştık. İlk defa 74 öncesini yaşamamış kendilerini şu andaki fiili durumun içinde bulmuş bir grup Rum aile ile medeni bir şekilde sohbet etme fırsatım oldu. En büyükleri 1971 doğumlu. Hiçbiri göçmen anne-babaların çocukları değildi. İlerleyen sohbetlerimiz sırasında farklı siyasi partilere oy verdiklerini öğrendim.

Kıbrıs sorununa taraf olan tüm siyasi iradelerin geçmişte ve bugün ne niyet ettiğini bir an için bir kenara koyun, siz birey olarak nasıl bir beklenti içerisindesiniz dedim. Yazdıklarım bu sohbetlerden kalan bakiye.

Siyasi eşitliğe dayalı bir anlaşmanın oluşturacağı devleti Rum toplumunda bizimle paylaşmak istemeyen partiler üstü bir kesim var. Sıra hadi imza atalıma gelince masadaki siyasi irade hangi siyasi görüşten olursa olsun bu partiler üstü kesimin etkisinde son noktayı koymuyor ya da koyamıyor. Siyasi bir bedel ödememe rahatlığı var.

Konuya salt milliyetçilik gözlüğünden bakmayan, tabiri caizse komşun olsa seni rahatsız etmeyecek, sosyal ortamda bir araya gelip zaman geçirebileceğin bir kesim var. Sanırım biz hayatın doğal akışında bu kesim ile karşılaşınca Rum ile bir anlaşma yapabileceğimize kanaat getiriyoruz. Bu tam da öyle değil. Seni birey olarak kabul ediyor ama Kıbrıs Türkü olarak seninle aynı devlet çatısı altına girmeyi istemiyor. Siyasi yapı olarak Kıbrıs Türkünü ne kaale al ne de karşına al görüşü hâkim bu kesimde. Partiler üstü bir şekilde siyasi açık bir çek veriyor siyasi iradeyi elinde tutanlara.

Bu kesim adı ne olursa olsun ortak devlet, güven artırıcı önlemler için anlaşmalar yaparak “fasarya çıkartmayalım” noktasında. Farklı bir motivasyonu olan statükocu bir kitle. Müzakere edilerek adı konmuş ortak bir devlete gidecek ne “barış” anlaşması istiyor ne de “kavga” istiyor.

Bu çerçevede Rum tarafındaki yeni nesilde oluşan bu toplumsal refleks BM parametrelerinin gerçek olmasını değiştirmez ama ortaya çıkan bir başka somut hakikati ve engeli temsil ediyor.

Bizim yönetmekteki performansımıza bakarsanız biz bile onlara hak verir duruma gelmedik mi? Kim sorumsuz bir kumarbaz ile ortaklık yapmak ister? Böyle bir oluşuma ne bankadan kredi verilir ne de tanıdık hısım akrabayla evlenmesine rıza gösterilir!

Kıbrıs sorununun oluşmasında olmayan pek de dile getirilmeyen bir unsur ile karşı karşıyayız. Çözümsüzlük müfredatına yeni bir ekleme oldu da haberimiz mi yok sorusunu aklıma getirdi.