Düşünüyorum da, her adli yılın açılışında yapılan konuşmalar da olmasa, yargının içinde bulunduğu zor koşullar unutulup gidecek!
Açın arşivleri yeniden bir bakın, her adli yıl açılışları adeta feryat yüklüdür.
Muhatabı her kimse, hatta sağır sultan olarak ta bilinse, KKTC insanı için bu, züldür!
Rahmetli, değerli insan, dostum Yüksek Mahkeme eski Başkanı Salih Dayıoğlu öncesinden başlayarak gelinen süreçlerde her adli yılın başlangıç gününde yapılan konuşmalarda ülkede suç unsuru olarak öne çıkan konuların yargıda görüşülmesinin yoğunluğu tartışılır.
Olumsuzluklar bir, bir sıralanır.
Serzenişten de öte, isyan edercesine ortaya konan olumsuzluklar gelenekselleşmiş bir şekilde dile getirilir, anlatılır, anlatılır.
Yüksek Mahkeme Başkanı, muhterem insan Narin Şefik hanımefendi bu geleneği bu yıl o da bozmadı.
İçinde bulunulan sıkıntıları, zorlukları, çözüm yollarını kendinden önce Yüksek Mahkeme Başkanlığı yapmış kimseler gibi anlattı, anlattı!
Bir anlamda içini boşalttı!
Geçtiğimiz yıl, adli yılın açılış gününde yapılan konuşmaların, dünkü açılışta yapılan konuşmalardan bir farkı var mıydı?
Bu da gösteriyor ki geçen süreçte yargıyı iyileştirme konusunda bir arpa boyu yol kat edilmemiş!
Katedememişiz!
Etkileri tüm toplumu sarmalayan, olumsuzlukları yıllar geçse bile iz bırakan böylesi hayati bir konuda yıllara rağmen kayıtsız durmak, çok merak ediyorum müsebbiplerinin vicdanlarını sızlatmıyor mu?
Yüce Atatürk ün “Adalet mülkün temelidir” sözünü getiriyorum da aklıma.
Adil olmak; sorun her ne olursa olsun, ortadan kalkması konusunda ümit ışığıdır.
Zaman kavramı, geciken adalet o ışığın etkisini maalesef azaltmaktadır.
Yargının önüne zorluklarla çıkarsanız, işleyişine takoz koyarsanız, adalet bunun neresinde?
Narin hanım belki ilgilenen çıkar umuduyla çok hayati konuların bir, bir altını çizdi.
Bir anlamda adil ve yaşanabilir bir toplum kimliğinin tarifini verdi.
Umut edelim ki gelenekselleşmiş tutumlarla “bir kulaktan girdi, diğerinden gitti” olmasın.
Umut edelim ki geleceğe güvenle bakılan bir yapının temellerini atma girişimi hemen başlatılsın.
Umut edelim ki içinde boğulmaya başladığımız bencil toplum havuzunun suyu boşaltılmaya başlansın.
Yoksa, bizleri ne ekonomik, ne de siyasi kriz tüketecek, bizleri biz olmaktan çıkaran bizler bitirecek!