BİRLEŞMENİN AÇMAZI

Abone Ol

İkinci paylaşım savaşı sonrasında dünyamızın adeta karpuz gibi ikiye bölündüğü biliniyor. Bu durum her iki taraftan da silahlanma yönüyle destek buluyordu. Amerika ve Rusya kendilerine yandaş buldukları ülkeleri adeta uydu gibi görüyorlardı. Bu durum Sovyetler Birliği’nin 1990’lı yıllarda dağılması sonrasında yeni yapılanmaları gündeme getiriyordu. Sovyetler’in bir anlamda baskı ve hegemonyası hafifleyince günümüzdeki Türk Devletleri kuruluyordu.

Bu durumda Amerika tek egemen güç olarak Monarşilerle yönetilen ülkelere demokrasi götürme havarisi kesildi. Adına Küresel Güç diye ortalıklara çıkanlar getirdikleri sözde demokrasiyle ağırlıklı olarak Ortadoğu bölgesini seçtiler. Bölge ülkelerini adeta dilim dilim bölerek etnik yapılı küçük devlet benzeri yapılar oluşturuyorlar. Şu anda Suriye bölünme ve parçalanmanın sancılarını yaşıyor. Amerika’lı senatör Thomas Massie ülkesinin Nato’dan çıkmasını istiyor.Buna karşın yaş almış kişi Nato üyelerinin savunma harcamalarını en az %2 oranında arttırmalarını istiyor. Bu durum Nato ülkelerine Amerika’nın silah satışını tetikleyecektir.Büyük bir kısmı AB Üyesi olan ülkeler bu isteğe karşı çıkıyorlar. Başlatılan bu tartışmaların ne şekilde ve nasıl sonuçlanacağı kurulması düşünülen yeni dünya düzeninin yapısını etkileyecektir.

Ortadoğu Bölgesini kendisinin tek egemeni olarak gören İsrail’in başındaki Nedenyahu Amerika’dan aldığı güçle çalışmalarına ve saldırılarına devam ediyor.

Kıbrıs’ta müzakere sürecini yeniden başlatmaya çalışan BM’ye karşın karşımızdaki unsur ipi una semeye çalışıyor. Nikos Hristodulidis geçtiğimiz günlerde Yunanistan’ dan Eoka terörü için gönderilen silahların çıktığı Herelako köyünde açılan Eoka müzesini ziyaret ederek bu Müzenin ilkokul öğrencilerinden başlamak suretiyle bütün Rumlar tarafından ziyaret edilmesini gerekli görüyordu. Bir yandan müzakerelerin başlatılatılabilmesi için 5+1 formülünün türküsünü çığırarak Crans Montana’dan müzakerelerin kaldığı yerden devam etmesini istiyordu. Bu öneriye BM Genel Sekreteri’nin kişisel özel temsilcisi Maria Angela Holghuin Ada’da müzakerelerin başlatılması için ortak zeminin olmadığını belirtiyor.

19 Şubat 1959 tarihinde Kıbrıs Türkler’i ile Kıbrıs Rumları’nın temel siyasal eşitliğini kapsayan Kıbrıs Cumhuriyeti kuruluyordu. Kurulan bu Cumhuriyet ile Kıbrıs Türleri’nin haklarını adeta gaspetmek için küçük çapta saldırılar yapmak için fırsat kolluyorlardı. Zamanın geldiği savı ile hareket eden Eoka teröristleri 21 Aralık 1963 tarihinde Türkler’e karşı etnik temizlik başlattılar. Bu saldırılara karşın 103 köyden kovulan Türkler teslim olmadan direnişe başladılar. İlerleyen yıllarda Makarios’a karşı darbe başlattılar.

Kıbrıs Cumhuriyeti’nin Garantörü olan Türkiye 20Temmuz 1974’te adada bozulan düzenin yeniden kurulabilmesi ve Türkler’in can güvenliklerinin sağlanması için müdahale ediyordu. Yapılan müdahale sonrasında BM gözetiminde şu andaki iki bölgeli yapı oluşturuldu. Bu yapının oluşmasına zemin hazırlayanlar şimdilerde Ada’nın yeniden birleştirilmesinin türküsünü çığırıyorlar. Bu çağrıyı yapanların öncelikle Kıbrıs Türkleri’nin Uluslararası hukuktan kaynaklanan haklarını teslim etmeleri gerekiyor.

Adanın birleşmesini isteyenlerin öncelikle İlkokul çağından itibaren çocukları Türk düşmanı olarak yetiştirmekten vazgeçmeleri gerekiyor mu ne…