Bir 20 Temmuz sabahında!

Abone Ol

Biz, Teknecik e akaryakıt taşıyan tankeri merasimlerle karşılarken, el oğlu BM Genel Sekreterinin beğenmedikleri raporuna eleştiriler yağdırıyor, garantörlüğün ortadan kaldırılması adına yapmadıkları melaneti bırakmıyor!
Uzlaşıya varılamayan Kıbrıs konusunda çözülemeyen bir muamma var!
Ya anlatma özrümüz var, ya da karşımızdakilerin anlama özürlülüğü.
Aradan yarım asır geçti hala daha bir arpa boyu yol kat edemedik gitti.
Adamlar dünyanın kalbinin attığı mekanlarda hala daha çıkıp “adada Türkiye nin garantörlüğünü istemiyoruz “ diyebiliyorlar.
Biz ise garatörlüğün neden şart olduğunu bir türlü anlatamadık.
15 Temmuz 1974 Cunta ve Eoka darbesinin gerçek amacını dünyaya kabul ettiremedik.
Bir 20 Temmuz u daha kutluyoruz. Aradan 48 yıl geçti. Kısmet ise bu gün adaya çıkarma yapılması kararını alan TC hükümetinin Başbakanı rahmetli Bülent Eceviti Göçmenköy deki anıtı önünde saygıyla anacağız.
Her yıl olduğu gibi bu yıl da Devlet varlığını hissettirmese bile, muharip derneklerimizden Sönmezliler Ocağının başını çektiği duyarlı kuruluşlar rahmetli Ecevit i ve Erbakan ı minnetle anacaklar.
Rahmetli Ecevit o günün koşullarında garantör ülkelerden biri olan Türkiye nin adaya tek başına müdahalesini meşru kılan gerekçeleri dünyanın gözüne soktuğu için Dünya devletleri Türk askerinin adaya çıkarma yapmasına itiraz edememişlerdi.
O günden bu güne ne değişti?
Acaba Kıbrıs konusundaki pazarlıklar başka, başka yönlere mi çekildi?
Adanın kuzeyinde bir Türk varlığı mevcut. Bunu kimse ne değiştirebilir ne de yok var sayabilir!
Öyleyse ne?
Yarım asır geçmesine rağmen bir arpa boyu yol alınamamasının sebebi ne?
Rum uzlaşmazlığı işin başından beri belli değil miydi?
Garantörlük içermeyen bir anlaşma konusunda neden ısrarcı oldukları bilinmiyor muydu?
Hatta Kıbrıs Türkünün bir zaman sonrasında teslimiyetini içeren, adanın Rum egemenliğine yol açacağı bilinen, buna rağmen aç gözlülüklerinden Annan referandumuna hayır diyen Rumların uzlaşma istemeyen taraf oldukları kanıtlanmamış mıydı?
Bana göre iki devlete dayalı çözüm modeli yıllar öncesinden, Annan planı referandumundan hemen sonra ortaya atılmalıydı. Hatta daha da ileri giderek görüşme masasına oturulmamalıydı!
Yine bana göre, dış politikalarda zamanında atılamayan adımların bedelini ödüyoruz, Rum kesiminin AB ne dahil edilmesine kapı aralayan imzaların atılmasının günahlarını çekiyoruz.
Fiilen çorbada tuzu olan biri olarak, bir 20 Temmuz sabahında göklerden süzülerek inen paraşütleri hayal ediyorum !