ATA’YI ANMAK MİLLİ GÖREVDİR

Abone Ol

Ulu Önder Atatürk aramızdan ayrılalı seksen yedi yıl oldu. Onun hatırasını yaşatmak için Türk Milleti büyük bir şevk ve heyecanla durmaksızın çalışıyor. Seksen yedi yıldan bu yana yetişen cenerasyonlar, Atatürk sevgisini nesilden nesile aktarmış ve aktarmaya devam ediyor.

Seksen yedi yıllık zaman, bir ömrün bedelidir. Lakin Ulu Önder Atatürk, 57 yedi yıllık hayatına ne kadar çok şey sığdırmış ve kendi milletinin geleceği için ömrünü adamıştır.

57 yıllık bir ömür, genç denecek bir yaştır esasında. O’nun aramızdan ayrılışı ile bütün Türk Milleti, 10 Kasım 1938 sabahı, saat 10’u beş geçe büyük bir mateme bütünmüştür. Ata’nın ölümü ile ilgili belgesel yayınları izlerken bizlerin de gözleri dolar ve yüreğimize mıh gibi bir bıçak saplanır sanki.

O günün gençleri sokakları doldurmuş, öğrenciler mendillerini gözyaşları ile ıslatmış ve Türkiye’nin üstüne kapkara bir bulut çökmüştü sanki.

Kıbrıs Türkü de Ata’nın bütün hareket ve başarılarını çok yakından izlemişler ve kendilerini O’nun ilkeleri ile var etmişlerdir.

Türkiye’yi düşmandan arındırıp yeni bir vatan yaratan Atatürk’ün Kurtuluş Savaşı’ndan sonr askerleri ile İzmir’e gelişi, Türk Milleti için bir milattı. O dönemin çocukları, şimdiki zamanın yaşlıları ve göçenleri şöyle bir ifade kullanırlardı.

“Ben Atatürk’ü yakından gördüm ve gök gözlerine baktım. Kıvılcım gibi keskin bakışları vardı. Onun at üstünde heybetli geçişini torunlarıma anlatacağım.”

O bir özlem ve heyecandı yüreklerde. O bir bayraktı göklerde dalgalanan. O bir geleceğin güneşi ve ışığıydı.

Atatürk kısacık ömründe ne kadar çok şey başarmış hayatında, bir düşünün.

Çanakkale’de askerleri ile savaşırken askerlerine şöyle demişti büyük önder:

“Size savaşmayı değil, ölmeyi emrediyorum.”

Ne kadar anlamlı ve ne kadar önemli bir komuttu o...

İçimde hep kalmıştı, Anıtkabir’e gitmek, çocuklarıma onun çalışma odasını ve yatağını, kitaplarını ve almış olduğu madalyaları göstermek. Nitekim bir gün kısmet olmuştu. Onu huşu içinde orada hissediyor ve yaşıyorduk sanki. Çocuklarım çok duygulanmışlar ve beni soru yağmuruna tutmuşlardı. Onlara Ata’yı anlatırken sanki yüzlerine derin bir hüzün oturmuştu. İlerleyen zamanda defaten Anıtkabir’e onun huzuruna çıkmışımdır. Aslanlı yoldan geçerek Anıtkabir’in basamaklarını çıkarak saygı duruşunda bulunmuşumdur. Anıtkabir’de O’nun eşyalarını, yabancı devlet adamlarının hediye ettikleri kılıç ve madalyalarını sergileyen bir müze vardır.

Mücadele arkadaşı İsmet İnönü’nün de mezarı onun tam karşısına denk gelecek bir konumdaydı.

Çanakkale’yi ziyaret etmenin de benim için bir görev olduğunu düşünmüştüm. Çanakkale anıtı, bütün heybeti ile orada yükseliyordu. Mehmetçikler tarafından kazılan tüneller ve sığınaklarla mevziler Çanakkale savaşını sembolize eden rölyef yapıtlar da O’nun başarılarını ve zaferlerini anlatıyordu. Biraz ötede Türk şehitlerinin ve Anzakları mezarları vardı.

Ta Avustralya’dan kopup gelen Anzak’ların ne işi vardı Çanakkalede? Yani Atatürk sadece Avrupa’dan kopup gelen ve Anadolu’u parselleyen milletlerle savaşmadı. Onun savaşları bütün dünya ileydi diyebiliriz.

Atatürk kısacık ömründe devrimleri ile de Türk Milleti’ne öncü olmuştur. Harf devrimi, kıyafet devrimi, diğer reformlar çağdaş Türkiye’nin yaratılması ve önemli sözleri bugün duvarlara yazılmıştır.

“Türkiye muasır devletler seviyesine ulaşacaktır.”

Ve bir de şu önemli veciz sözleri var.

“Türkün dostu Türktür.”

Bir başka sözü de şudur:

“Bir Türk bütün dünyaya bedeldir.”

Yani millertine ve halkına o kadar değer verirdi.

O büyük adamı şu köşe yazıma dığrımam. Ciltlerce kitap yazsam da onu anlatamam.

O nedenle değil mi ki, her 10 Kasım gelişinde, saat 10’u beş geçe nerede olursak olalım, onun aziz hatırası önünde saygı duruşunda bulunuruz.

Yeni nesiller bilmelidirler ki, yüreğimizdeki Atatürk sevgisi deryalar kadar büyüyor her geçen günle.

Halkına ve milletine önemli sözünü de hatırlatmam lazım.

“Şayet beni görmek istiyorsanız, benim fikirlerimi ve ilkelerimi yaşatınız.”

İşte Atatürk öylesine büyük bir kahraman devlet adamıydı.

Nurlar ve ışıklar içinde uyu Ata’m. Savaş meydanlarında verdiğin var olma mücadelen boşa gitmedi. Emin ol vatan emin ellerdedir.

Ruhuz şad olsun...