9 EYLÜL 1922’NİN ANLAM VE ÖNEMİ
I.Dünya Savaşı sonunda İtilaf Devletleri ile 30 Ekim 1918’de Mondoros Mütarekesinin imzalanması sonrası bu anlaşmaya dayanarak Anadolu işgal edilmeye başlanırkenYunanlılar da İngiltere’nin desteğinde 15 Mayıs 1919’da İzmir’e asker çıkarıyordu..Mustafa Kemal Paşa’nın 19 Mayıs 1919’da Samsun’a çıkışı Türk Milleti için bir dönüm noktası ve de Türk Kurtuluş Savaşı’nın başlangıcı olacaktı..
21-22 Haziran 1919 tarihli Amasya Tamiminde; milli mücadelenin komutanlarının imzası ve onayı ile ilan edilen genelgede “Milletin İstikbalini Yine Milletin Azim ve Kararı Kurtaracaktır” denilirken ; Kongre Başkanlığını Mustafa Kemal’in yaptığı 23 Temmuz-7 Ağustos 1919 Erzurum ve 4-11Eylül 1919 Sivas Kongrelerinde de benimseniyor ve de “Vatan Bir Bütündür, Parçalanamaz, Manda ve Himaye Kabul Edilemez” deniliyordu.
Sonuçta alınan bu kararlar; yeni Türk devletinin kuruluşuna temel olacaktı. 27 Aralık 1919’da Ankara’ya gelen Mustafa Kemal Paşa, 23 Nisan 1920’de Büyük Millet Meclisi’nin açılışıyla birlikte Türk yurdu ve yönetimi halkın iradesine verilirken; Ankara, Türk Kurtuluş Savaşının merkezi oluyordu..
10 Ağustos 1920’de imzalanan Sevr Anlaşmasıyla Türk’ün kendi anayurdunda hür yaşama hakkına son verilmek istenirken söz konusu anlaşmayı Ankara’da Büyük Millet Meclisi sert bir bildiri ile kınayarak kabul etmeyeceğini ilan ediyordu..
10 Ocak 1921’de I. İnönü Zaferi ve 31 Mart 1921’de 2. İnönü Zaferinin kazanılmasının ardından 23 Ağustos 1921’de başlayan ve gece gündüz devam eden Sakarya Meydan Muharebesi; Türk Kurtuluş Savaşının dönüm noktası olacaktı..23 Ağustos 1921’de Yunanlılar taarruza başlarken; Gazi Mustafa Kemal Paşa: “Hattı Müdafaa Yoktur, Sathı Müdafaa vardır. O Satıh Bütün Vatandır. Her karış Toprağı Vatandaşın Kanı İle Sulanmadıkça Terk Olunamaz” emrini veriyordu..
23 Ağustos-12 Eylül 1921 tarihleri arasında 22 gün süren savaş sonunda 13 Eylül 1921’de Türk Ordusu büyük bir zaferle Yunan Ordusunu geri kaçmak zorunda bırakmıştır. Bu zaferle birlikte Yunanlılar savunmaya, Türkler ise taarruza geçerken bu zafer sonrası TBMM, Mustafa Kemal Paşa’ya “Mareşallık” rütbesi ile “Gazilik” ünvanı vermiştir.
Aslıhanlar-Dumlupınar ve Sakarya Meydan Muharebeleriyle Anavatanımız Türkiye’nin düşmandan kurtarılması yolunda önemli adımlar atılmasının ardından 26-30 Ağustos 1922’de yapılan “Büyük Taarruz” Türk İstiklal Savaşının son safhası olacaktı.
Ulu Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün liderliğinde 26 Ağustos 1922’de başlayan Büyük Taarruz, bundan 99 yıl önce, 30 Ağustos 1922’de Dumlupınar’da eşsiz bir zaferle taçlandırıldı. Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşları tüm yokluk ve imkansızlıklara rağmen, Anavatanımız Türkiye’nin bağımsızlığı için gözlerini kırpmadan canlarını ortaya koyarak kazanılan 30 Ağustos Zaferi ile her ne pahasına olursa olsun bağımsızlığından vazgeçmeyeceğinin mesajını veriyordu..
30 Ağustos Zaferini Gazeteci-Yazar Sinan Meydan, 27 Ağustos 2018 tarihli Sözcü Gazetesinde şöyle anlatıyor: 26 Ağustos 1922 sabahı her zamankinden daha sessiz bir sabah.. Yunan karargahı derin bir uykuda. Buna karşın Türk taarruz birlikleri gece savaş düzeni almış, bekliyor.. Topçular tetikte… Saat 04.00’te Başkomutan Atatürk, Fevzi Paşa ve İsmet Paşa, atlarına biniyorlar. Karanlıkta birkaç fenerle aydınlatılan patika yoldan Afyon Kocatepe’ye yöneliyorlar. Şafak sökerken , Kocatepe’deki gözetleme yerine varıyorlar. Fevzi Paşa Kur’an okuyor.. Atatürk, eli şakağında, savaş planlarını son kez gözden geçiriyor… Sabah 04.30’da topçu ateşiyle Büyük Taarruz başlıyor. Önce Süvari Kolordusu coşkun bir sel gibi Yunan cephesine akıyor…
..Öyle ki, iki gece önce, 24 Ağustos’ta Afyon Orduevi’nde yüksek rütbeli Yunan subaylarının katıldığı bir balo verilmişti. Yunan kurmaylar, Atatürk’ün 21 Ağustos’ta öğleden sonra saat 4.00’te Çankaya’da şehrin ileri gelenlerine “çay ziyafeti” vereceğini sanıyordu. Çünkü Atatürk, Yunan’ı uyandırmamak için Hakimiyeti Milliye’de böyle bir haber yayınlatmıştı. Ancak o gün, Çankaya’da “çay keyfi” değil, Akşehir’de ordu komutanlarıyla son toplantısını yapmış, taarruz emrini vermişti. İki gün önce Türkler, İtalyanlardan aldıkları Spat XIII uçaklarıyla keşif uçuşlarına da başlamıştı. Ayni gece Türk Birlikleri sessizce Yunan cephesine sokulmuştu. Bir gün önce de Türk karargahı, Kocatepe’nin güneyindeki Çadırlı Ordugaha taşınmıştı. Ayni gün, Başkomutan Atatürk’ün emriyle dış dünyayla her türlü haberleşme kesilmişti….
…Yunan ordusu, o günlerde Türklerin saldıracağını beklemiyordu. Muhtemel bir saldırıyı ise Türklerin çokça yığınak yaptığı kuzeyden, Eskişehir’den bekliyordu.. Çünkü Başkomutan Atatürk böyle bir beklenti yaratmıştı. Fakat Atatürk’ün planı aslında güneyden , Afyon’dan saldırmak şeklindeydi.. Bu bölgeye 1.Ordu’nun 3’ü süvari tümeni olmak üzere toplam 15 Tümeniyle saldıracaktı. Bu tümenlerle , güneyden kuzeye doğru düşmanın arkasına sarkarak düşmanı imha edecekti. Kuzeyde, Afyon’dan Eskişehir’e doğru uzanan 130 km’lik cepheyi ise sadece 7 tümenle tutacaktı. Bu kuvvetin neredeyse tamamı da Afyon’un kuzeyinde bulunacaktı.. Yani Eskişehir bölgesi boş bırakılmış gibiydi.. I. Ordu, Afyon’un batısından kuzeye saldırdığında 2. Ordu, düşmanın güneye kuvvet kaydırmasına engel olacaktı. Bu sırada süvari kolordusu da Ahır Dağları’nı aşıp düşman üzerine akacaktı..
…Büyük Taarruz, işte bu cesur planının başarıyla uygulanmasıyla kazanıldı..26 Ağustos 1922’de ilk birkaç saatte önemli mevziler alındı. 27 Ağustos’ta Türk orduları düşmanın peşinden Sincanlı ve Afyon Ovasına indi. Yunan orduları bozulup geri çekildi. O gün 57.Tümen Komutanı Albay Reşat (Çiğiltepe), Atatürk’e söz verdiği saatte Çiğiltepe’yi alamadığı için intihar etti…
.. 28-29 Ağustos’ta dağınık Yunan orduları Uşak yönünde kaçmaya başladılar. Bu sırada kaçak Yunan birliklerinin önemli bir bölümü, Güney’den I. Ordu, Kuzey’den II. Ordu tarafından Aslıhanlar-Dumlupınar’da sıkıştırıldı. 30 Ağustos’ta Başkomutan Gazi-Mareşal Atatürk, ZaferTepe’den bizzat yönettiği savaşta bu kuvvetlerin önemli bir bölümünü imha etti. Kütahya kurtuldu. Böylece İsmet Paşa’nın tabiriyle Başkomutan Meydan Muharebesi kazanıldı…
..Atatürk, 31 Ağustos’ta savaş alanını gezdi. Ölüler, yaralılar, perişan haldeki esirler, terk edilmiş silahlar, parçalanmış toplar, kırık dökük kamyonlar arasında bir Yunan sancağını kaldırttı… Geride kalan Yunan kılıç artıkları İzmir’e doğru kaçmaya başladılar. Kaçarken köyleri, şehirleri, hatta ekinleri yaktılar, insanları katlettiler…
Atatürk, 1 Eylül 1922’de ordularına “Ordular İlk hedefiniz Akdeniz’dir” emrini verdi.
2 Eylül’de Yunan ordusunun yeni Başkomutanı Trikopis esir alındı. Ayni gün Eskişehir kurtarıldı. Türk Orduları düşmanın peşinen 9 Eylül’de İzmir’e girdi. Kaynak: Sozcu.com.tr/2018/27-agustos-yazarlar/sinan-meydan/bu-topraklari-yeniden -vatan-yapan-zafer-buyuk-taarruz-2592872/
Türk Ordusu tarafından 26 Ağustos 1922’de başlatılan Büyük Taarruz, Kurtuluş Savaşı’nın son safhası idi. Kesin sonuç beş gün içinde elde edildi. 30 Ağustos’ta Başkomutan Gazi Mustafa Kemal Paşa ordulara bir bildiri yayımlayarak “Ordular İlk Hedefiniz Akdeniz’dir. İleri!” tarihi emrini verdi ve 2 Eylül’de Uşak’a girildi…
.. Türk Birlikleri, İzmir’e doğru hızla ilerledi. Yunan birlikleri ve Rum siviller Anadolu’dan çekildiler. 9 Eylül 1922 sabahı Ahmet Zeki Bey komutasındaki 2. Suvari Fırkası, ardından Mürsel Paşa Komutasındaki 1.Süvari Fırkasıbirlikleri İzmir şehrine girdi. Ardından 5.Süvari Kolordusu Mirliva Fahrettin Paşa, komutasındaki birliklerle saat 10.00’da İzmir’e girdi…
..Konak’a ulaşmayı başaran Şerafettin Bey, Hükümet Konağı önünde göğsüne isabet eden mermilerle yaralanmıştı. Ancak Konağa girip balkona Türk bayrağını dikebildi. Hükümet Konağı’na Bayrağın dikilmesinin ardından Yüzbaşı Zeki Komutasındaki Süvari Birliği Hükümet Konağı’nın hemen sağında yer alan Sarıkışla’ya, Üsteğmen Arif ve Takım Komutanı Celal Bey ile Yedek Subay Besim Efendi’nin de Kadifekale’ye bayrağı çekmesi ile İzmir’in işgalden kurtuluşu ilan edilmiş oldu..
..Birinci Süvari Tümeni Komutanı Mürsel Paşa bir Fransız Harp Gemisi telsizi vasıtasıyla , İzmir’e girildiğini Ankara’ya bildirdi. Belkahve’den tarihi günü izleyen Başkomutan Mustafa Kemal Paşa, yanında Fevzi ve İsmet Paşalar olduğu halde, 10 Eylül sabahı İzmir’e girdi ve Fahrettin Paşa ile buluşarak doğruca Hükümet Konağı’na gitti. Konağın balkonundan , başarıyı millete mal eden kısa bir konuşma yaptı…
Mustafa Kemal Paşa’nın ordulara 1 Eylül’e verdiği tarihi emirle başlayan ve 18 Eylül 1922 tarihine kadar yapılan Takip Harekatı ile bütün Batı Anadolu’daki Yunan askerleri Türk sınırları dışına çıkarılmıştır. Takip harekatının başarı ile sonuçlanması sayesinde İzmit bölgesinden İstanbul Boğaz’ına kadar Türk ordusu için hayati önem taşıyan diğer stratejik hedefler de itilaf Devletlerinin işgalinden, olaysız olarak ve barış yoluyla kurtarılmıştır. Türk ordusunun kazandığı bu zafer, Mudanya Ateşkes Anlaşması’ndan sonra 24 Temmuz 1923’te Lozan Barış Antlaşması’nı imzalayarak bağımsızlığını kazanmıştır.. Kaynak: https://sabah.com.tr/yasam/2020/09/09/izmirin-kurtulusu-tarihi-onemi-nedir-9-eylul--izmirin-kurtulusunda-ne-oldu-izmir-nasil-kurtuldu
Netice itibarı ile ; Türk Kurtuluş Savaşı’nın sonunda İstanbul, Boğazlar ve Doğu Trakya’nın da savaşsız kurtarılmasını sağlayan TBMM Hükümeti’nin ilk siyasi ve diplomatik zaferi 11 Ekim 1922 Mudanya Ateşkes Anlaşması olup bu anlaşmayı imzalayan İsmet İnönü adını altın harflerle tarihe yazdıracaktı..
24 Temmuz 1923’te Lozan Antlaşmasının imzalanmasının ardından Anavatanımız Türkiye bağımsızlığını kazanır ve de 29 Ekim 1923’te Türkiye Cumhuriyeti ilan edilirken Gazi Mustafa Kemal Atatürk, TBMM’de oy birliği ile Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk Cumhurbaşkanı olarak seçiliyordu..
Bu Büyük Zaferi Türk Milletine Yaşatan, Başta Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve Dava Arkadaşları, Silah Arkadaşları Olmak Üzere Kahraman Mehmetçiklerimizi, Aziz Şehitlerimizi ve Gazilerimizi Bir Kez Daha Minnet ve Şükranla Anıyorum, Saygıyla Selamlıyorum...
Ne Mutlu Türk’üm Diyene ..