20 TEMMUZ 1974 BARIŞ HAREKATININ 49. YIL DÖNÜMÜNDE MUTLUYUZ VE GURURLUYUZ (1)
Bu vesileyle, 20 Temmuz 1974 Kıbrıs Barış Harekatı döneminin Başbakanı Bülent Ecevit’i, Başbakan Yardımcısı Necmeddin Erbakan’ı, Genel Kurmay Başkanı Org. General Semih Sancar’ı, Dışişleri Bakanı Turan Güneş’i saygıyla selamlarken; Anavatanımız Türkiye’ye ve onun bağrından çıkan kahraman Mehmetçiklerimize, Aziz Şehitlerimize, Gazilerimize ve Türk Mukavemet Teşkilatı (TMT) mensuplarına, Mücahit halkımıza şükran duygularımızı arz eder, saygı ile selamlıyorum.
Büyük Türk milletinin ve onun kopmaz bir parçası olan Kıbrıs Türk halkının Barış ve Özgürlük Bayramını yürekten kutluyorum.
Bugün, ikiye bölünmüş Kıbrıs Adasının Kuzeyinde, bağımsız ve egemen devletimiz Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde barış ve özgürlük coşkusu varken Güney Kıbrıs’ta anavatanımız Türkiye’ye ve Kıbrıs Türk Halkına karşı öfke ve kin vardır ve de bu duyguları çerçevesinde de 20 Temmuz 1974 Barış Harekatına karşı gerçekleşen protesto eylemleri vardır.
Dün olduğu gibi bugün de kendi akıllarınca Rum liderliği “Kıbrıs, Yunan adasıdır. Kıbrıs Türkleri, ‘sözde’ Kıbrıs Cumhuriyetine ‘azınlık’ hakları ile yama olmalıdır. Garanti Antlaşmaları iptal edilmeli ve de Türk Askeri adadan gitmelidir” diyorlar!..
11 Şubat 1959’da Zürih’te Türkiye ve Yunanistan arasında varılan antlaşma sonrası; 19 Şubat 1959’da Londra Antlaşmaları ile Türkiye, İngiltere ve Yunanistan’ın garantörlüğünde 16 Ağustos 1960 Antlaşmaları ile bağımsız Kıbrıs Cumhuriyeti ilan edilir ve Adaya 950 kişilik Yunan Askeri Alayı ve 650 kişilik Türk Askeri Alayı ayak basarken 82 yıllık bir ayrılıktan sonra Kıbrıs Türk halkı Türk Askerine yeniden kavuşmanın mutluluğunu yaşarken Makarios bu antlaşmaları Enosis’e bir basamak olarak görecekti!.
19 Şubat 1959 Zürih ve Londra Antlaşmalarını, Türkiye adına Adnan Menderes, Yunanistan adına Konstantin Karamanlis, İngiltere adına Mac Millan, Kıbrıs Türk Halkı adına liderimiz Dr. Fazıl Küçük ve Kıbrıs Rum halkı adına Makarios III imzalamışlardı.
Bu antlaşmaların imzalanmasının ardından 13 Mart 1959’da Kıbrıs’a dönüşünde kendisini karşılayan halkına yapmış olduğu konuşmasında Makarios; “Merak etmeyiniz bu antlaşmalar Enosis’e basamak olacaktır. Adanın idaresi 8 asırdan bu yana ilk kez Rumların eline geçmiştir” demişti.
Yine EOKA’nın kuruluş günü yıldönümü kutlamalarında 1 Nisan 1960’ta Makarios: “ Ümit ve emellerimiz Zürih ve Londra Antlaşmasıyla tamamen gerçekleşmiş değildir. Fethedilen kalelerden nihai zafere doğru mücadeleye devam edeceğiz” diyerek hedeflerinin Megali-İdea hayalleri çerçevesinde Enosis’i gerçekleştirmek olduğunu çok açık ve net olarak dile getiriyordu.
Bu gelişmelerin ardından Makarios Kıbrıs Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı olarak seçilirken liderimiz Dr. Fazıl Küçük de tek aday olarak Kıbrıs Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Yardımcısı seçilmiştir.
21 Aralık 1963 Kanlı Noel silahlı saldırıları ile birlikte 22 Aralık’ta EOKA tedhiş örgütü Yunan Alayı desteğinde Küçük Kaymaklı’ya ve Lefkoşa’ya silahlı saldırılarda bulundular. Küçük Kaymaklı’nın düşmesinin ardından Lefkoşa’ya silahlı saldırıların artması sonrası 25 Aralık 1963’te Lefkoşa’dan Ankara’ya yaptığı yardım çağrısında Rauf R. Denktaş: “Son Mermilerimizi Atıyoruz, Vatan Sağ Olsun” diyordu.
Bu çağrının hemen ardından Anavatanımız Türkiye saat 14.00’te Kıbrıs’a gönderdiği 4 jet, Türkiye ve dünya kamuoyunu heyecanla ayağa kaldırmaya yetiyordu. Türkiye’nin kararlı tutumunun ardından Rumlar “Ateş-Kes” Anlaşması imzalamak durumunda kalacaklar, ancak bu uzun sürmeyecek ve de Rum silahlı saldırıları ve katliamları ada geneline yayılacaktı.
Kıbrıs sorununun BM Güvenlik Konseyine taşınmasının ardından alınan 4 Mart 1964 tarih ve 186 sayılı BM Güvenlik Konseyi kararı ile Kıbrıs’a 27 Mart 1964’te Barış Gücü Askeri gelecek ancak şahitlikten öte bir görev yapmayacaklardır, yapamayacaklardı!..
4 Mart 1964 tarih ve 186 sayılı BM Güvenlik Konseyi kararı öncelikle Rumların günümüze kadar gelen siyasi çözümsüzlükte ve Enosis mücadelesinde cesaretlendiren bir karar olmuştur. Nitekim konu karara daha taslak halinde iken itiraz eden Rauf R. Denktaş’a Makarios adaya giriş yasağı koyacak ve Rauf R. Denktaş yıllarca Ankara’da ikamet edecekti!..
O günde Adaya Barış Gücü Askerinin konuşlanması yanında ilerleyen günlerde adaya Yunanistan 20 000 asker gönderirken, Rum-Yunan silahlı saldırıları ve katliamları ada geneline yayılacaktı. Bu dönemde 103 köyden on binlerce Kıbrıs Türk’ü göç etmek durumunda kalırken 500’ün üzerinde Türk şehit olacaktı. 11 yıl boyunca Kıbrıs Türk halkı kendine ulaşabilen Kızılay yardımları ile ayakta kalabilmiştir.
15 Temmuz 1974 tarihinde Milli Muhafız Birliğine bağlı askerler, ‘sözde’ Kıbrıs Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Makarios’a karşı darbe düzenlerken öncelikle Makarios’un Başkanlık Sarayını bombalamışlardı. Nikos Sampson önderliğindeki RMMO’dan bazı üst rütbeli subaylar sabah saat 07.30-08.00 civarında operasyon başlarken başkanlık sarayı tank ateşine tutuluyordu. O günde Makarios destekçileri öldürülüyor, Rum Polis merkezleri ve devlet daireleri işgal ediliyordu. Nikos Sampson bu darbe ile “Kıbrıs Helen Cumhuriyetini” ilan ediyordu. Darbeden sağ kurtulan Makarios ise darbenin ardından Trodos Dağları’ndan Baf’a geçer ve burada saklandığı yerdeki bir İngiliz vericisinden 17 Temmuz 1974 günü gizlice bir açıklama yaparak sağ olduğunu duyurur. Kaynak: Ergenekon Savrun, Kıbrıs’ta Yunan Cunta Darbesine Karşı Türk Barış Harekatının Belgelerle Kısa Tarihi, s. 266
Darbeden sağ kurtulan ve İngilizler vasıtasıyla adadan çıkmayı başaran ve de İngiltere üzerinden ABD’ye giden Makarios; 19 Temmuz 1974’te BM Güvenlik Konseyinde yapmış olduğu konuşmada “Yunanistan’daki Askeri Cunta Yönetimi, Kıbrıs’ın bağımsızlığına ve egemenliğine saygı göstermeyerek diktatörlüğünü Kıbrıs’a da taşımıştır. Adadaki darbe bir iç mesele değil, dışarıdan yapılmış bir istiladır” demişti.
15 Temmuz 1974 darbesi ile birlikte Anavatanımız Türkiye, Yunanistan’ı resmen uyarır ve de ültimatom verirken dönemin Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı Bülent Ecevit de nabız yoklaması için Londra’ya kadar gitmişti. 17 Temmuz 1974’te Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı Bülent Ecevit, İngiltere Başbakanı Harold Wilson ve Dışişleri Bakanı James Callaghan ile görüştü. Ancak 1960 Garanti Antlaşmalarına bağlı olarak Adadaki oldu bittilere ve ortak hareket etme konusunda İngiltere isteksiz davranarak gelişmeleri zamana yaymayı hedeflemesi üzerine Anavatanımız Türkiye zaten verdiği kesin kararını uygulamaya koyacaktı..
BM Güvenlik Konseyi’nin , 19 Temmuz 1974 tarihli toplantısında yapmış olduğu konuşmasında Makarios: “Yunanistan’daki Askeri Cunta, Kıbrıs’ın bağımsızlığına ve egemenliğine saygı göstermeyerek diktatörlüğünü Kıbrıs’a da taşımıştır. Adadaki darbe bir iç mesele değil, dışarıdan yapılmış bir istiladır” demişti..
..O günde Rauf R. Denktaş bir yandan Rumlar arasındaki gelişmeleri takip ederken diğer yandan da Anavatanımız Türkiye’nin alacağı kararı merakla ve sabırsızlıkla bekliyordu. Beklenen telefon 19.45’te geldi. Türkiye Büyükelçisi sayın Asaf ilhan onu bekliyordu. Rauf R. Denktaş’ı görünce Bayraktar’la konuşmasını kesen Asaf inhan “Gel Bakalım Denktaş Bey, Beklediğinin Gün Geldi” dedi. Asaf İnhan’ın Denktaş’a uzattığı kağıtta, 20 Temmuz sabahı çıkarmanın başlayacağı yazıyordu. Kaynak: https://www.net/45-yildonumunde-20-temmuz-baris-harekati/
Tüm Tabur komutanlarına gece yarısı, 20 Temmuz sabahı saat 4.30’dan itibaren Türkiye’nin havadan ve denizden çıkarma yapacağı haberi verildi. Ancak Genel Kurmay Başkanlığının son mesajında saat 05.00’te başlaması emredildi.
Harekat saati 05.00 diye bildirilirken Türkiye’de uygulanan ileri saat uygulaması mı, yoksa Kıbrıs’ta uygulanan saat mi olduğu belirtilmediğinden Türk Yönetimi Başkanı Rauf R. Denktaş, saat.00’te Bayrak Radyosu’ndan yaptığı konuşmada Türk Silahlı Kuvvetlerinin Adanın 4 tarafından indirme ve çıkarma yapmaya başladığını şu sözlerle duyuruyordu:
“Bugün, bu anda kahraman Türk Silahlı Kuvvetleri, Kıbrıs’ın her yanında havadan ve denizden çıkarma yapmaktadır. Gazanız Mübarek olsun.” Denktaş duygularını şöyle anlatıyordu: “Yaklaşık bir saat sonra derinden top sesleri duyuldu. Hemen arkasından Gönyeli ovalarına yağan paraşütler. Etrafa Baktım, Ağlayanlar, Toprağı Öpenler Vardı. Ben De Ağlamaktaydım.” Kaynak: https://www.net/45-yildonumunde-20-temmuz-baris-harekati/
Ve de Türkiye, saat 06.20’de, 1959 Londra ve Zürih antlaşmalarından doğan meşru garantörlük ve müdahale hakkına dayanarak Kıbrıs Barış Harekatını başlattı. Türk Hava Kuvvetleri, Adadaki Askeri hedeflere hava taarruzu düzenledi..
..Nakliye uçakları Hava İndirme Tugayı birliklerini paraşütle atmaya başladı. Rumların yoğun olarak yaşadıkları bölgelere uçakla İngilizce ve Rumca yazılı broşürler atıldı. Bu broşürlerde, Rum halkı, direnişten vazgeçmeye, Rum askerleri de teslim olmaya davet ediliyordu.
Donanma Topçusu saat 06.40’ta, Girne açıklarından Beşparmak Dağları yamaçlarındaki hedefleri ateş altına aldı. Ve ilk birliği taşıyan LCM-8, saat 08.30’da, daha sonra Yavuz Çıkarma Plajı olarak isimlendirilen Pladini bölgesine çıktı. Çıkarma dalgaları art arda devam etti. Saatler 09.00’u gösterdiğinde, ilk Türk bayrağı sahil gerisindeki iki katlı bir binaya çekildi. Plajın emniyeti sağlandıktan sonra 50. Piyade Alayı karaya çıktı ve plaj kara birliklerine devredildi. Kaynak: https://www.net/45-yildonumunde -20-temmuz-baris-harekati/
Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı Bülent Ecevit, harekatın başlamasının hemen ardından saat 06.10’da yaptığı konuşmada Kıbrıs’a müdahale ettiklerini şu sözlerle duyuruyordu:
“Türk Silahlı Kuvvetleri, Kıbrıs’a indirme ve çıkarma harekatına başlamış bulunuyor. Allah milletimize, bütün Kıbrıslılara ve insanlığa hayırlı etsin. Bu şekilde insanlığa ve barışa büyük hizmette bulunmuş olacağımıza inanıyoruz. Öyle umarım ki, kuvvetlerimize ateş açılmaz ve kanlı bir çatışmaya yol açılmaz. Biz aslında savaş için değil, barış için; yalnız Türklere değil, Rumlara da barış getirmek için Ada’ya gidiyoruz. Bu karara ancak tüm politik ve diplomatik yolları denedikten sonra mecbur kalarak vardık. Tekrar bu harekatın insanlığa, milletimize ve bütün Kıbrıslılara hayırlı olmasını dilerim. Allahın milletimizi ve insanlığı felaketlerden korumasını dilerim” Kaynak: https://www.net/45-yıldonumunde-20-temmuz-baris-harekati/
Ne yazık ki, 15 Temmuz1974’te Kıbrıs’ta gerçekleştirilen Yunan darbesi sonrasında pek bir şey yapmayan BM Güvenlik Konseyi, 20 Temmuz 1974 Barış Harekatının ilk günü aldığı 20 Temmuz 1974 tarih ve 353 sayılı kararla, tarafları ateşkese, adadaki, bütün yabancı kuvvetleri adadan çekilmeye ve bütün ülkeleri Kıbrıs’ın egemenliğine , bağımsızlığına ve toprak bütünlüğüne saygılı olmaya davet etmiştir. Kaynak: Soyalp Tamçelik, BM Güvenlik Konseyi’nin Kıbrıs’la İlgili Aldığı Bazı kararların Özellikleri ve Analitik Değerlendirmesi (1964-1992), s.1248
22 Temmuz 1974’te saat 17.00’de Türkiye , Ateş-Kes kararı aldı. Akşam Ateş-Kes yürürlüğe girdiğinde Türk Askeri Kuvvetleri, Girne-Lefkoşa arasını kontrol altına almış, Lefkoşa Türk kesiminin denizle bağlatısı sağlanmış ve Girne kıyılarında da bir genişleme yapılmıştı. Girne’de kalan son direniş 23 Temmuz’da kırıldı ve Türk Bayrağı saat 14.00’te Girne Kalesine çekildi. YARIN DEVAM EDECEK