1950’li YILLARIN ÖNEMİ VE KIBRIS TÜRK HALKININ 27-28 OCAK 1958 DİRENİŞİ (3)
Kıbrıs Türk Halkının direnişi RumlarınEnosis hayallerinin gerçekleşmesini engellerken ilerleyen günlerde gündeme gelen“Taksim” tezi Enosis’e karşı önemli bir girişim olacaktı. Her şeyden önce Taksim tezi, Kıbrıs Türk Halkının can ve mal güvenliğini koruyacak bir formüldü. 1958’e gelindiğinde gerek Kıbrıs’ta gerekse Türkiye’de Taksim konusu gazete manşetlerindeydi. Taksim tezi ile ilgili verilen demeçler Anavatanımız Türkiye’de en olağan olaylardan biriydi. İşte bu heyecan dolu günler içinde 27-28 Ocak 1958’de gerçekleşen “Ya Taksim Ya Ölüm”direnişi günlerine gelmiş oluyorduk.
Ocak 1958’in ilk haftasında Ankara’yı ziyarete giden liderimiz Dr. Fazıl Küçük’e, “Kıbrıs’ın Türkiye için Milli bir dava olduğunu; Taksim’i kabul etmekle azami fedakarlığın yapıldığı ve Türkiye’nin iradesi dışında bir çözüm bulunmasına olanak bulunmadığı” söylenmişti. Liderimiz Dr. Fazıl Küçük ise 120 000 Kıbrıs Türk’ü adına , adada Rumlarla birlikte yaşama imkanı kalmadığını bir kere daha tekrarlıyorum. Biz Türkiye’nin idaresi altında yaşamak istiyoruz, istikbalimiz Türk bayrağının gölgesindedir” diyordu.
Bağdat Paktı Konseyi’nin 27 Ocak 1958’de Ankara’da yapacağı zirve toplantısı öncesinde Kıbrıs sorununa ilişkin diplomatik temaslar sıklaşır; Kıbrıs’ta ve Türkiye’de hava hayli gerginleşmişti. O günde İngilizler ve Yunanlılar, Kıbrıs’ta olası bir siyasi çözümde Taksim’i önleyici girişimler yaparken, özellikle Vali Foot’un bu yöndeki yoğun faaliyetleri dikkat çekiyordu.
İşte 27-28 Ocak 1958 olayları öncesi ortam böyle idi. Kıbrıs Türk halkı tarihi süreçte hep değişen koşullara uygun olarak bir takım hedefler benimsemek durumunda kalırken Türk Halkı için ana hedef daima Enosis’i önlemek olmuştur, Rum-Yunan boyunduruğu altına girmemek olmuştur. Kıbrıs’ta tarihin akışını değiştiren ve “Kıbrıs Türk Halkının İngiliz Sömürge Yönetimine Karşı İsyanı” olarak tanımlanan 27-28 Ocak 1958’de yaşananların patlak verdiği günde Kıbrıs’taki tablo çok önemliydi.
1 Nisan 1955’te faaliyete geçen Rum EOKA tedhiş örgütünün hedefi sadece İngilizler değildi ve Enosis’in doğal engeli olarak gördükleri Kıbrıs Türk halkına karşı silahlı ve bombalı faaliyetlerde bulunuyorlardı. Keza, Rum EOKA tedhiş örgütü savunmasız buldukları özellikle karma köylerdeki Kıbrıs Türk halkına karşı silahlı saldırılarda bulunuyordu..
Bağdat Paktı Konseyi’nin 27 Ocak 1958’de Ankara’da yapacağı zirve toplantısı öncesinde Kıbrıs sorununa ilişkin diplomatik temaslar sıklaşırken; Kıbrıs’ta ve Anavatanımız Türkiye’de hava hayli gerginleşmişti.. Kıbrıs sorununa ilişkin arayışlar başlamıştı. İngiltere ve Yunanistan, “Taksim’i” önleyici girişimler yaparken,İngiltere’nin Kıbrıs ValisiSirHughFoot’la birlikte İngiltere Dışişleri Bakanı SelwynLoydAnkara’ya gelmişlerdi. 27-28 Ocak 1958 olayları öncesi ortam böyle idi..
27 Ocak 1958 tarihli “Bozkurt” Gazetesinin manşetinde yer alan çarpıcı başlıkta: “Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanı Zorlu’nun çok Mühim Beyanatı: “İngiltere Taksim’i Kabul Etti” şeklindeydi.. Bu haber Kıbrıs Türk Halkının dünden bugüne dört gözle beklediği bir haberdi!.. Aslında bu haber gerçek değildi. “Taksim” kabul edilmiş değildi. İngiltere sadece “Taksim’in De Göz Ardı Edilemeyeceğini” dile getirmişti.
Gerçek olan şu ki, İngiltere Taksimi prensip olarak 1956’da kabul etmişti ama 1958’e gelindiğinde böyle düşünmüyordu. Gazete bu haberi yanlış algılamıştı.. 27 Ocak 1958’de Lefkoşa’da ve diğer kentlerde yaşananların ardından 28 Ocak 1958’de de Ada genelinde yaşanacaklar vardı!..O günde Liderimiz Dr. Fazıl Küçük; Bağdat Paktı Konseyi’nin Zirve Toplantısı nedeniyle Ankara’da idi..
27 Ocak 1958’de Türk Bankası, Polis Merkezi ve Atatürk Meydanı arasında oluşan çok büyük bir kalabalığa Polis bahçesinin demir parmaklıklarına çıkarak konuşma yapan Federasyon Başkanı sayın Rauf R. Denktaş; durumu Ankara’ya bildirdiğini, kalabalığın azimli ve kararlı tutumunun takdire şayan olduğunu belirterek halkımızın sessizce dağılmasını isteniyordu.
Rauf R. Denktaş konuşmasını bitirdikten hemen sonra halkımız tam da dağılmak üzere iken üzerinde otomatik bir silah olan askeri bir cipin Atatürk Meydanına hızla gelerek kalabalığın arasına girmesi üzerine 4 vatandaşımız yaralanırken Mehmet Ahmet Bondigo (20) hemen anında şehit olurken,hemen yanı başımda olan Meriç (Mora) Köyünden Şerife Mehmet ağır yaralanmasının ardından kaldırıldığı Özel Hastanede 30 Ocak günü şehit olmuştu.. O anı bugün hala daha dün gibi hatırlıyorum.
Bu gelişmeyle birlikte halkımız yeniden galeyana gelir. Halkımız İngiliz askerlerine karşı yeniden saldırıya geçerler. O günde Polis Bahçesine çekilen İngiliz askeri göz yaşartıcı bomba atmaya devam ederlerken canlı mermi kullanmaya da başlıyorlardı.. Yaralananlar hastaneye götürülemiyordu, çünkü yaralılar da yaralıyı hastaneye taşıyanlar da İngiliz polisi tarafından tutuklanıyorlardı.
Bu gelişmelerin ardından İngiliz askerlerinin bir kısmı polis avlusuna çekilmekle birlikte göz yaşartıcı bomba atmaya devam ediyorlardı. Taşlar, şişeler ve göz yaşartıcı bombalar havada uçuşurken İngiliz askerlerine ait olan ve Polis Merkezi önünde bulunan 3 araç ateşe verilip yakılırken diğer yandan da İnönü Meydanı ile Tekke Bahçesi arasında faaliyet gösteren Rumlara ait Ford Garajı yakılıyordu..
Yine o günde her şeye rağmen Girne Kapısına kadar ilerleyen gençlerimize Kıbrıs Türk’tür Partisi Sekreteri sayın Osman Örek konuşma yapar ve dağılmalarını isterken bu esnada Burca Türk bayrağı dikilir. Gençler tam da dağılmak isterken İngiliz askerleri ellerindeki büyük boy bayrağı almak isterken İngilizlerle yeniden çatışmalar olur.
27 Ocak 1958’de Kıbrıs Türk gençliğinin “Ya Taksim Ya Ölüm” sloganları ile gerçekleştirmek istedikleri çok haklı bir yürüyüşe İngiliz Sömürge Yönetimi askerlerinin hiç beklenmedik bir şekilde gösterdikleri ve de 2 kişinin ölümüne ve çok kişinin yaralanmasına neden olan tepkileri kabul edilecek gibi değildi. O yıllarda Rumların; taşlı, sopalı silahlı saldırılarına tepki göstermeyen İngiliz Yönetiminin Kıbrıs Türk gençliğinin , “Ya Taksim Ya Ölüm” söylemleriyle gerçekleştirdikleri yürüyüşlerine karşı Kıbrıs Türk gençliğinin üzerine kurşun yağdırmaları kabullenilemezdi.
Ayni günö.s, İngiliz askerlerinin Kıbrıs Türk halkına karşı girişmiş olduğu düşmanca davranışları protesto etmek üzere Federasyon Başkanı Rauf R. Denktaş ile Kıbrıs Türk’tür Partisi ileri gelenleri Vali Vekili Sinclair ile görüşerek ‘Taksim’ lehinde yapılan gösterileri anlayışla karşılamalarını istiyordu. DEVAM EDECEK…