Rum işbirlikçileri yine iş başında!

 

Aramızda, kendilerince her zemin oluştuğunda içlerindeki mikroplu salgıyı dışarıya dökme gayreti içine giren pislikler yaşadığını biliyoruz.

Dere boyu katliamında Dr İlhanın eşi ve çocukları içinde benzer senaryolar üretilmişti.

Hatırlayacaksınız Rum işbirlikçilerinin yarattığı senaryolara göre Kumsal katliamını Rumlar yapmamış, Dr İlhan bir kriz anında eşini ve çocuklarını kendisi öldürmüş.

Şimdi de şehit Hüseyin Ruso için aynı şey yapılmaya çalışılmakta ve Hüseyin Rusonun TMT tarafından öldürüldüğü saçmalığı yayılmaya çalışılmaktadır.

Üzülerek ifade etmeliyim ki yayılmaya çalışılan bu saçmalıklara zemin hazırlayan bu fırsatı veren bizleriz.

Bildiklerimizi çok net bir şekilde paylaşmadığımız için, aktarmadığımız için,  hurafe boyutunda dedikodularla, gerçekleri tahrif ederek, değiştirerek, kendimizi öne çıkarma adına yalan yanlış şeyler ekleyerek yaşananları içinden çıkılamaz hale sokan ne yazık ki bizleriz!

Aynı noktada, Rum ya da Yunanlı keskin nişancılar tarafından vurulan sadece Hüseyin Ruso değil. Bunlar arasında eniştem Hasan Sütçüoğlu da var. Hatırladığım kadarıyla bir de kadın var.

O günlerde ateş açılan noktanın bu günkü Lefkoşa Türk Maarif Koleji binası olduğu söyleniyordu.

Bir şey daha, yine o günlerde Hüseyin Rus oyu almaya gidenler cesedi bulamamışlar ve Rumlar cesedi bir kireç havuzuna attılar safsatasını çıkarmışlardı.

Filmlere konu teşkil edecek senaryo benzeri anlatımların olması her fırsatta Rum a, Rum çıkarlarına  hizmet etmeye amade kesimleri işte böyle harekete geçiriyor.

Türkiye ve Kıbrıs Türkünün ortaya koymuş olduğu mücadeleyi kötülemeye , TMTyi aşağılamayı hedefleyen, sıradan amaçsız bir terör örgütü kategorisine sokmaya çalışıyorlar.

O hay huy içinde kimseler gidip de Hüseyin Ruso’nun cesedini almaya cesaret edemiyor.

Rumlarda katlettikleri Türklerin cesetlerini toplayıp Rum hastanesinin morguna taşıyorlar. Oradan da Ayvasıl’da açmış oldukları toplu mezarlara gömülüyorlar.

Bu günlerde bilen de konuşuyor, bilmeyende konuşuyor.

Hiçbir dönemde Küçük Kaymaklı çatışmalarının içinde bulunmamış kişilerin Küçük Kaymaklıda yaşananları anlatmaya girişmesi ne yalan söyleyeyim,

öfkemi kabartıyor!