GARANTİ ANLAŞMALARI DEĞİŞTİRİLEMEZ VE SULANDIRILAMAZ

Rumların, 21 Aralık 1963’te başlayan  Kanlı Noel saldırıları devam ederken  25 Aralık 1963’te Türk Hava Kuvvetlerine bağlı Savaş Uçaklarının   Lefkoşa üzerinde ihtar uçuşları yapması üzerine 1 Ocak 1964’de yapmış olduğu açıklamada Kıbrıs Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı   Makarios: Kıbrıs Cumhuriyeti’nin kuruluş anlaşmalarının tümünü iptal ettiğini dile getiriyordu.

O günde anavatanımız Türkiye ile işbirliği içerisinde hareket eden garantör devlet İngiltere’nin   Makarios’a “Sözünü geri al, yoksa gelir o anlaşmaları yerine koyarız” uyarısı üzerine  Makarios “Yanlış Anlaşıldım” demek durumunda kalmıştı.

Bu gelişmelerin ardından ayni  Makarios’un   BM Güvenlik Konseyi’ne müracaat ederek 1960  Garanti ve İttifak Anlaşmalarının iptalini istemiş olmasına ve de  SSCB’den destek almalarına rağmen 4 Mart 1964 tarih ve 186 sayılı BM Güvenlik Konseyi Kararlarında Garanti ve İttifak Anlaşmalarının iptali yer almamıştı. Çünkü, 1960 Garanti ve İttifak Anlaşmaları Kıbrıs Cumhuriyeti’nin  kuruluş anlaşmalarının bir parçasıdır ve de 1960 Kıbrıs Cumhuriyetinin kuruluşunda imzası bulanan tüm tarafların onayı olmadan Garanti ve İttifak Anlaşmaları  iptal edilemez ve de değiştirilemez….

Rum-Yunan ikilisi son  yıllarda olası bir çözümde Garanti ve İttifak Anlaşmalarının iptali yönünde girişimlerde bulunmakta ve  1960 Garanti Anlaşmalarının çağdışı  kaldığını, AB üyesi bir ülkenin  garantilere ihtiyacı olmadığını dile getiriyorlar. Ancak ayni Rum-Yunan ikilisi; ABD’nin 1945 yılından beri   AB üyesi Almanya’nın  garantörü olduğunu görmezden ve bilmezden geliyorlar….

Rum liderliği yıllardan beridir “Kıbrıs sorunu 1974’te  başlayan bir işgal sorunudur” diyor. 1963-1974 yılları arasında  yaşadıklarımızı ne Rum-Yunan ikilisi ve ne de Dünya kamuoyu görmezden gelemez….

Her şeyden önce  1974 Barış Harekatı ile  Türk askeri Kıbrıs’a Barış ve huzur gelmiştir.  42 yıldan beri Kıbrıs’ta bulunan Türk askerinin  tehdit olmadığını dost ve düşman görmüştür. 1963-1974 yılları arasında 11 yıl boyunca Rumların Kıbrıs Türk halkına uyguladığı silahlı saldırılar ve katliamlar vardır. Dolayısıyla GKRY lideri Anastasiadis’in “Kıbrıs’ta  garantilere ihtiyaç yoktur” deme hakkı yoktur…

Kıbrıs Türk halkı Anavatanımız Türkiye’nin etkin ve fiili garantisinden asla vazgeçemez ve de vazgeçmeyecektir.  Anavatanımız Türkiye’nin tek yanlı müdahale hakkı şarttır.  Bu hak, hiçbir şekilde sulandırılamaz, sulandırılmamalıdır…

Karşımızda Megali İdea hayalleri peşinde koşan öyle bir Rum halkı, sağcısı ile solcusu ile tek ses ve  tek yumruk  olmuşlar, bir  ve beraber hareket ediyorlar ve  garantiler konusunda  yüzde yüzü   “Türkiye’nin etkin ve fiili garantisi kalkmadan, Türk askeri Adadan çekilmeden çözüm olmaz” diyor.

Diğer yandan 22 Ocak 2017’de  Yunanistan Dışişleri Bakanı Nikos Kocias “Yunan askerleri Kıbrıs’ta yasal olarak bulunuyor ama  Türk ordusunun varlığı yasal değil. AB üyesi  bir ülke  üçüncü bir ülke tarafından kontrol edilemez. AB’nin  kendi topraklarına  müdahale  haklarını ve garantileri kabul etmesi  de söz konusu olamaz” derken ayni günlerde  Yunanistan Başbakanı  Aleksis Çipras : “Ben İkinci Zürih’i  imzalamam” diyordu. Neden? Çünkü, Garanti ve İttifak Anlaşmaları Şubat 1959 Zürih ve Londra Anlaşmalarına dayanmaktadır!...

Şimdilerde Kıbrıs Türk halkı  anavatanımız Türkiye’nin etkin ve fiili garantisini istemekte haksız mı? Elbette haklıyız… Çünkü, Kıbrıs Türk halkını Kıbrıs’ın Yunanistan’a  ilhakı yönündeki hedeflerine   engel olarak gören Rum-Yunan ikilisinin  öncelikli hedefi, KKTC’ni ortadan kaldırarak  Kıbrıs Türk halkını ‘sözde’ Kıbrıs Cumhuriyeti’ne yamalamak ve Girit misali yok etmektir.

Atatürk ilke ve devrimlerine yürekten inanarak  anavatanına güvenerek verdiği mücadelelerle bugünlere gelen Kıbrıs Türk halkı olarak  birlik ve beraberlik içinde hareket ederek, daha fazla zaman kaybetmeden   KKTC’ni geleceğe taşıyacak ve tanınmasını sağlayacak  gerekli adımları atmalıyız…