Kıbrıs'taki gerçekler kabul edilmelidir

 

Güney Kıbrıs Rum Yönetimi lideri Anastasiadisin  her fırsatta tek devlet, tek egemenlik, tek uluslar arası temsiliyet ve tek vatandaşlıktan söz etmesi Kıbrıs sorununun  bir anlaşma ile  sonuçlanmasını istemediğinin bir göstergesidir. Anastasiadisin bu görüşleri tamamen hatalıdır ve gerçeklere uygun değildir.

İki bağımsız ve egemen devletin  “Birleşik Kıbrıs Cumhuriyeti ve /veya federal bir devlet ” çatısı altında birleşmesi söz konusu olamaz. Birleşik Kıbrıs ve/veya Federasyon gibi gelecek bir anlaşma ile iki halkın bir arada yaşaması mümkün değildir.  Hele AB normlarının söz konusu olacağı bir anlaşma ile Kıbrıs Türk halkı Girit misali yok olmaya mahkumdur.

Kıbrıs Türk halkının yıllardan beri var olan egemenlik ve self-determinasyon hakları  görmezden geliniyor. KKTCnin  uluslar arası hukuka  uygun olarak ilanı ve 31 yıllık varlığı inkar ediliyor. Bu  gerçekler görmezden gelinemez.Rum-Yunan ikilisi  bağımsız ve egemen  KKTCnin değil varlığını kabul etmek , adını bile  duymak istemiyor.  Rumlar, Kıbrıstaki gerçekleri görmekten uzaktırlar.

Bu aşamada Rumlarla görüşme masasına yeniden oturmak yanlışların en büyüğü olur.. Hem zaten  görüşebileceğimiz bir konu yoktur.1968den beri   görüşülmeyen ve tartışılmayan konu kalmamıştır.  Rumlarla görüşme masasına ancak KKTCnin uluslar arası tanınmasından sonra başlanabilir…

1959 Zürih ve Londra  ve de 16 Ağustos 1960 Lefkoşa Anlaşmaları  ile Kıbrıs Türk ve Rum halkları “Eşit Egemen Kurucu  Ortaklar” idi. Ancak Rumlar Kıbrıs Türk halkı ile hiçbir şey, paylaşmak istemediler.  Makarios, Kıbrıs Cumhuriyetinin kuruluşunu  , Enosis için bir basamak olarak kabul etmişti…

1960 Kıbrıs Cumhuriyeti Anayasasında Kıbrıs Türk halkına verilen haklara tahammül edemeyenlerle Kıbrıs Türk halkı  ile hiçbir şeyi paylaşmak istemeyenlerle  Kıbrıs Türk halkı olarak  adı ne olursa olsun herhangi bir “ortaklık devleti”  kuramayız.

Kıbrıs Türk halkının  21 Aralık 1963 Kanlı-Noel saldırılarıyla birlikte 11 yıl boyunca yaşadığı   silahlı saldırıları ve katliamları  unutması mümkün değildir.  Kıbrıs Türk halkı TMT etrafında bütünleşerek anavatanına güvenerek verdiği mücadelenin sonunda 1974ün mutluluğunu yaşadı.Kıbrıs Türk halkı anavatanı Türkiye ile kucaklaştı.

Liderimiz Dr. Fazıl Küçükün dediği gibi “Kıbrıs Türkü Türkiyesiz olamaz”  ve olmayacaktır.  Kıbrıs Türk halkı anavatanımız Türkiyenin etkin ve fiili garantisinden asla vazgeçmeyecektir. Kıbrıs Türk halkı daima anavatanla bir ve beraber hareket etmeye devam edecektir.

Kıbrıs Türk halkı , 1960 Kıbrıs Cumhuriyetinin iki eşit egemen ortağından biri oldu . Bu anlaşmalarla Kıbrıs Türk halkı Kıbrıs Cumhuriyeti vatandaşı oldu ama asla  Türk kimliğinden vazgeçmedi.

1974 Barış Harekatı ile Kıbrısa barış gelmiştir. Eksik olan bir anlaşmadır. Yapılacak  anlaşma  da Kıbrıstaki gerçeklere  uygun olmalıdır. Ancak,  Rumlar Kıbrıstaki gerçekleri kabul etmekten çok uzaktırlar.

Anastasiadis, “egemenlik haklarımızı , Ankara ile müzakere etmeyiz” diyor. Rumların Güney Kıbrıstaki egemenlikleri, Kıbrıs Türk halkını ve KKTCni hiç ama hiç ilgilendirmiyor. Kıbrıs Türk halkını ve KKTCni ilgilendiren kendi egemenliği ve bağımsızlığıdır.

 Anastasiadis masaya geri dönmek için bir sürü şartlar ileri sürmeye devam ediyor.Rumlar her geçen gün  Kıbrıs sorununun çözümünü  daha da zorlaştıran adımlar  atmaya devam ediyorlar. Rum tarafı devamlı surette Türk tarafının ödün vermesini  talep etmektedir.

Dolayısıyla  Kıbrıs sorunu ile ilgili bir anlaşmaya varılabilmesi için  Rum tarafının gayret göstermesini bekleyenler yanılıyorlar. Rum tarafı  çözüm ve anlaşma konusunda samimi değildir.

Federasyon gibi bir çatı altında Rumlarla ortaklık kurulması konusunda ABD, AB, İngiltere ve diğer büyük güçlerden  gelecek baskılara karşı bir bütün olarak hareket etmeli ve böyle bir anlaşmayı kabul etmemeliyiz. Kıbrıs Türk halkı olarak , KKTC olarak dik durmalıyız, devletimize sahip çıkmalıyız. Her fırsatta bağımsız ve egemen  devletimiz KKTCnin varlığını vurgulamalıyız. 

Federasyon gibi getirilmek istenen çözümler Kıbrısta  41 yıldan beri var olan barışı da alır götürür ve Kıbrısın yeniden 1974 öncesine dönüştürür ve Kıbrıs sorunu içinden  çıkılmaz bir hal alır, gider.

Kıbrısta iki bağımsız ve egemen devletin varlığının kabulü kaçınılmazdır.Kıbrısta kalıcı bir barış ve anlaşma ancak iki bağımsız ve egemen devletin varlığının kabulü  ve birbirini karşılıklı olarak tanımalarıyla  ile mümkündür.

 

En kısa sürede anavatanımız Türkiye ile  işbirliği içerisinde hareket ederek   KKTCnin  uluslar arası alanda tanınması için  adımlar  atılmalıdır…