banner913
banner932
banner1012

Seçim yaklaşırken endişeler ve manevralar artacaktır


Cenk Uzunoğlu

Cenk Uzunoğlu

Okunma 18 Mayıs 2022, 13:35

Türkiye’de bir yıl sonra derbi maçı niteliğine bürünen bir seçim var.
 
İktidarın oy deposu olan alt sosyo-ekonomik kesimlerde yoksulluk hat safhadadır. Parti örgütlenmesine dayalı suni teneffüs niteliğindeki yardımlarla seçime kadar bu alt kesim konsolide halde tutulmaya çalışılıyor. Yoksulluğa mahkûm kesim dışındakilere yönelik siyasi hesap da “iktidar bizim işimiz, tüm dünya gibi pandemiden ve savaştan etkileniyoruz ama her geçen gün daha iyiye gidiyoruz ve gideceğiz” üzerine kurgulanmış durumda.  
 
Dışarıdan gelecek ve destek olarak hemen yansıtılacak olan iyi habere ve bununla ilişkilendirilecek dış sermaye akışına ya da ihtimaline hiç olmadığı kadar ihtiyaç var.
 
İktidar iç siyasette güvenlik temasını üzerinden sert ve ayrıştırıcı bir yol izlemekle beraber, dış siyasette de sert manevralar ile tutarsız bir barış! dilini ön plana çıkarıp afyon etkisi yaratarak kamuoyunu uyuşturma peşindedir.
 
Türkiye, dış siyasette kendi ifadeleri ile “ekonomik ilişkiler başka o başka” siyasetini pişkinlikle sırıtarak uygulamaya geçmiştir.
 
Dış siyasetteki manevraları devlet itibarını gözeterek yapacak eski kadrolar artık yoktur ama en tepeden bu yönde gelen sağlam bir irade vardır.
 
Mısır’a elçi atama ve darbe finansörü Fetocü BAE ile ilişkileri düzeltmek bu manevranın ilk örnekleridir. Kaşıkçı davasını Suudi Arabistan’a iade etme ve “İsrail ile ekonomik ilişkiler başka Kudüs başka” da bu siyasetin şimdilik tepe noktalarıdır. Finlandiya ve İsveç’in NATO başvurusuna karşı ilk anda söylenenlere rağmen sonrasında yapılırsa şaşırmayacağımız bir manevra bu tepe noktayı bir miktar daha yukarıya çeker mi görülecektir. Öne sürülen gerekçe teröre destek ile ilgili olsa da Rusya ile olan ekonomik ilişkiye bu iki ülkenin başvuru sürecinde Türkiye’nin takınacağı tutum da bir o kadar önemli olduğunu not edelim.
 
Yakın tarihte en son söylenebilecekleri en baştan söyleyerek ileri pozisyon alınan konular ve ülkelerle olan ilişkilerde, ekonomik gerekçelerle geri adım atmaya müsait bir yaklaşımın içine girilmiştir. Bu siyasetin sonu nereye varır görülmeye muhtaçtır ama her ne sebepten dolayı olursa olsun bir çıkarımda bulunmak durumunda olanlar için T.C dış siyaseti çok net sinyaller vermektedir.
 
Kıbrıs’ta çözüm arayışındaki en önemli ülkenin siyasi görüntüsü özetle budur.
 
Türkiye’de yaklaşan seçimin de ektisiyle Kıbrıs politikasında da bir şekilde dillendirilip seçim sonrasına bırakılacak bir manevraya şaşırmamak lazım.
 
Geçen gün Rum Dış İşleri bakanı Kasulides’in “gazın Türkiye üzerinden nakli için Kıbrıs’ta çözüm ön koşuldur” diye özetlenecek beyanatı bir yerde bilinenin tekrarıdır. Kasulides’in demeci Türkiye’nin yakın dönemde verdiği sinyalleri kendi acil ihtiyaçları açısından da fırsat penceresi olarak görebilecek İsrail, AB ve ABD’nin de boş olmadığı endişesine dayalı olduğu görüşündeyim. Haksız da değildir Kasulides. Bu kadar acil ihtiyaçlının olduğu yerde görünürde bir şey olmasa da bir şeyler oluyor mudur endişesi olur.
 
Yorum Ekle
İsim
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.